Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 OCAK 2013 / SAYI 1400 5 Rugrats, Charlie Brown, Şirinler, Çakmaktaşlar ve diğerleri... Hepsi farklı dönemlerde çocukları ekran başına kilitlemiş çizgi filmler. Peki bu filmlerin hikâyelerinin kaynağı saf ve çocukça bir yaratıcılıktan fazlası olabilir mi? İşte size bilinen çizgi filmlerin çıkışları hakkında çok ilginç komplo teorileri. Çizgi filmleri bir de böyle izleyin Garfield Çizgi filmler, çocuklar için vakit geçirmekten çok daha büyük anlamlar ifade ediyor. Peki bu yapımlar çocukların gelişimi açısından ne kadar faydalı? Bu tartışmanın iki yüzü var. Birincisi, şu sıralar çok popüler olan bilinçaltı mesajlarının kullanılarak çocuklara zararlı mesajlar verilmesi. Şu sıralar oldukça popüler olan bilinçaltı mesajları pek çok farklı yöntemle bilincimizin algılayamadığı şeyleri hafızamıza sokabilir. Alt metinlerse bundan biraz daha farklı. Yıllardır özellikle sinemada filmlerin üst metninde anlatılan hikâyelerin aynı zamanda içinde farklı bir hikâyeye de gönderme yaptığı bilinir. Peki bu çizgi filmler için de mümkün mü? Sizce çok sevilen çizgi filmler, Snoopy, Rugrats ya da Çakmaktaşlar’ın esin kaynakları ne olabilir? Bu sorunun yanıtlarını ararken çizgi filmlerin ortaya çıktığı dönemden, çocukların pek de fark edemeyeceği referanslara kadar çok sayıda faktörü ele almak gerekebilir. Burada bahsedeceğimiz çizgi filmlere yönelik iddiaların tamamiyle gerçek olduğunu kanıtlamak pek de mümkün görünmüyor. Çünkü bilinçaltı mesajını ortaya çıkarmak dikkatli bir izleyici için mümkün olsa DENİZ da alt metinlerdeki bilgiler büyük ÜLKÜTEKİN ölçüde işin yaratıcısında gizlidir ve o doğrulamadıkça kesin bir bilgiye ulaşmak mümkün olmaz. Yine de sizin yakından tanıdığınız popüler çizgi filmler için çok da uçuk olmayan sorgulamalar var. Müfettiş Gadget’la başlamaya ne dersiniz? Yarı insan, yarı makine müfettişimiz, her bölümde suçlularla savaşırken aynı zamanda kötülerin kötüsü Dr. Claw’la mücadele eder. Peki Dr. Claw aslında kimdir? Müfettiş Gadget bir makine olduğuna göre acaba gerçek Gadget’ın tüm hafızası ona yüklenmiş olabilir mi? Peki siz bu durumda ne yapardınız? Herhalde çok sinirlenirdiniz. İşte gerçek Gaddet’in de çok sinirlendiği ve Dr. Claw’a dönüştüğü söyleniyor. Hafızanın yönlendirilmesi her zaman bir başkası vasıtasıyla olmaz. Kimi zaman kişi kendi kedine de aslında olmayan bir şeyleri yaratabilir. Rugrats, dört bebek ve bir kız çocuğunun maceralarını anlatan, görünüşte oldukça masum bir çizgi film. Ancak gelin bir de bu çocukların ebeveynlerinin durumuna bakalım. Chuckie’nin babasının sinirleri biraz fazla yıpranmış görünmüyor mu? Üstelik annesi de pek ortalarda yok. Belki de babanın bu siniri karısı ve çocuğunun aslında ölmüş olmasıyla ilgilidir. Tommy’nin babası Stu'yu da oğlu için bodrumda devamlı oyuncak yaparken görürüz. Bu yüzden “Tommy ölü doğmuş bir bebekti ve babası bu yüzden sürekli depresyon halindeydi” diyebilir miyiz? Deville ailesinin ikiz bebekleri de aslında kürtaj edilmiş bir bebek olabilir mi? Bunlar çok anlamlı gelmiyor değil mi? Fakat bebeklerle konuşabilen tek karakterin Angelica olduğunu unutmayın. Bu yüzden kürtaj edilmiş bir bebeğin cinsiyetini bilmediği için kafasında bu ikizleri yaratmış olabilir. Tıpkı, Chuckie ve Tommy gibi. Bu yazıdaki en uçuk teori Garfield’e ait. Hepiniz bilirsiniz ki, Garfield devamlı açtır ve yemek yemekten usanmaz. İddia, aslında Garfield’ın sahibi John ve köpek Odie’yi ATAOL BEHRAMOĞLU Mizah ve zekâ(*) B u sütunlarda “Mizah ve Cesaret” başlıklı bir yazı yayınlamıştım. Cesur olmayan mizah olsa olsa eğlenceliktir. Buradaki cesaret kavramının sadece içeriğe ilişkin olarak değil, sanatsal buluşlar, özgünlükler bakımından da geçerli olduğunu belirtmek gerekir. Ve bu ikinci anlamıyla da, sadece mizah sanatına ilişkin olarak değil, bütün sanat alanları bakımından geçerlidir… Bu yazıda ise, yine bütün sanat alanları için geçerli olmakla birlikte, mizah sanatı bakımından özellikle önem taşıdığını düşündüğüm zekâ kavramından, bu kavramın mizahla ilişkisinden söz etmek istiyorum… *** Zekâyı, ilk bakışta birbiriyle ilişkisi yokmuş gibi görünen olgular, olaylar, kavramlar vb… arasında bir ilişki bağı bulunduğunu, bulunabileceğini gösteren kavrayış yeteneği diye tanımlayacağım… Böyle bir tanımın yol göstericiliğinde de bütün sanatların en temel öğelerinden olan metafor (mecaz) öğesinin yapılışına bir açıklık getirmeyi deneyebiliriz… Olaylar, olgular, kavramlar vb. arasında zaten göz önünde olan ilişkileri dile getirmekle bir mecaz yaratılmış olamaz… Renklerle, seslerle, sözcüklerle, çizgilerle oluşturulmak istenen mecazın bir yaratıcılık esintisi, bir yenilik duygusu uyandırabilmesi için, beklenilmedik, alışılmadık ilişkiler kurgulayabilmesi gerekir… Zekâ ise tam bu noktada, sanatçının bu beklenilmedik, alışılmadık, bilinmedik ilişkiyi kurgulayabilme yeteneği olarak karşımıza çıkıyor… *** Kâmil Masaracı’nın kültür sayfamızdaki “kültürlü hadiseler” başlıklı çizimlerini (öteki karikatürleri gibi) ilgiyle izleyenlerdenim… Caretta Yayınları arasında bu başlıkla çıkan “hadiseler”i topluca gördüğümde; “espri”lerdeki bütünselliği, sanatçının onları oluşturma yöntemini algıladığımda ise, zekâ olgusunun mecaz oluşturmadaki işlevi ve mizah sanatıyla zekâ arasındaki ilişki zihnimde açık seçik aydınlandı. Birkaç örnekle açıklayayım: “Ünlü şairin evinde yapılan aramada/çok miktarda/duygu ele geçirildi” Üçe bölünmüş bu tek cümlede, tıpkı bir mecazda (bir şiir dizesinde) olduğu gibi, aynı anda birden fazla bilgi, duygu, olgu vb. dile getiriliyor: Evler aranmakta, bu arada ünlü şairlerin evleri de aranabilmektedir. Bu aramaların yapıldığı ülkede, duygu, tıpkı tehlikeli bir madde, bir silah vb. gibi bir şeydir. Zaten “çok miktarda” nitelemesi, duyguların da bir mal, meta gibi algılandığı bir toplumu işaret etmektedir. Bir başka örnek: “Ünlü komedyen/patlatılmaya hazır/espriyle kıskıvrak yakalandı” Yine bir mecaza sığdırılmış düşünce yoğunluğu açımlanacak olursa: Söz konusu ülkede komedyenlerin esprileri bomba gibi öldürücü bir nesne sayılmakta ve daha patlatılmadan suçlunun kendisiyle birlikte kıskıvrak yakalanmaktadır. (“Patlatmak” fiilinin “bomba” ve “espri” kavramları bakımından kullanılışını gözden kaçırmayalım. Masaracı “hadiseler”inin pek çoğunda olduğu gibi, burada da dilin olanaklarından denebilir ki şairce yararlanıyor, sözcüklerle ustaca oynuyor…) Bir müzisyenin Son bir örnek: “B daha/şarkıları/dinlemeye takıldı” Kâmil Masaracı sadece bir çizim, bir espri, bir dil ustası değil, bir düşünme ustasıdır aynı zamanda… Yukarıdaki örneklerle yetinmek zorunda oluşumun, kitaptaki sayısız başkalarına haksızlık olduğunu biliyorum… “Kültürlü Hadiseler”i kitaplığınızın baş köşesine koyup, buruk bir kederle de olsa gülümsemek için, arada bir okumalısınız… Aşağıdaki üçe bölünmüş “cümle” ise, yaşamakta olduğumuz günlerin, en özetlenmiş, aynı zamanda da üzerine ciltler dolusu kitaplar yazılabilecek tarihi gibidir… “Düşünen adam/uluorta düşününce/vatandaşlar tepki gösterdi” ataolb@yahoo.com www.ataolbehramoglu.com.tr Rugrats Charlie Brown (*) Bu yazı sevgili Erdal Atabek’in “Mizah Zekânın Ödülüdür” başlıklı yazısı yayınlanmadan önce yazıldı. Benzerlik, kardeşliğimizin bir başka kanıtı sayılmalıdır. Çakmaktaşlar beyninde yarattığı ve açlıktan ölmek üzere olduğu için bu halisünasyonu gördüğü yönünde. Üstelik “Cadılar Bayramı” temalı bölümde tam da bu konu işleniyor. Garfield bir sabah evde uyanıyor, ne John ne de Odie’yi buluyor. Sonra illüzyonun geri gelmesini diliyor ve hayatına kaldığı yerden devam ediyor. İllüzyolara burada son verip biraz da hayatın gerçeklerine bakalım. Orijinal serileri ABD’deki büyük ekonomik buhranın hemen sonrasında yayımlanmaya başlayan ScoobyDoo serilerindeki kötü adamların hepsi görgülü, yani bir ekonomik buhran olmasa profesör, sanatçı ya da ünlü olacak kişiler, ama kayıpları diğerlerinden büyük olmuştur. Onlar da kötülük yapmaya karar vermiştir. Bir distopya senaryosu da Çakmaktaşlar’dan. Tarih öncesi devirleri günümüze uyarladığı düşünülen bu çizgi dizinin, soğuk savaşın en hararetli olduğu, büyük bir nükleer savaş tehdidinin dünyayı dönülmez bir sona götüreceği endişesinin en yoğun olarak yaşandığı altmışlarda başladığını unutmayın. Fred Çakmaktaş’ın tüm Amerikan tarzı alışkanlıklarını devam ettirirken aynı zamanda en ilkel şekilde dizayn edilmiş teknolojileri kullanıyor olması bir taş devri masalından çok, geleceğe yönelik bir bilim kurgu senaryosunu andırıyor. Nükleer deneylerin sırf savaşlar yoluyla çizgi filmlere esin kaynağı olduğunu mu düşünüyorsunuz? O zaman Sünger Bob hakkında pek fazla şey bilmiyorsunuz demektir. Malum Sünger Bob ve arkadaşları, deniz altında yaşayan, ama insan özellikleri gösteren bir grup çizgi karakterdir. Oysa 1940’larda ABD’nin güneyinde Pasifik Okyanusu üzerindeki mercan adalarında çok ilgi çekici şeyler yaşanıyordu. “Bikini Mercanadaları” isimli bu bölgede pek çok nükleer silah deneyi gerçekleştirildiği bilinir. Kimilerine göre bu deneylere katılan insanlar radyasyon etkisiyle Sünger deniz dibinde yaşayan envai çeşit Bob canlıyla mutasyona uğruyor. Ortaya çıkan sonuç da Sünger Bob çizgi filminden farklı değildir. Bu akıl almaz teoriyi güçlendiren en önemli kanıtsa, Sünger Bob ve arkadaşlarının yaşadığı yerin Bikini Bottom (Bikini Dibi) olması. Şirinler Köyü tüm sevimliliği içinde çok sayıda komplo teorisini de barındırmıştır. Bunlardan en meşhuru komünü andıran yaşamları sebebiyle komünizm propogandası yaptıklarıdır. Bu eski teorinin yerini artık, beyaz ırkın gücünü simgelediği iddiaları alıyor. Tüm Şirinler’in ırkçı örgüt Ku Klux Klan’ınkine benzer beyaz başlıklar giymesi, bu konudaki en güçlü önerme. Ayrıca Fransız Profesör Antoine Bueno, Gargamel karakterinin taşıdığı semboller sebebiyle ortalama bir Yahudi’yi canlandırdığını, şirinlerin ırkçı ve antisemitist bir yapım olduğunu iddia ediyor. Son teorimizse Charlie Brown’la ilgili. Çocuk yaşındaki kelliği kimilerini Charlie Brown’ın kanser olduğuna inandırmış. Deniliyor ki, tüm o hayalleri aslında yaşamadığı şeyleri yapma isteği ve sürekli depresyonu da öleceği korkusu yüzünden. M üf et tiş Ga dg et Yansentır Misafir şair Sevgililer Günü 2 sana çiçek alırken iskelede elime değen eli kaldı aklımda soğuktu şubatın ortası nasıl tutar çingene kızının eli bir rakı kadehinin beyazlığını birahaneler boyu rıhtım caddesi'ni topal bir değnek gibi yürüdüm sanırım o gece kadehe her uzanışında esmer kontürler içine aldım kar beyaz ellerini Nevzat Çelik “uçur diye ey aşk...” (A. Behramoğlu) Utandırma Servisi Yerken tereddüt ediyoruz, yazarken de... Sarmısak mı, sarımsak mı? Kemal Ateş Çevre bilincimizde köklü değişiklikler olsun.. Her yere ağaç dikilsin!.. İbrahim Ormancı Azizden gece yerinde durur da Karanlığın yurdu yok! Aziz Yavuzdoğan Petşop Off the record Kozmik komşu bölgede beş yeni gezegen bulunmuş! Tazyikli su sıkıla! Hepi sıtori bira şişesindeki sarı bir yalnızlık... hüzün içiyorum, mutluluk yazıyorum... Mehmet Tuncer Misafir çizer: Mehmet Kahraman C MY B