26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

5 AĞUSTOS 2012 / SAYI 1376 3 İtalyanlar isimleriyle yetinecek Baştarafı 1. Sayfada Valentino geçen hafta içinde Katar Emiri tarafından satın alındı. 700 milyon Avro tutarındaki satış Avrupalı bir moda markası için yapılan en dikkat çekici yatırımlardan biriydi. Markanın CEO’su Stefano Sassi bu yatırımın Valentino’nun en yüksek potansiyelini yakalaması için bir fırsat olacağına inandığını söylüyordu. Ancak Katar Emirliği’nin tüm fertleri için bu moda potansiyeli pek de ilgi çekici değildi. Valentino’yla asıl ilgilenen Emir Sheikh Hamed’in ikinci eşi Sheikha Mozah bint Nasser’di. Dünya üzerindeki en sıkı “couture” takipçilerinden olan Mozah, Valentino’nun büyük bir hayranı ve bu satışta büyük etkisi olduğunu söylemek yanlış olmaz. İlgisi sırf tüketimle de sınırlı değil. Sheikha Mozah geçen yıl da Fransız kozmetik firması Le Tanneur’un Katar yatırımlarına geçmesine önayak olmuş ve Katar Lüks Ürünleri markasını yaratmıştı. Valentino ve diğer İtalyan markalarının küresel yatırımcıların eline geçmesinin iki yönü var elbette. İşin İtalya tarafında yıllardır süren ekonomik kriz ve Berlusconi etkilerinin yarattığı kendi kendine yetememe hali, bu DENİZ tip tekliflerde tok satıcı rolü oynama şansı bırakmıyor. Öte ÜLKÜTEKİN yandan özellikle Asyalı finans kaynaklarının Batılı markaları ele geçirme konusundaki önü alınamaz açlığı sadece kârlı yatırım stratejileri ve finans ortaklıklarıyla açıklanamıyor. Hele ki yeni dönem küresel yatırımcıların parayı tamamen estetik ve lüksten uzak sektörlerde bulduğunu düşünürsek. Elbette dünyaca ünlü bir markanın sahibi olarak bireysel imtiyaz edinmek oldukça çekici, öte yandan işin toplumsal tarafında kültür satın alma histerisinden söz edebiliriz. Moda tarihinde pek elle tutulur bir yeri olmayan Katar’ın ekonomik başarı basamaklarını hızla tırmanırken, bu başarısını kültürel sahiplenme yoluyla pekiştirmesi oldukça manidar. Kültürün de tıpkı nesnel ürünler gibi alınıp satılabilir bir ürün olduğunun keşfinden beri, küresel yatırımcılar için etraflarındaki her şey bir pazar haline geldi. Bu konuda da Katar sermayesi başı çekiyor. Üstelik Batı da ekonomik çalkantılarla uğraşırken bu durumu yadırgayacak durumda değil. Nasıl ki, Sheikha Mozah, first lady'ler buluşmasında Valentino ve Gucci kıyafetleriyle aynı sahnede göz kamaştırabiliyorsa, Bruno Sarkozy de taraftarı olduğu Paris Saitn Germain kulübünü kurtarmaları için Katarlı dostlarını sermayelerini Paris kulübüne yatırmaları için davet edebiliyor. Valentino moda tarihine damga vuran tasarımlarını artık Katar Emirliği için sergileyecek. Moda, Batı Avrupa’dan yola çıkan ve tüm dünyayı etkisi altına alan bir popüler kültür ürünü. Yıllarca dev moda markalarının müşterisi olan Arap zenginleri, artık Paris ya da Milano’daki mağazalardan alışveriş yapmak kesmiyor. Moda markalarına sahip de olmak istiyorlar. Bu akımın şimdilik son kurbanı İtalyan moda ikonu Valentino oldu. İşi moda açısından ele alırsak İtalyan moda endüstrisi için karamsar bir tablodan bahsedebiliriz. Bunu İtalyan modacılar da sık sık dillendiriyor. Fabio Novembre (sağda), son günlerin revaçta olan modacılarından. O belki kendisini ve tasarımlarını İtalyan moda kültürüyle özdeşleştirmeyi sevmiyor ve “dünya vatandaşıyım” diyerek olaya yaklaşıyor, ama ne yapalım ki tasarımları bilindik İtalyan estetiğinden parçalar barındırıyor. Onu sayfalarımıza konuk etmemizin sebebi, İtalyan modasının geleceğini konuşmaktı, ama bunun için kendi kariyer gelişiminden de bahsetmek gerekiyor. Bilgisayarların henüz o kadar da kullanışlı olmadığı bir dönemde moda tasarımcısı olmaya karar vermiş Novembre. “El becerim de fazla yüksek değildi” diyor. Bu da kafasındakileri kâğıda aktarmasını bir hayli zorlaştırıyormuş. O da New York’a film okumaya gitmiş, ama filmlerden ilham edinmiş ve yeniden modaya dönmüş. Çizimlerine güvenmediği için bir nevi orkestra şefi Katar Şeyhi gibi sözcükleriyle ve eşi Sheikha tasarımcıları yönlendirmeye Mozah başlamış. O günden sonra İtalyan tasarım devleri Flaminia ve Casamania’yla çalışmaya başlamış. Buna rağmen “benim yolum da ülkeminki gibi belirsiz” diyor. Buna sebep İtalyan modasının temel taşlarının bir bir yabancı sermayenin eline geçiyor olması. Ülkedeki politik durumun yarattığı kaosun işini de etkilediğini söylüyor ve devam ediyor: “45 yaşındayım ve kafam bir hayli karışık. Ancak yalnız değilim. Birçok İtalyan tasarımcı endişelerimi paylaşıyor. Altı ay önce, bugün nerede olacağımızı asla tahmin edemezdik. Ancak bu belirsizlik aynı zamanda bir fırsat. Bu kadar aşağıya inemezdik ve bundan sonra sadece yukarı çıkabiliriz. Ancak artık moda küresel bir anlam kazandı ve rekabete hazır olmalıyız.” İtalyanlar geçmişleriyle övünmekte çok haklılar. Dünya çapında modanın yayılmasında belki de en çok söz sahibi, Fransızlarla birlikte onlar. Öte yandan daha önce de dediğimiz gibi, kültürel miras belki elle tutulur, yenir yutulur bir şey değil ama gayet alınıp satılabilir bir ürün. Üstelik birçok nesnel üründen çok daha çekici bir ürün. Dolayısıyla moda mirasını satın almak, belki Doha’ya Guggenheim Müzesi’nin bire bir kopyasını yaptırmak gibi değil ama yatırımcıları bir hayli mutlu ettiği gerçek. Moda gibi popüler kültür ürünlerinin de tasarımcılarına sadık kalmaya pek niyeti yok. Kim onları alabilecek güce sahipse ona gidiyorlar. Dünyaca ünlü markalar İtalya tarih boyunca pek çok dünyaca ünlü moda markası yarattı, dünya çapında ünlü olan bu markalar inanılması güç cirolarıyla etkileyici bir güce sahipler. Gucci: Guccio Gucci tarafından 1921’de Floransa’da kurulan Gucci, şu anda Fransız şirketi PPR’nin elinde. Markanın yıllık 4.5 Milyar cirosu olduğu tahmin ediliyor. Armani: Giorgio Armani’nin moda dünyasına armağanı olan Milano kökenli marka, İtalyanların önemli moda güçlerinden. Giorgio Armani yeni projeleri için yabancı yatırımcılarla ortaklık yapmaktan çekinmiyor. Benetton: Treviso kasabasını dünya çapında bir moda merkezine çeviren Benetton tam bir aile şirketi. İtalyanların 20. yüzyıldaki moda yaklaşımını hâlâ korusa da marka 2 milyar Avro’luk cirosuyla dudak uçuklatıyor. Versace: Milano merkezli bir başka moda devi olan Versace, yaratıcısı Gianni Versace’nin hayat hikâyesi ve esrarengiz ölümüyle de en az tasarımları kadar ilgi çeken bir marka oldu. 2006’da halka arz Yukarıdan olduktan sonra tam anlamıyla aşağıya: küresel bir şirket haline gelen Benetton, Versace’de hâlâ Versace ailesinin Prada, sözü geçiyor ama hisse satışlarıyla Versace birlikte bunun çok yakın zamanda markaları. değişecegini söylemek mümkün. [email protected] C M Y B C MY B Dolce&Gabbana: Ününü doksanların başında ABD ve Japonya’ya yaptığı ihracatla yayan Dolce&Gabbana, son dönemin moda ikonu markaları arasında yer alıyor. Prada: Popüler kültürde kendine önemli yer edinen moda fenomeni Prada, 90’ların sonunda birçok yabancı kökenli fabrika ve şirketle ortaklık yaparak satışlarını üç katına çıkardı. Bunların arasında Türk deri fabrikası DESA da vardı. DESA, işçilerini sendikaya üye oldukları gerekçesiyle işten çıkardığı için mahkeme tarafından suçlu bulunmuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle