29 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

15 NİSAN 2012 / SAYI 1360 11 Anayasa, çocukların anlayabileceği bir dille yazılsın. (Melih Ayhan, 13 yaşında, Antalya) Anayasa resimlerle yazılmalı. (Alim Çetinbaş, 10 yaşında, Kütahya) Anayasa annem olsun isterdim. (Sedef İlkince, 8 yaşında, İstanbul) Anayasada, “Bu ülkede çocuk çalıştırılmaz” diye yazılsın. (Dilay Ertürk, 10 yaşında) Aile tarafından kızların okutulması zorunlu olsun. (Bahar Kolanç / 16 yaşında, Cizre) Anayasa bizi korusun. (Ali Ersin Akgül, 9 Yaşında, Hasköy) Herkesin dini özgürlüğünü yaşamasına izin verilmeli. (Sena Beyar, 13 yaşında, İstanbul) 18 yaşından küçüklerin de oy kullanmasını isterdim. (Yusuf Muhammet Yılmaz, 8 yaşında, Beyoğlu) Çocuk hakları genişletilsin ve çocuklara daha çok saygı duyulsun. (Hakan Köybaşı, 13 yaşında, Atakent) Düşüncelerimize önem verilsin. (Beyzanur Özkan, 10 yaşında) Her insanın hakkı eşit olsun. (Esmanur Kuru, 13 yaşında, Ümraniye) Anayasayı biz de anlayalım Çocuklar da yeni anayasa ile ilgili görüşlerini açıkladılar! Biri diyor ki, “Anayasa resimlerle yazılsın”. Bir başkası, “Anayasanın dilinden çocuklar da anlasın” isteğinde bulunuyor. Çocuk Vakfı, hazırladığı “Anayasa ve Çocuk Raporu”nda, çocuk görüşü alınarak, çocuğun bütün yönleriyle görünür olacağı yeni bir anayasa hazırlanmasını istedi. Vakfın bu konudaki önerileri şöyle: Çocuğa saygı temelinde bir FİGEN anayasa öngörülmeli. Anayasa yapımı sürecinde ATALAY çocuk görüşü alınması için özel bir çalışma yapılmalı. Güç koşullardaki çocukların katılımı ve görüşlerinin alınmasına özel önem verilmeli. Anayasanın bütününde çocuk, yetişkinler gibi hak sahibi ve eşit birey olarak kabul edilerek düzenleme yapılmalı. Çocuğu da toplumsal Bunlar da çocuklardan Çocuklar da yeni anayasa için önerilerde bulundu: SELÇUK EREZ Butik ülkeler A skerlerimiz helikopter kazasında şehit olunca CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Afganistan’da ne işimiz var” diye sordu. Başbakan da açıkladı: “Güçlü bir devlet olmanın gereği budur; Türkiye bir butik ülke değildir!” Bu tartışmadan sonra, Pakize Suda, sokakta rastlar, sorarsa bilmez, mahcup oluruz diye araştırdık ve öğrendik. Siz de bunları okuyup sonra aşağıdaki soruları da cevaplandırırsanız butik uzmanı olur, TV açıkoturumlarına katılıp saatlerce konuşabilirsiniz: “Butik” sözcüğü, dilimize Fransızca’dan geçmiştir ve önce ufak tefek dükkân anlamına gelirken son zamanlarda bazıları tarafından ülkeleri tanımlamak için de kullanılmaya başlanmıştır. Bunun olası nedeni, bu ülkelerin çoğunun Fransızca adlarının da bulunmasıdır: Örneğin L’Armenie, La Finlande, Le Barbade gibi.. Bazılarınca butik bir ülkenin vatandaşı olmak iyi bir şey değildir. Çünkü, büyük ülkeler için çeşitli projeler geliştirilirken (Örneğin Büyük Ortadoğu Projesi) butikleri, kimse böyle büyük hesaplara katmaz, kimse onların eş başkanı olmak istemez. “Butik”in “mağaza” demek olduğuna bakmayın; bazı büyük ülkeler, varlarını yoklarını butikçilerden daha çok satarlar; kim yüzdeyi bastırsa satarlar, butikçilere bile satarlar. Butik ülkeler, yüzölçümleri küçük olduğundan Karamürsel sepetleri gibi ufak tefek sanılırlar. Bu sanrıya rağmen çoğu kendinden büyüklere parmak ısırtacak marifetler sergilerler: Asla bir butik ülke olmadığı başbakanı tarafından açıklanmış olan ülkemizde (yüzölçümü: 814.578 km²) kişi başına düşen milli gelirin 13 bin dolar olmasına karşılık, butiklerden Lüksemburg’da (2586 km2) kişi başına düşen milli gelir 104 bin dolardır. Busbutik Andorra’nın (yüzölçümü 468 km2) kişi başına düşen geliri 44 623 dolardır. Malta’nınki (310 km2) ise 20 bin dolardır. Seychelles butikadalarınınki de (451 km2) 25 bin doları bulur. Alıştırmalar 1. Bir ülkeye, boyutuna bakıp “butik” diyene ne denir? a) Aferin, b) Borderline, c) Butistik. 2. Bugün Türkiye, bunlardan hangi sınıfa girer? a) Butik ülke, b) Büyük ülke, c) Bitik ülke. 3. Ülkelerin butiklik kriterlerini kim saptar? a) FIFA başkanı, b) Kofi Annan, c) Başbakan. 4. Ondan mı ödül vereceklerdi Almanlar? a) Evet, b) Hayır, Butik Beşar’a haddini bildirdiğinden c) Bambaşka bir şeyden. 5. Başbakanların da butiği, büyüğü olur mu? a) Bilmem, b) Belki, c) Bazı büyük ülkelerin başbakanlarının ne butik olduklarını görmüyor musunuz? www.selcukerez.com [email protected] Çocuklar geleceği tasarlıyor... İ sözleşmenin bir tarafı olarak gören ve çocuğun görünür olacağı kısa bir anayasa hazırlanmalı. Çocuk konusu bütüncül bir bakış açısıyla ve çocuğa özgü haklar çerçevesinde güvence altına alınmalı. Anayasada devletin çocuğa karşı bütün yükümlülükleri yer almalı. Yeni anayasada çocuk anayasası yapılmasını zorunlu kılan ve bu yasanın diğer yasaların üstünde olduğunu vurgulayan bir hükme yer verilmeli. [email protected] stanbul Modern’de başlayan “Module Home” programına katılan çocuklar, 2050 yılının yaşam tarzını, gündelik hayatını, alışkanlıklarını ve giysilerini hayal ediyor, tasarlıyor ve üretiyorlar. 17 Haziran’a kadar sürecek bu atölye çalışması, Fransız tasarımcı Matali Crasset tarafından 612 yaş grubu çocuklara ve ailelere özel oluşturuldu. Rezervasyon ve ayrıntılı bilgi için: 0212 334 73 41 Her bebek bir şampiyon! rima’nın başlattığı “Prima Küçük Şampiyonlar Oyun Alanı” projesi için AVM Migros Mağazaları’nda kurulacak oyun alanlarında bebekler, sandalye itme, koltuğa tutunarak ayağa kalkma gibi hareketler yaparken, anneleri de sallanan bir zeminde denge sağlamak, dev bir sandalyeye tırmanmak gibi kendi boylarına göre yaratılmış zorluklarla dünyayı bebeklerinin gözlerinden görecek. Proje kapsamında Türkiye’ye gelen ünlü bebek hareketleri uzmanı Prof. Dr. Karen Adolph’dan Türk annelere 5 özel öneri: Bebeğinize hareket özgürlüğü tanıyın. P Bebeğinizi farklı hareketler denemesi için cesaretlendirin. Sırtüstü yatsın, otursun, yerçekimine karşı hareket etsin. Dünyayı keşfetmeleri için oyuncakları dışında günlük hayattan farklı objeler de verin, mutfak kapları, kaşık, dergi gibi. Bireyselliğine saygı duyun. Her bebek birbirinden farklıdır. Yeni becerileri farklı zamanlarda ve farklı şekillerde öğrenirler. Bebeğinizin gelişiminin keyfine varın. Emme, emekleme, yürüme gibi hareketlerin hepsi küçük şampiyonunuz için muhteşem başarılar... Onu kutlayın! KISA KISA Casio ile zaman artık güvende asio’nun, “darbelere, basınca, ekstrem ısı koşullarına, elektriğe dayanıklı” saat serisi GShock ve BabyG için dünya çapında bir turne olarak düzenlediği “Shock The World” turnesinin 2012’deki ilk durağı Pınar Baykal, Akio Ota, Mustafa Ergün ve Kikuo Ibe. İstanbul oldu. Casio Global Genel Müdürü hale getirmek” üzerinde çalışıldığını, yeni Akio Ota, Casio olarak amaçlarını “sıfırdan bire teknolojinin Japonya’da tanıtıldığını kaydederek, ulaşmak, olmayandan olan bir şeye ulaşmak” bluetooth ile iPhone telefondaki mail’lerin saatin şeklinde tanımlayarak, GShock’un, Casio’nun ekranında görülebilme olanağı bulunduğunu ana felsefesini, yenilikçi yüzünü yansıttığını kaydetti. Temmuz ayından sonra üretimi söyledi. Ota, bugüne kadar 26 ülkede “Shock başlayacak saat 10 metre içinde telefonla bağlı The World” etkinliğini yaptıklarını ve her ülke kalıyor, 10 metreden fazla uzaklaşıldığında için o ülkeye has bir saat tasarlandığını dile alarm veriyor. getirerek, İstanbul için tasarlanan saate ilişkin Casio’nun Türkiye Distribütörü Ersa’nın şu bilgileri verdi: Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Ergün de, “Saatin sarı renkli kayışının üzerinde Asya, yeşil 2011’de Türkiye’ye 13 milyon adet ve 275 renkli kayışının üzerinde Avrupa yazıyor. Bu milyon dolarlık saat ithal edildiğini kaydederek, renkler, olimpiyat halkalarında her kıtayı Casio’nun Türkiye pazarında yıllık satışının 500 sembolize eden renklerden geliyor. Olimpiyat bin adet, pazar payının yüzde 4 olduğunu belirtti. halkalarında da Avrupa yeşil, Asya’yı sarı Ergün, Türkiye’nin Casio ürünlerinin satışında sembolize ediyor. İstanbul, Asya ile Avrupa’yı ilk 20 ülke arasında yer aldığına işaret ederek, birleştiren nokta olduğu için burada Casio saat, “Shock The World etkinliği ile ana amacımız, Avrupa ve Asya’yı birleştiren nokta oldu. Saatin Türkiye’deki Casio marka bilinirliğinin GShock ile altında Shock The World Tour 2012 yazıyor. örtüşmesini sağlamak, satışları adetsel ve İstanbul’un ‘İ’si Galata Kulesi şeklinde tasarlandı. miktarsal bazda yükseltmek. Yüzde 4’lük pazar payı Kayışlardaki girinti çıkıntıların anlamı da, İstanbul’a az değil ama yükselmesi için bazı etkinlikler kuşbakışı bakıldığında görülen kıyı şeridi.” yapılması gerekiyor” dedi. Ota, şu anda saati “mobil telefonlarla bağlantılı C Gıprıs acı vatan K devreye sokulmasıyla cazip bir ıbrıs’a, yavru vatan deriz. kumar cenneti haline geldi. Aynı Yavru sözcüğü bana analı zamanda deniz, kum, güneş kızlı yemeğindeki küçük harikasıydı ama bu özelliği bile bulgurlu köfteleri hatırlatır. Türkiye kumarın gölgesindeydi doğrusu. ve Kıbrıs, tıpkı “analı kızlı” gibi bir Kıbrıs’ın gerçek hazinelerini, kapta pişmiş, tadı kokusu birbirine kültür birikimini, ilginç mutfağını, sinmiş, birbirinden ayrılamaz bir saklı lezzetlerini ise hiç merak lezzet bütünlüğüne ulaşmış bir eden olmadı. yemek gibidir. AYLİN Kıbrıs tarih boyunca Akdeniz’in Kıbrıs’a gitmenin ilk kez moda nirengi noktası olmuş, üzerinde olduğu yıllarda Türkiye bir ÖNEY TAN halen olduğu gibi büyük güçler yokluklar ülkesiydi. Oralardan birbiriyle uğraşmış. Akdenizin pyrex takımlar düzmek, ucuz ortasında ticaret yollarının birleştiği kilit noktada parfüm, kozmetik stoklamak, orijinal Levis kot Ortadoğu’ya açılan önemli bir kapı olmakla almak pek bir modaydı. kalmamış, aynı zamanda adını aldığı bakır Kıbrıs çay diyarıydı, Nescafe diyarıydı. Ucuz madeni gibi önemli kaynakların da vatanı sigara, içki diyarıydı. olmuş. Kıbrıs’tan arşın arşın kumaş alınırdı. Lafın Ne yazık ki, yavru vatanlı Kıbrıslının kaderi, gelişi değil, gerçekten de kumaş arşın Almanya yolunda geçim derdine giden binlerce ölçüsüyle satılırdı. İngiliz kumaşının bir arşınını Almancı vatandaşın yazgısına benzemiş. on şilinge almak gerçekten tuhaftı ama işte Kıbrıslılar da Almancılar gibi iki arada Kıbrıs tam da buydu. Osmanlı geçmişi kadar bir derede kalmaya mahkum İngilizlerin de izi kalmıştı. olmuş. Bir türlü Kıbrıs bir toprağına zamanların alışveriş kavuşamayan cennetiydi. Sonra Alamancılarla, pyrex modasının hızı kendi topraklarında kesildi. Yerini kumar aldı. vatanına Kıbrıs, birtakım kumar kavuşamayan tutkunu meşhurların da Gıprıslıların kaderi acı bir benzerlikle buruk bir kader ortaklığı yapmış. Ana vatanın buruk evlatları olarak biri Avrupa’nın, diğeri Akdeniz’in ortasında yarı öksüz kalakalmış. Kıbrıs 1974’ten beri yalnızlık yaşıyor. Bundan tam on yıl önce, adanın iki yakasını bir araya getirmek için görüşmeler yürüten Kofi Annan ilk kez Kuzey’e geçtiğinde Rauf Denktaş kendisine pilavuna, ceviz macunu, kayık pasta ve Türk kahvesi ikram emişti. Denktaş pilavuna ikramıyla çok hoş bir mesaj vermişti ama anlayan olmadı. Pilavuna hellim ile yapılan poğaça benzeri çok güzel bir çörek. İsmi yanıltmasın pilav ile hiç alakası yok, zaten içinde pirinç de yok. Kıbrıslı Türklerin pilavuna dediği bu tuzlu çörek aslında Rum Kesimi için de çok önemli bir lezzet. Rumlar, tıpatıp aynısını Paskalya yortusunda yapıyorlar ve flaounes olarak adlandırıyorlar. Türk tarafında her gün çay saatine eşlik eden bu lezzet, Rumlar için Paskalya çöreği. Bugünlerde Rum Ortodoks Paskalya yortusu kutlanıyor. Avrupa’nın sürekli pohpohlanan çocuğu Kıbrıs Rum Kesimi’nde ekonomik krize rağmen her evde tepsi tepsi flaounes pişecek. Türk tarafı ise hâlâ dünya tarafından tanınacağı günü kutlayacağı günü bekleyerek pilavunasını çayına katık edecek. [email protected] PİLAVUNA Pilavuna aslında talar peyniri ile yapılıyor. Talar, incecik tel gibi sazdan örülen ve peynir yapmakta kullanılan sepetlerin adı. Talar, hellim ve nor, yani lor peyniri yapımında kullanılıyor. Talar peyniri ise baharda koyun sütünden yapılıyor ve sepete bastırılıyor. Bu yüzden yüksek fes biçiminde bir peynir oluyor. Talar peynirini bulmak zor, bu yüzden suda bırakılarak fazla tuzu alınmış hellim kullanmakta yarar var. Hamuru için: 4 bardak un, 1 çay bardağı zeytinyağı, ½ bardak yoğurt, ½ bardak ılık süt, 1 tatlı kaşığı şeker, 1 yumurta, 1 Yeni İnci Migros Mağazaları’nda 500 farklı ürün grubuyla ve inovatif ürünlere verdiği önemle dikkat çeken Yeni İnci, Türkiye’nin her yerindeki MMM ve 5M Migros Mağazaları’nda satışa sunuldu. 1964’ten bu yana kaliteli ürünlerini uygun fiyat politikasıyla tüketiciyle buluşturan Yeni İnci, büyümeye devam ediyor. Şu an için ürün portföyünün büyük bir kısmı Türkiye genelindeki MMM ve 5M Migros’lara gönderiliyor. Özellikle sutyen grubuna ait ürünlerin satıldığı Migros’larda aynı fiyat garantisiyle raflarda yerini alan Yeni İnci, 2012 yılı içinde Migros Mağazaları’ndaki ürün portföyünü daha da arttıracak. www.yeniinci.com paket kuru maya, 1 tatlı kaşığı tuz, istenirse mahlep, tarçın İçi için: 1 adet hellim peyniri, 1 adet yumurta, 1 yumurtanın akı, 2 çorba kaşığı irmik, 1 paket kabartma tozu, 1 çorba kaşığı kuru üzüm, 1 çorba kaşığı kuru nane, 1 çorba kaşığı gannavuri (çetene, kenevir tohumu), 1 tatlı kaşığı mahlep, 1 çay kaşığı mezdeki (sakız) Üstü için: 1 yumurtanın sarısı, susam, çörek otu Hamuru için unu eleyin. Ilık süt içinde mayayı eritin, şekeri ekleyin ve kabarmasını bekleyin. Mayalı süt kabarınca un ve diğer malzemeler ile karıştırın ve yoğurun. Üstünü Furkan Atakan C M Y B C MY B örterek 1 saat dinlendirin. Bu arada harcını hazırlayın. Hellimi rendeleyin. Sakızı biraz tuz ile havanda dövün. Bir bütün yumurta ve bir yumurtanın akını hellime katın. İrmik, kabartma tozu, kuru nane, dövülmüş sakız, mahlep, kenevir tohumu ve kuru üzümü ekleyip iyice karıştırın. Hamuru tekrar yoğurun ve yumurtadan biraz iri bezelere bölün. Her bezeyi ufak birar tabak büyüklüğünde açın. Ortasına harçtan 12 çorba kaşığı kadar koyun. Kenarları ortaya doğru üçgen biçiminde katlayın, üstüne yumurta sarısı sürün, susam ve çörek otu serpin. Önceden 180 dereceye kızdırılmış fırında yaklaşık 25 dakika altı ve üstü iyice kızarana kadar pişirin.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle