02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

26 ŞUBAT 2012 / SAYI 1353 7 Tahinli piyaz Temiz pazartesi SELÇUK EREZ Seçilmişle atanmışın farkı ne? tanmışlardan, hemen ardından da seçilmişlerden bahsetmeyi adet edindiniz... Konuyu pek anlamamışa benziyorsunuz. Örneklerle açıklamaya çalışalım: Bir atanmış örneği: Rusya’yı 17621736 yılları arasında yönetmiş olan Büyük Katerina, aslında bir Alman prensesiydi. Rus çarıyla evlendikten sonra Ortodoks mezhebine geçmiş, Rusça öğrenmiş ve kocasını bir saray darbesiyle giderip yerini almıştı. Bu kadın, Aydınlık Çağı’nın düşünce önderleri olan Diderot ve Voltaire ile sürekli mektuplaşmış, kütüphanelerini satın alıp Rusya’ya götürmüş ve Avrupa’da kadınlar için ilk yüksek eğitim okulunu (Smolny Enstitüsü) açtırmıştır. Zamanında Rusya, büyümüş ve güçlenmiştir. Bir seçilmiş örneği: Hitler’in Nazi partisi 1933 seçimlerinde oyların yüzde 44’ünü kazanarak iktidara gelmişti. Bu zaferden sonra Hitler, çıkarttığı bir yetki yasasıyla meclisin tüm yetkilerini, ardından yürütme erklerini hükümete devretmişti. Almanya’nın yaşam alanı olduklarını ileri sürerek komşularına saldırması, 2. Dünya Savaşı’na yol açmıştı. Milyonlarca insanın öldüğü bu savaşı kaybeden Almanya mahvolmuş, Hitler, intihar etmiştir. Bir atanmış örneği daha: Fransa kıralı 16. Lui, tahta geçince İngilizlere karşı A ayaklanan Amerikalıları maddeten desteklemiş, bu destek, diğer olumsuzluklarla bir araya gelince, ekonomi bozulmuş, Kral, isabetsiz kararlar verip çıkar yol bulamayınca, halk isyan etmiş, kendisini tahttan indirmişti. Sonuçta Lui’nin kellesi gitti, Fransa’da cumhuriyet ilan edildi. Bir seçilmiş örneği daha arar ve bunun başarılı bir devlet büyüğü olmasını istersek, 2. Dünya Savaşı boyunca Britanya’yı yönetmiş olan Churchill’i anımsayabiliriz. Atanma, soyluluk nedeniyle de olabilir, kişinin belli bir mezhepten, partiden ya da çıkar gurubundan olmasından da kaynaklanabilir. Gördük ki seçilmişi de, atanmışı da bazen başarılarıyla anıyor, bazen de yürek burkan sonlarıyla hatırlıyoruz. Fark, seçilmişlik ya da atanmışlıkta değil, bu kimseyi denetleyecek mekanizmaların bulunup bulunmamasındadır! Anlayacağın, ister seçimle gel, istersen soylu olduğundan buyur otur o tahta, seni denetleyecek kurumlar oluşmamışsa ya da varken bunları yok etmişsen, yanlışların düzeltilemez, düzeltilemeyen yanlışlar birikir, çoğalır, sonunda ülken batar, bu, senin için de hayırlara vesile olmaz. www.selcukerez.com [email protected] unanistan kendini temize çekmeye karar verdi. Daha doğrusu Avrupa Birliği, hatta en doğru tanımıyla Almanya, yeni bir Yunanistan için düğmeye bastı. Geçen pazartesi, Avrupa’nın önerdiği tasarruf tedbirleriyle Yunanistan’ın AYLİN yeni bir düzene geçmesine karar verildi. Yunanistan ÖNEY TAN epeydir gerçekten de alışmadığı bir sıkıntı içinde. Avrupa’nın el bebek gül bebek çocuğu olarak yıllardır alıştığı düşük yoğunluklu çalışma temposu ve yüksek frekanslı eğlence hayatı, bu kez gerçekten de son buluyor. Keyfe alışkın ülkede ilk kez çorba kuyrukları oluşuyor. Eğlence ve yeme içmenin tavan yaptığı Apokries, karnaval dönemi son zamanların en sönük karnavalı oldu. Karnaval döneminin en abartılı yemek günü olan Tsiknopempti ise tek kelime ile hazindi. Et yenmesi esas olan ve bir zamanlar tüm Yunanistan’ın bir açık hava kebapçısına dönüştüğü Tsiknopempti günü eskiden eğlence yerleri yıkılırken, bir zamanların neşesini ve bolluğunu bulmak imkânsızdı. Belediyeler halkın moralini yükseltmek için meydanlarda ızgaralar kurup, halka et dağıttı. Bu özel günü lokantalarda, meyhanelerde vur patlasın çal oynasın kutlamaya alışmış Yunanlılar süklüm püklüm, suratlarından düşen bin parça, ızgara kuyruklarında sıra bekledi. Yarın, Yunanistan için yeni düzenin ilk pazartesi günü. Kemer sıkmaya başlamanın tam zamanı. Kemer sıkmak için beli biraz inceltmek lazım. Beli inceltmek için ise perhiz yapmak gerek. Pazartesi günleri rejime başlanmaz derler. Hafta bitene kadar rejimden fenalık gelir, yemeyi içmeyi kesmek ne kelime, aksine abartırsınız. Rejime pazartesi başlanmaz dense de, Yunanistan için perhiz başlangıcı her zaman pazartesidir, çünkü en uzun süren oruç ve perhiz Y günleri karnaval sonrası ilk pazartesi başlar. Rum Ortodoks kilisesine göre karnaval sonrası, Paskalya öncesi uygulanan oruç ve perhiz günlerinin başlangıcı Kathara Deftera, yani Temiz Pazartesi günüdür. Yarın, kaderin garip bir cilvesi gerçekten de Kathara Deftera. Avrupa’nın önerdiği perhiz paketine girmek için daha münasip bir zamanlama olamazdı. Oruç döneminde etten sütten uzak durmak, hiçbir şekilde hayvansal gıda tüketmemek gerekiyor. Paskalya yortusuna kadar olan dönem boyunca çok sıkı ve gerçekten uyulması zor bir perhiz uygulanıyor, daha doğrusu uygulanması gerekiyor. Buna yeni nesillerin ne derece uyduğu biraz müphem, ama bu kez Perhiz dönemini çok sıkı uygulayanlar, yerine ve gününe göre zeytinyağından bile uzak duruyor. Tahin kullanmak ise bu işin kaçak noktası. Yalnız bu piyazın üstüne asla haşlanmış yumurta koymamanız gerekiyor. Yumurta hayvansal gıda sınıfından ve perhiz döneminde tamamen yasak. Perhiz boyunca uzak durulan yumurtalara kavuşulduğu için, Paskalya yortusu yumurta bayramı olarak da adlandırılıyor. 1 bardak kuru fasulye, 1 baş sarmısak, ½ bardak tahin, ½ bardak ılık su, 1/3 bardak sirke, 2 kırmızı soğan, 1 demet maydanoz, tuz, karabiber Kuru fasulyeyi geceden ıslatın. Ertesi gün, fasulyeyi bol su ile tencereye koyun, bir baş sarmısağı enine ikiye kesin ve tencereye ekleyin. Fasulye yumuşayıncaya kadar haşlayın. Fasulyenin helva gibi yumuşaması için haşlama suyuna bir fiske karbonat ekleyebilirsiniz. Sarmısağı atın ve fasulyeyi süzün. Soğanları halka halka ince doğrayın. Maydanozu ince kıyın. Tahini ılık su ve sirke ile karıştırın. Bütün malzemeyi altüst ederek iyice karıştırın. komşular için dinin gereklerini uygulamak, ruhani olmasa bile ekonomik açıdan gerçekten de tek kurtuluş olabilir. Malum, et süt, peynir, tereyağı, hepsi pahalı şeyler. Bizim buralarda eti yılda bir kere ramazan çadırlarında gören nice insan var. Geleneğe ve dine göre, nefsine hâkim olmak, karnaval eğlencelerinin bittiği pazar günü ertesi uygulamaya konuluyor. Perhizin ilk pazartesi günü sofrada ramazan pidesine benzer, yassı susamlı pide lagana ve baklagiller hâkim oluyor. Yalancı dolmalar sarılıyor, dolmanın yalancılığı etsiz olmasından kaynaklanıyor. Esas yiyeceğin et kabul edildiği bir anlayışla, zeytinyağlı dolma haliyle ‘yalancı’ oluyor. Oruç döneminde et niyetine sadece balık yemek mümkün, o da ancak bazı günlerde ve tamamen kansız olmak şartıyla. Balık içinde en ufak bir kan pıhtısı olmaması gerekiyor, yoksa etten sayılıyor. Bizde kimsenin nereden kaynaklandığını nedense çözemediği balık sonrası helva yeme âdeti de komşularımızın perhiz geleneği. Tatlılarda bile tereyağı, krema, süt, yumurta kullanmak yasak olduğu için, yasak ancak tahinli helva ile delinebiliyor. Helva içinde yağ yerine susamdan yapılan tahin bulunduğu için tatlı yerine tahinli helva yeniyor. Kıbrıs’ta referandum döneminde bir gazetecinin tepesi atmış, Rum kesimine veriştiriyordu. “Bu Rumlar böyledir zaten, önlerine hep magarina bulli isterler!” Kıbrıs’ta misafir yemeği olarak kabul edilen söz konusu tavuklu makarna, herhalde bu sözleri sarf edenin de en sevdiği yemek olsa gerekti. Rumlar her şeyin iyisini kendilerine isterler anlamında sarfedilmiş olan bu öfkeli ifade, yıllar sonra lanet gibi Yunanlıları vurdu. Bir süre değil et ızgara, magarina bulli’yi bile unutmaları gerekecek. Bu yıl gerçek ‘dini bütün’ olup Tessarakosti döneminde kitabına uygun bir perhiz yapmazlarsa, Paskalya’da değil kuzu çevirme etrafında göbek atıp kadeh tokuşturmak, Paskalya sofrasının olmazsa olmaz, pek sevdikleri sakatat çorbası magiritsa kaşıklamak bile hayal olacak. [email protected] “Tohumdan Sofraya” programı, çocukları ve aileleri beslenme konusunda bilinçlendiriyor. Domatesi kışın yesek mi yemesek mi? Çocukların, beslenme beslenme tabakları var. Örneğin kış konusunda kafaları karışık! için portakal, nar vb meyveler, ıspanak, kereviz vb sebzeler “Domates, çilek, kabak, patlıcan önlerine konuluyor. Bu sebze ve hangi mevsimde yetişir?” diye sorsak kaç çocuk doğru cevap meyvelerin, ayrıca protein ve karbonhidratların, beslenme verir acaba? Neredeyse her tabağındaki yerleri öğretiliyor. sebze ve meyve, her mevsim marketlerde, pazarlarda satılıyor. Çocuklara bu besinler, TatDuyuArtık, biberin, domatesin, Mutfak Atölyesi’nde tattırılıyor. Çiğ FİGEN kabağın, patlıcanın, çileğin balkabağından, Ezine peynirine ATALAY kadar her çeşit gıdanın tadına mevsimi kalmadı. Paketlenmiş gıdalar, mevsimsiz sebzebakılıyor, bölgesel yiyeceklerin meyveler, ne yazık ki hep soframızda. niçin yağlı, ekşi, tatlı, sert, kokulu oldukları İşte bu nedenle başlatılan, çocuklar ve anlatılıyor. Sonra çocuklarla mevsim meyve ve ailelerinin sağlıklı beslenme konusunda sebzelerinden yiyecekler hazırlanıyor. Örneğin bilinçlenmelerini hedefleyen “Tohumdan sebzelerle kısır ve narlı bir meyve salatası Sofraya” programı, Beşiktaş Belediyesi, yapılıyor. Bazen elde makarna ÇEKÜL Vakfı ve Slow FoodYağmur Böreği hamuru yoğrulup, Birliği işbirliğinde Nimetullah Mahruki şekillendirip pişiriliyor, İlköğretim Okulu öğrencileriyle buluştu. üzerine ıspanaklı sos Öncelikle bu eğitimle, çocukların artık dökülüp afiyetle yeniyor. evlere de girmiş olan paketlenmiş gıda ile [email protected] bozulan beslenme alışkanlıklarını, onları gerçek gıdalarla tanıştırarak düzeltilmesi amaçlanıyor. Şu anda sadece Beşiktaş’taki devlet ilköğretim okullarında uygulanıyor. Amaç bu eğitimin yaygınlaştırılarak müfredata girmesini sağlamak. “Tohumdan Sofraya” programına hem çocuklar, hem de annebabalar katılıyor. zel MEF İlköğretim Okulu Çocuklar ve aileleri, farklı oyunlar ve görsel öğrencileri, “Ben Okudum Siz de anlatımlarla, gıdaların tohumdan başlayıp Okur musunuz?” adlı bir proje başlattılar. soframıza gelene kadar geçirdiği süreç, meyve Öğrenciler, öğretmenlerin ve velilerin ve sebzelerin nasıl yetiştirildiği, alışveriş desteği ile topladıkları kitapları, yaparken ve yemekler hazırlanırken nelere İstanbul’un belli başlı alışveriş dikkat edilmesi gerektiği gibi konularda merkezlerinde, oradan geçmekte olan bilinçlendiriliyor. Çocuklara hangi meyve ve genç ve yetişkinlere, okumaları amacıyla sebzenin, hangi mevsime ait olduğu aktaracaklar. Bu kitaplardan birini okuyan öğretiliyor. Önce sunumlar yapılıyor, sonra da onların görerek, dokunarak, pişirerek ve her birey, kitabın arkasında belirtilen tadarak öğrenmeleri sağlanıyor. Bu eğitim için tabloya adsoyadını, eseri teslim alış Sanalsentır Misafir şair ŞİİRLER Göz kapakları bile Karanlık istememekte Her gece kapanmamak için İnsana hükmetmekte. Çocuklar MS’in resmini yapacak *** Çıktık yola; pazar poşetlerimizin doluluğu oranında. Ve arkada bıraktıklarımızın yumrusuyla boğazımızda... Z. Pelin Doğan B ayer’in Türkiye MS Derneği ve İzmir MS Derneği işbirliğiyle bu yıl ikincisini düzenleyeceği “Ailem, Ben, Bir de MS” adlı resim yarışmasına başvurular başladı. Türkiye’de MS hastalığı ile ilgili kamuoyu bilincini yükseltmeyi amaçlayan yarışmaya, kendisinde veya yakın çevresinde MS hastalığı bulunan 616 yaş grubundan tüm çocuklar suluboya, guaj boya ya da pastel boya ile yapacakları A3 ebatındaki resimlerle katılabilecek. 610 ve 1116 olmak üzere iki farklı yaş kategorisinde gerçekleştirilecek olan yarışmaya son başvuru tarihi 30 Mart 2012. Off the record 11 yeni gezegen sistemi bulunmuş! Kirletelim aabi... Sahibinin sesi Yazı ile insan daha iyi yalan söyleyebilir. Ben okudum siz de okur musunuz? Ekonomi politik 11 milyon kişiye gelir testi yapılacakmış, geriye kalanlara da hayrına bir gider testi yapın! İbrahim Ormancı PARAsızlanma, seni de harcarlar!. Mehmet Tuncer Ö Misafir çizer: Toshiko Nishida tarihini ve kitap ile ilgili kısa değerlendirmesini yazarak, proje ortağı olacak. Her kitabın 10. okuyucusu kitabı okuduktan sonra kendisine en yakın yerde bulunan Yurtiçi Kargo şubesine götürerek, ücretsiz olarak Özel MEF Okulları’na gönderebilecek. Petşop Zahmetsiz gol, yenmez! C M Y B C MY B TopUs
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle