01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

15 OCAK 2012 / SAYI 1347 3 Dalga grubu üyeleri (soldan sağa) Ekin Pesen, Sadi Osma, Alaz Pesen, Ahmet Tiryakioğlu, Hasan Mutlucan ile birlikte. AYŞE YILDIRIM 12 Eylül’den sonra kahramanlık türküsü söylemedi 12 Eylül’den önce 1974 Kıbrıs harekâtında da kullanılmıştı Hasan Mutlucan’ın sesi. “Anneannem de Hasan Dedem de bundan hiçbir zaman rahatsızlık duymamış ve kırılmamıştı. Çünkü Türk askerine moral için kullanılmıştı o zaman. Ama darbe sırasında kullanılması onu çok etkilemiş ve üzmüştü.” Öyle ki Hasan Mutlucan o tarihten sonra bir daha dost yemeklerinde bile kahramanlık türküsü söylememiş. “Bu konu üzerinde çok konuşmazdı. Biz sorduğumuzda da ‘Yaparlar yavrum, yaptılar’ derdi” diyor Alaz ve cenaze işlemleri sırasında yaşadığı olayı anlatıyor: “Cenaze işlemlerini halletmeye gittiğimde oradaki memur ‘Devlet sanatçısı mıydı?’ dedi. Değildi, dedim. ‘O zaman bayrak saramayacağız’ dedi. Ben de ‘Sarmayın, zaten bizim böyle bir beklentimiz yok’ dedim. Ama orada şunu düşündüm; devlet sanatçısı unvanı neye göre veriliyor? Çok önemli bir şey değil ama devlet, sesini kullandığı birisine nasıl devlet sanatçısı unvanı vermez. Benim çok dikkatimi çekti.” 12 Eylül onu belki kahramanlık türkülerinden soğutmuştu ama Anadolu’nun her yerinden türküleri özellikle de Karadeniz türkülerini söylemeyi sürdürmüştü Mutlucan. Alaz Pesen’in dediğine göre eğer yaşasaydı kızı Günay’la birlikte bir Karadeniz Torunlarının müzik çalışmalarını hep yakından takip etmiş. İlk albümleri “Denizim Olsun”da stüdyoya girmeyi de tereddütsüz kabul etmiş. “83 yaşındaydı ama stüdyoya girip kulaklığı taktığında birden değişti, gençleşti. Eski günlere geri gitti sanki” diyor Alaz. Oysa en son 2000 yılında Efe Türküleri ve Zeybekler albümünün kaydı için girmişti stüdyoya. Aradan 10 yıl geçmiş ve teknoloji büyük bir değişim yaşamıştı. Her şey bilgisayara kaydediliyordu artık, türküyü sürekli baştan almak gerekmiyordu. Alaz, kayıt sırasında yaşadıklarını tebessümle anımsıyor: “Dedeme en başından almanıza gerek yok, takıldığımız bölümden devam edelim deniyordu ama o en başından söylüyordu. Zaten üçüncü tekrarda da kaydı tamamladı.” Dalga’nın Hasan Mutlucan’ın da türkü söylediği ilk albümü Mart 2011’de çıktı. Şu sıralarda ilk klipleri de televizyonlarda dönüyor. İkinci klip ise Hasan Mutlucan’ın anısına “Kabak”a çekilecek. “Kardeşim Ekin, Ahmet Tiryakioğlu ve Sadi Osma’yla birlikte grubu beş yıl önce kurduk. Aslında hepimiz müzikle iç içe ailelerde illi Güvenlik Kurulu bildirisini okuyan Kenan Evren’in ardından duyulmuştu sesi radyoda. Gümbür gümbür söylüyordu: “Yine de şahlanıyor aman”. Oysa ona sorulmamıştı bile “Sesini kullanabilir miyiz” diye. Bu yüzden yıllarca “darbe türkücüsü” diye anıldı. O ise hep kendisini anlatmaya çalıştı: “Ben demokrasiden, barıştan, eşiklikten, özgürlükten yanayım. Ülkücü ve milliyetçi değilim.” O gür sesli adamı, Hasan Mutlucan’ı iki hafta önce 85 yaşında kaybettik. Son kez torunları Alaz ve Ekin Pesen ile Sadi Osma, Hasan Tiryakioğlu’nun kurduğu Dalga grubunun ilk albümü için stüdyoya girmişti Mutlucan. Rock esintili pop türündeki albümde Konya’nın mizahi içerikli ve oynak bir aşk türküsü olan “Kabak”ı seslendirmişti. Alaz Pesen’le müzik grupları Dalga’yı, ilk albümlerini ve dedesi Hasan Mutlucan’ı konuşmak için buluştuk. Her cümlede doğal olarak söz dönüp dolaşıp Hasan Mutlucan’a geldi. Onun deyişiyle “Hasan Dede”ye. Hasan Dede’sinin türküleriyle büyümüş Alaz. “Ben ortaokul sondayken klasik gitarla müzik yapmaya başladığım zaman gitarımı alır dedeme giderdim. Klasik müzik dinlemeyi de çok severdi” diyor. Bazen Alaz çalar söylermiş, bazen Hasan Dede ona eşlik edermiş. “Tiyatro deneyimi de olduğu için oynardı. Türkülerin sözlerini ya da oyunlardan bir repliği mimiklerle ve jestlerle söylerdi. Biz de böyle böyle ezberledik onun türkülerini.” M BİR albüm türküleri projesini bile gerçekleştirebilirdi. “Dedem aslen Karadenizlidir. Annem de çok güzel söyler Karadeniz türkülerini. Zaten annem ve babam Ruhi Su Dostlar Korosu’nda tanışmış.” Hasan Dedesi’ni kaybettikten sonra albüm sürecinde yaşadıklarının ne kadar değerli olduğunu daha iyi anladığını söylüyor Alaz. büyüdük ve neredeyse liseden beri müzikle uğraşıyoruz. Hasan Dede’yi grup olarak sık sık ziyaret eder ve müziğimizi dinletirdik” diyor Alaz. Sayfadaki fotoğrafı da bu ziyaretlerinden birinde çektirmişler, ölümünden 34 ay önce. Albümün kapağını ise Alaz ve Ekin Pesen’in iki dedesinin ortak tanıdığı Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun bir çizimi süslüyor. “Diğer dedem Mehmet de ressam” diyor Alaz Pesen, “Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun hem öğrencisi hem de arkadaşı. Aslında Mehmet Dedemin de Hasan Dedemin de yolu Bedri Rahmi Eyüboğlu ile kesişmiş bir dönem. Albümün kapağında bizi iyi anlatabilecek bir figür düşündüğümüzde aklımıza Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun balık desenleri geldi.” Dalga, Hasan Mutlucan’dan aldığı destekle yoluna daha kararlı bir şekilde devam ediyor. “Hasan Dedemin ölümünden sonra bir lafını duydum. Sanki bize mesaj veriyordu: Üzülme evlat, olmazsa yeniden yaparız. Biz de onun sözünü dinleyeceğiz; olmazsa yeniden yapacağız.” [email protected] BİR sergi Biri yazdı, biri boyadı... stanbul’daki Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi, sanat tarihinde ilke imza atan bir sergiye ev sahipliği yapıyor şu sıralarda. Evet, belki yazı ve şiirden etkilenen ressamlar onları tuvallerine yansıttı bugüne kadar ama ilk kez köşe yazıları tablo tablo resmedildi. Serginin adı “Yazının Rengi”. Kahramanları ise Urfa’nın Tülmen köyünde birlikte büyümüş iki kuzen; Bekir Coşkun ve Hasan Rastgeldi. Hasan Rastgeldi, Müjdat Gezen, Bekir Coşkun, Ediz Hun. Biri yazdı, biri boyadı. İkisinin duyguları tablolarda üst üste resmedildi Hasan Rastgeldi tarafından. İki kuzen kondu. “Hayatı boyunca, ‘mahallenin yaramaz, söz ve eski arkadaş, Rastgeldi’nin deyimiyle “Yeniden dinlemeyen çocuğu’ olarak kalan Bekir, toprak damda buluşup sevgiden, hüzünden, köklerimizden beslendiğini düşündüğüm mizah sevinçten konuştu. İnsanın yarattığı felaketlere yeteneğiyle, en ağulu konuları bile şerbetlendirir. öfkelendi, umursamazlığa isyan etti.” Onun yazıları bu nedenle, yediden yetmişe Görmediyseniz, üç gününüz var. 17 Ocak’ta sona herkesin aklına, yüreğine sızmayı başarır” diyor eriyor. Sergi daha sonra Ankara, Antalya, Mersin Hasan Rastgeldi. Yazının Rengi sergisinde Bekir ve Eskişehir’i dolaşacak. Coşkun’un 22 yazısı yazma üzerine karışık teknikle İ Kumkapı’da balık keyfi umkapı’nın kendine özgü havasını, geleneksel tarihi hatıralarını yerlisi ve yabancısıyla iç içe yaşatan bir balık lokantası Afrodit Restaurant. Boğaz’ın güzelliğini aratmayacak ortamında lezzetli Türk yemeklerini en özgün K biçimiyle sunuyor. Afrodit mutfağı klasik Türk mutfağının yanı sıra ağırlıklı deniz mahsullerine yer veriyor. Afrodit deniz salatası, fener tava, karides kokteyl, terbiyeli ahtapot, tuzda levrek, kuşkonmazlı kırlangıç buğulama, şaraplı lipsoz boyaböz, Afrodit usulü tarama, kiremitte jumbo karides, ızgara lipari ve dil şiş bu lezzetlerden bazıları. Her gece düzenlenen canlı müzik ve canlı fasılla, ücretsiz vale hizmeti de cabası. Ayrıca Afrodit Restaurant, düğün, kına, nişan, toplantı ve düzenleyeceğiniz geceleriniz için de kışın 500, yazın 550 kişi kapasitesiyle hizmet veriyor. Her gün 09.3002.00 arasında açık olan mekânla ilgili rezervasyon ve bilgiyi (0212) 516 08 35 517 22 61 numaralı telefonlardan alabilirsiniz. www.afroditrestaurant.com.tr C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle