26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 15 OCAK 2012 / SAYI 1347 Türkiyemspor’a bir mucize daha lazım DENİZ ÜLKÜTEKİN Harald Aumeier hayatı Kreuzberg’de ürkiyemspor için gönüllü çalışan insanlardan biri Harald şekillenen bir Alman. Türkiyemspor Aumeier. İki arkadaşıyla ibrlikte kurduğu basın ekibiyle birlikte Türkiyemspor’un sesini duyurmaya çalışıyor. Aynı sevdası onu Türkiye’ye kadar zamanda kulübün Türkiye sorumluluğunu da üstlenmiş. getirmiş. Berlin'de, Burada soponsor ve işbirilği anlaşmaları yapmak için uğraş veriyor. zor günler yaşayan Türkiyemspor’la nasıl tanıştınız? Batı Berlin doğumluyum. Normal bir Alman ailesiyiz. kulüp için uğraş Babam futbolu çok severdi, birlikte maçlara giderdik. Berlin’in en büyük kulübü Hertha’nın maçlarını takip veren birkaç ediyorduk. Ancak oradaki atmosfer çok rahat değildi. kişiden biri. Bu Çoğunluk maç sırasında alkol alıyordu. Alkol içmeye karşı değilim ama babam her an beni kollamak zorunda kalıyordu. yüzden gurbetteki Böylece Hertha’dan vazgeçtik. Bir gün ailece gezmeye çıkmıştık. Kreuzberg’e geldiğimizde bir maç sesi duyduk. O futbol hikâyemizin zaman 11 ya da 12 yaşındaydım. Babam Kreuzberg’de çalıştığı baş aktörü de o. için oraları iyi biliyordu. “Orada bir kulüp var; Türkiyemspor” dedi. O zamanlar zaten babam konumu gereği Berlin’de iş Futbolun birleştirici yönü üzerine kuracak herkes için onay veren kişiydi ve bir sürü Türk’ü kanunen reddetmek zorunda kalıyordu ama biliyordu ki adam edilen beylik lafları bir yana bırakın ve işi açabilir, sadece dili yeterli değil. Bu yüzden işten sonra akşam okuluna gidip Türkçe öğrenmeye başladı. 1980’de ilk sadece onun hikâyesine bakın. defa Türkiye’ye geldi. Çok sevdi, her tatilde gurbetçilerle birlikte Türkiye’ye gider olduk. O bahsettiğim günden bir süre sonra, yıl 1985 olmalı, Türkiyemspor’un bir maçına gittik. Küçük bir stat, dört tane basamak var, yaşlı insanlar oturuyor, yere beyaz gururumuz. Şimdi böyle davranıyorsunuz ve ben için için masa örtüsü sermişler, rakı içiyorlar, kavun yiyorlar. Davul, ağlıyorum.” Adam oturdu, bir sessizlik oldu ve iki dakika içinde zurna da var, şarkı söyleniyor. Ortam çok güzel. Biraz yeni yönetim seçildi. Aslında başarı Berlin’deki Türk işadamları büyüyünce kendim taraftar olarak gitmeye başladım. Yıllar sayesindeydi. İyi insanlardı ama çok eğitimli değillerdi. Baktılar geçtikçe kulübün başarısızlığıyla birlikte taraftar sayısı azaldı. ki Berlin’deki en görkemli Türk kuruluşu Türkiyemspor, talip Daha yakın hale geldik. Zamanla bazı görevler aldım ve oldular, ama kulüp bir şirket değil. Orada herkesin söz hakkı böylece kulübe girdim. var. Bir işadamına bunu anlatmak çok zor. Kulüp bugünkü duruma nasıl geldi? Hangi sahada çalışıyorsunuz? Türkiyemspor’un Kreuzberg semti için ne kadar Belediyenin sahasında genç takımlar ve kadın takımı önemli olduğunu anlatan çok güzel bir hikâyem var; çalışıyor. U19 ve U17 takımları başka sahadalar seksenli yıllarda bir gün kongre yapılıyordu, rekabet çünkü maçlarını oynadığı sahalar çim olmalı, ama vardı, çünkü herkes başkan olmak istiyordu. Biz Kreuzberg’de yeterli saha yok. Sırf Berlin’de 45 Alman üyeler de hiçbir şey anlamıyoruz. Ancak ciddi tane Türk kökenli takım var. Belediye onlara bir kavga var, masalar havada uçuşuyor. Üç saat gelecek sağlamak istiyorsa saha yapmalı. Çünkü sonunda kulüp batacak gibi bir durum olmuştu. Yaşlı diğer sahalarda köklü takımlar yer bir Alman kalktı dedi ki, “Arkadaşlar siz burada üç alıyor. Taraftarlar da belediyenin saattir ne yapıyorsunuz anlamadım. İkinci Dünya seçmeni. Sponsorlara gidip Savaşı’ndan beri Kreuzberg’de yaşıyorum. Savaş “destek verin” deyince de sonrasında bu mahalle yok edildi. Herkes “Türkiyemspor ismiyle, burayı terk etti, evler yıkıldı, yalnız kaldık. Alman müşteriler hoş Sonra siz geldiniz, burada hayat karşılamaz, siz isim Harald Aumeier kurmaya başladınız ve çok değiştirin” diyorlar. Fotoğraf: VEDAT ARIK faydasını gördük. Ancak bu bizim Türkiyemspor’u markamız, nasıl kurdunuz, bu bizim de değiştirebiliriz ki? T Türkiye’den niye destek gelmedi? Büyük şirketlere gidip sormak lazım. Herkes güveneceği adam istiyor, biz de bunu sağlamıyoruz. Çünkü bir şirketten yönetici seçilirse o adam altı ay sonra çekilebilir. Türkiyemspor’da çalışanlar bugün gönüllülerle birlikte 30 kişiyi aşmaz. Berlin’de herkes kendi kulübü için çalışıyor. Hıristiyan Türklerin kulübü var, Alevilerin var, Dersimlilerin var, muhafazakârların da var. Türkiyemspor başarılı olduğu yıllarda oradaki Türkler için ne ifade ediyordu? Sırf Türkler değil bütün yabancılar için önemliydi. 80’lerde Berlin’de yabancı olmak çok zordu. Duvar yıkıldıktan sonra Doğu Alman takımlarıyla da oynamaya başladık. Onların Nazi taraftarları bizdeki Alman futbolculara “hain” diye bağırıyorlardı. Onlar küfür ederken bizim takım daha da iyi oynuyordu. Duvarın yıkılması kulübü nasıl etkiledi? Maddi bir yük oluştu, öte yandan ciddi bir ırkçılıkla karşılaştık. Doğu Berlin’deki her maçta belki bin kişi bizi karşılayıp küfür ediyordu. Irkçılık üzerine eğitim almaya başladık. Kültürlerarası diyalog sağlama projeleri geliştirdik. Ancak yine para sıkıntısı ortaya çıktı. Çünkü rekabet artmıştı. Duvar yıkılmadan önce üç takım vardı. Hertha, BlauWeiss ve Türkiyemspor. Ancak doğudaki Union ve Dinamo da güçlü takımlar. Yine aynı seviyede kaldık ama büyük para, zaman ve güç harcıyorduk. Taraftarlar da kazanmamızı istiyordu. İnsanlar gelmemeye başladı. Son maçları 150 kişi izliyordu, yarısı Almandı. Çünkü orada öyle bir kültür var. Bir taraftar takımı hangi ligde olursa olsun maçlara gitmeye devam ediyor. Maalesef Türklerde bu pek yok. Biz de seksenli yıllarda hep Türk takımlarının Almanya kamplarındaki maçlardan ismini duyardık. Maalesef şimdi öyle bir şey de kalmadı. Artık kulüpler bizden para istiyor. Trabzonspor Almanya’ya geldiğinde “lütfen bizimle bir maç yapın” diye başvurduk. Her masrafı karşılayacağımızı söyledik. Para istediler. Sonradan ortaya çıktı ki bizim maç yapmak istediğimiz gün, aynı ligde oynayan bir Bremen takımıyla bedava maç yapmışlar. Son maçınıza ne zaman çıktınız? Aralık ayında çıktık. Sonra devre arası oldu zaten. İflas başvurusu yaptık. Mahkeme bir kayyum atadı. Şimdiki memur da çok akıllı bir adam. Bir sürü büyük şirketi iflastan kurtarmış ve iyi anlaşıyoruz. Süreç devam ederse altıncı ligden yeniden başlayacağız. O zaman tüm takımlar Berlin çevresinde olacağı için masrafımız da azalacak. İki senedir kulüp binamız bile yok. Ofis olarak başkanın ya da menajerin arabasını kullanıyoruz. Arabamın bagajı Türkiyemspor’un malzemeleriyle dolu. Bu şekilde profesyonel lige kadar çıktık. Bu bir mucizeydi. Ancak bu mucizeyi yaşatmak için artık destek lazım. Türklerin başarısını istemiyorlar Aykut Demiral (SV Türkgücü Braulingen Başkanı) Braulingen Türkgücü ne zaman ve nasıl kuruldu? 1993’te dört beş arkadaş tarafından kuruldu. Burası Almanya’nın İsviçre sınırındaki küçük bir kasaba. Bir hayli Türk nüfusu var. Neden bir Türk takımı olmadığı soruluyordu yıllardır. Takımın kurulma sebebi de bu. Sekizinci Lig’de ikinci durumdayız ve liderle aramızda çok fazla puan farkı yok. Kulübün kuruluş sırasındaki amaçları neydi? Bunların ne kadarını gerçekleştirdiniz? Birlik ve beraberlik içinde olmak, buradaki Türk gençleri bir çatı altında toplamak ve adım adım yükselmekti. Neyse ki hemen her şeyi başardık. Çok zor şartlar altında olduğumuzu da söylemeliyim. Ne kendimize ait bir yerimiz, ne de stadımız var. Almanya’da Türk kökenli bir takımı idare etmenin zorlukları nelerdir? Almanların size bakışı nasıl? Bir hayli zor. Bu bölgede Türklerin başarılı olmasını istemiyorlar. Kulübü kapatmak için de her yolu deniyorlar. Bir anlamda yüzümüze gülüyorlar, arkamızdan kuyumuzu kazıyorlar. Gurbetçiler size ne kadar destek oluyor? İnişli çıkışlı. Bazen 200 kişi oluyor, bazen de 20 kişi zor geliyor. Milli takım formasıyla mücadele ediyorsunuz. Bu devamlı olan bir şey mi? Evet, her yıl özenle milli takım forması yaptırıyoruz. Burada gurbetçiyiz o yüzden Türkiye’yi bu şekilde gururla temsil ediyoruz. Türkgücü Braulingen de çoğu Türk kökenli takım gibi maddi imkânsızlıklar içinde mücadele ediyor. Kulübün en büyük hedefi kendine ait bir stada sahip olmak. Gençler futbola bizde başlıyor Kurban Öztürk (Basel Türkgücü 1972 Başkanı) Basel Türkgücü’nün hikâyesi nedir? Kulüp 1972’de Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen gurbetçiler tarafından FC Anadolu olarak kuruldu. 1990 yeni yapılanmaya giderek şimdiki ismini aldı. Kulüp bölgede bulunan Türkler için ne ifade ediyor. Aslında çevredeki gurbetçiler için bir buluşma noktası diyebiliriz ama yeterli destek göremiyoruz. Basel’deki Türk yeteneklerin çoğu futbola bizde başlıyor. Biz de geleceği olan isimleri büyük kulüplere tavsiye ediyoruz. İsviçrelilerin ilgisi nasıl? Başta sıkıntılarımız oldu ama son yıllarda bizi kabul etmeye başladılar. Hatta işbirliği yapmak isteyen kulüpler de oldu. Yıllardır aynı seviyede yer almanın yanında bölgesel kupada çeyrek final ve İsviçre genelinde düzenlenen Elçilik Kupası şampiyonluğu gibi başarılarımız var. Türkiye’deki Konyaspor bize hiç destek olmadı Konyaspor KIF nasıl kuruldu? Konya ile nasıl bir bağınız vardı? 1989’da Konyaspor Kültür Spor Cemiyeti’ni kurduk. Gayemiz, tarihimizi, kültürümüzü, dinimizi iyi tanımlamak ve İsveçlilere de tanıtmak. İsveç’e 1960’larda Konya’nın ilçesi Kulu’dan fakirlik nedeniyle göç eden yaklaşık 20 bin Kululu var. Birinci jenerasyonun çektiği sıkıntılara şahit olduk ve sorumluluk hissiyle faaliyetlerimizi yürütmeye çalışıyoruz. Bir süre önce kulübün ismini Karabük olarak değiştireceği söylentileri çıkmıştı. Bir yıl önce Kardemir D.Ç. Karabük başkanı Feridun Tankut’la Stockholm’de İsveç Türk Federasyonu’nun organize ettiği bir seminerde tanışma fırsatı bulduk. Tankut kulübümüzü ziyaret etti ve çok etkilendi. İki kulübün yararına bir anlaşma yaptık. Kardemir Karabükspor’u İsveç İkinci Ligi’nde temsil edecektik ve sponsorluğumuzu onlar yapacaktı. Maalesef Feridun Tankut’un istifası kulübümüzü olumsuz etkiledi ve işbirliği sona erdi. Konyaspor size hiç destek olmadı mı? Defalarca Türkiye’deki Konyaspor yöneticilerini ziyaret ettik, ama Avrupa'ya yönelik vizyonları yok. Umarız bu böyle gitmez, Kulübün geleceğe yönelik hedefleri nelerdir. Çok önemli bir projemiz var: O da bir kültür ve spor Hasan Uludağ (Botkyrka Konyaspor KIF yöneticisi) tesisi kurmak. Belediye bize bir yeri satmaya karar verdi, fakat finansman bulmakta zorluk çekiyoruz. İsveç’teki Türk kökenli futbolcular için farklı bir çalışmanız var mı? Çalışmalarımız İsveç’teki Türk gençleri kulüpte toplayıp Türk kulüpleri ve milli takıma kazandırmak yönünde. Bu yıl genç futbolcularımızdan Furkan Uludağ’ı AIK’ya transfer ettik. C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle