22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

11 EYLÜL 2011 / SAYI 1329 7 Nişantaşı Meslek Yüksek Okulu Nişantaşı’nda bir akıllı okul ZUHAL AYTOLUN N işantaşı Meslek Yüksek Okulu, geçen yıl ilk öğrencilerini aldı. Bu yıl hazırlıktan mezun olan öğrenciler, ilk ders yılına başlıyor. Aynı zamanda yeni öğrencilerinin kaydını da alıyor. Okulun sağladığı imkanları sayınca ütopik, gerçeğe uzak gelebilir. Haklısınız da. nsan inanmakta zorlanıyor. Sigorta, işsizlik maaşı, akıllı okul konseptinde tablet pc’lerde eğitim, iş garantisi... Biz de okulun sağladığı tüm bu imkanları konuşmak üzere Nişantaşı Meslek Yüksek Okulu’nun kurucusu ve mütevelli heyeti başkanı Levent Uysal’ın kapısını çalıyoruz. Anlattıkları ilginç ve cazip. Ancak uygulamada ne kadar başarılı olacağını da zaman gösterecek. Anlatıyor. Levent Uysal, Çukurova Üniversitesi’nin kurucularından Doç. Dr. Cevdet Uysal’ın oğlu. Babası Mersinli, annesi Kayserili. Babası, uzun yıllar hem akademik kariyer yapmış hem de devlet planlama alanında çalışmış. 16 yıl Stutgart Üniversitesi’nde ders verdikten sonra Türkiye’ye döndüğünde de Çukurova’nın yapılanması için çalışmış. Yaşamını yitirmeden önce ailesine de önemli bir vasiyet bırakmış. “Buradaki mal varlığımıza ihtiyacınız olmadığında bir okul yaptırın, eğitime ağırlık verin.” Oğlu Levent Uysal ise şletme mezunu, yaklaşık 25 yıl, sektörde pek çok önemli şirkette üst düzey yöneticilik yapmış. Babasının vasiyeti kulağının bir ucunda dursa da kendi alanında çalışmaya devam etmiş. Ancak sonra elinde çantasıyla uzman yardımcısı olarak başladığı iş hayatını, Türkiye’nin en büyük telekom şirketinin satış direktörüyken bırakmış. Son dönemde yönettiği para 4 milyar 500 bin dolar. “42 yaşında, hayatımda farklı bir döneme girdim. ş dünyası, manevi tarafın olmadığı, insanların rakamlarla değerlendirildiği bir sektör. Bu bana zevk vermemeye başladı. Yapacak hiçbir şeyim de kalmamıştı” diyerek anlatıyor geçiş dönemini. Bu dönemde de eğitime ağırlık veriyor. Kendisini eğitim destekçisi olarak tanımlayan Uysal, meslek yüksek okulunu açarken de sektördeki deneyimlerinden yararlanıyor. O yüzden okulda yüzde 30 teorik, yüzde 70 pratik eğitim veriliyor. içinden hocaları tercih ediyorlar. Uysal, “hani derler ya, attan düşmeyi attan düşene soracaksın diye. Biz bunu önemsiyoruz. ş hayatı içinde aranılan çalışan olmaları için sektörde tüm yaşananları, uygulamalı ve projeli olarak sunuyoruz” diyerek anlatıyor. Akıllı okul uygulaması da Türkiye'de ilk kez burada uygulanıyor. Ders konuları, tablet pc'lere yükleniyor, öğretmenlerle karşılıklı iletişim kurularak yapılıyor. Kurum, bir aile gibi. Zaten Uysal ailesinden üç kişi aktif çalışıyor. Öğrencilerin her birini tanıyor, aileleriyle iletişim halindeler. stedikleri henüz öğrencilikte başlayan ciddi hayat kaygılarını, okula başlamadan akıldan çıkarmak. Örnekse, okuldan mezun olan bir öğrenci, sektörel bir daralma sonucu işsiz kaldı ya da işyeri kapandı. Tekrar okuluna dönüp, insan kaynakları atölyesi departmanıyla iletişim kuruyor, yeni bir iş bulmak üzere birlikte çalışıyorlar, araştırıyorlar. şsiz kaldığı süre boyunca altı ay süreyle aylık bin TL işsizlik maaşı veriyor okul. Tüm bunların karşılığı elbette ki var. ÖSS’nin ilk aşamasından 140 puan alan herkes okula Levent Uysal başvurabiliyor. Yıllık harcı ise 8 bin TL. Ancak Uysal, öğrencilerini Sektördeki partnerleriyle ortaklaşa çalışarak, burslarla desteklediğini, ekonomik sorunların derslerden sonra öğrencileri işe gönderiyor, okumaya engel olmaması için ellerinden staj yaptırıyor. Hatta kurumda çalışan 45 geleni yaptıklarını söylüyor. “Zaten öğrenci de var. Çeşitli birimlerde öğrencilerin kontenjanın yarısı yüzde yüz ya da yüzde elli çalışmasını sağlayarak, onlara sigorta imkânı burslu. Yeni aldığımız yönetim kurulu ve maddi destek de sağlanıyor. Diğer kararına göre de her öğrenci yüzde 20 yandan 520 öğrenciden yaklaşık 250'si de bursla başlıyor okula.” farklı alanlarda staj yapıyor ve yine onların da Gelecek dönem hedefleri mi? Çok ciddi sigortası yapılıyor. “Amacımız, öğrencilerimizi bir yatırım yapmış Uysal ailesi. Ancak erken yaşta SSK ile tanıştırmak” diyor Uysal. önümüzdeki yıllarda da hız kesmemeye Okulda 13 bölüm var. Her biri de sektörle odaklılar. 2012 yılında stanbul’da Nişantaşı iç içe. Örnekse lojistik bölümüne lojistik Üniversitesi’ni açmayı, sonraki adımlarda da firması olan bir öğretmen ders veriyor. New York ve Londra’da Nişantaşı Çünkü hem akademik hem de sektör Üniversitesi kurmayı hedefliyorlar. G SELÇUK EREZ Karikatüre kızmak addafi diktatörlüğü, 42 yıl sürdü. Demokrasi kendiliğinden gelmiyor... nce ince düşünüp Demokrasi’ye giden yolu kısaltmak için ne yapmamızın gerektiğini belirlemeliyiz. Yoksa geciktikçe gecikir... Bu arada memleket de dümdüz olur. Bu konuda yapılacaklardan biri, karikatürlere kızmamanın gerektiğini kavramaktır. Bu mesele bizde önceliklidir çünkü: G Başbakan, Musa Kart’ın Cumhuriyet’te yayımlanan kedi karikatürüne kızmış ve dava açmıştı. G Sonra Penguen dergisinin karikatürcüleri, “Tayyipler Âlemi” kapağını çizdi. Başbakan, kendisinin fil, zürafa, maymun, deve, kurbağa, yılan, inek ve ördek şeklinde gösterilmesine de kızdı ve dava açtı. G Leman dergisinin “Reco Kongo kenesi Türkiye’nin anasını ağlatıyor” konulu karikatürünü görünce de davacı olmuştu. G En son bu yıl, Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu, bazı dergilerde yer alan karikatür, çizim ve resimlerin 18 yaşından küçüklerin maneviyatı üzerinde zararlı tesir yapacağı gerekçesiyle dergilerin içeriğine sınırlama getirdi. Karikatüre neden kızılmaz? Eskilerden misallerle açıklayalım: G Eskiden Çin’de yazı, resim ayrı ayrı düşünülmezdi. Yazmak için de resim yapmak K için de aynı nesneler kullanılırdı: Sanatkâr, sansarın sonbaharda uzamış tüylerinden yapılmış ve bir bambu sapa tutturulmuş fırça ile “hua hua” yani resim yapar ya da “ksie hua” yani resim yazardı... Çoğu, ikincisini yeğlerdi. Yazı, duyguları yeterince yansıtamadığında resimle anlatılır, bazen tersi de geçerli olurdu. Demek ki yazı yetmediğinde, duygular, resim yapılarak yani yazı, resimle pekiştirilerek dışa vurulabiliyor. G Birçok dinde, tapınakların duvarlarına kutsal kitaplardan sahneler resmedilmiştir. Niçin? Bu resimler, biraz da eğitimleri kısıtlı olan müminlerin din kitaplarında yazılı olanları daha kolay anlamalarını sağlar. Demek ki insanlar, milattan çok öncelerden başlayarak sadece yazı yetmediğinde değil, yazdıkları iyi kavranmadığında da açıklamak istediklerini resim çizerek anlatmışlardır. nsanoğlu, zamanla yazdıkları, söyledikleri anlaşılmadığında, düşüncelerini bazen karikatür çizerek de açıklamağa başlamıştır. Öyleyse karikatürlere kızacağımıza, bize lafla, yazıyla anlatılanları anlamağa çalışmalıyız! Yazılanları, söylenenleri anlamıyorsak da ne yapıp yapıp karikatürlere tahammül etmesini öğrenmeliyiz. G selcukerez@gmail.com Bağlı ama bağımsız çocuklar ylül ayı, birçok küçük olgunlaşıyor. Selami Korkmaz'a çocuğun okul öncesi göre, okul öncesi eğitimin artık eğitim kurumlarına bakım evleri mantığından uzak, başladığı bir dönem. Artık bilimsel alt yapısı hazırlanmış, çalışmayan anneler de, okul gelişim kriterlerine uygun bir öncesi eğitimin önemine eğitim programı içermesi inanarak, 34 yaşlarından gerekiyor. Çünkü bu yaşlar, itibaren çocuklarına iyi bir yuva ihmale gelmeyecek kadar F GEN arayışı içine giriyorlar. önemli bir dönem. Bornova Küçük Şeyler Korkmaz, 06 yaş ATALAY Anaokulu Kurucu Müdürü dönemindeki anne baba Psikolojik Danışman Selami tutumlarıyla ilgili olarak da Korkmaz, okul öncesi eğitimin çok önemli şunları söylüyor: “Annebaba tutumları ve olduğuna dikkati çekerek, “Birey çocukken çocuk eğitimi doğrudan ilişkili bir süreçtir. bağımlı olması öğretilirse bağımlı olur. Çocuğun tüm davranışlarının kökeninde, Bağlılık öğretilirse bağlı ama bağımsız olur” öncelikle anne ile sonrasında tanımlanmış diyor. baba figürüyle şekillenen bir süreç bulunur. 06 yaş çok önemli. Bazı araştırmalara Çocuk anne karnından itibaren anneye göre, öğrenme anne karnında başlıyor. Bu bağlanma gerçekleştirir. Anne, çocuğun tüm öğrenme süreci öncelikle duyu yollarıyla yaşamı için doğru bağlanma modellemesi gerçekleşiyor. Bu öğrenme dönemi, dil gerçekleştirirse, çocuk, yaşamında tutarlı, gelişimiyle birlikte bilişsel bir süreçle yaşamla ve kendiyle barışık, mutlu birey destekleniyor. Dil gelişimi 4 yaş civarında olma şansını kazanmış olur. Espirisentır Misafir şair Aklanma Tüm hırsızlar aklandı, Vurguncular aklandı, Bir sen aklanamadın E Birey çocukken bağımlı olması öğretilirse bağımlı olur. Bağlılık öğretilirse bağlı ama bağımsız olur. Biz büyürken ya da eğitilirken hep arkadan bir ses bize sufle verir. Örneğin bir annenin, ‘teyzeye merhaba de’ demesi bir sufle vermektir. Böylece ne yapıyor anne? Çocuğa kendi tercihini yaşama şansı tanımadığı gibi, çocuk ileride birisiyle tanışmak istediğinde ya da merhabalaşması gerektiğinde arkasında annesi olmadığında bunu gerçekleştirmesi güçleşecektir. Biz eğitimde çocuğa nasıl davranması gerektiğini değil, seçenekler oluşturmasını ve bunlardan birisini seçerek denemesini sağlamaya çalışıyoruz. Şimdi teyze eğer çocuğa bir birey gibi davranabilirse çocuk zamanla yetişkinlerle merhabalaşmanın samimiyetine ve sevecenliğine inanırsa, yani modeller samimi ve içten olurlarsa, çocuklar zaten bunu yaşamlarının içine dahil ediyorlar. Önemli olan ne söylemesi gerektiğini söylemek değil, nasıl yaşanıldığını ona göstermek ve tercihi ona bırakmaktır.” G Yoksul ve sessiz adam. Koştun durdun, Çalıştın durdun Sonra genç yaşında Öldün de kurtuldun Ey benim babam... Seyfettin Başcıllar Çocuklar kimyayı sevdi K imya şirketi BASF, pek çok ülkede, 612 yaş grubundaki çocuklara, deneylerle kimyayı sevdirmeyi amaçlıyor, “Kids’ Lab” adlı proje, geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye de geldi ve stinye Park Alışveriş Merkezi’nde yaklaşık bin çocukla buluştu. Çocuklar, yaptıkları deneylerle, hayatın temelinde yatan kimyayı eğlenceli ve farklı yollarla öğrendiler. Projeye katılan çocuklar, yaptıkları eğlenceli ve öğretici deneylerle, kimyayı güvenli yollarla daha yakından tanıma fırsatı buldu. Kimyanın hayatın her alanında olduğunu duyularıyla öğrenen çocuklar, görerek, dokunarak ve dinleyerek gerçekleştirdikleri deneylerle, kimyayla ilgili pek çok yeni bilgi edindiler. Kids’ Lab Projesi, stanbul’da ve Türkiye’nin farklı şehirlerinde çocuklarla buluşmaya devam edecek. G İbrahim Ormancı Hissedilen sıcaklık: ARA SICAK!.. C M Y B C MY B Hava raporu Oniki... Oniki... Fırsat..Fırsat.. G Kayınpederini tırtıklayıp duruyor, içgüveysi değil mübarek, iç güvesi! G Bir meramım var arkadaşlar, meraları koruyalım! İki kişi Kafa kafaya verdiler Kafa yordular Üçüncüsünün Kafası yoktu Yorulmadı.. Yılmaz Sunucu Üçüncüsü Petşop Misafir çizer: Erdoğan Başol Fırça darbesi fazlası, uygun fiyatlarla satılıktır. Ressam emeklisi Sayması kolaydı Düzine düzine Acılar dipnot oldu Mart’la Eylül’le.. H. Uğur Bilge
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle