01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 MEHMET SOĞANCI / TMMOB Başkanı 3 TEMMUZ 2011 / SAYI 1319 DR. TURHAN TUNCER Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Bilimin önünde kimse duramaz Toprağımıza sahip çıkacağız HK'nin yaklaşık bir ayda yürürlüğe girmesinden bile belli yeni Bakanlık'ın sağlıklı bir yapı taşımayacağı. Bu yapılaşma, işleyiş aksaklıklarına neden olacak. TMMOB, Odalar işlevsiz hale getirilerek, Kamu Kurumu niteliğindeki yapısından uzaklaştırılıp, dernek statüsü almasına yol açacaktır. Buna karşı durmak için TMMOB'yle birlikte hareket edeceğiz. Şimdiye kadarki çalışmalara gelirsek... AdanaPozantı ve Seyhan, AntalyaKırcami ve Kovanlık/Selimiye, Balıkesir, Bolu, ÇanakkaleBiga, çdaş ve Gelibolu, Düzce, stanbul ve Muğla’da tarım arazilerini yapılaşmaya açan Toprak Koruma Kurulu kararları açtığımız davalar sonucunda, mahkemeler tarafından iptal edildi. Odamız, tarım arazilerinin korunması için pek çok dava açtı. Mesela, Mustafa Kemal Atatürk'ün Yalova’da arazi satın alarak kurduğu ve 1937'ye kadar bizzat işlettikten sonra "tarım yapılması ve hilesiz meyve yetiştirilmesi" için halka bağışladığı çiftlik hakkında, Yüksek Planlama Kurulu tasfiye kararı aldı, odamızca açılan davayla bu iptal edildi. Ancak ÖYK, şaşırtıcı bir uygulamaya imza atarak, “işletme T GEM’de kalacak şekilde, arazilerinin bir yıl içinde özelleştirilmesi” kararı aldı. Bunu da yargıya taşıdık ve çiftlik ikinci kez kurtuldu. Adana’daki 35 yıllık Zeytin Gen Bahçesi’nin katledilmesinin de önüne geçtik. Fen lisesi yapımı için Çukurova Üniversitesi zeytin gen bahçesi seçilmiş, ağaç sökümüne başlanmıştı. Bunun üzerine Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyeleri, Adana şubemiz bahçeye gelerek söküm işlemini protesto etti. Dava açıldı ve yürütmenin durdurulması kararıyla bahçe “şimdilik” kurtuldu. Daha böyle onlarca örnek sayabilirim. G K KP’nin TMMOB’den rahatsız olması bizce normal. Çünkü TMMOB, bilimin ve tekniğin ışığında, mesleki bilgi birikimiyle uzmanlık alanları üzerinden ülke gerçeklerini sorgulayıp, çözüm önerilerini sunar. Planlama yerine rantı öne alan, doğal kaynakları; ormanları, madenleri, kıyıları fütursuzca sermayeye açan, halkın çıkarları yerine belli kesimin çıkarlarını gözeten AKP’nin, TMMOB ve bağlı odalarından rahatsız olması kaçınılmaz. AKP iktidarında ülkemiz, siyasal, toplumsal ve ekonomik açıdan yeniden şekillendirilirken meslek alanlarımız üzerinden yaşanan dönüşümü raporlar, basın açıklamaları, kongre ve sempozyumlarla, hukuksal mücadeleyle gözler önüne serdik. AKP yöneticilerinin de sık sık söylediği gibi “projeleri”ne engel olduk. Özellikle AKP’nin kentlere yönelik rant projelerine, doğayı tahrip eden uygulamalarına, bütünsel bir planlamadan uzak, parçacı yaklaşımlarla hazırlanmış projelerine karşı durduk, yargıya taşıdık. TMMOB, 1970’lerden gelen çizgisiyle toplumun, insanımızın aleyhine politikalara, uygulamalara karşı sözünü her zaman söyledi, söyleyecek. Bu nedenle birçok kez siyasal iktidarlarla karşı karşıya geldik ama hiçbirinde AKP dönemindeki gibi hedef gösterilmedik. Öyle görülüyor ki; ülkenin yargısını, eğitimini, tüm kurumlarını "düzene sokan" AKP zihniyetinin “ustalık dönemi”ndeki hedefleri arasında TMMOB’yi "düzenlemek" de var. TMMOB’yi yeniden yapılandırıp işlevsizleştirmeye, yok etmeye çalışıyorlar. Son iki yıldır, Devlet Denetleme Kurulu incelemeleriyle, Bayındırlık ve skân Bakanlığı’nın Birliğimiz üzerinde vesayet denetimini uygulama çalışmalarıyla kendini gösteren "TMMOB’nin yeniden şekillendirilmesi ve meslek odalarının düzene sokulması projesi"ndeki son nokta seçimlerden hemen önce çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname’ye (KHK) dayanarak oluşturulan Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde "Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü"nün kurulması ve bu genel müdürlüğe verilen görevler oldu. Kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarını tanımlayan, anayasanın 135. maddesi ve 6235 sayılı TMMOB Yasası halen yürürlükteyken, TMMOB ve bağlı odaların asli görevleri Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlığı’na devredilmek isteniyor. Bu, açıkça anayasaya ve Yetki Yasası’na aykırı, demokratik işleyişin tüm usul ve yöntemleriyle de bağdaşmıyor. Bu projelerin sahipleri, Bakanlığını, Genel Müdürlüğü'nü oluşturanlar ve atanacaklar iyice bilmeli ki; bilim ve tekniğin gelişimi, mühendis, mimar, şehir plancıların yeterliliği ve bunların meslek odalarının kuralları bakanlık bürokrasisinde yer alan bir genel müdürlüğe teslim edilemez. Ürettiğimiz düşünce ve emekler Dünya Ticaret Örgütü’nün taşeronlarına teslim edilemeyecek kadar kıymetli, kutsal. Ülkenin kalkınmasında, refahında bu emekler hak ettiği yeri alacaktır. Örgütümüzün yetkilerini kısıtlamaya, meslek alanlarımızı yeniden yapılandırmaya yönelik düzenlemeleri hiçbir zaman kabul etmeyeceğiz. G A Hükümet, odalara ‘Çekidüzen’ verecek! AKP'nin meslek odalarıyla ilgili rahatsızlığı malum. Nasıl olmasın ki? GDO'lu ürünler mi piyasaya sürülecek, Gıda Mühendisleri Odası hemen açıklama yapıyor. Usulsüz yapılaşma mı söz konusu; Mimarlar Odası soluğu mahkemede alıyor. Korunması gereken ormanlarda maden aramalarına mı izin veriliyor; Orman ya da Maden Mühendisleri Odası incelenmesi için dilekçe veriyor. Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı odalar hükümetin her işine taş koyuyor. Bu kadar da değil, işsizlikten öğrenci sorunlarına kadar her konuda tepkisi göstermekten de geri durmuyorlar. şte 8 Haziran'da Resmi Gazete'de yayımlanan “Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” biraz da bunun sonucu. Kararnameyle, “Bakanlığın görev alanıyla ilgili mesleki hizmetlerin ve bu meslek mensuplarının kayıtlı oldukları meslek odalarının mevzuatını, norm ve standartlarını hazırlamak, geliştirmek, uygulanmasını sağlamak, ilgililerin kayıtlarını tutmak” hükümetin görevleri arasına geçiyor. Bunlar, Bakanlık bünyesinde kurulacak “Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü”nce yapılacak. 57 yıldır yasalarla kurulup yönetilen TMMOB, Bakanlığın alt birimi olarak konumlandırılmaya çalışıyor. Peki, TMMOB ve odalar ne gibi çalışmalarla hükümetin bakışlarını üzerine çekiyor? Bu düzenlemelere karşı ne gibi protestolar yapılacak? Yanıt, TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı, Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu ve Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Turhan Tuncer'den... Türk Tabipleri Birliği Başkanı Dr. Eriş Bilaloğlu ise kaygılarını anlatıyor... G EYÜP MUHCU Mimarlar Odası Genel Başkanı ESRA AÇIKGÖZ Hedef odalar değil, yaşam M imarlar Odası 1954'ten beri, “toplum hizmetinde bir mimarlık” ilkesiyle çalışan, yarı kamu kurumu niteliğinde meslek örgütü. “Mimarlık ve kent yağması” niteliğindeki pek çok uygulama karşısında tarihsel ve doğal değerlerin korunması, kimlikli kentleşme, nitelikli mimarlık ve kentlerimizin uygar, sağlıklı geleceği için çaba sürdürüyoruz. 1980 sonrası Türkiye'de, küresel kapitalizmin öngördüğü neoliberal politikalar en yaygın, kuralsız uygulama olanağını 2002’den sonra merkezde ve yerelde egemen AKP iktidarıyla buldu. Bu politika başta kamusal varlıklar olmak üzere her şeyi “meta” olarak görüyor. Başını TOK ’nin çektiği, kentsel gelişim ve planlama yerine, “kentsel dönüşüm”le çağdaş, bilimsel planlamayı yok sayan, sosyal, kültürel girdisi olmayan, insana ve doğaya yabancılaşma niteliğindeki “projeler” ikame ediliyor. Seçimde iktidarca “çılgın” olarak ifade edilen kimi büyük ölçekli “rant” projeleri; “çılgın, vizyon, misyon, kalkınma…” gibi kelimeler tekrarlanarak, “Fatih’in stanbul’u fethi”, “asrın projesi” nitelemeleriyle özdeşleştirilerek, propaganda aracı olarak kullanıldı. Bu akıl ve bilim dışı gelişmeler karşısında, raporlarımızı yöneticilere, kamuoyuna ilettik, yargıya “kent suçu” niteliğindeki kararların iptali amacıyla başvurduk. Bu nedenle Odalar, hatalı yatırım ve rantsal dönüşüm kararları; kent, çevre ve kültür varlıkları tahribatı; kamu varlıklarının satılarak yok edilmesi; orman, tarım ve su havzalarının imara açılması, kıyıların betonlaşması önünde ayakbağı görüldü. ktidar, bu engeli(!) aşmak için karalama, işlevsizleştirme girişimleri başlattı. O kadar ileri gidildi ki, TOK ’den iş alan bir müteahhitlik firması sahibi meslek odalarını kapatmaktan söz edebildi. B u uygulamalara karşı eylem hazırlığına başlanılmış bile. Onları zorlu bir sürecin beklediğinin farkındalar. “Örgüt içi toplantılara, üyelerimizi bilgilendirme çalışmalarına hız vereceğiz” diyor Mehmet Soğancı, “Tüm illerde kampanyalar yürüteceğiz. Hukuksal mücadelemizi de sürdüreceğiz”. şe, KHK’lerin Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesini ana muhalefet partisinden istemekle başlayacaklar. Dava için gerekli teknik dosya hazır bile. Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde oluşturulacak “Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü”nün tüm mevzuatını takip ederek, TMMOB aleyhindeki olası uygulamalarının iptali için yasal yollara da başvurulacak. Mimarlar Odası da kolları sıvamış. Öyle ki, 18 Haziran'da Mimarlar Odası'nın evsahipliğindeki Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA) toplantısında “meslek odalarının çalışmalarını serbestçe yapabilmelerinin sağlanması, yasa çıkararak ve başka yollarla alanlarına müdahale edilmemesi gerektiği”ni anlatan bildiri yayımlanmış bile. Başta UIA ve Avrupa Mimarlık Konseyi olmak üzere, üye oldukları uluslararası mimarlık örgütleriyle dayanışmayı sürdürecekler. “Hükümetin antidemokratik tutumu karşısında basının desteği çok önemli” diyor Eyüp Muhcu, “Yeni bakanın göreve başlaması halinde ivedi olarak randevu alınarak, düzenlemelerin sakıncaları dile getirilecek, 57 yıllık meslek odalarının anayasal ve yasal haklarıyla yaptıkları aktarılarak; olası hukuk dışı uygulamalara meydan verilmemesi için işbirliği talep edilecek. Alternatif protestolarla da Odaları geriye götüren hiçbir uygulamayı kabul etmeyeceğimizi ortaya koyacağız”. G Son sekiz yıldaki davalara gelirsek... Limanları ve kıyıları ticaret, turizm vb. fonksiyonlarla betonlaştıran stanbul'da Galataport, Kazlıçeşmeport, Haydarpaşaport projelerinin, skenderun Kıyı Bandı Planı, Antalya’da kıyıda turizm kararları ve Trabzon merkezde kalan son doğal koyun doldurulmasının iptali amacıyla yargıya başvuruldu. stanbul, ZincirlikuyuMaslak yolundaki park alanın satılarak yerine Dubai Towers yapılmak istenmesi, stanbul’da 1/100.000 ölçekli l Çevre Düzeni, Kartal Dönüşüm ve Tarihi Yarımada planları, Kuşdili Çayırı plan tadilatı, Beykoz ormanında iki ayrı üniversite kurulması, Ataköy, Bahçeşehir yeşil alanlarını imara açan planlar, Ataşehir Finans Merkezi, Ankara’da Ulus Meydanı'nın dönüşümü planı, Atatürk Orman Çiftliği’nin imara açılması girişimleri, Ali Sami Yen Stadı ve Mecidiyeköy Likör fabrikası yerine gökdelen yapılması, 3. Köprü, tüp geçiş, Karadeniz Sahil Otoyolu, zmir’de Otobanı Kordonboyu’na bağlayan yol, Fırtına Vadisi’ne HES yapımı gibi çevre tahribatına yönelik davaları da unutmayayım. Çevre Yönetmeliği, çmesuyu Havza Yönetmeliği, mar Yönetmeliği iptal davalarını da... Yeni Bakanlıkla orman, çevre ve ekolojik rezerv alanları yapılaşmanın emrine veriliyor. Orman ve çevreyle ilgili konularda artık bağımsız bir kurum görüşü olamayacak, bu alanlara yönelik yapılaşma, vb. yolla olası tahribatlar ivme kazanacak. Zaten yetersiz olan bu yaşam kaynakları tamamen yok edilecek. G TMMOB yalnız değil, dayanışacak, susmayacağız... T ürk Tabipleri Birliği (TTB) henüz bu uygulamadan etkilenmiyor, ancak bu onlar için de bir KHK çıkarılmayacağı anlamına gelmiyor. TTB Başkanı Dr. Eriş Bilaloğlu anlatıyor... Hükümetin meslek odaları ve birliklerinden rahatsızlığı uzun süredir biliniyor. TMMOB'ya yönelik müdahale sürpriz değil aslında. Siz ne düşünüyorsunuz? Bu ilk değil, ama çapı ve sınır tanımayan haliyle dikkat çekici ve çok önemli. Bunu, sağlık alanında uygulanan Sağlıkta Dönüşüm Programı'nda olduğu gibi bir politikanın gereği olarak kavramalıyız. Bu politika ne demokratik anlayış, ne hukuk, ne adalet tanıyor. Emeği, doğayı, parasız sağlığı, eğitimi savunan, Odalar eylem hazırlığında! muhalefet yürüten çabaları her yol ve yöntemle "ortadan kaldırmayı" hedefliyor. TTB'nin sağlık, TMMOB'nin de kendi alanında ama aynı zamanda Türkiye'nin, Türkiye'de yaşayanların bilimsel ve insancıl bir yaklaşım temelinde, eşit, özgür, adaletli, demokratik bir ortamda yaşamalarını hedefleyen mütevazı çabaları sermaye temelli politikalarla çatışıyor. Semiz kısılmak isteniyor. TTB için de bir KHK çıkmasından kaygılanıyor musunuz? Uzun süredir TTB'ye yönelik sistemli bir faaliyet Hükümetçe, bakanlıklarca sürdürülüyor. Öyle ki Sağlıkta Dönüşüm Programı'nı yürütmeye çalışırken muhalefet odaklarına, birliklere yönelik neler yapılması gerektiğinin bilgilerini de içeren "kitap bastılar". “Sağlık Reformunun Doğru Yapılması” kitabında “Sağlık reformundaki siyasi stratejilerden biri güç kaynaklarının dostları güçlendirmek, düşmanları zayıflatmak için dağıtılmasıdır... Bir grubun politika süreci üzerindeki etkisi kısmen kaynaklarına bağlı olduğu için, reform savunucuları, destekleyicilerin maddi ve maddi olmayan siyasi kaynaklarını geliştirmek ve muhaliflerin kaynaklarını geriletmek için stratejiler benimseyebilir” deniyor. Bitmedi; “ nsanları onlar için çalışmaması ve onlara katkı sağlamaması yönünde teşvik ederek muhaliflerin kaynaklarını azaltmak; bunu yaparken grubun meşruiyetine, dürüstlüğüne veya motive edici kaynaklarına saldırmak; Örneğin; bilgi sağlamayarak muhaliflerle işbirliği yapmayı reddetmek; bunları bilgisiz ve devre dışı bırakmak, muhaliflerin anahtar karar vericilere erişimini azaltmak, medyayı muhaliflerden bahsetmeme konusunda yönlendirmek, onların uzman olmadığını, kendi isteklerine hizmet ettiklerini, sadakatsiz olduklarını vs. vurgulamak” gibi cümleler dolu kitap. Ancak bizim gibi örgütler mesleki değerlere ve her güç odağının dışında bilime ve insanı referans alarak toplumun yararını gözetmeye devam edecek. Çabamız da sürecek dayanışmamız da. G C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle