01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 TEMMUZ 2011 / SAYI 1320 11 Ağlayan Ağaç ürrem Sultan’ı gözyaşlarına boğan Valide Hafsa Sultan sinirini bastırmak için hırsla sakızını çiğneyerek az önce Ege Denizi’ne doğru yola çıkan gemilere doğru seyre daldı. Neyse ki bu gemiler ona bambaşka bir güven veriyor, oğlu Kanuni Sultan Süleyman’ı avucuna alan bu cariye parçasına gücünü kaptırmanın acısını unutturuyordu. Sakızı çiğnedikçe rahatlıyor, sakinleşiyordu. Tarihte böyle bir sahne yaşandı mı bilinmez. Ama Valide Hafsa Sultan gerçekten de Topkapı Sarayı'ndan sakız çiğneyerek gemiler arkasından seyre dalmış olabilir. Ne de olsa o zamanlar dünyanın tüm sakızları ona ait sayılırdı. Gemiler eğer Sakız Adası’na doğru yola çıktıklarında arkalarından seyre dalması da olasıydı. Valide Sultan için Sakız Adası’nın yeri bambaşkaydı. Zira Ege adaları içinde en nadidelerinden bir tanesi olan Khios veya bizim deyişimizle Sakız Adası kendisine aitti, Valide Sultan'ın vakfı kabul ediliyordu, adadan gelen bütün gelir Valide’nin AYL N kasasına giriyordu. Her ÖNEY TAN sonbaharda hasat sonrası Sakız Emini vergi toplamaya gidiyor, aynı zamanda sarayın hakkı olan sakızı teslim alıyordu. Muhtemelen Hafsa Sultan gemilerin ardından bakarken kasasına girecek paraları düşünüyor, bir yandan da minik bir gözyaşı damlası gibi billur bir damla sakızı ağzına atıp dalgın dalgın çiğniyordu. H B R DAMLA GÖZYAŞI Damla sakızı ise bir anlamda sakız ağacının gözyaşları… Çitlembik, Melengiç, Menengiç gibi adlarda bilinen yabani fıstık ağacının bir türü. Ağacın kabuğu bahar aylarında çiziliyor, yaz sıcağında ise ağaç bu çiziklerden reçine kusuyor. Damla damla akan reçine kuruyup kristalleşiyor, büyük bir dikkatle toplanıyor, boyutuna ve kalitesine göre ayrılıyor. Yunanca mastikha veya mastiha denilen sakız kristali, boyuna ve duruluğuna göre sekiz ayrı ad olabiliyor. En kıymetli sayılanlardan billur bir damla gibi olanın adı ise gözyaşı. Her fıstık ağacı sakız ağacına dönüşmüyor. Bunun için aşılanması, aşının da tutması için ağacın toprağı sevmesi lazım. Bu şans yüzde elli kireçli toprağa sahip, gerisi de çoğunlukla andezit olan Sakız Adası’nın güneyindeki topraklara nasip olmuş. Elbette, iklimin ve güneşin geliş açısının bile kıymeti var. Benzer koşullar sadece Çeşme Alaçatı civarında bulunabiliyor. Tarihteki kayıtlara göre sakız ağacı Suriye, Kandiya, talya, Fransa ve spanya’nın bazı bölgelerinde de yetişiyormuş ama hiçbirinin kalitesi buradakine erişemiyormuş. Sakız Adası’nın kuzeyinde ve batısında bile sakız ağacı koşulları beğenmiyor, sakız vermiyor. Sakız ağacına dönüşemeyen fıstık ağaçları ömürlerini yerine göre fıstık veya çitlembik ağacı olarak sürdürebiliyor. Sakızlılar ellerindeki değerin farkındalar. Sakız Adası’nda sakız ürününü korumak ve değerlemek amacıyla bir kooperatif kurulmuş. Adadaki ağaç sayısını dokuz milyona kadar çıkarmışlar. Sakız ağacı adanın sadece 21 köyünde yetişiyor. Mastihohora olarak anılan bu köyler tek üretici oldukları için piyasayı da kendileri belirliyorlar. Sakız ağacı Pistacia lentiscus var.chia zor yetişiyor, 67 yaşından önce sakız vermiyor, verimi ise ağaç başına 150 gr. 300 gr. arasında değişiyor. Çok nadiren 1 kilo ürün veren ağaçlar bulunuyor. Bu kadar zor ve az ürün vermesine rağmen sakız ağacı Mastihohoralı’ları refah içinde yaşatıyor. Sakız Adası Yunanistan’da krizden etkilenmeyen nadir yerlerden. Her Sakızlının Atina’da malları mülkleri var. Ama kendi topraklarını koruyorlar, abuk sabuk yapılaşmaya izin vermiyorlar. Bizde ise ortalığı saran binalardan kalan ve çizilebilen ağaç sayısı 6 bin kadar. Son dönem gösterilen çabalar ve yeni ekilen fidanlar ile beraber Türkiye’de 60 bin sakız ağacı bulunuyor. Sadece Sakız Adası’nın güneyinde 9 milyon ağaç olduğu düşünülürse aradaki fark ortada. Hafsa Sultan bu durumu görse bir damla gözyaşı yuvarlayıverir miydi bilinmez ama eğer sakızı seviyorsak, sakızlı lezzetler için daha çok uzun seneler Yunanistan’ın eline mahkumuz. G [email protected] SELÇUK EREZ Avukat Yazıhaneleri de Kapatılacak Özel doktor muayenehaneleri, “80 cm. genişliğinde asansör kapısı, en az 110 cm. muayene kapısı gerekir”, “en az 5 metrekarelik bebek emzirme odası bulunmalıdır” ve “tek doktordan fazlası aynı muayenehaneyi paylaşamaz” gibi dünyanın hiçbir yerinde geçerli olmayan koşullar istenerek kapatıldıktan sonra avukat yazıhanelerinin de (doğal olarak bunlardan sonra mimar ve mühendis büro ve yazıhanelerinin de) açık kalmaları için artık belli standartlara sahip olmaları gerekecektir. Doktorlardan istenenlere bakarak avukatlardan da bu standartların istenebileceğini düşünebiliriz: ki yangın merdiveni bulunmalıdır: Boşanma vb. davalarında her iki taraf yazıhanede bulunduğunda yangın çıktığı takdirde, bu kişilerin aynı merdiveni kullanmaları çok sakıncalı olur: Kaçarken birbirlerini iterek ölümlere yol açabilirler. Deniz ticaret davalarına bakan avukatların dalgıç ve amatör liman kaptanı brövelerine sahip olmaları, bunları görünür bir yere asmaları gerekir. Deniz ticaret davalarına bakan avukatların balkonlarında en az 12 kişiyi içine alacak bir tahlisiye sandalı bulundurulacaktır. Bir yazıhanede sadece tek bir avukat çalışabilir. Her avukat, “Bu yazıhanede sigara içene 69, puro içene 99, pipo içene de 119 lira ceza kesilir” ve “şeytanın avukatlığı kabul edilmez” levhalarını 2x3 metre boyutlarında yazdırıp bekleme odasının duvarına astıracak ve yazıhanesinde gereğinde ceza yazıp makbuz kesecek özel bir görevli bulunduracaktır. Bekleme odaları, en az 150 metrekare olacak ve müvekkiller, avukatla görüşürlerken beraberlerinde getirebilecekleri küçük çocuklarını bırakabilecekleri bir kreş ve bebek hemşiresi bulunacaktır. Bunları duyan avukat bir dostum, “Doğrudur,” dedi, “Hukukun olmadığı yerde zaten avukata da ihtiyaç yoktur!” G [email protected] Koulourakia Mastihas (Sakızlı Kurabiye) Madam Eleni Monioudi’nin tarifi Bu tarif suyun öte yakası Çeşme’nin karşısı Sakız Adası’ndan. 2003 yılında basılmış Geleneksel Kios Lezzetleri kitabında bulduğum bir tarif. Tarifte hem sakız likörü, hem de sakız kullanılıyor. Likör yerine uzo veya rakı kullanabilir veya bir koşu Çeşme’den 810 Avro’ya Sakız Adası’na geçebilir ve gerekli malzemeleri alabilirsiniz. 2 çay fincanı tereyağı 1 ½ fincan şeker ½ fincan süt 1 kahve fincanı mastika (sakız) likörü veya uzo (rakı) ¼ veya ½ tatlı kaşığı dövülmüş damla sakızı 1 tatlı kaşığı kabartma tozu Alabildiği kadar un Şeker ve tereyağını iyice çırpın. Geri kalan malzemeleri ekleyin ve karıştırın. Yumuşak bir hamur olacak kadar un ekleyin ve yoğurun. Ceviz büyüklüğünde parçalar kopartın, yuvarlayın veya istediğiniz şekli verin. Orta ısıda fırında altları hafif pembeleşene kadar (2025 dakika) pişirin. G Yunus parklarına gitmeyin! üyükler, yunus parklarında, sirklerde, hayvanların işkencelerle öğrendikleri gösterileri kahkahalarla izlemeye h devam ede dursun, 6 yaşındaki minikler, “hayvanlı sirklere ve yunus parklarına gitmeme” sözü verdiler. Özel Sezin Okulu anasınıfı öğrencileri, çevreye ne kadar duyarlı olduklarını göstermek amacıyla bir yürüyüş yaptılar. Yürüyüş sırasında ellerinde pankartlar taşıyan öğrenciler, yaz tatili boyunca da, yaşamları boyunca da çevreyi, doğayı, hayvanları koruyup kollayacaklarına, onların yaşamlarına ve yaşam alanlarına saygı göstereceklerine söz verdiler. Üstelik bu sözü, yalnızca kendi gelecekleri, ileride daha temiz ve daha sağlıklı bir dünyada yaşamak istedikleri, doğanın nimetlerinden daha çok yararlanmak için vermediler. Bu sözü verme F GEN nedenleri şunlar: ATALAY Dünya yalnızca insanlara ait bir yer değil. Doğanın nimetlerinden insanlar kadar hayvanların da yararlanma hakkı var. Bir ağacın ya da bir hayvanın yaşama ve büyüme hakkı, en az bir çocuğun yaşama ve büyüme hakkı kadar kutsal. Tüm yaşamlara saygılı olunmalı. Çocukların okulda taşıdıkları pankartlar da şöyle: Hayvanlar için kapınızın önüne bir kap su lütfen! Bahçemdeki ağacı koruyacağım! Hayatım boyunca ağaç kesmeyeceğim. Daha az klima kullanacağım. Yunus parklarına kesinlikle gitmeyeceğim! B Espirisentır Misafir şair ÇARE Baktım Toprağa düşecek gibi değil su Tohumu buluta ektim. Abbas Sayar Utandırma Servisi Onların dostlukları bitti, çünkü ortak bir düşmanları kalmadı. Kemal Ateş Taburu caizse, biz erkeklerin askerlik anıları bitmez!.. İbrahim Ormancı Üzüntümüz ve isyanımız dayanılmaz hale gelince bir gün Yağacak bir sağanak gibi bulutlara göz yaşlarımız. Ömer Bugay Petşop Hayvanlı sirklere asla gitmeyeceğim! Gereksiz ışıkları söndüreceğim! Ağaçları kesmesinler diye kâğıtları dikkatli kullanacağım. G [email protected] Sahibinin Sesi Çocuk Kütüphanesi kuruluyor Ç Çocuk Vakfı, “Çocuk Araştırmaları Merkezi Kütüphanesi” kuruyor. Nişantaşı’ndaki Çocuk Vakfı Kültürevi’nin 3 katında kurulacak merkezin, 2011 yılı sonuna kadar hizmete açılması planlanıyor. Kütüphane, çocukla ilgili basılı, sesli ve görüntülü her türden yayını kapsayacak. Merkezde, çocukla ilgili Türkçe yayınların künyeleri yanında tez, dergi ve koleksiyonlar da yer alacak. Çocuk alanında ihtisas kütüphanesi işlevini yerine getirmek amacıyla kurulacak merkezin kütüphanesine, Çocuk Vakfı’nın ( www.cocukvakfi.org.tr ) internet adresi üzerinden ulaşılabilecek. G Müzede ‘Yaz Okulu’ Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nin, eğitim sponsoru Akbank’ın desteğiyle çocuklar için özel olarak tasarladığı Yaz Okulu, 26 Ağustos tarihine kadar devam edecek. 78 ve 911 yaş grubuna yönelik olarak, matematik, arkeoloji, tasarım, botanik, kukladrama konularındaki B atölyeler; “Bahçede Saklanmış Matematik”, “Geçmişi Kazıyorum”, “Hayal Fabrikası”, “En Güzel Bahçe Bizim” ve H E K “Kuklalar Müzede Canlanıyor” adlarını taşıyor. G Misafir çizer: Erdoğan Başol Yüzünü güneşe çeviren, gölge görmez. Fırsat... Fırsat... (Gelen kutusuna taşı) C MY B C MY B Cambaz emeklisinden uygun fiyatla kiralık çamaşır ipi. Bekara verilir. Bugün Doğanlar İçin
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle