Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 KASIM 2011 / SAYI 1340 9 SELÇUK EREZ Fotoğraf çekmek ne zevkliymiş! n iki yaşındaki Furkan Ateş, hayatının ilk fotoğrafını Bursa Ulu Camii’nde çekti. Kubbeyi fotoğrafladıktan sonra duyduğu mutluluk onu çok şaşırttı. Aynı günün öğleden sonrasında konuştuğumuzda, “fotoğraf çekmenin bu kadar zevk vereceğini sanmamıştım’’ dedi. Furkan'ın şu anda bir fotoğraf makinesi yok ama bundan çok daha önemlisi, belki de hayatı boyunca onu çok mutlu edecek bir hobisi var artık. P&G Türkiye ve Darüşşafaka Cemiyeti işbirliği ile 2 yıldır yürütülen ve çocukların hayallerini gerçekleştirmeyi hedefleyen “Hayalden Gerçeğe’’ projesinin 2011’deki son durağı Bursa ve İznik oldu. Türkiye’nin kültürel mirasını ve doğal FİGEN güzelliklerini, çocukların ATALAY çektiği fotoğraflarla ölümsüzleştirme amacını taşıyan projede, çocuklar, daha önce Mardin, Hasankeyf, Safranbolu, Amasra, Efes ve Şirince’yi gezerek tarihi ve kültürel mirasların fotoğraflarını çekmişti. Projenin yeni adımında Darüşşafakalı çocuklarla, Bursa’dan Eşref Ergin, İznik’ten ise Kadir Koyutürk, Alpaslan, Cumhuriyet, Kılıçaslan ve Selçuk ilköğretim okullarının öğrencileri, Cumalıkızık’da Osmanlı döneminden kalma evleri, İznik’te ise tarihi mekânları ve çinileri fotoğraf karelerine yansıttı. Bursa ve İznik’teki atölye çalışmasına katılan P&G Türkiye Kurumsal İletişim Müdürü Melike Özener, bugüne kadar bu projeyle binlerce çocuğun hayalini gerçekleştirmesine yardımcı olduklarını söyledi. Şuppiluliuma semineri Hititler, ne Osmanlı’nın ne de Cumhuriyet’in antitezi değillerdir... Bu toprakları 35 yıl boyunca büyük bir dirayetle yönetmiş olan bir büyüğümüzü 3211. doğum gününde anmak, eleştiri değil, kutlama vesilesi olmalıydı... Biz, tüm Selçuklu, Beylik Dönemleri, Osmanlı ve Cumhuriyet hükümetleri zamanında ihmal edilmiş olan bir konuyu ele almanın gururunu taşımaktayız... Meclis Başkanı, Osmanlı Sarayı’nda Şuppiluliuma semineri düzenlenmesine karşı çıkan vekillere cevap vermek için düzenlediği basın toplantısında konuşurken gergindi: Sayın Şuppiluliuma zamanında bu topraklarda adeta bir demokrasi hüküm sürüyordu; Hititler, Anadolu’da fethettikleri yerlerin halkını ezmeyip onları, kendi içişlerinde serbest bırakırlarken Mısır’da ağır bir kölelik düzeni hüküm sürüyordu. Kadeş Meydan Savaşı, Şuppiluliuma’nın torunununun oğlunun, Mısır firavununu halkının isteklerine artık kulak kabartması gerektiği konusunda defalarca uyardığı halde fıravunun buna aldırmamasının sonucunda patlak vermişti! Şuppiluliuma, aynı zamanda bu ülkenin, başka bir komşusuna, Suriye’ye de haddini bildirmek için harekete geçmiş olan ilk devlet başkanımızdır. Bütün bu gerçekler ortadayken şimdi Muhalefet sözcüsü tutmuş, Şuppiluliuma’nın Müslüman olmayıp çok tanrılı bir dinden olduğundan bahsediyor... Bu doğru değildir... Şuppiluliuma’nın, zamanında Mısır’da hüküm sürmüş olan ve tek tanrılı bir düzenin gereğine inanan Akheneton’dan etkilenmiş olduğunu Pakize Suda’nın Kırıkkale’nin ana caddesinde sorguladıkları bile bilirler... Şuppiluliuma, Akheneton öldükten sonra onun kızı Anhesenamen ile gizli gizli mektuplaşmıştır! Toplantıda Başkan’a Hitit Padişahı için düzenlenecek olan bu seminere Melih Gökçek’in da katılıp katılmayacağı soruldu, davetiyenin yollanmış olduğu ama cevabın henüz alınmadığı öğrenildi. Şuppiluliuma’nın 400. kuşaktan torunu Remzi Özhitit, oradaydı, hükümetin bu tutumunun, ailesinin tüm üyelerinin gözlerini yaşarttığını söyledi ve “Kadeş kahramanı büyük dedem İkinci Mutavalli ve sonra da büyükbabalarımın en büyüğü Sulumeli’nin de anılacaklarını ümit etmek isterim!” dedi. Meclis Başkanı’na, İsmet İnönü ile Fahri Korutürk seminerlerinin ne zaman yapılacağı da soruldu: Gıyaseddin Keykavus, Necmeddin Behram Şahı Candar’la Gazneli Mahmut, Sultan Pervane ve Dulkadirlerden Garseddin Halil’den sonra sıranın inşallah onlara da gelebileceği öğrenildi. selcukerez@gmail.com O Zeynep Ece Bulut (İznik Kadir Koyutürk İ.Ö.O) Yunus Emre Taş (Darüşşafaka Eğitim Kurumları) Berkay Öztamur (İznik Cumhuriyet İ.Ö.O) Darüşşafaka Eğitim Kurumları Görsel Sanatlar Zümre Başkanı ve bu projenin rehber öğretmeni Selvihan Özcan da “Darüşşafakalı öğrencilerin, projeyi Türkiye’nin farklı bölgelerine taşımaları, oradaki arkadaşlarını da hayallerine ortak etmeleri Arzu Kaya (Bursa Eşref Ergin İ.Ö.O) bizi çok mutlu ediyor’’ dedi. P&G’nin desteği ve Darüşşafakalı çocukların önderliğinde sürdürülen “Hayalden Gerçeğe’’ projesi, 2 yılda 15 binden çok çocuğu ortak hayallerde buluşturdu. figenatalay@yahoo.com Farkındalık yarattık Darüşşafaka Lisesi 9. sınıf öğrencisi Begüm Kırık, 4 yıldır fotoğraf çekiyor. 2009’dan bu yana bu projenin içinde olduğunu söyleyen Begüm’e göre, projenin en büyük yararı, kültürel miraslar konusunda farkındalık yaratılması. Özgüven ve kişilik gelişimi açısından da çok olumlu gelişmeler yaşadıklarını belirten Begüm, Türkiye’nin dört bir tarafında yeni arkadaşlar edinmekten de çok mutlu. Kitap Fuarı’nın gözdesi “Yıldız İzi”ydi... Herkesi yolcu etmeye yüreği ir insanın, özellikle de bir nasıl dayanmış, yalnız geceler kadının çok sevgilisi nasıl geçmişti? Kayısı’yı ve Gri olmalı. Babası, annesi, Şey’i (kedilerini) göstererek bilge dedesi, arkadaşları, kahkahayı basıyor. “Sevdiklerini kitapları, mektupları, sihir çantası, genç yaşta uğurlamak çok zor müzik kutusu... İnsan yüzlü tabii; büyük bir yük. bulutları olmalı mesela, başını her Azalıyorsunuz. Hele annebaba kaldırdığında ifadesi değişen. Her EBRU gidince… Normalde kendi sabah güneşi kırıp, çayına yalnızlığımla iyi anlaşıyorum, ama katmalı, ağzının tadını kendi GÜZEL duygusal yalnızlık başka bir şey. yaratmalı insan. Geceleri yalnız Olayları dramatikleştirmemeye girdiği yatağının komodinlerinde, çalışıyorum. İnsanlardan yana şanslıyım. boylu boyunca iki kedi uzanmalı. Uyku Dostlarım var” diyor. Havayı değiştirmek için prensinin kucağından düşüp uyandığında, okuyucu yorumlarını soruyorum. “Güzel ay ışığını takip ederek yürümeli; gölgesini tepkiler aldım. Tatminkârım. Bazen kendimi sevgili edinmeli. Ailesini kaybetmiş, dedesini fazla duygusal, romantik ve Pollyanna gibi resimlerden sevmiş, müzik kutusu bozulmuş, sihir çantasından dolayı cadılıkla suçlanmış, kitapları tozlanmış da olsa sevgililerini ihmal etmemeli. Avucunun içinde sakladığı gökyüzünden kayan yıldız izlerine tutunup, yazılar yazmalı. Zeynep Altıok Akatlı’nın Yıldız İzi kitabının satırları gibi… Geçen mart ayında Doğan Kitap’tan çıkan kitabında Zeynep, kendi deyimiyle “sevgili”lerini; Metin Altıok, Füsün Akatlı, Bilge Karasu, TomrisTurgut Uyar, Ruhi Su, Mekin Dinçer, GüzinAbidin Dino, Fazıl Say, Nezihe Meriç, Zeynep Altıok Selim İleri, Hilmi Yavuz ve Leyla Erbil’i anlatıyor. Milliyet Sanat görürüm ve çok özeleştiri yaparım. Oysa için yazdığı yazılardan derleyerek okuyucularım kitabı samimi bulmuşlar. Kitap oluşturduğu kitabını bazen bir portre, bazen fuarında da ilgi büyüktü, çok mutluyum.” bir anının yansıması şeklinde yorumluyor. İlkeleri olan, çok okuyan, güzel konuşan, Kitapta, sevdiklerini çok erken uğurlayan bir mütevazı, samimi, gülen/güzel yüzlü bir genç kadının yastığa gömülü kalmış kadın Zeynep. Sosyal medyada çok hızlı. çığlıklarını duyar gibi oluyorsunuz. Tomris Kalabalıkların içine atlamaktan, ayrıkotu Uyar’ın anlatımıyla “kan bağı ile değil, olmaktan korkmuyor. Tek korkusu birbirinin içini okuma bağı ile bir araya gelen eleştirdiği insanların yanlışına düşmek; yani bir aile”den geride kalan son üye, Zeynep! ilkelerinden taviz vermek! Babasından alıntı Kalabalıklar içinde akan 10 cenaze töreni ve yaptığı, kafası yanan bir erkek resmi ve kalabalıklar dağılır dağılmaz baş başa altında “yandığımın resmidir” yazılı sayfayı kaldığı 10 musalla taşı. Füsun annesi, Metin açıyorum. “İlginçtir ki, babam, ölüme babası, Turgut amcası, Tomris teyzesi, Bilge gitmeden üç gün önce bu resmi çizmiş ağabeyi… Canandan da öte, canları. B Felsefesentır Misafir şair Denizde hâlâ koşturuyor dalgalar oysa fırtına çoktan bitti Haluk Şahin Fırsat..Fırsat.. Bir adet aman,iki adet ah,maliyetine satılıktır. Ooof..of!.. Arabeskin kralı emeklisi Utandırma Servisi İnsanoğlunun kumaşı ne denli iyi olursa olsun, zamanla çeker. Kemal Ateş Misafir çizer: Kazanevsky Vladimir ebru@ebruguzel.com.tr C M Y B C MY B (üstte), kitaplarını imzalamış, Sivas’a öyle gitmiş. Ben olayı televizyondan öğrendim. Zaten ölenlerin hepsi siyanürden, sentetik halıların yanarken çıkardığı gazdan zehirlenmiş. Babamın yanık oranı çok azdı, beyin ödemi oldu, yedi gün direndi. Biz çok içiyor diye, konduramadık, meğer bedeni çok kuvvetliymiş.” Zeynep, kitabın sonunda haklı olarak isyan ediyor: “Ben babamı kaybetmedim. Sizler geleceğinizi kaybettiniz. Metin Altıok ve 34 can yanarak öldüğü için değil. Unuttuğunuz için. Sustuğunuz için. Şair kanı ağır yüktür.” Baba cevap veriyor: “Bağırsam neye yarar, nasılsa duymazlar / Ben bir kömür ocağının onulmaz göçüğüyüm / İçimde cesetler ve daha ölmemişler var.” Duygulanmamak elde değil; böylesi bir durumda ne yazılır ki? Yıldız İzi, Sivas’93’de kaybettiklerimizi yaşatmak için mutlaka okunmalı. 69 kuşağının erken yiten nar ağaçlarını yaşatıyor. Eserleri dışında, bambaşka yönleriyle içinizi ısıtıyor, Turgut amca, Tomris teyze, Bilge ağabey, Füsun anne, Metin baba olarak. Sahibinin Sesi Dürüst politikacı, bir kere satın alınınca taraf değiştirmeyen politikacıdır. O kadar CV yazdım iş bulabilmek için, bir CVP bile gelmedi hiçbir yerden! İbrahim Ormancı Lav sıtori aşkın, bir damla su düşünce tenime bir çiçek gibi büyüyorum sana açıyorum Mehmet Tuncer Argodan al haberi Polimci: Dalavereci, hileci, yalancı. Petşop