Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 EKİM 2009 / SAYI 1230 5 Son aylarda Türkiye’nin her yerinden kayıp çocuk haberleri geliyor. Emniyete, 2009’un ilk dokuz ayında bildirilen kayıp çocuk sayısı, 1078. Bulunma oranı ise çok düşük. Aileler telaşlı, uzmanlar tedirgin. Türkiye’de çocuk ticaretine dair veriler yok. Emniyet Genel Müdürlüğü’nde sadece bu konuyla ilgilenen uzman birimler de. Oysa uluslararası çocuk örgütlerine göre Türkiye ikinci derecedeki risk ülkeleri arasında yer alıyor... ESRA AÇIKGÖZ Kayseri’de bayramın ikinci günü şeker toplamak için evden çıkan Ahmet Tuna Tekin, Dilruba Tekin ve Türkan Ay hâlâ kayıp. Bu çocukları gördünüz mü? 1. Sayfanın devamı Bütün bilinen bu... Verilebilecek tek istatistik de... Türkiye’de bu konudaki veriler öyle yetersiz ki, bu konuyla ilgili yazarken hâlâ gösterilebilecek kaynak Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı’nın (İHB) 2007’deki “Kayıp Çocuklar Raporu”. Buna göre, 2007’de Türkiye’de yedi bin 183 kayıp çocuk ihbarında bulunuldu, bunların altı bin 350’si bulundu. 833 çocuk ise hâlâ “kayıp”tı... Her geçen yıl fotoğrafları kayıp raporlarında yerini alan çocukların sayısı daha da artıyor. Sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada. Dünyada her yıl 2.5 milyon çocuğun kaçırılarak satıldığı ve bunun yarısının da kız çocuğu olduğu tahmin ediliyor. Bu çocuklar, seks ticaretinin yanı sıra dilencilik, silahlı soygun, hatta haşhaşeroin trafiğinde de acımasızca kullanılıyor. Aslında milyar dolarlık bir ticaret bu... Çocuğu İstismardan Koruma ve Rehabilitasyon Derneği (ÇİKODER) Başkanı, eski adli tıp kurumu başkanı Prof. Dr. Oğuz Polat sorularımızı Oğuz Polat. yanıtlıyor... Son aylarda ardı ardına kayıp çocuk haberleri duyuldu. Emniyetin rakamları da artış olduğunu gösteriyor, hem de birkaç kat... Görülen o ki çocuk ticareti Türkiye’de de hızla yoğunlaşıyor. Yine de emniyet ve yetkililer tarafından şimdiye kadar çok üzerinde durulmuyordu. Çocuk ticareti dendiğinde ne anlamamız gerekiyor? Oğuz Polat: Çocuk ticaretinde, iki temel olay söz konusu. Biri organ ticareti için çocuk kaçırılması, bundan daha fazla karşımıza çıkan ikinci olaysa, çocuk seks ticareti amaçlı kaçırmalar. Bunlara göre daha az oranda olsa da evlat edinmek için yapılan kaçırmaları da çocuk ticareti suçuna eklemek gerekiyor. Özellikle son yıllarda bunda bir artış oldu. Son 2030 yıldır, sekizdokuz çocuğu olan ailelerle anlaşılarak büyük şehirlere getirilen çok sayıda çocuk var. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK), sokakta yaşayan çocukların azaldığını söylüyor. Doğru, çünkü bu çocuklar artık çetelerin içindeler. Eskiden çocuklar sokakta yaşar, sonra suça itilirlerdi. Artık direkt çeteye sokuluyorlar. Mısır, Brezilya gibi büyük gelir farklarının olduğu ülkelerde çocuk çetelerinin saldırılarından korktukları için insanlar duvarların, parmaklıkların arkasına kapandılar. İstanbul’un da çok büyük çeteleri oluştu. Bu kadar önemli bir konuda araştırma olmaması, sağlıklı verilerin bulunamaması büyük sorun. Üstelik akademik çalışma da pek yok. Bu sorun sadece asayişin, polisinmiş ya da aileninmiş gibi algılanıyor. Çocuk konusunda çalışanların da düştüğü bir yanlıştı, bu. Son yıllarda kayıpların artması farkındalığı yarattı, sosyal bir sorun olduğu anlaşıldı. ECPAT’a göre, Türkiye ikinci risk sırasındaki ülkeler içinde. Yine de hâlâ emniyette sadece bu konuyla ilgilenen bir bölüm yok... Emniyet, iyi niyetine rağmen kendisini geç yenileyen bir kurum. Kriminolojik açıdan kaçırılan çocuğun ilk 24 saatte bulunma şansı yüzde 80, 72 saatten sonra yüzde 10’a düşüyor. Yani üç günden sonra bulma, canlı bulma şansınız çok azalıyor. Bu da çok organize, teknik ve bilimsel çalışmayı gerektiriyor. İz sürerek, en küçük ifadeyi değerlendirerek, zamana karşı yarışacaksınız, ancak polisin yeterli donanımı yok. Son yıllarda kayıp çocukların artmasını nasıl değerlendirmek gerekiyor? Niye şimdi? Bütün ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de aynı sebepten dolayı... Sosyoekonomik düzeyin düştüğü durumlarda bu tip olaylar artıyor. Cumhuriyet tarihindeki en yüksek işsizliğin yaşandığı, yoksulluğun çok nesnel olduğu bir dönemi yaşıyoruz. HER ÇOCUK TEHLİKEDE... Kaçırılan çocukların bir profilini çizmek mümkün mü? Kayıp çocukların bir profili yok. Fidye için kaçırılıyorsa, tabii ki zengin çocuklar daha risk altında. Ancak organ ve çocuk seks ticaretinde yoksul, “sahipsiz” diyebileceğimiz, haklarının peşinde koşamayacağı düşünülen ailelerin çocukları tercih ediliyor. Sonuçta, her çocuk bu suçlara maruz kalabiliyor... Çocuk tipolojisine baktığımızda, hakkını savunamayan, pısırık, içe dönük çocuklar daha çok maruz kalıyor. “Terbiyeli” çocuk kavramı bugün için büyük handikap. Eğitmek için konuşma, söyleneni yap gibi ataerkil yöntemleri uyguladığımız sürece çocuklar bir yetişkin bir şey dediğinde yapmaları gerektiğini zannedecekler. Çocuklara, “Tanımadığınız biri yaklaşıp, bir şey yapmanızı istiyor ve ikinci kez hayır dediğiniz halde ısrar ediyorsa, ‘imdat’ diye bağırın, kendinizi korumak için bu en doğal hakkınız” diyorum. Yaş ve cinsiyet açısından daha çok risk altında olanlar kimler? Kendilerini çok koruyamayan, ancak sokağa çıkabilecek kadar da sosyalleşmiş olan 1114 yaşlarındaki çocuklar bu olaylara daha çok maruz kalıyor. Kırsalda yaş dokuza kadar inebiliyor. Kız çocukları bizde daha içe kapanık, sessiz olduklarından daha fazla risk altındalar. Bu çocukların büyük çoğunluğu seks ticareti mağduru olsa gerek, ancak bu erkek çocukların da aynı tehlikeyle karşı karşıya kaldığını unutturmamalı... Dünyada çocuk ticareti Kayıp çocuklar seks ticaretinde ya da organ mafyasının elinde paraya dönüştürülüyor. En büyük “pazar”, Balkanlar, bazı Asya ve Afrika ülkeleri. Asya ülkeleri arasında Tayland ve Hindistan çocukköle kullanımında en ön sırada gelen ülkelerden. Tayland’da en çok 715 yaşları arası çocuklar mağdur oluyor, 1.5 milyon seks işçisinin 800 bini çocuk. Filipinler’de ise bu sayı 3060 bin. Sri Lanka sahillerinde 1015 bin erkek çocuğun kendisini seks için turistlere sattığı belirtiliyor. Peki ya suçlular? Kuşkusuz organize örgütler kadar, Asya`ya Avrupa, Amerika, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya ve diğer Asya ülkelerinden seks turizmi için gelenlerin de payı büyük bu suçta. Her yıl, başta Tayland ve Filipinler olmak üzere 200 ile 400 bin Almanın Uzakdoğu ülkelerine bu amaç için gittiği tahmin Çocuk ticareti, dünyanın her yerinde büyük bir sorun... ediliyor. Avrupa ve Amerika’da da çocuk ticareti önemli bir sorun. Amerikalı araştırmacılara göre, ülkedeki her 100 çocuktan biri seks ticareti kurbanı. Ayrıca, Avrupa’da evlat edinmek isteyen çiftlerin sayısındaki büyük artışın da bebek ve çocuk ticaretini artırdığı biliniyor. UNICEF raporuna göre, uluslararası suç örgütleri, kadın ve çocuk ticaretinden yılda yedi milyar dolar kazanç sağlıyor. İnternet de çocukları kullanan şebekeler için milyarlarca dolarlık iş alanı yaratıyor. Organ ticaretine dair kesin rakamlar bilinmese de mafyanın yıllık cirosunun 810 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Hindistan ile Pakistan da organ ticaretinin önplanda olduğu ülkeler, bir de dilenci, suç unsuru olarak kullanma yaygın. G Evet, araştırmalara göre seks ticaretinde çocukların cinsiyet oranı, 48 erkek, 52 kız. Neredeyse aynı... Ya suçluların profili? Bu bir yer altı, çete suçu. Örgütlü suçların hepsi iç içedir. Seks ticareti yapıyorlarsa uyuşturucuyla da alakalıdırlar. Örgütlü suçla mücadele ancak organize güçle mümkündür. Yani bunu önleyecek olan polistir. Çocuk kayıplarındaki artış, toplumda büyük bir korku ve kızgınlık yarattı. Daha birkaç gün önce Viranşehir’de organ mafyasından olduğu şüphesiyle iki kişi neredeyse linç ediliyordu... Bu gerginlik giderek artacak gibi. Bu olabilecek en tehlikeli şey, çünkü uygar toplum ölçüsü hukuk devletinde yaşamaktır... Bir dönem Brezilya’da insanlar silahlanıp, çeteleşen sokak çocuklarını geceleri “avlama”ya çıkıyorlardı. Bu, 6500 çocuğun ölümünden sonra durdurulabildi. Aslında bu korku ve gerginlik, aile yanında kalan çocuklar için de büyük tehlike. Kim bilir, bir süre sonra eve kapatılan nesillerin yetiştiği bir toplumdan bahsedebiliriz... Gelelim en zor soruya... Önlemi için acil yapılması gerekenler neler? Mikro ve makro önlemler olmalı. En önemlisi, çocuklara kendilerini korumayı öğretmek. İlk noktada bu şansları var çünkü. Bu ince çizgiler dikkate alınarak yapmalı. Yoksa çocuk evden çıkmaktan korkar hale gelebilir. Emniyet teşkilatı daha uzmanlaşmış ekiplerle işin peşine düşmeli. Aileler, toplum bilgilendirilmeli. İhbar sistemi çalışır hale gelmeli, Türkiye’nin aksine başka ülkelerde, çevrenin tanıklığı sayesinde yakalama oranı çok yoğun. Taksi şoförleri başta olmak üzere bazı meslek çalışanları eğitilmeli. Bir süredir televizyonlarda, insan ticareti üzerine reklamlar dönüyor... İki yıldır var, RTÜK kurallarına göre, televizyonların, önemli numaraların verildiği sosyal reklamları yayımlaması mecburi, ancak geç saatlerde yayımlıyorlar, bir işe yaramıyor. Peki bulunabilen çocuklar için bir destek söz konusu mu? Bulunabilen çocuklarda uzun süre rehabilitasyon, psikiyatrik sağaltımın gerektiği çok açık, ancak bunlar hep ailenin olanaklarına kalıyor. Türkiye’de böyle bir merkez yok. Ne SHÇEK’in ne de Milli Eğitim Bakanlığı’nın özelleşmiş yapılanmaya yönelik çalışmaları var. Bir istismar, ensest tedavi merkezi ya da suça itilen çocuklara özgün program uygulanarak topluma kazandırma projesi yok... G C M Y B C MY B