Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 EKİM 2008 / SAYI 1176 İmajların çağrıştırdıkları Fenerbahçe’deki üç farklı yaşamı birbirinden santimler ayırıyor. (Banu Cennetoğlu çalışması) Nasan Tur. Banu Cennetoğlu. Berlin Duvarı, Fenerbahçe Orduevi ve LEONARDO’NUN İZİNDE... Serginin kuratörlerinden Ali Akay, birçok açılım üzerinde dolaşıyor, ama asıl üzerine dikkat çekmek istediği konu dini anlamıyla vecd hali. Sergide siyasi simgelerin kullanımı dikkat çekiyor. Bu baştan planladığınız bir süreç miydi? Sergideki üç sanatçı, daha önce de görünürlük, görünmezlik, görünmeyeni göstermek, görüneni görünmez kılmak gibi yaklaşımlar üzerine çalışıyorlardı. Evet, siyasi bir yaklaşım var. Ancak baştan böyle planlamadık, çünkü işleri süreç yönlendiriyor. İşin geneline bakıldığında, Türkiye’yi de içine alan bir siyaset var. Problemi dünyaya açıyor. Mülteci kampı meselesi olduğu gibi siyasi. Nasan’ın işi ise beşli bir video enstelasyonu içinde Müslüman dünyaya ait gibi görünüyor ama aynı zamanda arınmanın kültürü ve tekrarların getirdiği bir meditasyonla o anda yükselmeye doğru giden bir vecd halini yansıtıyor. Sergi kişisel okumaya bir hayli açık. Bu biraz riskli değil mi? Hayır, işin güzelliği orada. Hiçbir mesaj vermeden işi gösterip kendilerine soru sormaları. Leonardo’dan beri, dini temalardan yola çıkarak üretilmiş eserler var. G Müslümanlığa özgü abdest alma ritueli Aksanat’taki “Vecd Halleri” isimli sergide… Bütün bu farklı imajlar nasıl bir konsept etrafında toplanıyor diyecek olursanız, günlük hayatınızda siyaset, din ve popüler kültürün iç içe geçmişliğine bakmanız yeterli. Deniz Ülkütekin Abdest Alma Ritueli’ne Nasan Tur’un bakışı... F enerbahçe’deki orduevinin etrafında zaman zaman gerçek dışı görünen sükunet, Berlin Duvarı’nın üzerinden göğe yükselen bir kaykay rampası ve abdestin kendini tekrarlayan rituelleri içinde kaybolmak. Hepsi Vecd Halleri isimli serginin vecde açılan kapıları. Sergide üç sanatçının çalışması var. Banu Cennetoğlu, Fenerbahçe semtinde yan yana üç mekân Orduevi, TCDD Kampı ve 2005’te açılan Beach Club çevresinde yaptığı “Grozny’de hiç palmiye ağacı var mıdır?” isimli fotoğraf çalışmasını sergiliyor. Çalışmanın ismi, TCDD kampının bir kısmında yaşamlarını sürdüren 160 Çeçen mülteciyle alakalı. İstanbul’un en müstesna semtlerinden birinin göbeğinde mülteci olarak yaşayan, çoğu kez dışarıya çıkmayan Çeçenler’den semt sakinlerinin çoğu habersiz. “Oradaki olağanüstü hal ilgimi çekiyor” diyor Banu Cennetoğlu. Bölgede çalışmaya karar verdikten sonra, her gün gidip sahilde oturmaya başlamış, bildiği bir bölgede her gün karşılaştığı manzaranın içindeki olağanüstülüğü fark ettikçe de üretim süreci kendiliğinden ortaya çıkmış. Üç mekân arasındaki ilişkiyi “pazarlık edilmiş bir birliktelik” olarak tanımlıyor Banu Cennetoğlu. “Aralarındaki duvarlar çok küçük, ama birbirlerine dokunmadan yaşıyorlar. Biri tamamen izinsiz, diğeri yarı izinli gibi, diğeri ise zaten kamusal alan.” “Vecd Halleri”, kişisel okumaya çok açık bir sergi. Siyasi simgelerin ağırlığı fazlasıyla hissediliyor ama görsel imajlara Seza Paker. yüklenen anlamlar üzerinden baktığınız zaman, herkes kendine göre bir pay çıkarabilir. Nasan Tur’un “Rituel” isimli video yerleştirmesi de buna iyi bir örnek. Abdest alma anını ve birbirini tekrarlayan hareketleri farklı açılardan gösteren beş farklı video, kimilerine göre, içinde bulunduğumuz konum itibarıyla son derece siyasi. Yine de Nasan Tur, günlük hayatımızı etkileyen sosyal davranışlarımızın Rituel’de önemli rol oynadığını düşünüyor. Siyaset, Tur’un çalışmasında direkt bir etkiye sahip değil. Rituel’i, “özel hayata bir bakış” olarak tanımlıyor ve ekliyor “dinin politik açılımlarını göz ardı ederek”. Seza Paker’in “All Well” isimli çalışması da farklı okumalara açık. Zaten “All Well” iki anlama geliyor. Paker “well Türkçe’de hem iyi hem de kuyu anlamında. Her şeyin iyi gittiği sanıldığı sırada, kara delikler dünyayı kaosa sürükledi” diyor. Paker’e göre Berlin Duvarı’nın yıkılması ve sanatçı Richard Serra’nın “Bükülen Yay” isimli projesinin etrafta yarattığı hoşnutsuzluk nedeniyle bulunduğu meydandan kaldırılmak istenmesi eşzamanlı bir oluşum. Çünkü Serra, bu karar üzerine eserinin tahrip edilmesini ister. 80’lerin sonunda Berlin duvarıyla eşzamanlı yok edilen Bükülen Yay, bir sonraki kuşakta kaykay kültürüyle birlikte beton rampalar görünümünde ortaya çıkıyor. G Galata Görünürlük Projesi 18 Ekim’de başlıyor... Galata gümbür gümbür G örünürlük Projesi bu yıl 18 Ekim’de, yine Galata Kuledibi ve çevresinde sanat atölyelerinin, alternatif tiyatroların, evlerin, dükkânların, galerilerin, kafelerin, yurtiçinden ve yurtdışından sanatçıların katılımıyla gerçekleştiriliyor. Projenin dördüncü senesinde “görünürlük” kavramı tekrar ele alınıyor ve görünürlük “gözden kaçanın ve/veya gözden çıkarılanın gün ışığına kavuşması” olarak tanımlanıyor. Galata Görünürlük Projesi bu sene İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin işbirliğiyle ve İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Projesi kapsamında, Haliç Üniversitesi ve Sabancı Üniversitesi’nin destekleriyle gerçekleşiyor. 2005’ten beri varolan proje, yıllar içinde güncelliğini korurken içerik bakımından da zenginleşerek Galata’da sanatın ve sanatçıların yanında meskundan esnafa, gelip geçenlere, turistlere, öğrenciden çaycıya, turizmciden taş ustasına, kablocudan yogacıya uzanan çok çeşitli bir “görünürlük” alanı ortaya çıkardı. Bu seneki Görünürlük Projesi’nde etkinlikler için Türkçeİngilizce bir harita hazırlanacak; haritalar etkinlikten önce ve etkinlik boyunca izleyicilere dağıtılacak. Aynı zamanda turlar da düzenlenecek. İzleyiciler, proje kapsamındaki bütün etkinlikleri bu haritadan ve düzenlenen turlar yoluyla takip ederek istedikleri mekânlara kolayca ulaşabilecekler. Bir de meydandaki restoranlardan birinde “Buluşma Noktası” oluşturulacak. Burada hem oturup bir şeyler yemek, sohbet etmek hem de proje hakkında bilgi almak mümkün olacak. Aytül Hasaltun, Genco Gülan, Gonca Sezer, Engin Gürkey, Alper Akçay, Aylin Güzelbeyoğlu, Lerna Babikyan, Funda Karakuş, Bengi Heval Öz, Cem Kenar, Yeşim Ağaoğlu gibi çeşitli disiplinlerden gelen yerel sanatçıların yanı sıra bu sene projeye Mısır’dan Omar Ghayatt adlı bir performans sanatçısı, Hollanda’dan Peter Barren, yine Mısır’dan Ahmed Helmy, İngiltere’den Viv Cunningham da katılıyor. Julie Upmeyer ise internet üzerinden Gürcistan’a bağlanacağı özel projesinde alternatif müze İstanbul Çağdaş Sanat Müzesi’nin mutfağında Gürcü yemekleri yapacak! Yani ayın 18’i itibarıyla sabah saat 10.00’dan akşam 10.00’a kadar performanslar, sohbetler, atölyeler ve sürprizlerle dolu bir gün Galata’yı bekliyor. G C M Y B C MY B