Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
R PAZAR 10 14/6/07 15:41 Page 1 PAZAR EKİ 10 CMYK 10 17 HAZİRAN 2007 / SAYI 1108 Odası onun özgürlük alanı Hakan Alp dda, 024 yaş arasındaki mobilyaları ile çocuk ve genç odalarını renklendiriyor. Üstelik su bazlı boya kullanılan mobilyalar, kanserojen maddeler içermiyor ve astıma neden olmuyor. Çocuğa ve gence kişiliğini ifade etme, yaşadığı değişimi odasına yansıtabilme şansı vermeyi amaçlayan firma bir aile şirketi. Bütün tasarımcıları kadınlardan oluşan Odda’nın ortaklarından iç mimar Aynur Aşık ile konuştuk... Odda’nın kuruluş hikâyesi nedir? Ekamim Mimarlık adı altında 1992’den beri dekorasyon firması olarak hizmet veriyorduk. Piyasada bebek ve genç odalarında tasarım konusunda bir eksik olduğunu gördük. Biz de bir odayı tamamen bir konsept çerçevesinde baştan sona düzenlemek ve modüler sistemi buna göre planlamak için üç kardeş, Emre Aşık, ben ve mimar Kıymet Aşık, Odda’yı kurduk. Üç yıldan beri hizmet veriyoruz. Amacımız Odda markasını Türkiye çapında yaymak. Emre reklam konusunda bize yardımcı oluyor. Kıymet ile ben tasarım ekibinin başındayız. Tasarım ekibinizin tümü de kadınlardan oluşuyor. Kadın, anne ve tasarımcı olmak bize sektörde avantaj sağlıyor. Bu kimliğimiz ile sorunları tarif edip, anlayışımıza uygun çözümler getiriyoruz. Bunu da kişiye özel tasarımlarınızla yapıyorsunuz. Bu süreç nasıl işliyor, onu anlatabilir misiniz? Mevcut modüllerimizi, müşterilerimizin bireysel ihtiyaçlarını ve beğenilerini göz önünde bulundurup; “benim için, bana özel” kavramlarıyla şekillendiriyoruz. Çocukların ihtiyaçları ve beğenileri hızla değişiyor. Birbiriyle ilişkilendirilmiş modüller, çocuk ve ebeveyn ile işbirliği sonunda o yaşa ait ihtiyaçlar ve mekâna göre yan yana gelerek tasarlanıyor. Tüm bu süreç boyunca tasarım ekibimiz, müşterilerimize profesyonel anlamda mimari hizmet sunuyor. Mobilyalarınızın tasarımlarında dikkate aldığınız kriterler neler? Çocuk ve gençlerin tek özel alanı, kişiliklerinin aynası odalarını kendilerine ait mekânlara dönüştürme fikri ile yola çıkan ALIŞVERİŞ Villa Doluca serisi Villa Doluca, şarapçılık serüvenini üç nesildir sürdürüyor. Villa Doluca serisi şarapları artık Villa Doluca Klasik başlığı altında toplandı. Seriye, Anadolu’nun üç özel üzümü, Boğazkere, Öküzgözü ve Kalecik Karası'ndan elde edilen lezzetli, kolay içimli ve dengeli özelliklere sahip bir kırmızı şarap olan Villa Doluca Neo da eklendi. Odda, kişiye özel mobilyalarıyla O çocuk ve gençlere kendilerini ifade etme olanağı tanıyor. Onların psikolojik ve ergonomik gelişimlerinin dikkate alındığı tasarımlar, kanserojen madde içermiyor... Acısız epilasyon Satinelle Ice, yeni ergonomik tasarımı, buz sistemi ve cilde masaj yapan başlığı ile epilasyon sırasında cildinizi rahatlatıyor, size rahat ve pürüzsüz bir epilasyon deneyimi sağlıyor. Gelişmiş teknoloji ürünü antialerjik seramik epilasyon diskleri ile hassas ciltlerde oluşabilecek tahrişi önleyen Philips Satinelle Ice, bacaklardaki yumuşaklık ve pürüzsüzlük hissinin dört haftaya kadar korunmasını sağlıyor. Ergonomik tasarımı ve kolay kullanımı sayesinde her bölgeye ulaşabilen Philips Satinelle Ice’ın hassas bölgeler için özel daraltıcı başlığı da bulunuyor. Suyla yıkanıp kolayca temizlenebilen Satinelle Ice serisi özelliklerine göre 179219 YTL fiyatlarla satılıyor. İç mimar Aynur Aşık. Fotoğraf: Uğur Demir kullandık. Su kadar zararsız olan bu boya sayesinde çocuğunuz, dekore ettiğimiz odasında ilk geceden itibaren boya kokusundan etkilenmeden uyuyabiliyor. Üstelik bu boya diğer boyalar gibi kanserojen maddeler içermiyor ve astıma neden olmuyor. Diğer kullanılan tüm malzemeler ise AB standartlarında ve A kalite. Ürünleriniz mobilyayla sınırlı değil galiba... Kendi oda konseptlerimiz içinde kullandığımız tasarımlarımız olan halılar ve tekstil ürünlerinin yanı sıra, ithal duvar kâğıtları, aydınlatmalar, oyuncaklar ve aksesuvarlar mevcut. Odda mobilyalarını nerelerden bulabiliriz? Odda olarak hiç durmayan bir markayız, kendimizi sürekli yeniliyoruz. İstanbul’da Etiler ve Caddebostan şubelerimizden sonra Bursa, Ankara ve Gaziantep’te bayilerimizi açtık. Daha sonra da hedeflerimiz arasında yurtdışı geliyor. Zaten tüm altyapımız bayilik sistemi ve yurtdışı hedeflerimize göre kurgulandı. (0212) 287 05 06 / www.odda.com.tr Sahillerde Max Factor... Max Factor ile yazın sahillerde de modayı takip etmek mümkün. Max Factor’ün 2007 yaz makyajı, sağlıklı ve bronz bir görünümü ön plana çıkarıyor. Önce ince bir kat Max Factor Colour Adapt fondöten, ardından elmacık kemikleri üzerine sürülen Max Factor Bronzing Pearls, dudaklarda, natürel tonlarla hafifçe vurgulanmış doğal bir görünüm ön plana çıkıyor. Odda’nın kurgusunda değişim ve genç kavramları bir arada kullanılıyor. Markanın yaş gruplarına ait temel ihtiyaçların ve aktivitelerinin belirlenmesi ile başlayan tasarım sürecinde, cinsiyet farkı da belirleyici bir rol oynuyor. Ayrıca pedagoji, ergonomi gibi ilgili bilimlerin de verilerinden yararlanılıyor. Odda ürünleri çocuk sağlığını da düşünen tasarımlarla dikkat çekiyor. Diğer mobilyalardan farkımız sadece oda konsepti çerçevesinde ürünü ele almak değil, çocuğun psikolojik ve ergonomik gelişimlerini de göz önünde bulundurmak. Bizim için çok önemli olan çocuğun sağlığı ile ilgili de bir ilki gerçekleştirdik. Türkiye’de ilk defa su bazlı boyayı biz Çocuklara güneş kremi Çocukların cildi güneş ışınlarına karşı daha savunmasızdır. Plajda geçen bir günde çocuklar zararlı güneş ışınlarına yetişkinlere göre üç kat daha fazla maruz kalırlar. Vichy bunları düşünerek çocuklar için özel bir güneş kremi yarattı: Capital Soleil. Kuma ve suya dayanıklı güneş kreminin 250 ml’lik SPF 30 spreyi 42 YTL, 125 ml’lik SPF 50 spreyi 43.9 YTL. SOFRA Aylin Öney Tan Çocuk bakımı Birkaç gün evvel şehrimize gelen Himayei Etfal Cemiyeti (bugünkü Çocuk Esirgeme Kurumu) reisi Kırklareli mebusu Fuat Bey bir muharririmize Himayei Etfâl’in merkez ve şubelerindeki faaliyeti hakkında şu izahatı vermiştir; “Himayei Etfâl’in en büyük gayelerinden biri de, anneleri çocuk bakımı hakkında tenvir etmektir (aydınlatmaktır). Bunun için Ankara’da annelere çocuk bakımı hakkında filmler gösterilmektedir. Himayei Etfâl, Amerika’dan çeşitli, fakat hepsi çocuk bakımını ve anne vazifelerini ihtiva eden 20 film getirtmiştir. Bayramdan sonra bu filmler Ankara’da haftada iki defa gösterilecektir. Daha sonra bu filmleri bizzat alıp Kayseri, Kırşehir, Elaziz, Malatya gibi vilayetlerde gösterecek ve çocuk bakımı hakkında konferanslar vereceğim. İsmet Paşa’nın irad ettiği nutukta işaret ettiği veçhile bu sene anneleri tenvir için neşriyata (yayına) fazla ehemmiyet vereceğiz. Bunun için bütçemize kâfi miktarda tahsisat koyacağız ve Amerika’dan çocuklara mahsus kitaplarla terbiye kitapları getirtip tercüme ettireceğiz. Neşriyat hususunda istifade edeceğimiz vasıtalardan biri de, radyodur. Radyo ile çeşitli konferanslar vererek bütün vilayet Fuat (Umay) Bey... annelerinin istifadesini temin edeceğiz. Bu hafta içinde Ankara’da radyo ile ilk konferans verilecektir. Ankara’da yeni inşa edilen bina bitmek üzeredir. Bu bina beş katlı olup merkezi umumi binasının yanındadır. Bu binanın, çocuklara ait kütüphaneleri, çocukları tabii güneş ışığıyla tedavi için bir kısmı, sabahleyin işe giden annelerin çocuklarına öğle yemeği vermek için de bir mahalli bulunmaktadır. 1926 senesinde Himayei Etfâl Cemiyeti’nin 93 merkez ve şubesinde 89.168 çocuğa çeşitli şekillerde yardım edilmiştir. Beş sene evvel Himayei Etfâl bütçesi 1516 bin lira iken, bu seneki bütçemiz 435.000 liradır. Cemiyetimizin halen 318 yerde şubesi vardır. Bugünlerde yeni yeni şubelerimiz teşekkül etmektedir. Himayei Etfâl için, üzerinde iki çocuk resmini ve ay yıldızı ihtiva eden 20 milyon pul, Avrupa’ya sipariş edilmiştir.” 6 Haziran 1927 Pazartesi Yaban dünya İ lkel avcı toplayıcı topluluklarda avcının önemi büyüktür. Günlük rızkı temin eden, topluluğun devamlılığını sağlayan, gerektiği durumlarda koruyan, savaşan, güvenliğin bekçisi olan avcıdır. Avcı aynı zamanda habercidir. Çevrede olup bitenin haberi avcıdan alınır. Avcının getireceği günlük av kadar getireceği haberler de merakla beklenir. Doğadaki izleri okuyan, en ufak değişikliği fark eden, devinimin nabzını tutan avcıdır. Avcı bir anlamda günümüzün gazetecisidir, muhabiridir, habercisidir. Aynı avcı gibi haberci de hedefinden şaşmaz, gözünden hiçbir detayı kaçırmaz. Gazete sofrasına sunulan habercinin günlük avıdır. Avcılıkla habercilik iç içe bir yumaktır. Anında karar vermek yetisi, avı ve haberi yakalayan zamanlamada kendini gösteren eşsiz bir beceridir. Doğru haberi avlayabilmek, günün en nadide avını tezgâha çıkarabilmek her haber avcısına nasip olmaz. Ortada avlanan mal olmayınca iş palavralara dökülür. Medyacılık palavra konusunda avcılığı aratmaz, hatta feci halde sollar. Gerçek bir avcı ya da haberci olabilmek bu yaban dünyanın bazı insanlara verdiği nadir bir yetenektir. İçten gelir. Ufuk Güldemir’in gazetecilikteki gücü avcılığından, avcılık tutkusu da haberci ruhundan geliyordu. Ufuk doğuştan avcıydı. Çelişkili gözükmesine rağmen doğanın korunması için en çok gayreti gösterenlerin başında her zaman avcılar olmuştur. Doğayı en iyi bilen, yakından tanıyan, derinlemesine anlayanlar onlardır. Avcılığı sevemeyenlerden biri olarak bu konudaki ikiyüzlülüğümü kabul ediyorum. Meslek eğitimim sırasında Roma’da çok milletin bir arada olduğu bir ortamda bulunmuştum. Afrikalı ve Asyalı arkadaşların plastik ambalajlar içindeki paketlenmiş etleri şüpheyle karşılamaları tuhafıma gidiyordu. Alışık olmamakla birlikte bu plastik poşetli ürünleri yadırgamıyor, aksine uygarlık göstergesi olarak sevinçle karşılıyordum. Oysa Endonezyalı ev arkadaşım gagasından ayaklarına kadar bütün bir tavuk bulamamanın sıkıntısını çekiyor, Kenyalı arkadaşım akşam yemeğini nasıl sürüden seçip kestiğini anlatıyordu. Bütün bunlar bana ürkütücü geliyordu. Sanki benim yediğim et değildi. Aklım başıma sonradan Cezayir’de yaşarken geldi. Tavuk pişirmenin öncelikle kuşun kafasını koparmak, ayakları kesmek, sonrasında tüyleri yolmak ve tüy köklerini tütsülemek olduğunu idrak ettim. Tavuklarla baş etmeyi öğrendiysem de, kasapların çoğuna yaklaşamıyordum. Satılan etin güvencesi olarak gururla teşhir edilen hayvanın kesik başını görmezden gelip içeri dalamıyordum. Ama nispeten medeni görünüşlü, kelle sergilemeyen ve Fransızca konuşan kasaba iştahla “Kuzu Budu Sarma” hazırlatıyor, bu uğurda gerekirse kilometrelerce yol katediyordum. Cinayetin izleri ne kadar görünmez olursa, yediğim et daha vicdanen temiz oluyordu sanki… En çok da yaban etlerini sevegeldim. Bulabildikçe aklım, fikrim av etlerinde oldu, damak tadım onları aradı, taradı, buldu, tattı… Vahşi doğadan gelen her şey; yabani mantarlar, otlar, orman meyveleri lezzet paletimin en üst renklerini oluşturdu. İçimde bir yerlerde avcıtoplayıcı toplulukların yaban tadı yaşıyordu. Özetle, avcılığı hor görmek kolay, anlamak zor… aylinoneytan@yahoo.com Elmalı Ördek Göğsü Ufuk Güldemir yılbaşından birkaç gün önce eski yemek yazılarımı Habertürk’e göndermemi söylemişti. Birkaç yazı gönderdikten sonra ciddi siyaset yazılarının arasında yemekten bahsetmeye utandım, vazgeçtim. O günlerde Yaban TV’yi kurmuş olmanın heyecanı içindeydi. Bu tarif “Yaban TV” ruhuna uygun, Ufuk ve Gaya’nın dost sofralarına yaraşır bir tarif. Yanında şarap niyetine Ufuk’un sevdiği bir de karikatür var. 2 adet Ördek göğsü, 2 mayhoş elma (Arapkızı vb.), 2 diş sarımsak, 1’er tutam mercanköşk ve biberiye, 1 kadeh kırmızı şarap, 1 çorba kaşığı zeytinyağı, 1 çay kaşığı ararot veya mısır nişastası, tuz, karabiber. Ördek göğsünü tuz, biber, otlar ve zeytinyağıyla sıvazlayın ve derisinin yanması için kızgın tavada iyice dağlayın. Fırına dayanıklı bir kap içinde ortakızgın fırında en fazla 25 dakika pişirin. Bu arada tavada kalan yağda ezilmiş sarımsak ve tuzla harmanladığınız elma dilimlerini hafifçe çevirin. Elmaları fırındaki ördeğin yanına ekleyin ve son 1015 dakika birlikte pişirin. Ördek etine tatlı ekşi meyveler çok yakışır. Elma yerine şaraba yatırılmış mürdüm eriği kurusu, taze vişne, portakal, ayva gibi meyveleri de kullanabilirsiniz. Zeytinyağına biberiye ve mercanköşke ilaveten biraz portakal rendesi de koyabilirsiniz. Ördeği fırından çıkarınca kesme tahtasında 10 dakika kadar kesmeden bekletin. Elma dilimlerini sıcak bir tabağa alın. Pişirme kabının içinde biriken et suyu ve yağına şarabı ekleyin, karıştırın ve bir süzgeçle tavaya süzün. Nişasta veya ararotu bu sos içinde ezin ve hafif ateşte koyultun. Elmaların üzerine dilimlediğiniz ördeğin üzerine dökerek servis yapın.