02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

R PAZAR 8 4/10/07 15:19 Page 1 PAZAR EKİ 8 CMYK 8 7 EKİM 2007 / SAYI 1124 Güçlü bir kişilik Aslı Selçuk “ABD’de silahlar, silah taşımak adeta genlerimize işlemiş. Silah taşıma yetkisi, öldürme erkinin hazzı korkutucu boyutta” diyor oyuncuyönetmensenaristyapımcı Jodie Foster. 5 Ekim’de gösterime giren The Brave One’da (İçindeki Yabancı/2007) bir gecede tüm yaşamı elinden alınan radyocu Erica Bain rolüyle karşımızda. İçindeki Yabancı’nın senaristi ve yapımcısı da olan Foster oyunculuk dersi almadığını, senaryoya yaklaşımının ise tümüyle yazınsal olduğunu, biçem, mantık, gizemin başta geldiğini, rol seçiminde karakterin onu etkileyerek bazı sorular sordurması gerektiğini vurguluyor. “Bu tanımlanması güç tek başınıza geçireceğiniz bir süreç” diyor “Yolunuz sizin bile bilemediğiniz noktalarda geziniyor. Erica’yı yaratırken onun vejetaryen olduğunu düşündüm. Fiziksel görünüm de önemli, saç şekli, yürüyüşü, diksiyonu”. Foster, İçindeki Yabancı’nın açık biten sonunu çok seviyor. Özellikle de Erica’nın sarı çizgiyi aşıp gri bölgeye girmesini, filmin ahlak dersi veren tipik Amerikan yapımları gibi bitmeyerek insanı tedirgin etmesini... Jodie Foster, Hollywood’un alışılmış kişilerinden değil, ilginç bir kimlik. İmaj üstüne kurulmuş bu ticari mekanizmada yaptırımı olan, esnekliğe ulaşmış ender oyunculardan biri. Foster bu konumunu, projelerini titizlikle seçmesine, Panik Odası, Uçuş Planı gibi iş yapan filmlerde oynadığı için Hollywood’da bir güvenirlik kazanmasına bağlıyor, “Bana ve seçimlerime saygı duyuluyor” diyor. Foster, aynı zamanda Shirley Temple, Tatum O’Neal gibi çocuk starların tersine çocuk rollerinden yetişkin karakterlere başarılı bir geçiş yapan, Elizabeth Taylor’dan sonraki ikinci oyuncu. sinemasının bu en iyi döneminde büyük yönetmenler önemli çalışmalar yaptılar, ben de küçük yaşta sinemayla ilgili çok şey öğrendim” diyor. Foster’ın ikinci dönüm noktası “The Accused”daki (Sanık/1989) adaleti arayan tecavüz kurbanı Sarah rolü oldu. Bu güçlü yorumu ona ilk Oscar’ını getirdi. Ardından “The Silence of the Lambs”deki (Kuzuların Sessizliği/1991) kendini kanıtlamaya çalışan taşralı FBI ajanı Clarice Starling geldi. Dr. Hannibal Lecter’deki Anthony Hopkins’in karşısında sergilediği olağanüstü performansı ona ikinci Oscar’ını kazandırdı. Aynı yıl Jodie bir çocuk dâhinin öyküsünü anlattığı dramı, “Little Man Tate”i (Küçük Adam) yönetti. İkinci yönetmenlik denemesi “Home for the Holidays” (1995) bir kara komediydi. Foster’ın filmografisi ise, oldukça geniş; romantik dram Sommersby (Yıllar Sonra/1992), western komedi Maverick(1994), psikolojik dram Nell (1994), bilimkurgu Contact Mesaj/1997), tarihi dram Anna and the King (Anna ve Kral/1999), gerilimler Panic Room (Panik Odası/2002), Flightplan (Uçuş Planı/2005), Inside Man (İçerideki Adam/2006), çocuk filmleri (Tom Sawyer, One Little Indian). Jodie Foster, silah taşıma yetkisi ve öldürme hazzını eleştiren son filmi “İçindeki Yabancı”da hem oyuncu, hem senarist, hem de yapımcı. Bir gecede yaşamı elinden alınan bir radyocuyu canlandıran Foster, filmin en çok açık biten sonunu seviyor. Bir de ahlak dersi veren tipik Amerikan yapımları gibi bitmeyerek insanı tedirgin etmesini... 14 YAŞINDA OSCAR ADAYI... Doğumundan (1962) birkaç ay sonra babasının terk ettiği Jodie ve üç kardeşini, annesi Evelyn tek başına büyüttü. Çocuklarını bir “İçindeki Yabancı” filminden... seçmeden öbürüne taşıyan Evelyn sonunda üç yaşında okumaya başlayan zeki Jodie’nin reklam Foster kendini medyadan uzak tutmayı da başarıyor, kendisini etkilemek filmlerinde oynamasını sağladı. 1969’da yedi için başkan Ronald Reagan’a yaptığı suikastle tutuklanan John Hinckley Jr. yaşındayken Jodie, Walt Disney’in televizyon olayına, cinsel seçimine, iki çocuğunun babalarının kimliklerini filmlerindeydi. Küçük kız Disney ve öteki stüdyoları açıklamamasına, ateist olduğunu açıklamasına rağmen. parlak zekâsı, olgunluğu, disipliniyle şaşırttı. On “İsteyerek az filmde oynuyorum” diyor, “Yaratıcı, ödün vermeyi yaşındayken çevirdiği Napolyon ve Samantha (1972) gerektiren bir proje olmadıkça çocuklarımla ilgilenmeyi yeğliyorum. Bir onun sinemadaki ilk rolüydü. Kült film “The Little Girl filme “evet” demem için güçlü, özgün bir öyküsü olmalı. Hep yalnız Who Lives Down the Lane” (1976) ve “Bugsy karakterleri canlandırmış, genellikle teması korku olan psikolojik dramlarda Malone”da (1976) onu izleyen Martin Scorsese “Taxi oynamışım. Çocuklar için yeni serüven filmim Nim’s Island’da bile korku Driver”da (Taksi Şoförü/1976) ona çocuk fahişe Iris teması var. Çevirdiğim filmlere bakınca hepsinin Amerikan toplumuyla rolünü verdi. On dört yaşındayken canlandırdığı bu sıra derin bağları olduğunu görüyorum. Hepsi Amerikan yaşamından söz dışı karakter Jodie için bir dönüm noktasıydı, bu karakterle ediyorlar”. 45 yaşındaki Jodie Foster, annesinin yıllarca ona kırkından yardımcı kadın oyuncu Oscar adayı oldu. Bu arada okumayı sonraki yazgısal dönemece hazırlanmasını anımsattığını söylüyor ve ekliyor: ertelemeyen Jodie, Los Angeles’taki Fransız Lisesi’ni bitirdi, “Neyseki annemin büyük korkusu doğrulanmadı”. 1985’te Yale Üniversitesi Edebiyat Bölümü’nden mezun oldu. Anlaşılan, nerdeyse kırk yılı aşkındır sinemanın içinde olan, ilkelerinden “Çok genç yaşta yaşamım için savaşmam gerektiğini ödün vermeyen Jodie de Jane Fonda, Meryl Streep, Gena Rowlands, Holly anlamıştım, yoksa yaşam beni yutacaktı. Yetmişli yıllarda Hunter gibi oyunculuktan asla vazgeçmeyecek… yetişmem benim için büyük şanstı, bana göre Amerikan Mutluluğun tarifi Aylin Kotil ençken önümüzde bitirilmesi gereken yığınla iş olur. Kazanılması gereken sınavlar, sonra onu takip eden ve gene bitirilmesi gereken sınavlar... Mezun olması gerekilen okullar... Girdiğimiz işin çaylaklık dönemini de çabuk atlatmaya çalışırız, hep bir arkadan koşturan varmış halleri içersinde, bir de kendimizi geliştirmeye çalışırız tüm bunların yanında. Herkes kendini farklı yönlerde geliştirir. Kimi işinde çok ilerlemek ister, kimi ruhunu geliştirmek ister, kimi uğrunda yaşadığı değerler oluşturur, kimi ise kötü yönde geliştirir kendini tesadüfen ya da isteyerek. Kimi de birkaç durumu harmanlayabilir. Kendi hayatına yön verecekken hayat onu etkisi altına alıp yön vermiş olanlar da vardır. Gençliğimizde başlayan bu değişim duygusu biz ona yüz verdikçe beslenir ve bizi on, on beş sene sonra beklentileri ve hayata bakışı çok farklı bir insan yapar. Sonra da bakarız ki etrafımızdaki kişilerle aramızdaki dünya bakışı değişmiş. Kimi çok iyi dosttur, görüşler farklı olsa da dostluğun verdiği artıların çokluğundan bunu görmezden gelebiliriz. Ancak bir de bakarız ki, kimileriyle aramızdaki uçurum, ya onlar ya da bizim tarafımızdan iyice yükseltilmiştir. Siz hayatın çok farklı bir tarafından bakarken o sizin ne demek istediğinizi bile kavrayamaz ya da siz onun… Ortak paydalar tükenmiş, makas açılmıştır. Ne siz onun olduğu noktada mutlu olabilirsiniz, ne de o sizin olduğunuz noktada. Çünkü mutluluğun tarifi de çok farklıdır artık. Acıtır bu durum. Ancak farkında olmanın verdiği keyif de çok baskındır. Mutluluğun tarifi; farkında olmaktır artık, hayatın içinde sürüklenmek değil. Hayat sizi sürüklemek istese de bir yerlere, hatta sürüklenmek daha kolay görünse de gözünüze, o nehirden çıkıp karaya ulaşmaktır farkındalık. Hatta çoğu zaman zoru seçme halidir. Ama kolayı seçip iç huzursuzluğu yaşamak değildir asla. Bana sorsalardı mutluluğu tarif edebilir misin diye, farkında olup gereğini yapabilmektir derdim şu anki birikimimle… Önümdeki günlerin, yılların bana neler katacağını heyecanla bekleyerek… İyi pazarlar. [email protected] G
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle