02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

R PAZAR 4 4/1/07 14:33 Page 1 PAZAR EKİ 4 CMYK 4 7 OCAK 2007 / SAYI 1085 Her ay 800 mayın kurbanı Konulma nedenleri ya güvenlik ya savaş taktiği... Oysa mayın kurbanlarının çoğu siviller... Uluslararası sözleşmeler mayınsız bir dünyaya doğru atılan bir adım, ama tek başına yeterli değil. Sivillerin devletleri uyarması gerekiyor. “Mayınsız bir Türkiye Girişimi” Türkiye’nin mayın haritasını, mayın temizleme çalışmalarını izliyor, kurbanlar için politikalar geliştirilmesini istiyor. Kara mayınlarının kurbanları daha çok siviller... Mayın karşıtı gösteriler de işte bu gerçeğe dikkat çekiyor... Bu bir kaçakçılık öyküsü değil... Antipersonel mayınlarının gündeme gelmesinde Diana’nın da payı vardı... Türkiye; Mart 2003’te “AntiPersonel Mayınların Kullanımının, Depolanmasının, Üretiminin ve Devredilmesinin Yasaklanması ve Bunların İmhası ile İlgili Sözleşme”ye katılımı uygun buldu, Eylül 2003’te de taraf ülke olmak için BM’ye başvurdu. Türkiye’nin taraf ülke olarak antlaşmanın getirdiği yükümlülükleri yerine getirme süreci de 1 Mart 2004’ten itibaren başladı. Aynı yıl ilk rapor verildi. Bu rapora göre Türkiye’de toprağa döşeli toplam 984 bin 313, stoklarda ise iki milyon 979 bin 165 antipersonel karamayını var. Mayın ilk kez, 19561959 yılları arasında “yasal olmayan sınır geçişlerini önlemek” amacıyla, daha sonraki yıllarda ise, “terorizmle mücadele çerçevesinde ve sadece güvenlik nedenleriyle” kullandı. Sözleşme öncesinde Türkiye’de hem antipersonel, hem de antitaşıt mayınları üretiliyordu. Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu’nın da iki tip ABD antipersonel mayınının kopyasını ürettiği, Almanya ve ABD’den mayın ithal edildiği, ancak ihracat yapılmadığı biliniyordu. Genelkurmay, 1998’de antipersonel mayın kullanımını yasaklamış, aynı yıl 67.500 metrekarelik alanda 16.957 mayın temizlenmişti. 2006’da bu rakam 2.5 kilometrekarelik bir alan olarak bildirildi. Mayınsız Bir Türkiye Girişimi’nin çalışmaları, mayının sadece sınır bölgelerinde kullnılmadığını gösterdi. Başvurusu üzerine Girişim’e yalnızca Hakkâri’de boşaltılan 34 köy ve 148 mezranın etrafının mayınlı olduğu, tüm mayınların işaretlendiği, izlendiği, tel örgü veya diğer yöntemlerle sivillerin güvenliğinin etkin biçimde sağlandığı bildirildi. Ancak 20042006 yılları arasında Diyarbakır ve Mardin ile, ilçe ve köylerinde yaptığı incelemelerde, sınır bölgeleri de dahil olmak üzere mayınlı alanların etrafında yetersiz işaretleme ve çitle çevrilme yapıldığı görüldü, iç bölgelerde ise mayın bulunduğundan şüphelenilen alanlarda hiçbir işaretleme veya çitle çevirme çalışmasının yapılmadığı saptandı. Türkiye tarafından BM Genel Sekreterliği’ne verilen raporlarda, askeri personel dışında, yaşamını yitiren veya yaralanan korucu ve sivillere yönelik bilgi yok, oysa Mayınsız Bir Türkiye Girişimi 2005’te 62 mayın ve PAM olayında en az 220 mayın/PAM (190 mayın; 30 PAM) kurbanı olduğunu, 37 asker, 3 korucu, 19 sivil, 9 çocuk 68 kişinin öldüğünü, 152 kişinin de yaralandığını saptadı. Olaylar yoğun olarak Hakkâri, Bingöl, Şırnak ve Diyarbakır’da yaşandı… Mayın patlamalarından sağ kurtulanların yaşadığı en büyük sorun, fiziki ve psikolojik tedavi. Doğu ve Güneydoğu’da tek rehabilitasyon merkezi Dicle Üniversitesi’nde, ancak oldukça yetersiz. Barış için doktorlar tarafından kurulan merkezde, ücretsiz protez sağlanıyor, ama uygulama sadece ayak ve bacak için yapılabiliyor. Gülhane Askeri Hastanesi’de sivil hasta kabul ediyor. Diyarbakır Barosu da kurbanlara hukuki yardım sağlıyor... Berat Günçıkan Türkiye’de mayın sorununa dikkat çeken bir sivil toplum örgütü var, “Mayınsız Bir Türkiye Girişimi”. Türkiye’nin ilk raporunu verdiği 2004’ten bu yana yaşananlara ve Türkiye’nin mayın haritasına ilişkin sorularımızı girişim adına Muteber Öğreten yanıtladı: Türkiye sözleşmeyle kara mayınları konusunda yükümlülük altına girdi. Raporlarda dikkatimi çeken iki tarih var, 2008 ve 2014. Bu tarihlerden hangisi doğru, hangi yılda mayınsız bir Türkiye gerçekleşecek? İki tarih de doğru... 2008, Ottowa Sözleşmesi gereği Türkiye'nin stoklarında bulunan mayınları imhası için, 2014 ise yine aynı sözleşme gereği Türkiye'nin toprağa döşeli mayınları temizlemesi için son tarih. İlkine bir, ikincisine yedi yılı kaldı... Raporlar Türkiye’nin uygulamada atıl davrandığını gösteriyor, sizce neden? Muteber Öğreten, Kamboçya’da mayın müzesi önünde. Nedenlerden biri, Türkiye’de mayın temizliğinin TSK denetiminde yapılacak olması ve TSK'nın bu sorunu hâlâ bir güvenlik sorunu olarak algılaması. Bir diğer neden de, mayın temizliği ile ilgili ihale şartnamesinin hâlâ hazırlanmaması. Geçen yıl bir şartname hazırlanmış ve ilan edilmişti. Bu ihalede, mayın temizliğini üstlenen şirket, beş yıl içinde mayınları topraktan temizleyecek, 44 yıl da temizlenen bu topraklarda tarım yapacaktı. Böylece mayın temizliği için devletin kasasından da para çıkmamış olacaktı. İhaleye üç şirket katılmıştı, bunlardan birisi İsveçli bir şirket, diğer ikisi Türk şirketleriydi. Şirketlerden ikisi, şartnamede istenen belgeleri tam olarak hazırlayamadığı için ihaleden çekilmek zorunda kaldı. Geriye tek şirket kalınca, Mardin Defterdarlığı da “yeterli rekabet ortamı oluşmadığı”nı ilan ederek ihaleyi iptal etti. Bu olaydan kısa bir süre sonra da CHP, Meclis’te, toprakların 49 yıllığına yabancılara verilmesine karşı olduğunu belirtti ve ihale şartnamesinin geri çekilmesini istedi. Epey bir tartışma oldu, sonuçta hükümet şartnameyi “yeniden hazırlamak” üzere geri çekti, ama hâlâ yeni bir ihale ilan edilmiş değil... Türkiye’nin mayın konusunda attığı adımlardan biri Ulusal Mayın Faaliyet Merkezi’ydi, ne oldu? Raporda, kâğıt üstünde “bir niyet” olarak kaldı. Bu konuda bize ulaşmış bir bilgi yok. Uzaktan kumandalı mayınlar da mücadele çerçeveniz içine giriyor mu ya da nasıl değerlendiriliyor? Uzaktan kumandalı mayınlar Ottowa Sözleşmesi’nin, dolayısıyla bizim de mücadele alanımız içinde değil... Ancak bu konuda yapılan uluslararası kampanyalar var, mayın gibi etki yaratan örneğin misket bombaları gibi silahlara karşı da mücadele ediliyor... Türkiye’nin hem kara mayınlarının bertaraf edilmesinde hem de rehabilitasyonda öncelikle yapması gerekenler sizce neler? Bu konuda Ottowa Sözleşmesi çok net. 7. madde BM Genel Sekreterliği’ne verilecek rapor bilgilerini ve öncelikle yapılması gerekenleri içeriyor. Buna göre depolanmış ve imha edilen stoklanmış anti Bir mayın kurbanı Recep Özer. Fotoğraf: Ahmet Şık personel mayınlarının sayısı, türleri ve miktarları, imha alanları, yöntemleri, güvenlik ve çevre ile ilgili uygulanabilirlik standartlarının, üretilen ya da eğitim amacıyla elde tutulan mayınların sayılarının, teknik özelliklerinin bildirilmesi gerekiyor. Buna sivillerin uyarılması için alınan önlemleri, iç hukukta yapılan düzenlenmeleri de eklemeliyiz. Bu raporların arkasında hedeflenen ne, siz ne talep ediyorsunuz? Mayın kurbanlarının korunması, rehabilitasyonu, yeniden sosyal ve ekonomik entegrasyonu için politikalar geliştirilmesini talep ediyoruz, buna protez de dahil tüm tedavi ile, psikolojik destek ve yetenek mesleki eğitim, küçük iş programları da dahil. ???
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle