17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 NEVİN SUNGUR ;<>• 22 AĞUSTOS 2004 / SAYI 961 Nevin Sungur, "Irak'ta çalifırfcen çarşaf glymezsan hayati tehllke kaçınılmaz" dlyor. Ölüm tarlasında anons yapmak Önce Afganistan'a girdi, Cenk Kalesi'nde bombalar altında savaşı anlattı. Şimdi de Irak'tan bildiriyor. Hayat onun için "savaştan önce" ve "savaştan sonra" diye ikiye ayrılıyor. îpek Özbey evin Sungur Yalova doğumlu. Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nü kazanmasıyla Istanbul hayati başlıyor. Psıkolojinın onu tatmin etmediğine karar veriyor.Okuldayken pek çok iştc çalışıyor. Kehdini bulma dönemi diye tanımladığı süreçte her §eyin belirsiz olduğunu söylüyor. Dün Afganistan'dan ve bugün Irak savaşından haberler geçen Nevin Sungur'un gazeteciliğe başlaması da tamamen şans aslında... fy "b 4 N başlangıç aşamasında. Aslında o zaman başladı yurtdışı seyahatleri ve hayata bakışımdaki değişim. Sonra Haberci'ye geçtim. Gönlüm, gözüm her şeyim bu programdaydı zaten. j "Haberci gözü"nii Tiirkiye'de olup bitenlerden çok yurtdışında gezdiriyorsun. Bir nedeni var mı? ' ' Ortaokul lise ydlannda da ülkeler coğrafyasından 10 alırdım, Türkiye coğrafyası ilgilendirmezdi beni.Yalova'nın yakınlannda bir Amerikan üssü vardı. Bi Cenk Kalesi'ne girişinle değişti... Aynen öyle oldu. 11 Eylül günü, dedim kı "benbu işi takip etmeliyim". Kendimce dı§ haberlere yardım etmeye başladım, ama sürekli "ben Afganistan'a gitmeliyim" diyordum, takıntı halinı aldı. Başlangıçta NTV'nin seni Afganistan'a göndermek konusunda çekincesi oldu mu? Kadın muhabir olmaktan kaynaklanan bir şey olmadı, ama orada yeni olmamdan kaynaklanan bir çekince oldu. Nevin Sungur, 11 Eylül saldırısının ardından Afganistan'a gitmekten baska hiçbir amacının oltnadığuu söylüyor. hiçbir şey yapamıyorum, beklemek çok zor. O kadar uzayınca merkezden "Ekip değiştirelim" dedıler, ben kabul etmedim. Bir şey yapmadan geri dönmek çok ağır gelecekti. Sonra yeni gelen teknik ekiple devam ettim. Bekleme suremız 45 günü buldu. Sonra Afganistan'a girdik. Cenk Kalesi hıkâyesı patladı. Ondan sonra benim kariyerim, işe bakışım, pek çok şey değişti. KELİMELER ÇIĞLIK GİBİYDİ Ne olursa olsun doğru kelimelerle konuşmak zorunda olduğun düşünülürse, bombalar altında olmak kadar, orada anons yapmanın da zorlukları var, değil mi? Aslında ilk kaleye gırış anından itibaren ben yoktum. Otomatik bir şey, insanın içgüdüsü herhalde, kendimi tamamen oraya bırakmıştım.Sonradan anonslarımı izlediğimde planlanmış bir anons yok. Ne hissedıyorsam o. Bütün kelimeler ağzımdan çığlık gibi çıkıyordu. Peki ölüm korkusu? Kalenın içinde yarım saat kaldık. Oradayken değil, ama çıktıktan sonra rüyalanmda gördüm, bu olasüığı düşündüğümde korktum. Sorgulama başladı mı, hayata dair? O zaman değil, ama Irak'tan sonra evet, başladı. Bir de iyi bir iş çıkardığında onun heyecanına da kaptırıyorsun kendini. Başannın sarhoşluğunda sorgulamak aklına bile gelmiyor. Ama sonra sorguluyorsun. Neredeyse Irak'a giden bütün kadın gazeteciler çarşafla resim vermeye başladı.Çarşaf giymek zorunluluk muydu? Eğer çarşaf giymezsen hayatın tehlikeye giriyor. Şiilerin olduğu bölgelere gittiğimde çarşaf giymek zorundaydım, baş •Gazeteciliğe nasıl merak sardınız? Çok tesadüfen başladı her şey. Ablam gazeteciydi, o zaman bile aklıma gelmedi, merak bile etmezdim. Yine iş aradığım bir dönemde bir arkadaşım "Tempo'da eleman arıyorlar, çalışmak ister misin" dedi, başladım. Cemiyet haberlerinin olduğu sayfaları yapıyordum. îş giderek hoşuma gitmeye başladı. Savaş Ay'la tanıştım, onunla A Takımı'nda çalıştım, gazetecilikte bana çok şey öğretmiştir, zim çocukluğumuzda etrafunızda Amerikalılar, Hollandalılar yaşardı. Onları merak etmeye başladım, farklı insanlar, farklı dil... Sonra ben hep gitmek istedim. Bunun bir etkisi var mı acaba? Olabilir gibi geliyor bana. 38 yıla kaç ülke sığdırdın? 6570 ülke gördüm. Bunun büyük bölümü Haberci programını yaparken oldu. NTV'ye geçtin ve zannediyorum mesleki anlamda hayatın Afganistan'da Sonra NTV seni savaşa göndermeyi kabul etti. Ama yolculuğun hiç de kolay olmadı değil mi? Önce Tacikistan'a başka ekip gönderildi, ben hayal kırıklığına uğradım. Sonra dedilerki "hazırlan özbekistan'a gidiyorsun", dünyalar benim oldu.özbekistan'a gittik. Beklediğim gibi olmadı, yaklaşık bir buçuk ay beklemek zorunda kaldım. Sınır açılmadı, bir taraftan orada olmaktan dolayı mutluyum, ama bir taraftan EN KEYİFLİ SİGARA Irak savaşı patlak verdiğinde senin oraya gitme sürecin nasıl işledi? Bir muhabir olarak her zaman dünyanın gozünün üzerinde olduğu yerde görev yapmak istersin. Ben Kuzey Irak'a gitmek istedim. O zaman Türk ordusunun da oradan girme ihtimali vardı. Kuzey daha karışık olur diye düşündüm. Ama oraya gitmem aylar sürdü . Turk sınır kapısı kapalı olduğu için îran'dan girmeye karar verdik, ama îran izin vermiyordu. Ben resmi yollardan gidemiyordum, NTV Genel Müdürü Cem Aydın'a gittim. "Biz gidiyoruz, izin veriyor musun" dedün. Bana dedi ki; "Kaçakçüarla falan gireceğini soylüyorsan, bana planını getir ve ikna olayım". Kontaklarla konuştum. Kameraman Cumhur Ayar'la gidecektik ve Cem Aydın'a kabul ettirdik. Sınıra gittik, uç gün kar nedeniyle yollar kapandı. Katırlarla geçecektik, ama olmadı, biz de yaya olarak gitmeye karar verdik. Bir gece yarısı o geceyi hiç unutamıyorum kapıya bir kamyonet geldi. Zifiri karanlık. Doluştuk arka tarafa. Kimsenin yüzünü görmüyordum. Kürtçe konuşuyorlardı. Nereye gittiğimiz belli dcğildi. Bir yere geldik, yol kapanmıştı, yine geri dönmek zorunda kaldık. Her seferinde heyecanlanıp sonra böyle ortada kalmak çok yıpratıcı. Geri gittik, 2 saat bekledik, yol açılmış, yine hareket ettik. Oldukça zorlu bir yolculuk olmuş... Evet. Karnyon bizi dağın başında diğer kaçakçüarla birlikte bıraktı. Yürümeye başladık. Her taraf karanlıktı, bir tek ay vardı, onun sayesinde yolumuzu görüyorduk. Sonra Iranlı askerlerle karşılaştık, herkes bir tarafa dağıldı, ben yere oturdum ve "Nevin bu iş buraya kadar" dedim. Askerlerden biri, beni erkek sanıp sırtıma yumruk attı. Yakalanmamak için sesimi çıkarmadım, ama ekip dağıldı. Neyse geçtik sının ve Erbil'e doğru yola çıktık, hayatımuı en keyifli sigarasını bu yolda içtim. ka türlu gezdirmiyorlar. Bir iş çıkarabdmek için bunu yapıyorsun. Gazeteci arkadaşların öldürüldüğünde vazgeçmeyi düşündün mü? Bir arkadaşım mayınlardan öldü, diğerı olu bulundu. Evet, o zaman düşunuyorsun Hani polisadliye muhabirleri pek çok kişiyi gözyaşlarına boğan bir haberi izlerken, artık alışmış olduklarından tepkisizdirler ya, sana da oldu mu bu? tnsanı katılaştırıyor mu? Çok rahatsız edıci bir şey aslında, ama evet Her şeye ıstatistiksel yaklaşmaya başladığında katılaştığını hissediyorsun. Kendinden sıkıldığın oluyor. însanların özeliyle bağlantı kurduğunda senin bir istatistik peşinde koşman ağır geliyor. Gelelim Irak halkına. Ne durumdalar? Daha önce de savaş yaşamış, ama şimdi her şeylerini kaybetmiş durumdalar. Saddam yönetiminde karşılayabildikleri en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyorlar. Entelektuel kesim ülkeyi terk etmiş. Dolayısıyla geriye kalan insanlar pasif kalıyor. Irak halkı Saddam'ı bile özlüyor. İnsanlar Amerika'nın filmlerde görüp etkilendikleri savaş gücünün gerçeğini görüyorlar şimdi. Sence hâlâ "Güçlü Amerika" imgesi sürüyor mu? Amerikan filmleriyle ilgisi yok, çok zayıflar. Amerika herhalde en zavallı konumunu yaşıyor. Amerikan askerleri neden savaştıklarınıbilebilmiyorlar. Eskiden Irak içinde ABD'yi destekleyenler vardı, artık onlar da yok. Başbakan Erdoğan burada Irak'la ilgili bir açıklama yaptığında orada nasıl yankı buluyor? Türkiye çok büyük bir güç tabii. Oradaki Kürt grupları çok tedirginler, ama bir yandan da ABD'den aldıkları destekle söz soyleme hakkına sahip olduklarını düşünüyorlar.Halkın Türkiye'ye bakışı ise, bazıları çekiniyor, bazıları öfke duyuyor. Ama her demeç bir tepki yaratıyor. ABD'nin kurduğu hükümetin bir anlamı var mı? ' Hiç yok. Başlangıçta bir umut vardı, ama şimdi hiçbir anlamı yok. Bir de iliştirilmiş gazetecilik ve sansür meselesi var... Ben iliştirilmiş gazetecilik denen şeyi yaşamadım. Pentagon kaynaklı bir fikir bu. Geçen yıl Amerika'ya gittiğimde Pentagon'da bu işi yapan adamlarla konuşmuştum, onlara göre başardı bir operasyon. Demek ki orada bir pislik var. Bu adamlar medyayla nasıl işbirliği yapabileceklerini, nasıl yönlendirebileceklerini tatbik etmiş oluyorlar. Medya ne kazanıyor? Anı anına goruntüleri aktarmak çılgınlığı yaşanıyor. Reyting savaşlannın kirli yüzünün büyük bir boyutu bu. Öyle bir saptırması var ki bir süre sonra oyun gibi gormeyi başlıyorsun. Kadınlık durumun, ilişkilerin nasıl etkilendi? Onun bedelini bir şekilde ödüyorsun hayatta. Ilişkilerine yansıyor, başına buyruk oluyorsun. Belki de aslında başına buyruk olduğun için o işleri yapıyorsun. Bu, ilişkilere, ozel hayatına çok yansıyor. Biraz kadınlar için çizilen duyguları kaybedıyorsun. Hani ilişkide klasik kadın tavrı çizilir ya. Öyle bir şey olmuyor, artık... •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle