22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 SINEMA 15 ŞUBAT 2004 / SAYI 934 İyinin adı, kötünün tadı ; Yeşilçam, yılda 300 film yapılan dönemlerde sinemanın iadıydı... Bir iyiler vardı, bir de kötüler. Yıldızlar iyi oyuncu olur, elini kolay kolay kötülüğe sürmez, sürse de bunu hep birilerini korumak adına yapardı. Sarışınlar, vamplar, Yeşilçam'ın kötü kadınlarıydı. Baştan çıkarır, yuva yıkar, yalan söyler, adam bile öldürürlerdi. Neriman Köksal, Suzan Avcı, Sevda Ferdağ, Aliye Rona, Handan Adalı... i Berat Günçıkan S aflardaimanetti, bir yanda iyiler vardı, diğer yanda kötüler. İyiler cennetlik, kötüler cehennemlikti... Bütünherşeybeyazperdede olup bitiyordu, ama hayatla karıştırmadan olmuyordu. Kendini filme fazla kaptıranlar, birikmiş öfkelerini tükürükle karışık perdedeki "kötü"lere akıtıyordu: Tuh gözü kör olmayasıca edepsiz... Boyun devrilsin emi, sarı çıyan... Film boyunca iyilerin safı tutulsa da imrenilen kö tüler oluyordu oysa. Çünkü renk, coşkıı onlardaydı, bu yüzden iyilikler unutıılsa da kötülükJer olanca rengiyle akıllarda kalıyordu... Elbette kötülerin tarihi sinemanın tarihi kadar eskiydi ve Türk sincmasında ilk yönetmenlerle yani Muhsin Ertuğrul'la başlıyordu: Aysel Bataklı Damın Kızı haldenanlayanbiradamken oğlu baştan çıkardığı kadınlara her turlu kotuluğü eden, kumaroynayan, alkolıkliğin sınırlarında dolaşan, sürekli kötülük planları kuranbirgençolurdu... Kötülük asla başrole çıkarılmazdı... "Dişi Şeytan" fılminde Neriman Köksal ve Erol Tezeren... Altta Suzan Avcı. Sevda Ferdağ ""Şehvet Kurbanı" filminde Tsolda). Cahide Sonku da kötü kadın rollerini oynamıştı, ama... Ertuğrul'unyönettiği "Istanbul'da Bir Faciai AşkŞişli Güzeli Mediha Hanun'ın Facia'i Katli" filmi gerçek bir olaydan yola çıkarak çekilmişti. Bir Mediha yaşamış, rolü ise Anna Mariyeviç isminde bir BeyazRuscanlandırmıştı.O dönemde bir Müslümankadınınbırakınbırfahişeyi oynaması anne rolüne çıkması bile günah sayılıyordu. Film ekibi daha çekimler sırasında saldırıya uğramıştı, nasıl ol ur da çarşaflı kadınlar filme çekilirdi... CahideSonku'nun Aysel Bataklı Damın Kızı'yla başlayıp Şehvet Kurbanı'na uza yan rollerinde de kötülük bir imge olarak kullanılıyordu, ama belli belirsiz de olsa kötülüğün arkasında iyilik, iyiliğin arka sındadakotülükyattığıseziliyordu... Sinemanın Yeşilçam adını alması ellili yılları bekleyecekti... Hayatın akışı, politika ve ekonomi ile birlikte sinema da yön değiştirmişti. Ama bu değişım seyircinin her şeyi m iibah göreceği anlamına gelmiyordu.. Onun kızı iyi aile kızı, oğlu mert, cesurvedürüst bir adam olmalıydı... İyi ailekızı aslaöpüşmemeliydi, sevişmemeliydi... Belki de yoksull uğun ortak bir yaşam hali olmasından, Yeşilçam'da fakirler asla kötü olmazdı... Kötülük zenginlerın işiydi... Servet düşmanlığınınkomünistlik ilan edilmesinden olacak, çatışma iki karakterle dengelenmeye çalışılırdı. Zengin baba ki çoğıı zaman Hulusi Kentmen oynardı bu rolü, ıyı kalplı, sevecen ve Bubırturlu kendine güvenemeyen.yeniye alışamayan, küçümsenen, kendi halinebırakıldığında kontrolden çıkacağınainandırılan kalabahklariçin çokönemliydi. İyilerin kazandığı mutlu sonlarla hem kendilerini onaylıyor, hem de toplumsalaidiyetlerinigüçlendiriyorlardı... Kötüler decezalandınlmalıydı elbette... Insan kendi içinden gelen köt uliığün sesi ni de dinleyemezdi böylece. . Kendını herhangi bir ölümlü olarak görmekten uzaklaşır, iktidarların işine nasıl geliyorsa o kalıplar içine girerdi. Kendısı bir şey yapmasa da iyiliğin de kötülüğün dekarşılığınıbu~fl^ lacağınaınanırdı.Beklet\ meyi öğrenirdi, uysallığı \ \ veusluluğu...Paragibıköt tülük de yastık altında kalırdı... Nasıl başedeceğini bilemediği kötülüğünün yarattığıutançlasusarvedinler . di... Yeşilçam işte bu dengelerı gozetiyordu. Kötü kadınların başını Aliye Ronaçekmiştı... İstcrsalonkadınıolsun, isterköykadını, rolükotulükse,yuzunü ve gövdesini sertleştiriverirdı... Gözleri daha bir kararır, dili sivrileşirdi... Sana Dönmeyeceğim filminde asalet düşkünü t bir genç kadından, torununu istemeyen bir babaanneyedönüşurkenyuzüne asla birgülümsemeyerleştirmemişti...Poyraz Osman filminde ıse yine asalet düşkünü bir kadın rolündeydi. Aılenın mırasının uzaktan bir akrabaya, dürüst, kendi ha linde bir kasabalı genç adama Ayhan Işık'a kalmaması için elinclen geleni esırgememiş, kızını Işık'la birlikte olmaya zorlamıştı... Neriman Köksal, kötü kadınlığın her halini üzerinde toplamıştı, ama ona asıl ününü sağlayan cinselliğini ulu orta sergilemesiydi... Kolay kolay öpüşmez, sevişmezdiamavücudununhalleri.sigarasını tutuşu, gözlerini kısması şehvetı getirir beyazperdenin ortasına yerleştirirdi. Onun için hoşuna giden erkekle birlikte olabilmck için her yolmübahtı... Ellili altmışlı yıllarda pek çok erkeğin cinsellikidolü olmayı başarmış, anneannerollerinesoyunduğuyıllarda bile belli belirsiz de olsa cinselliği ni diri tuttuğunu göstermek^ ten çekinmemişti. Köksal Yeşilçam ın ilk sarışmlarındandı ve kendisinden son ra gelen pek çok kadın onun yerini almak için saçını sarıya boyatacak, ,y gövdesini oyunun bir parçası haline getirecekti s amaçokazıbaşarılıolabile) fj cekti. Suzan Avcı o çok azdan bıriydi... Çünkü kötülük de iyi bir oyunculuk kadar, kötülük halınin zenginliğine, çeşitliliğine ve gücüneinanmayı, insanı iyi tanımayı ve ondaki kötülüğü ortaya dökmekten çekinmemeyi geM \\ rektiriyordu... Avcı da tıpkı Köksal gibi bunu becerecekti... Kötü vamplar... Diclehan Baban'ın çekik gözlerini banndıransertyüzhatlan.onuntehlikeli bir kadın olduğunu, her an bir fettanlık yapabileceğini gösteriyordu. Bazen komşusunun kocasını baştan çıkarıyordu, bazen kimsesiz kızları kötü yola düşürüyordu. En sık ust\ lendiği rollerden biri randevu evı sahipliğiydi.. Handan Adalı da kötülüğü sa rışınlıkla buluşturan oyuncular dandı. Uzun boyıı ve gü/el yüzüne rağmen daha çok salon ve kent filmlerinin kötükadınıolmasınaneden,şehlabakışlarıydı... Kötülüğü için iyiliğiyem olarak kullanıyordıı. Evini terkctmiş veortada kalnıış bir genç kıza, kollayıcı, koruyucu melek yüzüyle yaklaşıyor, onu ikna ediyor sonra da randevu evine satmaya, ya da kendine ait randcvuevinde çalışmaya zorluyordu. Aliye Rona'nın dışında bütün oyuncular vamplıkla kötülüğün atbaşı gittiğinigösteriyorlardı... Yeşilçam aslında toplumun bilinçaltını da, yargılarını da kullanmayı öğrenmişti. Vamp kadına övgünün toplum tarafından onaylanmayacağınıbiliponukötülüklebuluşturuyordu, ama sadece erkek seyircinin değıl kadın seyircinin deiçindesaklı tuttuğuşehveti yerinden oynatarak onu filme bağhyordu... Sevda Ferdağ da o kadınlardan biriydi. (iuzeldi, seksiydi, akıllıydı. Erkek Ali filminde küçük bir kızı kırbaçlarken kötülüğün sınırlarını zorluyordu. Muhabbet Kıışu'nda lüks hayat arzunu yerine getırmek için kocasını zengin bir adamla aldatmaktan kaçınmıyordu. Kardeşler Kavgası'nda işi, iki kardeşi birbirinedüşürmekti... Ferdağ, kötü kadın rollerini de yedeğinde tutarak karakter oyunculuğunun güçlü isimlerinden biri olmayı başarmıştı... Seyirci kötüleri iyiler kadar sevmişti, ama sonunda sinema Yeşilçam olmaktan çıkıp kendine bir başka kimlik edindi. Burada her iyide bir kötü, her kötüde bir iyi van vardı... Saflar ve kafalar kanşıyordu,amabunadaalışılacaktı...# BAŞKENT GÜNLERİ Deniz ülkesinde yaşayan kız D Müşerref Hekimoğlu üşümde Hıfzı Topuz'u gördüm, yanında Melih Cevdet. Uzaktan, çok uzaktan seslendi bana, yine Annabel Lee şiirini dinletti. Sevdalı şiirlerden söz ederken bu şiiri düşünürüm her zaman. Oysa Melih Cevdet'in başka şıirleri, sevdalı dizeleri de var ama benı en çok Annabel Lee etkiledi. Özellikle Melih Cevdet okuduğu zaman. Tüm güzelliklerin solduğu bir dönemde yaşamın gizemini o dizeler duyurur bana. Son günlerde, hırsızlığın, hoyratlığın, yalanın, sevgisizliğin kol gezdiği dönemde Annabel Lee'nin güzel gerçeği daha çok yerleşiyor belleğime. Gelin birlikte okuyalım. ANNABEL LEE Seneler, seneler evveldi; Bir deniz ülkesinde Yaşayan bir kız vardı, bıleceksıniz tsmi Annabel Lee; Hiçbir şey düşünmezdi sevilmekten Sevmekten başka beni. O çocuk ben çocuk, memleketimiz O deniz ülkesiydi, Evet! bu yüzden (şahidimdir herkes Ve o deniz ülkesi) Bir gece bulutun rüzgârından Üşüdü gitti Annabel Lee. Sevdadan yana, kim olursa olsun, Yaşça başca ileri Geçemezlerdi bizi; Ne yedi kat gökdeki melekler, Nc deniz dibi cinleri, Hiçbiri ayıramaz beni senden Güzelim Annabel Lee. Ay gelip ışır hayalin eşirir Güzelim Annabel Lee; Bu yıldızlar gözlerin gibi parlar Güzelim Annabel Lee; Orda gecelerim, uzanır beklerim Sevgılim, sevgilim, hayatım, gelinim O azgın sahildeki, Yattığın yerde seni. Sevdalı değil karasevdalıydık Ben ve Annabel Lee; Göklerde uçan melekler bile Kıskanırdı bizi. Bir gün işte bu yüzden göze geldi, O deniz ülkesinde, Üşüdü rüzgârından bir bulutun Güzelım Annabel Lee; Götürdüler el üstünde Koyup gittiler beni, Mezarı ordadır şimdi, O deniz ülkesinde. Biz daha bahtiyardık meleklerden Onlar kıskandı bizi,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle