14 Haziran 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hayat Fatih Türkmenoğlu ggeüziznecle [email protected] Yaşayan müze: Cumalıkızık Cumalıkızık bana bu sefer çok iyi geldi. Cin aralığı dedikleri o dar mı dar sokak, tüm köyden akan sular, bakımlı evler harikaydı. İlle de kötü bir şey söyle diye tutturursanız da satılan lüzumsuz Çin malı hediyeliklerden bahsederdim. Ama sormadınız, söylemedim... Bursa’da “kızık”la biten 7 köy varmış; bugün 5’i ayakta. Ama bütün ihtişamıyla, neredeyse hiç bozulmadan günümüze kadar kendini koruyanları sadece Cumalıkızık olmuş. Osmanlı döneminde kırsal yaşamın nasıl olduğunu merak edenlere canlı bir plato burası. İnsana iyi geliyor, sakinleştiriyor, mutlu ediyor. Cumalıkızık, benim 20 yıldır gittiğim bir yer. Son zamanlarda biraz fazlaca turistik olsa da hâlâ çok güzel. Buyurun kerpiç, taş, ahşap karışımı evler, cumbalar, dar sokaklar, kapı tokmakları. Tüm verileri alt alta yazıverince geçmişe dönük sosyolojik ve antropolojik okumanın çoğu tamamlanmış oluyor. Avluda duran hayvanları, erkeklerin ve kadınların çaldıkları iki ayrı kapı tokmağıyla ev halkının yabancı erkek konuğa karşı kendini hazırlamasına fırsat verildiğini, dışarıdaki ocaklarda ekmeklerin pişirildiğini, “böcek” denen odalarda ipekböcekçiliğinin yapıldığını, “hayat” denen üçüncü katların daha çok yazlık olduğunu görüyorsunuz. Orta katların alçak tavanlarının, sert geçen kış aylarında daha kolay ısınmak için özellikle böyle olduğunu da. Birden sis perdesi kalkıyor, sakin, dingin ve güvenli bir hayat, sizi sarıp sarmalayıveriyor. ahududu merkezi Bursalı rehber Aykan Özyürek bize eşlik etti. Sabah erkenden yola çıktık. Köyde yer sofrasında harika bir kahvaltıyla da güne başladık. Hadi biraz köyün tarihinden bahsedeyim size: Oğuzlar’ın boylarından biri olan Kızıklar, kendilerine gösterilen yedi ayrı arazide, yedi ayrı köy kurmuşlar. Her bir Kızık beyi, Oğuz boylarından kızlarla evlenmişler. Hatta birbirine “bir sigara içimlik mesafede” olan köylerde yaşayanların tamamı, birbirleriyle akrabaymış. “Kızık” da, öz Türkçede “töreye saygılı” demekmiş. Günümüzde haritada var olan beş tane Kızık köyü bulunuyor: Derekızık, Hamamlıkızık, Cumalıkızık, Fidyekızık ve Değirmenlikızık. Her bir köye, bulundukları mevki veya sağladıkları hizmet sebebiyle isimleri verilmiş. Tahmin edeceğiniz gibi, Cuma namazlarının kılındığı camisinin bulunması sebebiyle, burası da Cumalıkızık ismini hak etmiş. Diğer tüm köyler ne yazık ki Yunan işgali sırasında yıkılmış, yakılmış. Kestanesi, kirazı ile nam salmış olan Cumalıkızık ise bu zorlu günleri tek bir yara almadan atlatmayı başarmış. Bursa’da inşa edilen ilk padişah camisi ve külliyesi Orhan Cami’nin meyveleri buradan gitmiş. Osmanlı’nın ilk sarayı olan Bey Sarayı inşa edilince meyve ve sebze Cumalıkızık’tan taşınmış. Nereden bakarsanız bakın, tüm heybetiyle Uludağ’ın göründüğü köy ve çevresi, bulunduğu mikro klima itibariyle bölgenin en lezzetli tarım ürünlerinin yetiştiği yer oluvermiş. KAHVALTI EVLERİ MEŞHUR Cumalıkızık, kahvaltı evleriyle ünlenmiş. Köyde bulunan 300’e yakın evin neredeyse yarısı tescilli. Birçok ev de, kahvaltı evi olarak hizmet veriyor. Ortada sobanın yandığı salonlarda, kış mevsiminde yerde oturuluyor. Kişi başı ödenen ücret 40 – 50 TL. Sonsuz serpme kahvaltı, ortadaki siniyi dolduruyor. Mekân sahipleri, reçellerin ev yapımı olduklarını söylüyor. Özellikle ahududu reçellerini çok beğendim. Zaten köy, ahududusuyla da meşhurmuş. Hatta her yaz ahududu festivali düzenlenirmiş. Cumalıkızık, UNESCO Tarihi Miras Listesi’nde. Tabir yerindeyse çivi çakmak için izin almak gerekiyor. Ayaklara masaj yapıyor Dağdan gelen su, özellikle bahar aylarında köyün sokaklarının ortasından akıyor. Mimari bu şekilde tasarlanmış, yollar böyle bir eğimle inşa edilmiş. Bahçe sulamada, temizlik işlerinde kullanılan su, bu şekilde doğal olarak da tüm köyü dolaşmış. Sokakların tam ortalarındaki eğimle, binaların zeminleri zarar görmemiş. Ayrıca köyün hiçbir sokağı çamura bulanmamış. Bu eğim, aynı zamanda kağnı arabalarının dengeli bir biçimde seyrini sürdürmelerine de yardımcı olmuş... Sokaklar kayrak taşı döşeli. Rehberimiz Aykın’ın anlattıklarından çok şey öğrendim: Kayrak taşında yürümek, ayaklar için ciddi masaj etkisi de yaparmış. Cumalıkızık, günümüzden 300 yıl kadar evvel şiddetli bir yangın geçirmiş. Bütün köy harap olmuş. Tamamen kül olan eski caminin yerine aynısı inşa edilmiş. Tam olarak ne zaman yapıldığı bilinmeyen bu cami, süslemeleri ve sade işçiliği ile çok ilgi çekici. Erken dönem Osmanlı köy yerleşkesinin olmazsa olmazı olarak da köyün en merkezinde. Hemen yanında bir kahvehane, bir ulu ve eski çınar ve küçük bir meydan. Paralel planlarda da olası saldırılara karşı köyü ve köylüyü korumak maksadıyla bitişik nizamda inşa edilen cumbalı evler. TADINA BAK Orhun Atmış Ajanda [email protected] Hayır denemeyen lezzet... Top şeklindeki hamurun içine doldurulmuş özel krema ve üstü eritilmiş çikolata kaplı, nispeten hafif bir tatlı: Profiterol... İstanbul’da Beyoğlu’ndaki İnci, Türkiye’de profiterolün ilk yapıldığı mekân diye geçiyor. En ünlüsü de o. Onun dışında Kurtuluş’ta Nazar Profiterol, Teşvikiye’de Bahar Pastanesi, Cihangir’de Savoy, Anadolu Yakası’nda ise Beylerbeyi Profiterol ve Baylan Pastanesi gibi seçenekler mevcut. SATIN AL Melek Mosso, ‘Sonrası Kalır’ diyor Kendine has tarzı ve sesiyle müzik dünyasının DİNLE en popüler yorumcularından biri olmayı başaran Melek Mosso, “bir ayrılık hikâyesini anlattım” dediği “Sonrası Kalır” adlı kısa albümünü yayımladı. Albümde, “Kızgınım”, “Ağlarsam” ve “Gel Desem de Gelme” isimli 3 şarkı bulunuyor. Albüm, Edip Cansever’in aynı adlı şiirinden ismini alıyor. Çimler midelerini rahatlatıyor... Kediler ve köpeklerle hayatlarını paylaşanlar ama özellikle kedileri olanlar hayvanlarının çim yemeye meraklı olduğunu fark etmişlerdir. Kedilerin içgüdüsel olarak tüketmeye ilgi gösterdiği çimler, onların midelerini rahatlatıyor. Midelerindeki tüy yumaklarını çıkarmalarını sağlıyor, bağırsak hareketlerini düzenliyor. Bu nedenle alışveriş sitelerinde ve marketlerde çok cüzi miktarlarda kedi çimleri satılıyor. Bakması ve büyütmesi de zahmetsiz olan çimleri deneyin derim... ‘Anadolu’nun Gözyaşları’ OKU Yaşar Yılmaz’ın yazdığı “Anadolu’nun Gözyaşları” isimli kitap, Anadolu Kültürel Girişimcilik etiketiyle yayımlandı. Kitap, büyük çoğunluğu 18301922 yılları arasında, Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden farklı yöntemlerle yurtdışına götürülmüş, günümüzde Avrupa ve ABD’deki müzelerde sergilenen tarihi eserlerimizin kapsamlı envanterini sunuyor. Kadın savaşının baladı ve öyküleri Tiyatro emekçisi Ayşe Lebriz BerİZLE kem, canlı performansıyla bir balad ve üç öyküyü Zoom üzerinden iki haftada bir pazar günleri anlatıyor. İlki 4 Nisan’da yapılan gösterimin ikincisi 18 Nisan’da devam edecek. Berkem’in kurucusu olduğu Biteatral’in projesi olan ilk gösterimi 21 Ocak 2021’de gerçekleşen “Hikâyelerimiz”in dekor ve kostüm tasarımı Zeynep Erdem, müzik Erkan Yalçınkaya, afiş ve görsel tasarım Gülay Ayyıldız Yiğitcan imzalarını taşıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle