Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Hayat Fatih Türkmenoğlu ggeüziznecle fatih@fatihturkmenoglu.com Lviv’de bir ölüler şehri: Lviv’in en ünlü gezi parkuru bir mezarlık Restorasyon çalışmaları 2005 yılında sona erdi. Açılışını Polonya ve Ukrayna cumhurbaşkanları birlikte gerçekleştirdi. Açılış, yağmurlu bir sabahta gerçekleşti. O gün, artık nihayet gelen barışın ve ileriye doğru gidecek bir hayatın sembol günlerinden biri oldu. Liçakiv Mezarlığı, yabana atılır gibi bir yer değil. Ebedi istirahate çekilmiş 400 binden fazla sakinin arasında binlerce asker de var. Bolşevik İhtilali, PolonyaUkrayna Savaşları ve 1. ve 2. Dünya Savaşı’nda hayatlarını kaybettiler. Çoğunun adı, adresi belli değil ama buradalar. Liçakiv Mezarlığı Gezemeyen herkes, biraz ölür bence. Hepimiz, bir kanadı kırık kuş gibiyiz bu sene. Hafta sonu, hafta içi, saat 9, yılbaşı dört gün, bakkala gidersin, arkadaşa olmaz falan; bu organizasyon bile insanı gerer. Sokakta özgürce yürümek, benim için en temel ihtiyaç. Mış meğer. Aklıma estiği zaman istediğim yere gitmek, ne kadar değerliymiş meğer. Bu hafta, size bir ölüler şehrini anlatayım dedim. Duruma uygun olsun, fazla canlı, danslı, atraksiyonlu anıları gün yüzüne çıkartmayayım. Uzaklarda da olmasın, hem de hemen yanı başımızda sayılacak kadar yakında, Lviv’de olsun... Ukrayna’nın Lviv şehri, son aylarda gezginlerin favori rotalarından biri. Kulaktan kulağa yayılan “nüfusun yüzde 80’i kadın” gibi şehir efsanelerine sakın kulak kabartmayın. Erkek kadın oranı, dünyanın diğer taraflarından pek de farklı değil. Kendinizi sokaklara atın, şehirde gezecek çok sayıda tarihi bina, müze, park var. Ama Liçakiv Mezarlığı, tüm turist noktalarının içinde, en çok ilgi çeken yer. Liçakiv Mezarlığı, şehir merkezinden neredeyse yürüme mesafesinde. Yürümek istemezseniz, otobüs ve tramvayla da ulaşmak çok kolay. Buenos Aires’teki Evita Peron’un da yattığı Recoleta Mezarlığı kadar ünlü. Tüm yazarlar, şairler, politikacı ve oyuncular, dünya çapında tanınan opera sanatçılarının mezarları burada. Ama ne mezarlar… Yazıtlı, heykelli birer sanat şahaseri. Lviv’e gelen her turistin mutlaka gezdiği mezarlığa rehberli turlar düzenleniyor. Bazen yarım gün boyunca Liçokiv’in edebiyat, politika, sanat dolu köşebaşlarında uzun sunumlar dinleniyor. Bize çok da uzak olmayan bu coğrafyada yaşananlar ve yaşayanlar, bir şerit gibi gözlerinizin önünden geçiyor… Rehberimiz son derece heyecanlı, anlattıkça canlanıyor: 400 binden fazla mezar var burada. Yazar Wladyslaw Belza, şair Sewryn Gorczyriski, bakın bu mezar dünyaca meşhur sopranomuz Solomiya Krushernytska’nın. Fotoğrafını da gördünüz mü? Uçsuz bucaksız görünen, heykellerle ve birbirinden değerli mermerlerle bir müzeyi andıran mezarlık, Lviv’in Liçakiv bölgesinde. Kurulduğu 1787 yılından beri, entelijensiya ve üst sınıfın edebi istirahat adresi oldu. Peyzajına büyük önem verildi. Projesini üniversitenin botanik bahçeleri şefi Karol Bauer hazırladı. 1800’lerin ortasında mezarlığın biraz daha büyütülmesine karar verildi. Bir başka mimar, Tytus Tcorzewski, mezarlığa inanılmaz meydanlar, değişik geçişler ekledi. Liçovski, bölgenin en değerli hazinesi haline gelmişti. Tcorewski’nin adı, büyütme projesiyle ölümsüzleşti. Maalesef tarih ağlarını ördü, öngörülemeyen değişimler ülkeleri böldü, insanları ayırdı, şehirleri sildi geçti. Lviv, 2. Dünya Savaşı sonrasında Sovyet toprağıydı. Böyle mezarlıklar falan da bu yeni rejimin pek tasvip ettiği şeyler değildi. 1945’teki Yalta Konferansı neticesinde de Polonya’ya bağlandı. Mezarlıktaki birçok tarihi yapıt, hunharca yıkıldı. 1945’ten 1971’e kadar mezarlık tahribata uğradı. 1975, kaderin dönüm noktası oldu. Mezarlık, nihayet, “tarihi yapı” ilan edildi. Projelerin hız kazanması 90’lar ve 2000’lerde gerçekleşti. Çok ciddi işler yapıldı, birçok heykel aslına uygun olarak onarıldı. Bugün, sadece şehrin değil, tüm Ukrayna’nın en önemli gezi noktalarından biri, bir ölüler şehri, canlanmış oldu. Müze gibi bir “ölüler şehri” Liçakiv. Taş işçiliğinin en güzel örnekleri karşınızda. Etrafta çıt yok; oysa 400 binden fazla nüfusuyla ne kadar da kalabalık… Büyük şehirlerde her an gördüğümüz; asansörlerde, otobüslerde, yollarda karşılaştığımız “yaşayan ölüler”e benzemiyor buranın sakinleri. Gogol’un “Ölü Canlar”ında, sevimli sahtekâr Chichikov’un ticaretini yaptığı ölülerden hiç değiller. Öldüğünün farkına varmayan karanlık ruhların yarattığı ağırlıktan ziyade, bir zarif sükunet var etrafta. Gençler, kazayla gidenler, kariyerlerini tamamlayıp ölenler, yazanlar, çizenler, düşünenler, bilime gönül verenler… Bir ölüler şehri burası, her sokağında başka bir hikâye var. Çoktan yaşanmış, bitmiş, uzak raflara kalkmış hikâyeler. Ne yapalım? Hadi bir Tolstoy lafıyla bu haftanın yazısını noktalayalım. Duruma, Liçakiv’e, hepimize uygun bir söz gelsin: “Hayat bizi dört işlemle sınar. Gerçeklerle çarpar, ayrılıklarla böler, insanlıktan çıkarır ve sonunda ‘topla kendini’ der”. orhun.atmis@gmail.com Pratik ve hafif bir tatlı... TADINA BAK Evde yapılabilen en pratik tatlılardan irmik helvasını artık dışarıdan sipariş verebileceğiniz birçok yer de bulunuyor. Yılların tatlıcısı Hacı Şerif, bu yerlerin başında. Helvacı Ali’den de çikolatalı, fıstıklı gibi çeşitlerini deneyebiliyorsunuz. Üzerine dondurma koydurulan çeşidi oldukça ilgi görüyor. Çevrimiçi sipariş sitelerine de göz atabilirsiniz... Orhun Atmış Ajanda Eve kapanıp albüm yaptılar DİNLE 2020’nin eylül ayında Birkan Nasuhoğlu, Nova Norda, Canozan ve Sedef Sebüktekin, Sapanca’da birkaç haftalığına bir eve kapandı ve müzikal yeteneklerini, vizyonlarını yepyeni fikirler ile bir araya getirerek sekiz şarkı kaydettiler. Ev konsepti taşıyan bir sahnede konser verme fikrinden ortaya çıkan “EVDE”, pandemi koşullarında Canozan’ın önerisiyle beraber bir eve kapanma ve albüm kaydetmeye evrildi. Universal Music etiketli albüm, dijital platformlar üzerinden dinlenebiliyor ve satın alınabiliyor. İnsanın her hali oku İlk romanı ”Zemra” ile edebiyat dünyasına adım artan Nuran Taşhan’ın ikinci kitabı “Yaşadığım En Güzel Dün” Edebiyatist Yayınevi etiketiyle yayımlandı. “Yaşadığım En Güzel Dün”de yer alan öykülerde, insanın az önce doğmuşçasına, henüz kirlenmemiş hâliyle feleğin çemberinden geçmiş halini bir arada sunan başarılı yazar, okuyuculara en mutsuz günlerinin en mutlu günlerinden doğduğunu hatırlatıyor. ‘Güç Odağı’ üçlemesi SALT Galata’da SALT’ın davetiyle 2019’da başlatılan stüdyo ziyaretleri ve sanatçı sohbetleriyle geliştirilen “Ardıizle layan verileri yeniden kurgulayıp yorumşık”, 19 Ocak’ta, Balayan; tarih anlatısırış Doğrusöz’ün 2017’den nı şekillendiren mekân, zabu yana üzerinde çalıştıman ve sistemleri irdeleyen ğı “Güç Odağı” video üçle Doğrusöz’ün Güç Odağı vimesinin ilk mekânsal sunu deo üçlemesi, 28 Mart’a muyla başladı. Kolektif hafızayı tanımkadar SALT Galata’nın 1 katında görülebilir. DENE Plank’i denemiş miydiniz? Plank, herhangi bir şekilde hareket etmeden kaslarınızı çalıştırıp güçlendiren bir egzersiz türü. Standart plank tanımı iki elinizin üzerinde yerden 45 derece yükseklikte dengede durmak denebilir. Bu sayede özellikle karın ve kalça kaslarınız oldukça güçleniyor. Yalnız, uyaralım, ne kadar kolay gözükse de çok fazla efor gerektiriyor...