26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

5 Aralık 2020 Cumartesi 3 Alya’yla karanlığa dalıp sonra ışığa kavuştum Melisa Sözen’in Kırmızı Oda’nın Alyası’yla hepimizin hayatının tam ortasına bıraktığı yaralı kız çocuğu kendi yolunu buldu. Kapkara, kocaman gözlü, pamuk yürekli Melisa Sözen’in yolunu dinledik... “Alya beni değiştirdi, hem de çok. Hayatımın bir dönemini aldı, şifalandırdı, sarıp sarmaladı. Alya’yla çıktığım bu yolculuğun ömrümün en kıymetli dönemlerinden biri olduğunu biliyorum. Geriye bir tatlı huzur kaldı” diyor. FOTOĞRAF: Vedat Arık u Eğlenceli bir insan mısınız? Evet eğlenceli bir insanımdır, gülmeyi çok severim hatta yaramaz bir yanım olduğu bile söylenebilir. u Sevgilinizin en çok nesine gülersiniz? Kelime oyunlarına. u Pop mu rock mı? Rock. u Komedi mi dram mı? Komedi. u Kedi mi köpek mi? Bu soruyu kedim cevaplıyor. u Büyüyünce geçer mi? Yüzde yüz! u Botoks mu dolgu mu? Botoks efenim, dolgu işini riskli buluyorum. u Dizilerden hangileri? En son Queen’s Gambit, The Crown ve The Hounting Hill serisini izledim. Elif TOKBAY ha yeni vedalaştık. Alya’nın kendini ifade etme biçimine, çektiği her şeye rağmen, herkes tarafından dışlanmış olmasına rağdmdghgbüörddflddnesiddykysKesaıiakğoeeaoizaaauiaüaeemtnzIuİuErunsserçşşrelğnrkYlmkligbdyiieiiseşkttsdllrayigedklnukeiaak.öokuniuiMşk.K3innoanşnrsiedAerğğtirlmhsnrG5narrddiıaiudnboşmuieibEnzdaögimuşmizyaeaieanesdrevb,zykanyeTıuznomnsamlyşyanaaizndaikılıliey,Llnmynşşablenmem.?akdebeiaYtegbeaİısainaacBşlmrnblEııreyuıröuıiemandvy.aerBşlkeieıah.şrdsdzdnhaim.ısriiseandlddd.şşkİeenrnlaievkiıGıaet.lRtSeel,onüuerşgaisirabıeitneğeİykmmgsmmhdzileıısirndMuidbdmfzonabpdeu5ulrmaişasdıleiüe.icuensıiamtesfnblair3e.rydzAkıeiikiyaurnbkdmYen0cfulSg,toys,ğiu,lyisooanmdid’imbıeleoüeeresiğlIsriradnsrldnadğeşeoyLazrrsakponuisüar.şıatadrrğkiealDekueujkolmaeiSgÇedrşviyeliceeçinvt,syelrtnbieklmööIueneııonaorlimşzadçrlmkakaduyrrzkrğkekdidvtanridöiişstiıaemizelsr?dummtmkm.eaiayoanesgüpilns?nırıNnğnerekisendraefüilknm’aıdHeııveuietnnnkmriihkazdldnllınalılahemaeczeıaismsegögidüginlhlryşıiysrye?lıçylaaiitöseseaaşeell,isml.ofüasersaısekmeürçmperehbzolk.ge,terig.ıendse,aöin.yditnöialtairmmltz,iDğogrnreeayvgiarrriiesneeor4eaess?abekyğç0lryenrsHteededoıyr’eroidınylvryuesoaezkliabeliıairiatmtknntrymnrenpetabmpoiuzliikearşdhiiinmammeoHgee,zrmlkaeuyry“leakka.ld,.ifnıtBagltçdbiatşmeynbiKoeSae.zizaeugıerlunğeşelaans,iırDnairmaelnlırnlenzriukeçnhdueolkrnıdekideryıenoıednloahrlı,eitanaiokmıdztmcsıyelstkaetğiairyraaballenrgeılyume,yıeıyımaknmnümmsnbmnaaggrielfıdyeçöeaayuiiitepdneai.vüiretmıztlesrlenmkrdnaamantaBaaılüeimtonirmire,izsrdknabkıarzadeemkhiieekdavmaşKsnıabhyy.iserliiilnndiıüeeskiçeobyHryliıeiçmkl,imcııyll,eonrğeyeayıeeimrzlzrğiieyoerorçrıidyletindaamnitaıkkainktnrdmyinmemuedneteşuöaaanubıaaynitmnskeamıfğaçğeınnhireinilmylaesriiiny”rgpPıaarnk.knieoibleülmıyindmııbrl.stgsnerhlslnimzmeaibiaıaeuiliiHmaeiniaanmemkbarsmmötmçyn,zrtdsaioı.“eizaorezioa,baer.ıntnmiHrçeykşülneapkısyeydİaıonadrpnadnimkddcmiiıanreşajçkznsakütıdeekasıipnaiillaımeoiieryneaırşrianramrgtmlnegrevbieimşrmyoabiösclömnıdöıımeaablklltaeeinnırgmArskleeşyreiroeekscdülııraisıyırem,anıyceolbnüanniinbyngbşseeamçlmiuğbmbıu”emeığaaöbilçnnkçliıailyyilıe.rzarlasedvabnkım,eeşünsdiaakklsseikiugtçknaedi.yeriıynlanboyzgeŞnnaabsioein,lioiekzuaartuillvşbroiyorıdarıiin.eunpngişalsbviİlgakerkruküzıımnaihdiürlaaziimeoçşsedadlldiirnesrfutlraaeeyytayaütoaauaseatcmrnrnriebisklanidsbkanylh,dkiilaHndiibuıiTıunyeetnleiulyüeçtanklınteılbiıüdonyşa,esnüeidadğaamsrğşımnedüiphodişruhnkulfüreeııddnknckaidüntökneyrliailtykna,naeöaçedurbasısıknenüiyöhmsidıulğndrninaklyemiikpaüınürkmazseorainiaemnükeeaidaspenbtpkeiymkkrala’beıntrnakksykındeiagetiezoisudüğkbeerıy.eeaardysdeseaea.brmdrınyi.relantHilrfoitulkzlm.neseaaetnhezmmaaaokcvdr.iammPnmlrşdelırenşğibsraıbİıeiıizasaçkeemkmoe.amnniikdlrua;biaktdnns,ıoıİhnoollslaabğlolomnnainiaaeıedienueabilulnrnoz.ealğnrkpındmnmgs,rnldeıurr.aiçlOlm,adaay.,ç“.aednbkdmıı.luyonaakrmnon.bBbuıllenaiiıSuıaldmzıdğadKkna?iniiemğkakdçkk,isğ?rrıudıesinmzvDuiıeeğağskeeıuhaütmyokmıctekdneheınneıonbesaeneeliornevsttlkiiknudiıurudulye,kaiprğrailıedbiğlla,eeişa.iiraei.uii.lık içindeyim. Benim için çok zor zamanları da içinde barındıHIRÇIN BİRİNİ GÖRÜNCE... ran çok kıymetli bir 5 yıl oldu. Kendimde gözlemlediğim en büyük fark: “Evet” ve “hayır”larım netleşti, kendimi ifade ederken çok daha net ve rahatım. Bir gruba, bir fikre, bir şekle ait olmak zorunda hissetmiyorum kendimi. Sabit fikirlilikten kurtulmanın ve değişime açık olmanın gücünü daha iyi anlıyorum. Kendimi kendimle kıyaslamayı öğretti son 5 yıl bana, kendimin en iyi versiyonu olmak istiyorum. Bu müthiş bir rahatlama. u Alya’nın üstünden çıkaramadığı hırkası gibi... Sizin de üstünüzden atamadıklarınız var mı? Belki bir his ya da kızgınlık, yaşanmışlıkların bıraktığı tortular... Elbette var. Onlara tutunmamaya, sığınmamaya çalışıyorum hep. Nasıl başımıza gelenler bizi biz yapıyorsa bitmiş gitmiş, geride kalmış mutsuzluklar da bizi ilerlemekten alıkoyuyor. Onlar iyileştikçe hayat yeni bir başlangıç yapmama müsaade ediyorALYA’YA HAYRANIM u Alya karakteri size neler hissettirdi, kilitli duran bazı kapılarınızı açtı mı? Setten eve dönünce üstünüzde neler kaldı? Sizi zorlayan yanları ve karakterin sevdiğiniz özellikleri... Okuduğum ilk andan itibaren Cem’e (Karcı, yönetmenimiz) dedim ki “Ben onu çok iyi anlıyorum, onu çok seviyorum ve onun hikâyesini anlatmayı çok istiyorum”. Şu an her şey çok taze, set daha yeni bitti sayılır o yüzden hâlâ içinde hissediyorum kendimi. Aradan biraz zaman geçince her şey daha net oturacak muş gibi hissediyorum. u Alya sevgiye aç, sevilmek istiyor, bir yandan da karşısındaki insanı sürekli deniyor, kızdırıyor, sabrını zorluyor. Hayatınızda böyle insanlarla karşılaştınız mı? Onlara nasıl davrandınız, zırhlarını delebildiniz mi, yoksa vaz mı geçtiniz? Hepimizin temelde ihtiyacı olan şey bu. Sevilmek. Onaylanmak. Başımızın okşanması. Varlığımızın kabul görmesi. Buna ben de dahilim tanıdığım herkes de. Sadece farklı geçmişlerden geliyoruz, kimimiz daha aç o sevgiye kimimiz daha şanslı. Bu sebeple ben artık ne zave daha iyi ifade edebileceğim hisleman hırçın ya da kızgın birini görrimi. Alya’yı oynarken kendi yarasem önce anlamaya gayret ediyolarımdan kaçmadım, onunla birlikrum, belki de başka bir şeyi ifade te karanlığa dalıp sonra da ışığa kaetmeye çalışıyor. Kendi tepkilerimi vuştum. Şimdi size biraz şairane gede aynı şekilde yokluyorum, altınliyor tahminen ama romantize etdaki sebebi bulmak ve becerebilirmek değil niyetim. Dedim ya dasem iyileştirmek istiyorum. RUHUMDA YÜK TAŞIMAM u Kendinize neleri dert edersiniz? Neler sizi mutlu eder, neleri affetmezsiniz? Şunu bunu affetmem demek istemem, ruhumda yük taşımak istemiyorum o yüzden ne yargılamayı ne de kin tutmayı severim. Rijit bir kişiliğim yok, hani insanlar bir beğeni bir övgü sözü olarak “hiç değişme” derler ya ben hiç hoşlanmam bu cümleden. Umarım değişirim, umarım değişiriz ancak bu şekilde gelişir insan, sabit fikirli olmaz, yenilenir. Değişim korkulacak bir şey olmamalı. Toplum olarak da kendimizi bir yerde sabit durmaya, bir fikri ağızdan çıktıysa ömür billah savunmaya zorluyoruz gibi hissediyorum ve bunu tehlikeli buluyorum. Kusurunu fark edip özür dileyen yahut yanlışından döneni bile yaftalayabiliyoruz. Bunları dert ediyorum işte ben. Mutluluklarımsa çok fazla, hiç tanımadığım biri yoldan geçerken bana gülümsedi diye bile mutlu olurum ben. DERİYİ KALINLAŞTIRMALI u Ortalamanın üstünde bir zekâ, fazla farkındalık, sezgilerin açık olması sizce iyi mi, kötü mü? Bazı şeyleri görmemek, anlamamak, sezmemek daha mı iyi, hangisini tercih edersiniz? Bence daha iyi ama kesinlikle daha zor bir hayatı da beraberinde getiriyor. Farkındalık empatiyi geliştiriyor, empati uzlaşmayı getiriyor ve bu da kimilerinin orta yolculuk olarak negatif anlamda kullandığı ama aslında her fikri anlamaya açık olma halini, dönüşmeye, değişmeye direnmeme, kibirli olmamak gibi aslında bizi daha yaşanası bir dünyaya kavuşturacak özellikleri sağlıyor. Aynı ölçüde de hassas oluyor insan, biraz daha kırılgan oluyor, o yüzden de deriyi kalınlaştırmak gerek. Duygularımızı anlamak ama esiri olmamak istiyorum ben. u Binnur Kaya ile karşılıklı oynamak nasıl? Size neler kattı? Binnur’suz düşünemiyorum bu yolculuğu. Çok seviyorum onu. Meslektaşı olarak hayranım ona. Çok zor bir rol oynuyor. Alışılmışın dışında bir psikiyatrist izliyoruz Kırmızı Oda’da. Gülseren Hanım’ın bizzat kendisinin onayından geçen ve yine kendisinden yola çıkılan Doktor Hanım’ı öyle incelikle oynuyor ki... Dilerim daha birçok projede karşılıklı oynarız, ben hiç doyamadım Binnur’a. TERAPİSİZ OLMAZ u Terapiye inanır mısınız? Ben asıl terapisiz bir hayata inanamıyorum. Sadece kriz anları, kayıplar, mutsuzluklarda sığınılan ve destek alınan bir yöntem değil benim için. İnsanın kendini ve dünyayı anlayabilmesi, keşfedebilmesi için en kuvvetli anahtarlardan biri olduğunu düşünüyorum. Neyi hangi sebeple yapıyor olduğuna bakmak, bunun ne kadarının tercih ne kadarının öğretilmiş dayatılmış olduğunu anlamak ve kabuğunu kırıp dipte yatanı keşfetmek paha biçilmez bir şey.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle