24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAYFA 8 28 Temmuz 2018, CUMARTESİ 10 bin adımdaDışarıdan gelen çok ama oturanlar da, semtin ruhu da değişmiyor Topağacı Burak Kuru  buribaker@gmail.com Nişantaşı’yla dip dibe olmasına rağmen uzun süre tenhaydı; şimdilerde ise her apartmanın altındaki kafebarrestoran üçlemesi nedeniyle günden güne sesi yükseliyor. Demokrat Kafe’de oturuyoruz. Bu şekilde söyleyince size belki bir şey ifade etmeyebilir çünkü bu uydurma bir isim. Semt sakinlerinden gazeteci Elçin Yahşi aslında Topağacı Büfe olan yere neden “demokrat” dediğini şöyle anlatıyor: “Burada aynı anda dünyaca ünlü ressam bir masada, badanacı, mahallenin muslukçusu bir başka masada, apartman görevlileri öbür masada oturur. Hemen köşedeki lüks mağazadan alışveriş yapan kişi özel şoförünü burada oturup bekler, köpeğini gezdirmeye çıkanlar burada soluklanır, beyaz yakalılar işe gitmeden önce ayaküstü kahvaltısını burada eder.” Topağacı Meydanı’nı gören stratejik bir noktadayız. Gazeteci Deniz Alphan da bu semtin önemini anlatıyor: “Burası, İstanbul’daki ilk Beverly Hills gibi bir şeydi. İlk büyük, şık apartmanlar buraya yapılmış ve şöhretler buraya taşınmaya başlamışlardı. Belgin Doruk, Sadri Alışık, Çolpan İlhan, İzzet Günay gibi isimler burada yaşardı. 1960’lardan bahsediyorum. Yavaş yavaş aşağıya doğru indi o apartmanlar sonra.” Buranın Beverly Hills havası günümüzde de sürüyor; hâlâ ünlü oyunculara, yazarlara rastlayabiliyorsunuz. İstanbul’un Beverly Hills’i Ihlamuryolu No: 65’teki Çehreli Apartmanı, 1960’larda yapılan son apartman. Ondan önce yapılan birçok ev var ve semt o noktadan genişlemeye başlamış. Şimdi Beşiktaş’a ve Nişantaşı’na doğru uzanıyor. Nişantaşı’yla dip dibe olmasına rağmen aslında uzun süre sadece mesken olarak kullanılan bir semtken, şimdilerde her apartmanın altındaki kafebarrestoran üçlemesi nedeniyle günden güne sesi yükselen bir yer. Şöyle anlatıyor Elçin Yahşi, “Sabah Gazetesi bir dönem Nişantaşı’ndaydı, ben de orada çalışıyordum. Buradaki evimden gazeteye gidişim yürüyerek yedi dakika sürüyordu. Dönüş ise yarısı. Sebebi sokakta incin top oynadığı ve karanlık olduğu için korkumdan koşa koşa dönmemdi!” Yaz geldiğinde tenhalık daha da artarmış. Deniz Alphan, “Yazın burayı herkes terk ederdi. Bir göç durumu vardı: Yazlığa gidiş. O zamanlar yazlıklar dayalı döşeli olmuyor. Bildiğin buradaki buzdolabını, fırını kamyona yükleyip, göç motoruyla adaya ya da yazlık neredeyse oraya giderlerdi. Üç ay dönülmezdi buralara” diyor. İncin top oynama tenhalığının üzerinden 20 yıl bile geçmedi ve geldiğimiz noktada, oturduğumuz büfenin sağ çaprazında biraatıştırmalık için Kozmonot, sol çaprazındaysa şarapyemek kategorisinden Divine ve semtin yeni kahvesohbet mekânı Federal var. Bu mahallede baskı yok Hareketlilik konusunda Elçin Yahşi, “Bunu ben Beyoğlu’nun artık kadük kalmasıyla ilintili görüyorum. İnsanlar buraya eğlenmeye geliyorlar” diyor. Deniz Alphan ise hatırlatıyor: “Olsun ama burası hâlâ bir mahalle.” Semt sakinlerinin oluşturduğu profil pek değişmiyor: Müreffeh diyebileceğimiz ve okumuş insanlar. “Dışarıdan gelen çok oluyor ama oturanlar değişmiyor. Buranın ruhu değişmiyor” diyor Deniz Alphan. “Ruhu nedir?” diye sorduğumda Elçin Yahşi cevap veriyor: “Burada istediğin gibi giyinip gezebilirsin. Dedikodu yapmazlar, seni rahat Topağacı Büfe Elçin Yahşi Deniz Alphan Nişan taşı sız etmezler. Baskısı olmayan bir mahalle burası.” Mahallenin rahatlığı dükkânlarına da sirayet et miş durumda. Borderline (Ihlamuryolu 17), Sixty Beans (Ihlamuryolu 23) Sunday (Ahmet Fetgari, No: 44); yeni nesil kahveciler olmakla birlikte size bilgisayarınızla çalışabileceğiniz ortam da sağlayabiliyorlar. İstanbul gibi her an bir yerlere yetişme, bir şeyler yetiştirme telaşının normal sayıldığı bir şehirde, böyle çalışma mekânları bulabilmek önemli mesele. Sağlıklı beslenmek için Ahmet Fetgari sokak taki karşılıklı komşular Plus Kitchen ve Doğaya Dönüş, pizza yemek için ise Avukat Süreyya Ağaoğlu Sokak 13/A’daki 400 Derece iyi alternatifler. Canınız ekmek çekerse alasını bulacağınız Bröd (Hacı Emin Efendi, No: 75), tatlı yemek isterseniz hakkını verebileceğiniz Grandma (Ahmet Fetgari No: 38) da size şu anda çok yakın. Dilediğinize gidebilirsiniz. Ya da baklavanın “sunumsuz yakalanmadığı” yeni nesil baklavacı Pare’ye (Şakayık Sokak, No: 32) uğrayıp baklavanın geldiği noktaya şaşırabilirsiniz. Sokaklara dönelim. Buranın ruhunu koruyan şeylerden bazıları da semte özel dükkânlar. Mesela burada çok sayıda ressam, sanatçı oturduğu ve galeriler de bulunduğu için sık sık çerçeveci göreceksiniz. Ihlamuryolu sokak üzerinde eski insanların ellerindeki eşyaları değerlendirme geleneğinin bir devamı olarak 2. el saatçilere rastlayacaksınız. Ayrıca 1957’den beri “Yufkacı Hacı Annenin Yeri” olarak bilinen, şimdi ikinci kuşağın devam ettirdiği yufkacıyla da karşılaşacaksınız. Nişantaşı’nda pişer, buraya da düşer. Oradaki modaevleri vesilesiyle burada da mahir terziler var. Elçin Yahşi anlatıyor: “Çok önemli bir terzimiz var burada. Marka bir giysiyi bile istediğin hale dönüştürebiliyor. Herkes ona model götürüyor, dikmesini istiyor.” Peki fiyat? Telefonunuza terzi Zeliha’dan bir arı emojisi eşliğinde fiyat belirten mesaj geliyormuş. Neyse ki uçuk fiyatlar değil. Keşke kitapçısı olsaydı Atış talim veya yarışları sırasında atılan okun veya kurşunun düştüğü yere, hatıra olarak dikilen çoğunda kitabe olan taşlara nişan taşı deniyor. Bu bölge eskiden padişahların avlanma bölgesi olduğu için günümüze kadar gelen örnekler mevcut. Nişantaşı semtine adını veren taşlarla beraber bir tane de Topağacı’nda var bunlardan. Yerini söyleyeyim, gidip bir bakarsınız. Ihlamuryolu Sokak, 88 numarada, artık Çınar Apartmanı’nın bahçesinde kalan 1811 tarihli bu nişan taşının bugüne gelmiş olması İstanbul için sevindirici olmalı. Bu semtin en büyük eksikliğiyse komşu Nişantaşı’nın aksine hiç kitapçının bulunmaması. Hatta Topağacı Meydanı’ndaki gazete bayisinin gidişi gazetedergi konusunda marketlere ve bazı bakkallara muhtaç bırakmış insanları. Gezintimizi bitiriyoruz artık. İstanbul gibi taşı toprağı sembolizm olan bir şehirde, Topağacı’nın son noktasına denk düşen dükkândan daha âlâ bir son olamaz herhalde (Son, Ihlamuryolu, No: 72). Hem tatlı ve kahve de bize eşlik eder... Son #negüzelbina: Lofça Palas Mimari olarak güzel görüntüsünün haricinde eski diyebileceğimiz bir İstanbul apartmanı. Ama onu bu kadar emsalsiz yapan şey, ancak Adalar’da ya da Güney’de görebileceğiniz muhteşem begonvili. Apartmanda oturanlar da alışık olduğu için kimse size bir şey demez, karşısına geçip saatlerce izleyebilirsiniz. (Av. Süreyya Ağaoğlu Sokak) C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle