Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 TEMMUZ 2018, CUMARTESİ Bas pedalaDünyanın en özgür seyahat aracıyla bak gökyüzüne AYDAN ÇELİK SAYFA 5 İstanbul Bisiklet Rehberi’nin yazarından şehrin bu ‘masrafsız beygir’le tanışması, pedalların gündelik hayata girişi, en güzel rotalar... Ve Türkiye’den doğa, tarih, yeşil ve mavi dolu güzergâhlar. İstanbul ve bisiklet... Yan yana gelmesi ne kadar zor iki kelime, değil mi? Bir tür oksimoron sanki. Öyle değil aslında. İstanbul’un inişli çıkışlı olsa da bisikletle muhabbeti hayli eskilere gider. 1817’de Baron Von Drais’in patentini aldığı ve bu sebeple Sanayi Devrimi’nin çocuğu sayabileceğimiz bu iki tekerlekli nesne ile dünya turuna çıkan İngiliz seyyah Thomas Stevens, 1885’te Dersaadet’e geldi. Şehirde bir aydan uzun bir zaman geçirdi. Gazetelerde haber oldu. Hatta Büyükada’ya gittiğinde etrafında toplanan erkekler onun “beygir”ini masrafsız buldukları için pek sevdiler. Bununla da yetinmediler o beygiri şeytana benzettiler. (Belki de tarihte bisiklete Şeytan Arabası benzetmesi ilk defa o gün yapıldı.) İlk bisiklet seyahatnamesi Stevens, İran üstünden Japonya’ya devam ettikten birkaç yıl sonra bu kez iki Amerikalı öğrenci başlangıç noktası olarak gemiyle geldikleri İstanbul’u seçtiler. Thomas G. Allen ve William L. Sachtleben’in hedefi daha mütevazıydı: Gobi Çülü’nü aşmak ve Çin’e ulaşmak… Aynı zamanlarda bu kez bu coğrafyadan bir maceracı çıktı: Gazeteci Ahmet Tevfik Bey ve bir arkadaşı, Galata rıhtımında başlayan ve o günkü adıyla Hüdavendigâr Vilayeti olan Bursa’da haftalık bir tur yaptı. Velosipet ile Bir Cevelan, Türkçe yazılmış ilk bisiklet seyahatnamesi olarak tarihe geçti. Hikâye ‘en uzun yüzyıl’da bitmedi elbette. 20. yüzyıla da sarktı. Mesela, 1930’lu yıllarda Galatasaray Lisesi’nde okuyan 12 yaşındaki Semavi ve Turgut şehri bisikletle keşfetmeye çıktı. Sele üstünde edinilen o sevgi, sonraki yıllarda Semavi Eyice’yi dünyanın en önemli Bizans sanat tarihi uzmanlarından, Turgut Cansever’i de ‘bilge mimar’ olarak tarihe nakşetti. 1950’lerde bisiklet o kadar yaygınlaştı ki Güven Gürkan Öztan ve Serdar Korucu’nun birlikte kaleme aldığı, İstanbul’un o yıllarını anlatan Tutku, Deği şim ve Zarafet kitabında artan bisiklet kazalarından ve polisin kestiği cezalardan söz edilir. 1960’larda başlayan Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’yla beraber hadisenin spor yanı da genişledi ve gündelik hayatta bisikletin kullanımı iyice arttı. Ama ondan sonraki yıllarda bisiklet gündelik hayattan ufak ufak çıkmaya başladı. (Oysa, aynı yıllarda, Avrupa’da özellikle de Hollanda’da bisiklet bir ulaşım aracı olarak yeniden keşfediliyor ve bugün bildiğimiz noktaya evriliyordu. Bunda hem ünlü petrol krizinin hem de şehir içi trafik kazalarında artan çocuk ölümlerinin payı vardı.) Önce spordaki başarılar düşmeye başladı. (Mesela, en son 1976 Montreal Olimpiyatları’na bir bisikletçi yollayabildik. Ondan sonraki 32 yıl boyunca olimpiyatlarda Türkiye formasını giyen bir bisikletçiye rastlanmadı.) Bununla eşzamanlı olarak, iki tekerli bu aziz dost, şehirlerin sokaklarından çekilmeye başladı. 1980’ler tam anlamıyla ölü seneler. Tıss yok. Ne bir zil ne bir ruble sesi… 90’lardan itibaren memlekete girmeye başlayan dağ bisikleti; patikalarda, yamaçlarda, tepelerde, vadilerde şehrin kapılarını aralamaya başladı. 21. yüzyılın ilk senelerinden itibaren bisiklet, İstanbul sokaklarına geri döndü. Elbet te olması gereken yerden çok uzak. Ama eğim grafiği geometrik olarak yükseliyor. Yollarda yeni dostlar Siz de onlardan biriyseniz ne âlâ. Değilseniz, zaman kaybetmeden bir bisiklet edinin ve şehri keşfetmeye çıkın. Bunu yaparken yeni dostlar edinin. Bu hem güvenliğiniz hem de dayanışma duygusunun nelere kadir olacağını idrak etme açısından eşsiz bir kazançtır. Bisiklet Manifestosu’nda söylendiği gibi: Bisiklet hayal gücüdür. Durduğunda devrilir. Sele üzerinde İstanbul turu n Bir katlanırla Tarihi Yarımada’nın sokaklarında fink atın, Haliç’te Lale Devri’nin kaybolan izlerini sürün. n Boğaz boyunca pedallayın. Bebek’te Nâzım Hikmet’in, Aşiyan’da Tevfik Fikret’in bisiklet şiirlerini hatırlayın, Büyükdere’de Salah Birsel’in Şıngır Mıngır Boğaziçi’nde anlattığı bisikletçileri tanıyın. n Gücünüz yerindeyse Rumeli Feneri’ne uzanın, lastikleriniz müsaitse Belgrad Ormanı’na dalın. n Güveniniz ve gücünüz arttıkça Çatalca’nın, Silivri’nin köy yollarında İstanbul kırsalını keşfedin. Çakmak Hattı’ndan Anastasios Surları’na, Hadrianus Kemerleri’nden Istrancalar’a uzanın. n Caddebostan’daki bisikletçi gruplarıyla tanışın. Pendik’ten Tuzla’nın, Şile’nin, Ağva’nın köy yollarına devam edin. n Moda’lardan Adalar’a uzanın, Heybeli’de bir bisikletperver olan Hüseyin Rahmi’ye selam edin, Büyükada’da bir başka bisikletperver olan Troçki’nin kaldığı evi keşfedin. Fotoğraf: Eftal Ünlü Türkiye’nin yolları taştan n Kuzeyi Marmara Denizi, güneyi Samanlı Dağları’yla kuşatılmış Yalova ilinde pek çok alternatif bisiklet rotası var. Bunlardan biri Samanlı Dağları eteklerindeki köyler arasında gezen YeşilMavi Yol, bir diğeri 46 kilometrelik Gökçe Barajı Dağ Bisikleti Rotası. n İznik Gölü çevresinde daire çizerek tekrar başlangıç noktasına geri dönen 84 kilometrelik rota, Osmanlı ve Bizans izleri taşıyor. n Bisikleti yüzmeyle birleştirmek isteyenler için ideal rota Kapıdağ Yarımadası’nda. 95 kilometrelik rota, deniz kenarından yarımadayı turlayarak başlangıç noktası olan Erdek’e dönüyor. n Tarihi tur arayanlar için 114 kilometrelik Gelibolu tarihi alanı güzergâhı ideal. Milli Park içinde her kilometrede bir anıtla karşılaşmak, top mermilerini görmek mümkün. n Günübirlik seçeneklerden biri 76 kilometrelik Düzce Yedigöller Bolu rotası. Tamamı orman içinden geçiyor. n Bol virajlı ama bir o kadar bol manzaralı bir etap, Şile Ağva Karadeniz Ereğlisi arasında. 206 kilometrelik yol, Kerpe, Kefken, Akçakoca plajlarında yüzme fırsatı da veriyor. (Kaynak: Atlas Dergisi Pedalla Türkiye eki) C MY B