16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAYFA 6 26 MAYIS 2018, CUMARTESİ Evde yoğurt yapmanın incelikleri BÜLENT ŞIK Yoğurt, canlı bakteri içeren fermente bir süt ürünüdür. Yoğurt mayası olarak da bilinen Lactobacillus d.s. bulgaricus ve Streptococcus thermophilus adı verilen iki bakterinin laktik asit üretmesi sonucu sütteki proteinler pıhtılaşarak yoğurdu oluşturur. Bu süreçte yoğurda kendine özgü aromasını veren asetaldehit gibi çeşitli bileşikler de oluşur. Yeni yapılmış bir yoğurdun bir gramında bir milyar civarında canlı bakteri bulunur. Yoğurt kefir, ayran, turşu başta olmak üzere diğer fermente süt ürünleri gibi sağlık açısından çeşitli olumlu özelliklere sahiptir. Fermentasyon süreci sonunda sütte bulunan büyük protein ve yağ molekülleri daha küçük birimlere parçalanır ve proteinlerden amino asitler; yağlardan ise çeşitli yağ asitleri oluşur. Bu dönüşüm yoğurdun kolay sindirilebilen bir besin olmasını sağlar. Evde yoğurt yapmanın ilk adımı temiz; içinde antibiyotik, soda, benzoatlar ve peroksitler gibi çeşitli koruyucu maddeleri içermeyen çiğ süt temin etmektir. Süte dikkat! Temiz bir süt temini ise ancak güven duyulan kişilerden çiğ süt alınması ile mümkündür. Sütün kendine özgü, hoş bir kokusu vardır. Hayvan kokusu, ahır ya da dışkı kokusu ve kan pıhtısı içeren sütler sağlıksız bir ortama, sağıldıktan sonra ahırda bekletilmiş sütlere ya da hasta hayvanlardan elde edilmiş sütlere işaret eder. Bu tip sütler alınmamalıdır. Çiğ süt temin edilemediğinde, piyasada satılan pastörize şişe sütler yoğurt yapmak için kullanılabilir. Sütün içinde bulunması muhtemel mikroplardan kurtulmak ve yoğurdun kıvamlı olmasını sağlamak için ısıl işlem şarttır. Evde yapılabilecek tek ısıl işlem yöntemi ise sütü kaynatmaktır. En sağlam ve katı pıhtılı yoğurt 90 derecede 10 dakika kaynatılmış sütlerden elde edilir. Ama ev koşullarında bu sıcaklık ve süre normunu ayarlamak çok zordur; o nedenle kaynama sıcaklığına ulaşıldığında en az 5 dakika kaynatmak yeterli olacaktır. Harlı ısıda ve daha uzun süre kaynatmak besin öğeleri kaybına neden olacağı için kaçınılmalıdır. Kaynatılmış süt, mayalama sıcaklığına kadar soğutulduktan sonra içine bir litre süt için bir tatlı kaşığı olacak şekilde maya katılır. Maya olarak yine yoğurt kullanılır. Maya süte karıştırılmadan önce temiz bir su bardağına alınmış bir miktar sütün içine karıştırılıp 1520 dakika bekletilerek mayalama işini yapacak bakterilerin aktive olması, canlanması sağlanır. İdeal mayalama sıcaklığı 4345 derecedir. Mayalama süresi boyunca sıcaklığın 40 dereceden aşağıya düşmemesi sağlanmalıdır. Bunu sağlamak için yoğurt mayalanan kabın üstü örtülmeli ya da yoğurt kabı sıcaklığı ayarlanabilen bir fırına konulmalıdır. Mayalama sıcaklığı yüksek olursa yoğurt ekşi, düşük olursa tatlımsı ve cıvık olur. Yoğurt yapışkan olursa... Mayalama en az üç saat sürer. Mayalama süresi bitiminde pıhtılaşan yoğurt hızla soğutulmalı ve yenmeden önce pıhtı yapısının stabil olması için bir gün beklenmelidir. Mayalama süresinin daha kısa olması, yoğurdun aromasının bozuk ve pıhtısının gevşek olmasına yol açar. Mayalama süresinin daha uzun tutulması ve soğutmanın yavaş yapılması ise yoğurdun ekşi olmasına yol açar. Bekleme süresi sonunda yoğurt pıhtısının yapışkan olması, iplik gibi sünmesi sütün sağıldığı hayvanda meme enfeksiyonu olduğuna, sütün kaynatılması esnasında bazı bakterilerin ölmediğine ya da mayalama sıcaklığının düşük olduğuna işaret eder. Böyle bir durumda mevcut yoğurt mayası değiştirilmeli ve yoğurt yapımında kullanılan kap kacak iyice temizlenmelidir. İyi yapılmış bir yoğurdun en iyi göstergelerinden biri parlak, beyaz renkte ve kendine özgü hafif ekşimik bir kokuya sahip olmasıdır. ‘Bu kitap“Gençlere anne babalar çok, iş dünyası az verdi” acil bir çağrı’ ZEYNEP M İRAÇ Fatoş Karahasan yeni kitabında Y ve Z neslinin nasıl bir gelecek kuracağını yazdı. Her ne kadar bu nesiller teknolojinin içine doğsalar da Karahasan’a göre Türkiye’nin gençleri Batı’daki akranlarına göre çok geride. “Açılın Gençler Geliyor”, Sia Insight’ın gerçekleştirdiği 2018 Türkiye gençliği Araştırması’nın verilerine dayanıyor. 15 ilde iki bin gençle yapılan görüşmelerde Türkiye nüfusunun yüzde 14’ünü oluşturan 1524 yaş arası gençlerin değer sistemleri, hayata bakış açıları ve beklentileri araştırıldı. 19801995 arası doğan Y nesli, 19952010 arası doğan Z neslinin nasıl bir gelecek yaratacaklarına dair ipuçları arandı. Fatoş Karahasan, Türkiye’deki gençlerin Batılı gençlerde teknoloji ve girişim konusunda çok geride olduğunu düşünüyor. Çağrısı şirketlere: “Bu gençlerle ilgilenin”. ? Batılı Z nesli hayatını kendisine göre biçimlendirmek isteyen, girişimciliğe her nesilden daha açık bir nesil. Ancak Türkiye’deki akranlarından çıkan sonuçlarda geleneksel mesleklere yönelim daha yukarıda. Doktor veya mühendis olmak istiyor ya da kamuda çalışmayı tercih ediyorlar. Sizce bu fark nereden doğuyor? Bizim gençlerimiz sanki hayal kurmayı unutmuş gibiler. Hayal kurmak, risk almak, konfor alanlarının dışına çıkmak onlara yakın gelmiyor. Çünkü ailelerinin ve yakın arkadaşlarının sağladığı kozanın içindeler. Batılı çocuklarda da bu koza var, ama birey olma özellikleri daha yüksek. Biz çocuklarımızı çoktan seçmeli testlere mahkum ederek onların kalıplar içinde yetişmesine yol açıyoruz. Batıda problem çözmek, başka cevaplar aramak, takım çalışması öğretiliyor. Bağımsız çalışırım, kendi işimi kurarım diye düşünüyorlar. Bizimkiler ise anne babalarının kıymetli gördüklerini kıymetli meslek olarak görüyor. Teknolojiyle alakaları yok ? Türkiye’deki gençlerin internet ve akıllı telefon kullanımları Batılılarla eşit, hatta zaman zaman daha yukarıda. Ancak siz teknolojinin ‘tüketiminde’ yer aldıklarını, üretime katılmadıklarını söylüyorsunuz. Bunun açıklaması nedir? Türkiye’de olan bitenle, haberlerle ilgilenmiyorlar. “Y ve Z nesli teknolojiyle doğan çocuklar” deniyor ya, alakası yok. Onlar sadece cihazı kullanmayı biliyorlar. Akıllı telefonla ne yaptığını sorunca “Muhabbet ediyorum, dizi izliyorum, müzik indiriyorum” diyor. Kaçtığı küçük dünyasında o ana renk katıyor. Dünyada sosyal mecrayı en çok biz kullanıyormuşuz! Ne fark eder, başkasının yaptığını seyretme hali bu. Batı’da çocuklar bir araya gelip telefon uygulaması yaratıyorlar, birlikte kod yazıyorlar. Bizde “Benim bir fikrim var, söylersem çalınır mı?” diyor çocuk. Bir adet fikirle yetiniyor. Girişimcilikte düşmek, batmak, çıkmak var. Hata yapmaktan ve eleştirilmekten hiç hoşlanmıyor bizim çocuklarımız. Ego problemi haline geliyor. Eleştiriyi taşıyamıyorlar, öfke ve suçlama başlıyor. Oysa girişimci olabilmek için hatanın içine atlamak, başka türlü düşünebilmek, tartışabilmeyi öğrenmek gerek. ? Araştırmanın sonuçlarına göre Türkiye’deki gençler diğer akranları gibi küresel dünya içinde yer almıyorlar. Türkiye’nin dostu bir ülke olmadı ğını düşünenlerin oranının yüzde 71 olduğu bilgisiyle sorayım, içine kapalı siyaset biçimi bu kapalılıkta ne oranda etken? Bunun etkisi olabilir ama daha önemlisi dil bilmemeleri. İletişim kaynaklarını ve interneti muhabbet etmek için kullanıyor. O konfor alanları onlara mutluluk veriyor, kendi çevreleri içinde kısır döngü içinde kalıyorlar. Dışarısı zaten onlara karanlık ve kötü görünüyor. Siyasetten çok yaşam biçimi diyelim. Dışarıdaki her şey ürkütücü geliyor. ? Teknoloji kullanımı yeni nesillerle ilişkilendirilirken iş hayatında ve gündelik hayatta eski nesilleri tehdit ettiğine dair bir algı var. Bu tahterevallide geçmişin tecrübesi nerede duruyor? Bir gençlik miti var. Her şirket ne kadar genç olduğuyla övünüyor. Oysa ne kadar yetkin olduğuyla övünmeli. Nesillerin birlikte çalışmasını öğretebilmek önemli. Tolerans ve usta çırak ilişkisi gerekiyor. Ülkenin çok iyi eğitimli, şimdi 40’lı, 50’li yaşlardaki insanları yavaş yavaş emekli olduğunda gençlerin işleri aynı şekilde yönetebilmesini zor görüyorum. Gençler iki yılda bir iş değiştirmek istiyorlar. Oysa tutarlılık önemlidir. Google’da, Apple’da çalışmak önemli bir gurur kaynağı. Orada bir şeyler öğrenmesi, heyecan duyması ve benden büyük bir yerdeyim demesi lazım. Bence kurumlar görevlerini eksik yapıyorlar. Gençleri yeterince usta çırak ilişkisi içine almadıklarını düşünüyorum. Kurum bağlılığı üretilmiyor. ? Kitabınızın adı “Açılın Gençler Geliyor”, iyimser tınılar taşıyan bir söz. Oysa kitabı okuyunca Türkiye’deki Y ve Z nesillerinin pek de umut vaat etmediğini görüyoruz. Siz geleceği inşa edecek nesillerden umutlu musunuz? Olumlu bakmak zorundayız, başka seçeneğimiz yok. Aslında kitabı yetişkinlere yazdım, çocuklara karşı görevlerini yeterince yapmadıklarına inanıyorum. Para vererek, telefon alarak anne babalar görev yaptıklarını zannediyor. Anne babalar çok, iş dünyası az verdi. Çok büyük pazarlama bütçeleri harcanıyor, çok büyük israf var. Bu bütçeler bu doğrultuda kullanılmalı. Diplomalarıyla evde oturan çocuklar var. Onlara yabancı dil, duygusal zekâ öğretecek eğitimler düşük bütçelerle yapılabilirdi. Gördüğüm kadarıyla miras yiyen bir nesil gelecek, iki kayıp nesil bekliyor bizi. Bu kitap acil bir çağrı. İş dünyası bütçelerinden destek vererek bu ülkenin gençlerine kısa dönemli programlarla umut vermeli. Girişimcilik öğretilmeli, yetenekli çocuklara destek verilmeli. Bunu devlet ve hükümet tek başına çözemez, herkes taşın altına elini koymalı. Şimdi 50’lerinde olanlar belki emekli maaşı alamayacaklar çünkü üretmeyen bir nesil geliyor. Kendi yağıyla kavrulmayı göze alan gençler geri dönülmez bir israftır. Bu ülkenin bekası bu çocuklara ekosistem kurmamıza bağlı ve bence çok geç kaldık. Yüzdeler ne diyor? l Gençlerin yüzde 95’inin pasaportu yok. Tatil amaçlı olarak yurtdışına çıkanların oranı ise yüzde 1. l Yüzde 61’i bugüne dek hiç uçağa binmemiş. Yüzde 6’sı Türkiye’ye dönmemek üzere yurtdışında yaşamak istiyor. Yaşamak istedikleri ülkelerin başında ABD geliyor. l Gençlerin yüzde 89’u yabancı dil bilmiyor. Yüzde 72’si okul kütüphanesini kullanmamış. l Yüzde 27’si çalışmayı düşünmüyor, bu oran kadınlarda yüzde 33. Kendi işini yapmak isteyenlerin oranı yüzde 32. l Yüzde 42’si Türkiye’nin AB üyeliğini destekliyor. Yüzde 23’ü karşı çıkıyor. l Türkiye’nin dostu bir ülke olmadığını düşünenlerin oranı yüzde 71. Türkiye’nin düşmanı olmadığını düşünenler ise yüzde 63. Dost ülkelerin başında Azerbaycan, düşman kabul edilenlerin başında ise ABD geliyor. l Türkiye’nin sorunlarını sıralamaları istendiğinde ilk sırayı ekonomi (yüzde 77) alıyor. Sonra etnik sorunlar (yüzde 42), eğitim (yüzde 32) ve dış ilişkiler (yüzde 15) geliyor. l Yüzde 98’i bir STK’ye üye değil, yüzde 71’i ne bir STK’de çalışmış ne de destek olmuş. l Siyasetle ilgilenmediğini belirtenlerin oranı yüzde 84. Siyasi görüşünü belirtenlerin yüzde 36’sı Atatürkçü, yüzde 22’si İslamcı, yüzde 12’si muhafazakâr olduğunu söylüyor. l Gündelik siyaset gündemini takip edenler yüzde 20, ekonomiyi takip edenler yüzde 22, kültür sanat gündemini takip edenler yüzde 27. Temel kaynakları sosyal medya (yüzde 52) ve televizyon (yüzde 51). l Yüzde 22’si bir kadına “gerektiğinde” tokat atılabileceğini düşünüyor. l Yüzde 59’u her gün dua ediyor. Yüzde 51’i Ramazan ayı boyunca oruç tutuyor. En çok dua edilen ve oruç tutulan il İstanbul. l Yüzde 54’ü uyumadan önce, yüzde 55’i uyanır uyanmaz telefonuna bakıyor. Yüzde 20’si her yıl telefonunu değiştiriyor. Ancak yüzde 97’si hiç ekitap okumamış, yüzde 84’ü bilgisayar oyunu oynamamış. l Yüzde 36’sı teknolojik gelişmeleri takip etmiyor. Yapay zekâyı duyanların oranı yüzde 36, sanal gerçeklikten haberdar olanlar ise yüzde 32. l Yüzde 90’ı internet kullanıyor, bunların yüzde 95’i internete akıllı telefonları aracılığıyla bağlanıyor. Günde ortalama 6 saatleri internette geçiyor. En çok kullandıkları mecra Instagram, onu yüzde 69 ile Facebook, yüzde 65’le Whatsapp izliyor. 26 MAYIS 2018 SAYI: 4 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü BÜLENT ÖZDOĞAN Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Faruk Eren Yayın Yönetmeni ZEYNEP MİRAÇ TANER Görsel Yönetmen Ulaş ERYAVUz Yayın Koordinatörü ÖZGÜR ÖZKÜ Sayfa Uygulama EMİNE BİLGET Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın. Cumhuriyet Gazetesi’nin ücretsiz ekidir. Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle