Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
FATOŞ GÜNEY’DEN ‘CAMLARI KIRIN KUŞLAR KURTULSUN’
‘Siz niye buradasınız, Mösyö Güney?
Sizin işiniz film yapmak değil mi?’
Fatoş Güney, Fransız Sosyalist Partisi yetkilisinin film yapmış olmak için film yapmadığını, yazmış olmak
Paris’te Yılmaz Güney’e sorduğu “Siz neden için yazmadığını çok güzel anlatmış.
buradasınız? Sizin işiniz film yapmak değil mi?”
Fatoş Güney’in kitabını bir anı kitabı olarak okumaya
sorusunun uzun yanıtını Yılmaz Güney’le
başladım. Öyle ya, Fatoş Güney, kendi adıyla Yılmaz
geçirdiği yılları anlattığı Camları Kırın Kuşlar
Güney’i, onunla birlikte yaşadıklarını sırasıyla
Kurtulsun (İthaki Yayınları) kitabıyla veriyor.
anlatıyordu. Ayrıca o Yılmaz Güney, Özdemir İnce’nin
Ama yalnızca o soruyu sorana verilmiş bir yanıt değil ilk gençlik yıllarından beri yakın arkadaşı olarak, benim
bu, merak eden herkese veriliyor. Sosyalist Parti tanıdığım Yılmaz Güney’e çok benziyordu.
yetkilisinin “Sizin işiniz film yapmak değil mi” sorusuna
Birden fark ettim, kitabı anı kitabı gibi okumayı bırakıp
da kocaman bir “Evet”le verilmiş yanıt var kitapta.
roman gibi okumaya başlamışım. Kitaptaki anılar,
Yılmaz Güney’in “Niçin bu kadar acı var, adaletsizlik önceden tasarlanmış bir bütünün parçaları gibiydi.
var, yoksulluk var, haksızlık var, nedensiz kötülük var, Sıra dışı insanlar, sıra dışı işler. Merak uyandırıcı ama
düşmanlık var” sorularına yanıt aradığını, aynı zamanda gerisinde yatan duygular, alışkanlıklar,
insanları bu konuları düşünmeye zorlamak istediğini, tutkular ya da önyargılar karmakarışık.
Bu ödülün kendisine verilmediğini,
ÜLKER İNCE
yazdıklarına verildiğini söylerken Fa-
ulkner ne dediğini çok iyi biliyordu, bir
BAŞYAPITLAR
insan olarak kendisinin ölümlü olduğu-
YARATICILARINDAN
nu ama yazdığı şeylerin ölümsüz olma
BAĞIMSIZLAŞIRLAR!
şanslarının bulunduğunu biliyordu.
Fatoş Güney’in Camları Kırın Kuşlar
Kurtulsun (İthaki Yayınları) adlı kitabın-
FİLM YAPMIŞ OLMAK İÇİN
dan öğrendiğime göre Paris’te bu soruyu
FİLM YAPMADI, YAZMIŞ
Fransız Sosyalist Partisi’nin bir yetkili-
OLMAK İÇİN YAZMADI!
si Yılmaz Güney’e sormuş.
Fatoş Güney, Faulkner’ın dediği gi-
Fatoş Güney de Yılmaz Güney’le geçir- bi Yılmaz Güney’in, “maddi kazanç
diği yılları anlattığı kitabında o soruya ya-
sağlamak amacı şöyle dursun, şan şöh-
nıt veriyor. Yani Fransız Sosyalist Par- ret kazanmak amacı bile gütmeden nice
tisi yetkilisinin Paris’te Yılmaz Güney’e yürek ağrıları çekerek, terler dökerek
ruhundan damıttığı malzemeyle, da-
sorduğu sorunun “uzun” yanıtını veriyor.
Ama yalnızca o soruyu sorana veril- ha önce var olmayan bir şey” yaratma-
ya çalışmış bir insan olduğunu, “Niçin
miş bir yanıt değil bu, merak eden her-
bu kadar acı var, adaletsizlik var, yok-
kese veriliyor. Sosyalist Parti yetkilisi-
sulluk var, haksızlık var, nedensiz kötü-
nin “Sizin işiniz film yapmak değil mi”
lük var, düşmanlık var” sorularına ya-
sorusuna da kocaman bir “Evet”le ve-
nıt aradığını, insanları bu konuları dü-
rilmiş yanıt var kitapta.
şünmeye zorlamak istediğini, film yap-
Benim de saçma bulduğum bazı tartış-
mış olmak için film yapmadığını, yaz-
malarla ilgili olarak sormak istediğim bir
mış olmak için yazmadığını çok güzel anlatmış.
soru var hep kafamda, ben de onu sormak istiyorum, Yıl- lardan bağımsızlaşırlar. Don Kişot’u bilenler Cervantes’in
Tele1 televizyonunda gösterilen Yılmaz Güney filmle-
nasıl bir insan olduğunu ne kadar biliyor? Bilse ne olur?
maz Güney’e değil elbette, nafile tartışmalar açmaya gay-
rini (“Arkadaş” filmi bana biraz şematik ve aceleye geti-
ret edenlere ya da açanlara: Bir yazarın hayatını okurlar merak etmemeli demiyo-
rilmiş gibi gelse de öteki ikisi “Ağıt” ve “Umut”u) sey-
Yılmaz Güney artık birinin oğlu, kocası, sevgilisi, kar- rum, ederler ama merak edip hayatıyla ilgili kitaplar oku-
redince film yapmanın Yılmaz Güney için ne biçim bir
deşi ya da arkadaşı olarak yaşamıyor, yalnızca sinema- dukları zaman öğrendikleri şeyler o yazarın başyapıtları-
tutku olduğunu anlar gibi oldum.
cı ve yazar olarak yaşıyor. Öyle değil mi? Öyleyse, onun
na kendilerinin duyduğu hayranlığı hiçbir biçimde etki-
“Yılmaz Güney yaşamak istiyorduysa galiba en baş-
hayatını, kişiliğini tartışmanın ne anlamı vardır? O artık
lemez. Hayatını ve kişiliğini hiç mi hiç bilmeden, merak
ta film yapmak, insanlara duyurmak istediklerini söyle-
yalnızca sinemacılığı ve yazarlığıyla tartışılabilir, başka
da etmeden okuduğunuz ne çok yazar da vardır.
mek, insanları daha doğrudan etkilemek istiyordu” de-
hiçbir şeyiyle değil.
dim kendi kendime.
NOBEL’İN KENDİSİNE VERİLMEDİĞİNİ,
Dostoyevski’yi düşünün, onun sarasını ya da kumar
O “Ağıt” filminin sadeliği nedir öyle? Tek tek bütün
BAŞYAPITLARINA VERİLDİĞİNİ
hastalığını, son meteliğine kadar bütün parasını gözünü
ayrıntıların bütünle ilişkisi, gereksiz hiçbir ayrıntının bu-
SÖYLEYEN FAULKNER: ‘BEN, YALNIZCA
kırpmadan kumarda kaybetmesini, ailesini düşünmeme-
lunmaması nedir? Yılmaz Güney kim bilir kaç gün kaç
O ÜRÜNLERİN EMANETÇİSİYİM!’
sini tartışmak kimin aklına gelir? Tartışana gülerler.
gece o filmi kafasında gezdirmese, kim bilir kaç kez yeni
1949 yılında Nobel ödülünü kazanan Faulkner’ın
Karamazov Kardeşler’den ya da Suç ve Ceza’dan kim
baştan derip çatmasa, öyle bir film yapabilir miydi?
1950’de ödülü alırken yaptığı konuşma çok ünlüdür. Çok
neyi eksiltebilir? William Faulkner’ın çok içkili olduğu için
alıntılanır. O konuşmada Faulkner, bu ödülün bir insan
attan düşerek çok kötü yaralanıp ölmesi Abşalom, Abşa-
‘EN UMUTSUZ DURUMLARDA BİLE DÜNYA
olarak kendisine verilmediğini, başyapıtlarına verildiğini
lom! ya da Ağustos Işığı gibi romanlarından neyi eksiltir?
YAŞAMAYA DEĞER’ DUYGUSU...
söyler ve şöyle devam eder:
Mark Twain’in başlangıçta Amerika’nın Hawai Adala-
Yılmaz Güney’in filmlerinde az konuşulduğunu biliyo-
rı’ndaki çıkarlarından söz ederken daha sonra Anti-Em- “İnsanın maddi kazanç sağlamak amacı şöyle dur-
ruz ama o filmlerde çok güçlü bir ses duyuyoruz.
sun, şan şöhret kazanmak amacı bile gütmeden, nice yü-
peryalist Amerikalılar Derneği’ne katılması, o tadına do-
Örneğin beni çok etkilediğini söylediğim “Ağıt” fil-
rek ağrıları çekerek, terler dökerek ruhundan damıttığı
yulmaz Tom Sawyer ya da Huckleberry Finn adlı roman- minde ben, Yılmaz Güney’in sesini duyuyorum. Parma-
malzemeyle, daha önce var olmayan bir şey yaratmaya
larına ne katar ya da onlardan neyi eksiltir? ğıyla işaret ettiği şeyleri görüyorum: Filmdeki köye, ka-
Büyük yazarların ve sanatçıların yarattıkları başyapıtlar adanmış hayatının ürünlerine yani. O yüzden ben, yal- dın bir doktor atanmış; doktor, köy kadınlarını çevresine
kendi yaratıcılarına karşı bağımsızlıklarını ilan ederler, on- nızca o ürünlerin emanetçisiyim.” toplamış onlara suların temizliğinin önemini, bahçelere >>
4 30 Mayıs 2024