21 Eylül 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bir Parçalanmanın Romanı: ‘Melankoli’ ve Jon Fosse’de kederli duygulanışlar! 2023 yılının Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülen Jon Fosse’nin romanları için karakter odaklı diyebiliriz. Yazar, karakterler aracılığı ile derin bir iç dünya analizi yapıyor. İnsan hayatının evrelerini de anlatıyor bir yandan. Doğum anını, ergenliği, yirmili yaşları ve sonrasını, yaşlılığı, hayatla ve ölümle yüzleşmeyi… İşlediği temalar hayatın anlamı, insan ilişkileri, tutkular, yalnızlık, ölüm gibi varoluşla ilgili olanlar. Fosse’nin romanları, oyunları, denemeleri, şiirleri ve çocuk kitapları pek çok dile çevrildiği halde dilimize çevrilmiş üç romanı var: Sabahtan Akşama, Üçleme ve Melankoli I-II (Monokl Yayınları). Sabahtan Akşama’nın ilk bölümü Johannes’in doğumu- TUTKULU, YOKSUL, MELANKOLİK NALAN ARMAN na, ikincisi ise vedasına ayrılmış. Üçleme de ölüme geçiş- RESSAM LARS! le sonlanıyor. Fosse, daha romanın başında karakterinin dünyasına ışık tu- NOBEL EDEBİYAT ÖDÜLÜ SAHİBİ Romanların cümleleri sade, kısa, basit. Özellikle tuyor. Bu dünyada Lars, yapıp ettikleriyle kendi imgesini if- NORVEÇLİ USTALAR... Melankoli’de basitliğin altındaki derin anlamları ve duygu- şa etmeye çalışırken kendisiyle eylemi arasında oluşan çatla- Nobel Edebiyat Ödülü verilen ilk Norveçli yazar Björn- ları görmek olanaklı. ğı da sürekli ortaya koymakta. sterne M. Björson’du (1903). Henrik İbsen, Jonas Lie ve Bunu, iç monoglarla gerçekleştiriyor Fosse. İç monolog- Sıradan dünyasının dışına çıkmış ama değişmek zorunda Alexander Kielland’la birlikte, Norveç edebiyatının önde lar karakterin duygu durumuyla, iç çatışmalarıyla, düşünce- olduğunu kabullenmemiş bir karakter o. gelen dört yazarından biri kabul ediliyor Björson. Açlık ve leriyle içli dışlı olmamızı sağlıyor. Sıra dışı yolculuğundan önceki sosyal konumunu, kendi- Göçebe romanlarıyla tanınan Knut Hamsun ise 1920 yılın- ne özgü biyolojik ve psikolojik sınırlarını -dünyasını- dü- da Nobel aldı. GEÇİŞKEN KARAKTERLER VE şündüğümüzde umudunu ya da umutsuzluğunu, eylemleri- 1928’e gelindiğinde, ortaçağ Norveç toplumunu ve o dönem- GEÇİŞKEN MEKÂNLAR... ni -ya da eylemsizliğini- belirleyen birkaç şey olduğunu fark de yaşayan bir kadının yaşamını anlattığı Kristin Lavransdatter Yazarın sıkça yaptığı tekrarlar var bir de. Tekrarlarla hem ediyoruz: Resim sanatı, Kvekerlarlığı (Dostlar cemaati üye- adlı üç ciltlik yapıtıyla tanınan Sigrid Undset, Nobel’i kazandı. ritim oluşuyor hem de vurgu yapılanları fark ediyoruz. liği), yoksulluğu, en önemlisi melankolisi. Kuşlar ve Buz Sarayı’nın yazarı Tarjei Vesaas’ın 30 kez Fosse, lineer bir zaman kullanmıyor, mekânlar da geçişken. Tutkuyla sarıldığı resim, kaygılarının temel nedeni. Lars, Nobel’e aday gösterildiği söyleniyor. Norveç’in tanınmış Hatta karakterlerin birbirlerinin içinden geçtiğini, birbiriy- tutkulu bir ressam. Bu tutkusu onun eyleme gücünü çok da yazarlarına, son yıllarda ülkemizde de yıldızı parlayan, Dag le birleştiğini, yeniden kendilerine döndüğünü söyleyebiliriz. arttıramıyor ne yazık ki. Kendi parçalarını toplayıp güçlü bir Solstad’ı eklemek istiyorum bir de. Özellikle Melankoli’de olimpik ve birinci kişi anlatı- bütüne ulaşmak için mücadele eden zihni, onu çözüp dağı- Ödül komitesi, 2023 yılının Nobel Edebiyat Ödülü’ne de- cı arasındaki geçişler göze çarpıyor. Sabahtan Akşama ve tan karşılaşmalar yaşıyor. Daha büyük bir bütünle birleşme- ğer gördükleri Jon Fosse’nin Norveç’in geçmişinin özünü Üçleme’de ise anlatıcı değişmediği halde zaman, mekân ve si ise olanaksız görünüyor. sanatsal teknikle birleştirdiğini, yapıtlarında insanın kaygı- karakter dönüşümlerini görmek olanaklı. Melankoliye yatkın doğası parçalanmasında önemli bir et- larını ve ikilemlerini yansıttığını, söylenemeyene ses veren Melankoli, 1853 sonbaharının son günlerinde bir ak- ken. Düşünceleri iyi resim yapanlar ve yapamayanlar üze- yenilikçi oyun ve düzyazılar yazdığını belirtmişti. şamüstü, kiraladığı odada mor kadife takım elbisesiy- rinden ilerleyen Lars’ın “Asla esaslı bir ressam olamayaca- Romanları, oyunları, denemeleri, şiirleri ve çocuk kitap- le yatmakta olan 23 yaşındaki Lars Hertervig’in, “Hans ğım. Belki öyle fazla kapasitem filan yok benim. Asla esaslı ları pek çok dile çevrildiği halde dilimize çevrilmiş üç kita- Gude’nin yaptığın resmi beğenmedim demesini duymak iste- resimler yapamayacağım ben zira çok büyük gözlerim var. bı var yazarın: Sabahtan Akşama (Çeviren: Deniz Canefe), miyorum” sözleriyle açılıyor. Çok fazla görüyorum. Resmini yapabileceğimden çok daha Üçleme (Çeviren: Banu Gürsaler Syvertsen) ve Melankoli Ev Düsseldorf’ta, bir anne-kıza ait. Lars, genç Helene’ye fazla şey görüyorum.” (s. 128) şeklindeki sayıklamaları ro- I-II (Çeviren: Banu Gürsaler Syvertsen). aşık. Norveç’in küçük adası Borgoya’nın bir koyundan ge- man boyunca devam ediyor. Üç roman da Monokl Yayınları tarafından yayımlandı. len Lars’ın çok çocuklu, yoksul ailesine karşın Düsseldorf Çocukluğunda, ilk gençliğinde, akademi ve akıl hastanesi Yazımda Melankoli I-II’yi merkeze alarak bu üç romandan Resim Akademisi’nde Hans Gude’den resim eğitimi aldığı- günlerinde en büyük korkusu iyi bir ressam olamamak. Sana- söz edeceğim. nı anlıyoruz. tın, ruhunun / zihninin parçalarını birbirine bağlayıp bütünleş- Lars iyi resim yapıyor, iyi bir ressam olmaya aday. “… CÜMLELERİ SADE, KISA, BASİT! mesine yardım edeceğini seziyor Lars. Bu genç çocuk, bu sokak çocuğu, Kvekar cemaatine men- Jon Fosse’nin romanları için, karakter odaklı, diyebiliriz. Ya- Tıpkı Üçleme’deki Sigvald Baba’nın müzikle ilgili aynı şe- sup genç, fakir delikanlı, boyacı çırağı…” şarap tüccarı, ar- zar, karakterler aracılığı ile derin bir iç dünya analizi yapıyor. yi hissetmesi gibi. İnsan hayatının evrelerini de anlatıyor bir yandan. Doğum matör Hans Gabriel Buchholdt Sundt tarafından -mor kadi- fe takım elbise ve siyah, şık bir ayakkabı hediye edilerek- anını, ergenliği, yirmili yaşları ve sonrasını, yaşlılığı; hayat- IŞIĞIN VE AŞKIN PEŞİNDE BİR RUH! Düsseldorf’a gönderilmiş. Lars’ın yaşamını belirleyen şeylerden biri de ailesinin la ve ölümle yüzleşmeyi… İşlediği temalar hayatın anlamı, insan ilişkileri, tutkular, Şayak ceketi, gözlerine kadar indirdiği kasketiyle gemi- Kveker / Dostlar cemaatinin bir üyesi olması ve bu neden- yalnızlık, ölüm gibi varoluşla ilgili olanlar. ye bineceği sırada yanında ona hediye paketini uzatan Sundt le toplumdan dışlanmaları. Hıristiyanlığın Protestan mezhe- var sadece. binden olan bu kilise cemaati Quakers adıyla da biliniyor. Melankoli’nin ikinci kitabı, Oline’nin ölüm gününe odak- lanıyor örneğin. Adım adım ölüme gidişi betimlerken bir Ailesi bu ritüelin dışında, Sundt’ün geldiğini görünce geri 1649’da İngiltere’de ortaya çıkan cemaat merkezi otorite- bedenin kendi doğasının yasalarıyla zihni nasıl şaşırttığını, çekilmiş, uzaktan bakıyorlar. Son anda babası tahta pabuçla- yi, rahiplik kurumunu, Hıristiyanlığın ritüellerini ve ayinle- çaresiz bıraktığını çok iyi anlatıyor Fosse. rının çıkardığı tıkırtılarla yanlarına koşuyor. rini reddediyor. Belli zamanlarda sessiz toplantılar >> 4 8 Şubat 2024 TOM A. KOLSTAD
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle