Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MERHABA
üyük bir romancı olduğu ka-
dar olağanüstü bir mek-
B tup yazarıdır. Yaklaşık 50 yıl-
lık bir dönemi kapsayan mektupla-
rı, külliyatının ve toplumsal yaşam-
da özenle saklamaya çalıştığı ger-
Cumhuriyetin sanatsal
çek kişiliğinin daha iyi anlaşılmasını
sağlayan bir edebi hazinedir.
“Üslup hayattır, düşüncenin can
sağduyusu…
damarıdır” demiş ustanın referans
alınan baskısı Bibliothèque de la
Cumhuriyetin sanatsal sağduyusunu kavramak için “yaratıcı zekâ”ya açtığı yere bakmalı. Bu yer nerede
Pléiade’da 5 cilt olarak yayımlanan,
peki, sakınıp gözbebeği gibi koruduğu gençlere ayırdığı? Yanıt: Her türlü olanağın her kesime eşitlikle
toplamı 6 bin sayfayı geçen ve 4
bin mektuptan oluşan devasa yapı-
sunulduğu “Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” yaratıcı zekâları sahipleniş tutumunda.
tı, bir çeşit otobiyografi ya da gün-
lük olarak ele alınabileceği gibi 19.
il Derneği Türkçe si ve aylık ücreti de aile(si)”
yüzyılın günlük yaşamının bir kro-
Sözlük, “sağduyu” tarafından karşılanan ima-
niği, yaşam ve sanat hakkında yıl-
D sözcüğünü, “aklıse- ma resim defterini gösterir,
dan yıla derinleşen bir düşüncenin
eh çocuktur, övgü bekler.
lim”, “hissiselim” deyişle-
güzergâhı gibi de incelenebilir.
rine karşı, “doğru, akla uy- Sağduyuyu ara da bul
Dünya edebiyatının en güzel-
imamda, defteri kafasına
gun yargılar verme yete-
lerinden biri olduğu konusun-
çarpmaktan son anda vaz-
neği” bağlamında alıyor.
da Proust’tan Woolf’a, Borges’ten
Ayrıca felsefenin karşılığı geçer: “Bütün bunları sen
Llosa’ya sayısız büyük yazarın
mi yaptın?” “Sakın bir daha
olarak da “doğru ile yan-
hemfikir olduğu, edebiyat sanatı-
yapmayasın.” “Tövbe et-
lışı birbirinden ayırma ve
na adanmış bir ömrün günden gü-
meyi unutma.” Ama sağdu-
doğru yargılama gücü” an-
ne yazılışına tanıklık sunan mektup-
yulu Cumhuriyet, bu yara-
lamıyla yerine oturtuyor.
larının tamamının dilimize çevrilmesi
tıcı zekâyı terk etmez asla.
İşte bu sağduyu ki bilim-
günümüz koşullarında zor gözükse
Gazi Eğitim Enstitüsü’nde
de, sanatta Cumhuriyeti
de yayımlanmış bölümlerinin ne ka-
ressamlığın yollarını döşe-
şahlanışa taşıyor, Anado-
dar yetersiz kaldığı da açıktır.
meye girişmeden 1962’de
lu Aydınlanması’nın önü-
Büyük usta Gustave Flaubert
Akçadağ’dan öğretmen çıkıp da trenle
lamaya koyuldu. Otuzların başınday-
nü açıp insanımızda, aklın, salt kendisine
(12 Aralık 1821 / 8 Mayıs 1880) ka-
Hakkâri yoluna düştüğünde iki gencin de
ken yazınımızda önemli yeri olan Derinlik
ait olduğu bilincini kazıyor, bu sağduyuyu
pağımızda. Ferda Fidan’ın yazısı...
öğretmen olarak Hakkâri’ye gittiğini öğre-
Yayınları’nı kurdu, yayımladığı ilk romanı
sindirebildiği için de “yaratıcı zekâ” dediği-
Üçüncü sayfamızda, Necati Tosuner,
nir. Cumhuriyet budur işte.
Sancı.. Sancı…’yla (1977; Everest, 2024)
miz o sıra dışı doruğu bütün yapıp etme-
Mehmet Güler ve Uğur Ozan Özen’in
Atatürk’ün Türk Dil Kurumu’ndan “ro-
lerini kucaklama hüneri sergiliyor.
BURSA’NIN TİYATROCU GENÇLERİ… yazınlarını irdelediği “Cumhuriyetin sa-
man ödülü”nü aldı. Sonra öyküdeki pat-
Behçet Necatigil’in Edebiyatımızda İsim-
natsal sağduyusu...” başlıklı yazısıyla
Tarihçi Uğur Ozan Özen’in ulaştırdığı
lamalarıyla yazında apayrı yer edindi.
ler Sözlüğü üzerine çalıştığım bir eşikte ya-
bir kucak kitaptan ilkini önüme çektim: M. Sadık Aslankara yer alıyor.
Bu yaşamöyküsel bilgiyi niye aktar-
zar doğum yılı, yeri, ölüm tarihiyle mezar-
Bursa’da Bir Oda Tiyatrosu Vardı (Gaye Dilruba Nuray Erenler, Cumartesi
dım? Cumhuriyetin, yaratıcı zekâya nasıl
ları konusuna eğildiğimde, büyük bölümü-
Kitabevi, 2023).
Anneleri ve kayıplara şiirleriyle eği-
nün hele etkin yıllarını Osmanlı dönemin- eşitlikçi bir sağduyuyla yaklaştığını vur-
“Kent tiyatroları”nın, kentlerde gençle- len şair Mustafa Köz ile Cumartesi
gulamak için.
de geçirenlerin İstanbul’da ya da Osman-
rin düş kurma işlikleri olduğunu söyler,
Anneleri’ne adadığı Uyandım Dünya
Şu kadarcık bilgi bile Cumhuriyetle yolu
lı coğrafyasının büyük kentlerinde doğdu-
yazarım on yıllardır. Diye Bir Yerdeyim’i konuşuyor.
ğunu görmüştüm. açılsa da onun elbette edebiyattaki yara-
Erken Cumhuriyetin, Halkevleriyle yolu-
Gamze Akdemir, usta gazeteci ya-
tıcı zekâsıyla kişisel başarıya ulaşıp yazı-
Anadolu kentlerinde dünyaya gelip de
nu döşediği bu güzel, cansuyu geleneğin
zar Zeynep Oral ile anılarla harman-
nımızın önemli adı olabildiğini ele veriyor.
bilime, sanata koşanlar Cumhuriyet dö-
ardı sıra 1950’lerde onları kapatsalar da ladığı, bir döneminin kültür sanat ya-
nemiyle çoğaldı birer ikişer. Nitekim katıldığı andan başlayan süreç-
“oda tiyatrosu”, “belediye tiyatrosu” vb.
şantısından önemli kesitler sunduğu
te düzeyini hep korudu yazınımızda. Öy-
Cumhuriyetin ilk yıllarında doğup bu coş-
adlar altında sonraki yıllarda ortaya çıkıp O Güzel İnsanlar ve O Büyülü İnsanlar
külerine tartışılamayacak bir karkas mima-
kuyla hayata atılan kuşağın 1930’lu çocuk-
bir biçimde yürüyen bu işbirliğinden kimi
adlı kitaplarındaki portrelere devam
larıysa 1950’lerde bilimde, felsefede, sa- riyle adeta farklı bir şiir felsefesi giydirdi.
örneklere bugün de hâlâ rastlanabiliyor. ettiği O Çılgın İnsanlar’ı konuşuyor.
Kendine özgü dil yapılandırmasıyla
natta artık egemen kuşak konumuna ulaş-
Uğur Ozan, 1962’de, Ahmet Vefik
Gamze Akdemir, usta ressam ve ya-
soy bir yazıncılığa yükselip öykümüz ka-
mıştı, her biri devlet okulları aracılığıyla
Paşa’dan tam seksen yıl sonra kurulan
zar Gürol Sözen ile yaşamına yayılan
köy, kasaba, kent ülkenin hemen her kö- dar romanda da özgün, değerli kalem
Bursa Oda Tiyatrosu’nu alıp işliyor yo-
resim-yazın yoldaşlığını ortaya koy-
niteliğini koruyan Necati Tosuner’in bize
şesinden gelip bilim, sanat ortamlarında
ğun emekli yetkin çalışmasında.
duğu, Halikarnas Balıkçısı Cevat Şa-
yine de bir Cumhuriyet armağanı oldu-
gitgide daha etkin konum sergiliyor, ge-
Bursalılar kadar dışarıdan geçici sürey-
kir Kabaağaçlı, Azra Erhat, Sabahattin
risin geri yine Anadolu’ya dönebiliyordu. ğunu unutmamak gerekiyor o halde.
le kente katılanların da bir biçimde kültür
Eyüboğlu ve Bedri Rahmi Eyüboğlu’na
Sanatçılar, hele de Anadolu ücra-
üretimine katılabildiği düş işliği işte.
adadığı “Yarım Yüzyıldan Seçmeler:
RESSAM, ÖĞRETMEN MEHMET GÜLER
sından çıkagelen gençler bu yaratıcı
Ataol Behramoğlu, babasının göre-
Resim, Heykel, İkon - Sarkacın iki ya-
1950’lerdeki sanatçıların ardı sıra re-
zekânın birer kanıtı anlamında Cumhuri-
vi nedeniyle belki göçe göçe ama için- kası; sevdalı hüzün ve mavi uygarlık”
simde ipi göğüsleyen önemli adlardan
yetin önde görünen yüzüne dönüşmüş-
deki sanat filizini düzenlilikle sürdürebili-
sergisiyle koşut yayımlanan aynı ad-
biri de Mehmet Güler.
tü bir bakıma. Bunun somutlaşan örnek-
yor yine. İlk şiirini Çankırı’da yayımlıyor, lı kitabını konuşuyor.
Yaşamöyküsünü anlattığı, roman ola-
lerinden 1940’lılar da seksenlerine girdi
tiyatroyla ilişkisi de oyun yazarlığı, çevir-
Y. Bekir Yurdakul, usta yazar
rak da okunabilen Güneşte Geçmiş / Aşı-
artık. Onlar da 1950’lerde ipi göğüsleyen
menlik, dramaturgluk öncesi, oyuncu-
Mavisel Yener’in büyük usta
lamazlar Aşılınca (Remzi, 2024) yapıtında
1930’lular gibi Cumhuriyetin sunduğu lukla Bursa Oda Tiyatrosu’nda başlıyor.
Sinan’a da göndermeyle iç yolcu-
Cumhuriyetin, kurduğu okullar aracılığıy-
olanaklarla ama yine kendilerindeki öz-
Kimsesizlerin kimsesi Cumhuriyetin en
luklarımızdaki sınırsızlığı vurguladığı
la kendisi için nasıl yol açtığını anlatıyor.
güvenle sanatımızı taçlandırabildi. önemli özelliği, sanatsal sağduyusuyla ya-
Mimar Sinan’dan Tesla’ya adlı yeni
Resimle soluk alıp veren yaratıcı zekânın
ratıcı zekânın önünü açmaktı, bu kadar!
kitabını merceğe alıyor.
n
YAZAR, YAYINCI NECATİ TOSUNER örneği çocuk Mehmet, “Köydeki insanlar-
Mustafa Başaran’ın hazırladığı Bul-
Necati Tosuner, Ankara’da doğdu. dan farklı bakabilir” düşüncesiyle “bir baş- www.sadikaslankara.com, her per-
maca ile de düşün trafiği sürüyor!
“Dört yaşındayken sakat kaldı” ama yir- ka yerden getiril(en)”, kendi evlerinde “ya- şembe öykü-roman, tiyatro, belgesel
misine girmeden de öykülerini yayım- tıp kalkacağı bir oda veril(ip)” “yeme içme- alanlarında güncellenerek sürüyor.
İyi okumalar...
lİmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Yayın Yönetmeni: Gamze Akdemir l
Tasarım: Bahadır Aktaş l Sorumlu Müdür: Betül Berişe l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın
ve Yayıncılık AŞ l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli- İstanbul l Tel:
0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Uets: 25999 - 15079 - 37611 l Reklam Genel Müdürü:
Esra Bozok l Reklam Rezervasyon: Tel: 0 (212) 343 72 74 Mail: reklam@cumhuriyet.com.tr l Baskı:
İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. AŞ, Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad.
KITAP No: 11A/41 Bahçelievler - İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir.