Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MERHABA
öneminin din adamları-
na hiç benzemeyen ma-
D cera dolu bir yaşam sür-
müş ve sayısız eserler yaratmış
olmasına karşın yalnız Manon
Lescaut romanıyla dünya ede-
Cumhuriyetin öykü patlamaları!
biyatında derin bir iz bırakmış
özel bir yazardır.
1928’de başlayan okuryazarlık seferberliğinin, Halkevleriyle bir anda tüm yurda yayılan okuma-
Tam adı Şövalye Des Grieux
ve Manon Lescaut’nun Gerçek
yazma iştahıyla arzusunun giderek tutku haline gelmesinden bu yana henüz yüzyıl geçmedi ama
Öyküsü olan roman, Manon Les-
öykücülüğümüz o günden bugünlere katlana katmanlaşa, derlene derinleşe öyle dönüşümler geçirip
caut ve Des Grieux’nün dolandı-
serpildi büyüdü ki artık güzel bir masal devi halinde bizi hayran bırakıyor.
rıcılık, yalan ve hırsızlığa dayalı
ahlaksız eylemleri üzerinden ta-
iirimizin kökleri nasıl çok gerilere
nımlanabilecek ölümcül bir tut-
gidiyor, beslendiği dil toprağında-
kunun trajik öyküsüdür.
Ş
ki sürümlerin ardılı olarak göz ka-
Olay örgüsü, yasadışı yollar-
maştırıyorsa öykücülüğümüz de anlatı
dan elde edilen paranın bütün
geleneği doğrultusunda yazılı hale gel-
zevklerin kapısını açtığı (XIV.
diğinden bu yana harikalar yaratarak,
Louis’nin ölümünden sonraki
gelişimler, sıçrayışlar eşliğinde varlığı-
döneme denk gelen) Régence
nı koruyup aşamalardan geçerek örnek
toplumunu (1715-1723) arka
yol kat ediyor.
planına almıştır.
Öykücülüğümüzdeki bu büyük geli-
Maceraları dramatik bir şe-
şime dönük aşamaları salt tarihleri öne
kilde son bulsa da adeta suç-
çekip bu kesitlere yayılan bir anlayışta
larından arınmış görünen genç
bölümlemeyle evrelere ayırıp ele alma-
çiftin aslında, ahlaksız eylemle-
nın anılan dönemleri açıklamaya katkı
rinin değil, dönemin toplumsal
sağlasa da öykümüzün bütünü söz ko-
çürümüşlüğünün kurbanı oldu-
nusu edildiğinde yetmeyeceği, bunun ille bütünlüklü bir ana göv- çevesinde öykümüze bir genel konum da kazandırıyor kuşkusuz,
ğu ortaya çıkar.
ne ki Jale Özata Dirlikyapan yöntemiyle Türk öykücülüğüne yöne-
de halinde alınması gerektiği açık.
Manon Lescaut, seküler mut-
Öyle ya, öykümüz bu tarih eşiklerinde şöyle bir kabarmış, son- lik bütünsel bir eleştirel perspektife de yerleştirmiyor çalışmasını.
luluk ile ilahi çağrı arasındaki ça-
Ancak bu haliyle de çalışmanın, gerek kapsayıcılığı gerek öykü
ra da kaynamış süt benzeri sönüp kabına çekilmiş değil.
tışmayı sergiler. Usta yazarın ay-
Doruklar patlamayla, yol açtığı evreyi mühürleyip yeni evreler yazarları üzerinden öykücülüğümüz dağarına kişisel olarak genel
nı çatışmayı keşmekeşlik içinde
için getiriler biriktirmeye, kültür ceplerini doldurmaya koyulmaz bakışını taşıyıp yerli yerine oturtması açısından önemi yadsına-
geçmiş kendi hayatında da ya-
mı zaten hep? mayacak iki yapıt.
şamış olduğu göz önüne alınır-
Bu yüzden yazı başlığına aldığım “öykü patlamaları”na dönük
sa romanın otobiyografik öğeler
JALE ÖZATA DİRLİKYAPAN; ‘KABUĞUNU KIRAN HİKÂYE’
bir karşılık bulamıyoruz belki ama sonuçta öykücülüğümüzün
de içerdiği açıktır.
Jale Özata Dirlikyapan, “Türk Öykücülüğünde 1950 Kuşağı”
sergilediği serüvende cumhuriyetin etkime izi, yol açtığı gelişim
Öyküde gelişen olaylar, ka-
alt başlığıyla kaleme alıp Bilge Karasu Edebiyat İncelemeleri Fo-
eğrisi, apaçık görülebiliyor yine de.
rakterler arasında iyilik ve kö-
nu katkısıyla yayımladığı Kabuğunu Kıran Hikâye (Metis, Beşin-
tülük, kader ve insan sorum-
ci Basım, 2022) adlı yapıtında yukarıda değindiğim bir tarih dili- KEMAL GÜNDÜZALP; ‘ÖYKÜ DÜNYASI’
luluğu, zevk, sefahat, mutluluk
Kemal Gündüzalp, öykücülüğümüzü bir bütün halinde almakla
mini alıyor salt.
ilişkisi gibi konularda coşkulu
Ancak genel anlamda öncesiyle sonrası içinde olguyu, bü- birlikte, 1990 sonrası yaşanan öykü patlamasının nicel yanı ka-
tartışmalara yol açar ancak her
dar söz konusu edilen bu “patlama” odağında olgunun belirle-
yük resimde yerine oturtuyor, derken belirlediği sınırlarına dönüp
türlü dogmatizmden uzak bir
“1950” başlığını, “1950’ler” denen kültürel, sanatsal, toplumsal yenlerini, yanı sıra nitel yanlarını hatta olası evrilimleriyle yol aç-
biçemle yazılmıştır.
tığı sonuçları, bugünlere ağan etkimelerini birlikte ele alıp gözler
vb. olgular yelpazesinin bütün uzanımlarını “1950 Kuşağı Öykü-
Yazar, kitabında eleştirilen sah-
önüne seriyor Öykü Dünyası (Alkali, 2024) adlı yapıtında.
cülüğü” odağında aynı dikkatle, özenle tarayıp değerlendiren bir
nelerin aslında müstehcenlik içer-
Bu bağlamda Kemal, 1990’la başladığı söz konusu evreyi,
emek armağanı koyuyor ortaya.
mediğini, her zaman ahlaki de-
özellikle kendi kişisel öykü verimiyle edindiği bakış zenginliğini
Anılan yazarların, öykücülüğümüzde kaleme getirdiği öyküler
ğerleri ön plana çıkarmak ama-
göz önüne alındığında hem yansıttıkları öyküleme sanatı açısın- de işe kattığından oldukça geniş yelpazede, bunun getirdiği
cıyla yazdığını, bu nedenle de
zengin bakış açısıyla işleyebiliyor.
dan yeni, farklı bir kuşağı imliyor dünyayla yoğrulu halde hem de
ahlak sınırlarını yok sayan ya-
gençlikleriyle her yaştan okuryazar kesimini sonuçta tüm öykü- Bunu yaparken de öyküde, özellikle 1980 öncesi birikimin yan-
şam biçimlerinin ne gibi felaket-
sımalarıyla etkimelerine yer açıp günümüz öykücülüğünün bu-
cülüğümüzü üstelik kalıcı nitelikte derinden etkiliyor.
lere yol açacağını anlatmak zo-
Bütün bu olumlu yanlarına karşın öykücülüğümüzde tek başı- günkü konumda önüne biriktiği düşünülebilecek yazınsal kimi
runda olduğunu söyler.
na 1950’lerin “kabuk kırdığı”nı söylemek güç olsa gerek. sorunlara dönük düşüncelerini paylaşıyor bizimle.
XV. Louis döneminde saray-
Kemal’in yapıtında, üzerinde önemle durulması gereken bir yan
Nitekim bütüne bakıldığında ilk elde Türk öykücülüğünün, kök-
da çok nüfuzlu olan Cizvitler
lü anlatı geleneğimizden çıkıp halk hikâyemizin ana gövdesiyle da yazın tarihimiz açısından kimi olayları, adeta belgelercesine
ahlaksız ve yozlaştırıcı kabul
yer yer anı türünde kaleme alması.
buluşarak büyük yüzyıl içinde taradığı farklı aşamalarda kazan-
ettikleri romanlara karşı savaş
dığı ivmeler sonucu bütünsel bir patlamayla kabuğunu kırdığını Sözgelimi öykücü Cemil Kavukçu, Hasan Ali Toptaş, Özcan Ka-
açmışlardı. Bu sansüre rağmen
söylemek olası. rabulut, Attilâ Şenkon, Kemal Gündüzalp’i Ankara’da bir ara-
Amsterdam’da yayımlanan ro-
ya getiren Yazıt (1990) öykü dergisiyle, buna öncülük eden İzzet
NECİP TOSUN; ‘GÜNÜMÜZ ÖYKÜSÜ’,
man Fransa’ya kaçak yollardan
Kılıçlı’nın (1948-1998) topluca 1990’lar patlamasındaki yerini vur-
‘ÖYKÜMÜZÜN KIRK KAPISI’
sokulmuş, büyük ilgiyle karşı-
gulaması anlamlı, önemli de.
Necip Tosun, öyküleri yanında alana sağladığı katkıyla, bu ko-
landıktan sonra birçok kez ba-
Cumhuriyetin öykü patlamasını dar bir açıya oturtmak doğru
nuda yoğun emeğiyle öykücülüğümüzde dikkati çeken çok az sılmış ama kısa sürede yasak-
olmasa gerek. Nitekim günümüz öykücülüğünün önemli adların-
sayıdaki imzadan, bunların önde gelenlerinden biri.
lanmış, dini otoritelerin emriyle
dan kimilerini bir dergi çevresinde toplamayı başaran, onlardan
Oysa öykücülerin çok büyük bölümü yazdıkları okunup üzerine iki kez toplatılmıştır.
öyküler, kitaplar yayımlayan, bu çerçevede önemli katkı sunan
yazılsın beklentisi sergiliyor, ötesine sırt dönüyor.
Günümüzde Abbé Prévost
İzzet Kılıçlı’nın adı, öykücülüğümüzün tarihi ya da 1990’lardaki
Necip’in önce Hece’den, sonra Dedalus’tan yayımladığı iki önem- (Rahip Prévost) adıyla tanınan
öykü patlaması olayında ne ölçüde yer buluyor acaba?
li yapıtı var bu alana önemli birer katkı saymamız gereken: Öykü-
Antoine-François Prévost
Ya Ankara Mavi’siyle Güner Sümer?
n
müzün Kırk Kapısı (2013; 2018), Günümüz Öyküsü (2015; 2017). (1 Nisan 1697 / 25 Kasım
www.sadikaslankara.com, her perşembe öykü-roman,
Bu iki kitabında Necip Tosun, salt yazarlar üzerinden akışa da- 1763) kapağımızda.
yalı bir tarihçe oluşturuyor oluşturmaya, bu yolla da yazınımız çer- tiyatro, belgesel alanlarında güncellenerek sürüyor. Ferda Fidan’ın yazısı...
İyi okumalar...
lİmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Yayın Yönetmeni: Gamze Akdemir
l Tasarım: Bahadır Aktaş l Sorumlu Müdür: Betül Berişe l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve
Yayıncılık AŞ l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli- İstanbul l Tel:
0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Uets: 25999 - 15079 - 37611 l Reklam Genel Müdürü:
Esra Bozok l Reklam Rezervasyon: Tel: 0 (212) 343 72 74 Mail: reklam@cumhuriyet.com.tr l Baskı: İleri
Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. AŞ, Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No: 11A/41
KITAP
Bahçelievler - İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir.