Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MEHMET YAŞIN
‘Eeen Güzel Şey’:
Ölüp ölüp dirilmek!
Nedir en güzel şey? İnsanın başına gelen en güzel şey nedir? Herkesin yaşamına, dünyasına, duruma göre
değişir elbette bu “eeen güzel şey”. Mehmet Yaşın’ın ise “başına gelen” “eeen güzel şey”, “on beş” yaşındaki
kızı. Başka bir şeyi olmasın, yetermiş bu güzel şey onun için. Yeni şiir kitabı bu Eeen Güzel Şey’i (İthaki
Yayınları) işliyor. Mehmet Yaşın’ın şiiri günlük yaşamdan besleniyor hep, kendinden, yakın çevresinden,
yaşadığı kentlerden, ülkelerden. Bu kitabında da İstanbul, Lefkoşa, Atina, Cambridge başı çekiyor. Ayrıca
Yunanca yazılmış dizeler, şiirler, fotoğraflar da var. Öyle ya, “eeen güzel şey” “ölüp ölüp dirilmek” değil midir?
İyi gitmeyen dünyada, güzellikler yakalamak değil midir? Kızının “on beş” yaşına basması değil midir!
dımsa da geçiremedim./ N’olurdu beni bir iş güce devşir- “Ve sakın çocukluğundan kaçma, iç burksa da.” Ama,
GÜLTEKİN EMRE
seler/ de kurtulaydım dönüp durmaktan derviş misali/ Bil- “çocuksuluğuna da” takılıp kalma. Hep oradan beslen-
mem ne iş kaldı takılmadığım/ akıl fikir mi kiralamadım, meye bakma. “Yaşamana bak” Yani yaşadığın ortamı,
ŞİİRLERİN ŞİİRLERİ
hocalık mı yapmadım,/ bahçecilik, hattatlık mı yoksa.././ dünyayı, kenti, ülkeyi solumaya çalış demek ister. “Yazı
Unutmak da var.. Orta yaşın yavaş yavaş yaşlılığa ev-
...Ama kendimi veremedim her ne yaptımsa. girdim çık- yalnız bırakır” ama aldırma çünkü yazdıklarınla kalaba-
rilmesi de. Yaşa göre sağlıklı beslenme en başta. Son-
tım/ el âlemin matbaasına, el ilanı dağıttım ora burada,/ lıklaşırsın da demek ister.
ra, ilaçlarını düzenli almak. Bir de gerekli vitaminleri ih-
kamu oyunu yokladım ara sıra,/ haiku spotlarıyla rek- Baba olarak şimdiki aklı olsa, “bahçıvan” olmak ister-
mal etmemek. Bunlar unutmamak. Yaşananları unutmak.
lam ettim Japon jeeplerini./ Kalmadı oynatmadığım film, miş şair. Bahçedeki onca çiçeğin diliyle, onca kuşun şakı-
Sağlıklı beslenmek için çabalamalar. Sağlıklı kalmak için
kahramanlık, korku, erotik fantezi, gerilim, pembe -di- masıyla, mevsimsel değişmelerle oluşturacağı şiirlere gön-
dikkat edilmesi gerekenler.
zi/ ki hiçbirinin sonu mutlu bitmezdi./ Kendi içime çeki- derme yapıyor kızına yazma konusunda öğütler veren baba.
Melih Gökçek’in Ankara’yı “parsel parsel” satması
lip ince ince kuyumculuk ettimse de/ onca sabrın sonun- Sevdiğine “Yaz Tatili Ol Hayatımda” derse bir şair,
gibi “deniz” de aynı biçimde satılmış. İşte bunu unutma!
da selâmete eremedim.” sonrası nasıl gelir bu şiirin?
Unutmamak için alışveriş listesi yapmak. Sıkıntılara kar-
Peki, o zaman şairin yapacağı iş ne olmalı? “...Dansçı, “Yaz tatili ol hayatımda/ zehirli mantarı ayırt eden ol
şı güzellikler yakalayarak ayakta kalmaya
dülger, terzi...” olmuyor. Geçim derdini ne hayatımda/ kavalyem ol dans pistim ol/ şu yazarı okumuş
çabalama. Güzel olan da bu!
yapmalı? Ya itilip kakılmayı? “BoşGezenin- muydun ol hayatımda/ Rusçaya çevireceğim ince şiir kita-
Mehmet Yaşın, şiire kendini teslim eder
BoşKalfası” sayılmak da var. Bir de “Beş- bı/ ve arabayı dağlara süren ol/ ve dağ başındaki fosforlu
hep. Yani, kendini şiirine emanet eder. 8 ül-
ke, dokuz şehir, bir dağ gezip görmüş, yaşa- ParasızBaba” olunca işler daha da sarpa sa- bisiklet kaskı/ deniz mahsulü makarna sosu ol/ editör gibi
mıştır “son on yılda”. Onun için kentlerin, rar. Bir şairin yapamayacağı iş yok sevdiği bir şey ol hayatımda /....pansuman ol hayatımda, yara ban-
yaşadığı ortamların değişme zamanı gelince yanında olunca. dı ol/ ve her Haziran Atina’ya uçak bileti/ ve ekstra bagajla
de, özlediği yerlerde soluğu almasına, ayrıca dönüş bileti St. Petersburg’a/ hadi yüzmeye gidelim ol ha-
HAYALİN HAYALLERİ
şiirine yeni damarlar eklemesine neden olur.
yatımda/ eğlenceli bir Netflix filmi için altyazı ol/... ‘Huy-
Şu da önemlidir bir şairin günlük yaşa-
Örnek mi? “Cambridge’nin havası-
suz ve Tatlı Kadın’ şarkısını söyleyen ol/ aperatif votkaya
mında: “Heer her sabah uyanınca/ gerneşip
na daha fazla dayanamayıp,/ parlak renk-
sıkılmış limon/ atıştırmalık kuruyemiş ol...”
hayaller” kurma; günü, geçmişi, memleketi,
lerle süzülen ışığı yüzünden razı” olmuş
dünyayı, dostlarını düşüne düşüne. Elbette YENİDEN OKUMA
Lefkoşa’ya uçup gitmesi. Özlem gidermiş.
“ve eeen sonunda teslim” olma şiire. Bendeki kitaplarıyla “Şair Mehmet Yaşın Sokağı”na
Çocukluğuna gidip gelmiş. Lefkoşa yetin-
Şiirdir bir şairin sığınağı, evi, kenti, ülke- girdim ve Eeen Güel Şey’deki şiirlerle. Poeturka’yı
ce ver elini Marsilya, Berlin, Rodos... Şii-
si çünkü. İçinden geldiğince “yazayım ya- (1995), Soydaşınız Balık Burcu’nu (1998), Kıbrıs-
re vara vara, şiiri bula bula kalabalıklar için-
zayım ne yazdıracaksa artık” diyerek dize- lı Türk Şiir Antolojisi’ni (1994), toplu şiirleri Dokuz Şi-
de ama hep yalnızdır dizeleriyle, imgeleriy-
leriyle, imgeleriyle, düşleriyle, düşündükle- ir Kitabı’nı (2014) yeniden okudum ve böylece Kıbrıs’ta
le, bir başına; öylesine kalabalık!
riyle girer şiirin içine. Kapıları kapatıp kendisi olur şiirin. Lefkoşa’da, Berlin’de (ah, ne yazık ki birlikte olamadık),
Bir şairin yapacağı işler nelerdir? Şunlardır: “Evime dön-
Yorulsa da, şiirdir onu elinden tutup dışarıya çıkaran. Atina’da (henüz gitmediğim, görmediğim) birlikte oldum
mek istiyorum!/ ...bahçeme,... Bakın insanoğlu neler özlü-
yor./ Günlük güneşlik bir ev, düzenli memleket!... Yok/ şa- Yazar olmak isteyen çocuğa babası neler önerir? “Rü- Mehmet Yaşın’la. Hep şiiri, hayatımızı, kitapları, dostla-
irliğin şaşasından kendimi şaşırmıştım epey bir zaman./ yana girmeyen şeyi yazma” der örneğin. “Geçmişe hap- rımızı konuştuk... Unuttuklarımızı anımsamaya çalıştık,
Hastalık gibi bir şey, dedim, şu şiir işi/ başka şeyler yaz- solma sakın” da der. Yazdıklarının çoğunu çöpe at da... ketimizin halini konuştuk, hüzünlendik.
n
YILDIZ İNCESU’DAN ‘SÜT GÜĞÜMÜNDE KURBAĞALAR’
bağalar romanının ikinci baskısı İleri Yayınları’nca yayımlandı. 1970-78
“Bu romanı arka kapakta da belirttiğim gibi 1973 yılında, o
yılları arasında yazar ve yayıncı olarak emek veren Yıldız İncesu, Yeni
sıralarda Ankara’da yayımlanacak olan Yeni Gün gazetesi için
Ankara Yayınevinin sahibi ve yöneticisi olarak Metin Altıok, Enis Ba-
hazırlamıştım. 15 Mayıs 1973 tarihinde gazetenin ilk sayısında
tur, Şiir Erkök, Bilgin Adalı gibi yazar ve ozanlarımızın yanı sıra Virgi-
tefrika edilmeye başlanacaktı. Sonra olmadı, elimde kaldı.
nia Woolf, Joseph Conrad, Paul Eluard, Fernando Arabal, Hervé Bazin’in
(Bu hoş olmayan, şimdi anılaşmış olayın tanığı -eğer unutmamışsa-
yapıtlarının çevirilerinin okuyucularla buluşmasını sağladı.
Sayın Fakir Baykurt’tur.) Geçen süre içinde romanı çok az
Yazar, Süt Güğümünde Kurbağalar romanının çıkış noktasını “aydın so-
değiştirdim, özellikle kişilere hiç dokunmadım, yalnızca zamanı
runları, aydın kişilikleri, aydın sığınmaları” olarak tanımlıyor. Kitabın ilk
bir yıl ileriye doğru kaydırdım ve sonra elim değdikçe tümcelere
baskısı çıktıktan sonra dönemin ünlü eleştirmenlerinden Muzaffer Uygu-
dokundum; üç yıldır da virgüllerle, noktalarla oynayıp duruyorum.
ner, Varlık dergisinin Mart 1978 tarihli sayısında bir eleştiri kaleme alır.
Varlık dergisinde yayımlanmış öykülerimi, Cumhuriyet
Uyguner yazdığı eleştiride, yazarın “bütün yayın dünyasını, gazete-
gazetesinde yayımlanan ilk romanımı (Dr. Cemil) yayımlamadan
cilik bir yana, bütün yönleriyle ortaya koymakta ve bu yöne dönük ya-
önce bu kitaptan başlamamın tek nedeni var: Durdukça kişilerin
şantıyı sergilemekte” olduğunu, Yıldız İncesu’nun “kişiler, olaylar ve
düşsel olduğu gerçeğinin geçerliğini yitireceği korkusu...
çevre ilişkilerini iyice düzenleyerek roman yaşantısının içinde eritebil-
Gerçekte bu roman, birinci bölümünü Dr. Cemil’in oluşturduğu
diğini”, “o çağın yazın dünyasını yaşatmış Halit Ziya Uşaklıgil’in Mai
ve Sığınmalar adı ile baskıya hazırlanan romanın bir dördüncü
ve Siyah adlı romanı ile arasında gerek çağ, gerek bakış açısından bü-
bölümü olarak düşünüldü, aynı çıkış noktasından başladı: Aydın sorunları, aydın
yük farklar” var olduğunu, İncesu’nun daha çok “günlük yaşamı sergilediğini” belir-
kişilikleri... Ve aydın sığınmaları...” Yıldız İncesu, 1977
tir. Uyguner’e göre Süt Güğümündeki Kurbağalar yazınımızda farklı bir roman anla-
RT öykü ödüllü yazar, yayınevi sahibi / yöneticisi, 20 Kasım 2023’te yaşama ve-
yışının bir örneğidir. Süt Güğümünde Kurbağalar, Yıldız İncesu’nun güçlü kalemin-
T da eden Yıldız İncesu’nun ilk baskısı 1977’de yayımlanan Süt Güğümünde Kur-
den günümüz okuyucusuna da hitap edecek yetkin bir yapıt.
n
25 Ocak 2024 9