Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
yüklü ne çelişki dolu ve ne de harika! Dermansız, biçare Pascal’ı Montaigne’den ayıran bir başka konu da ölüm- keyifle okumalarına engel değil ki. Kısacası Pascal, “İn-
bir solucandır insan fakat her şey hakkında hüküm verir.
dü. İnsanların gereksiz pek çok şey için endişelenmeleri- san kimdir” sorusunu sorarken 17. yüzyılda yaşıyordu. Ama
Hem hakikat ambarı hem de şüphe ve hata birikintisidir.
ne karşın ölümle ilgilenmemeleri karşısında çok şaşırır. sorduğu soru tüm yüzyılları ilgilendirmektedir.
n
3
Kâinatın hem en şerefli yaratığı hem de süprüntüsüdür.”
Montaigne ölümü düşünmek yerine hayatı düşünmeyi
1
“Aşkın yaşı yoktur, her zaman gençtir” (Çev. Murat
salık verir, hayat dediğin göz açıp kapayıncaya dek geçip
PASCAL İLE MONTAIGNE’İ ÖLÜM DE AYIRIR!
Erşen / Pascal B / Risaleler / Pinhan Yay. / 2017)
gidiyordu. “Vakti zamanı gelince doğa bize nasıl ölüne-
Filozoflar insanın gizemini açıklayamamış, Stoacılar
2
“İnsan yalnızca düşünen bir kamış. Onu yok etmek
ceğini öğretecektir” der.
gibi, kimileri insanın sadece büyüklüğünü görmek iste-
için evrendeki tüm güçlerin bir araya gelmesine gerek
Pascal sadece Katolik dininden söz eden bir düşünür de-
mişlerdir. Montaigne gibi bazıları ise sadece zayıflığını.
yok; bir buhar ya da bir su damlası onu öldürmeye ye-
ğildir. Bossuet, Bloy, Péguy ve Claudel gibi ikna etmek için
Hıristiyanlık buna bir çözüm getirir: Sefalet, acizlik ve
ter. Ancak evren onu yok edecek olsa bile, insan kendi-
yazar. O öyle bir dâhidir ki sadece inananlara değil, hayatın
büyüklük karışımı insanın ilk günahtan önce büyüklüğü
sini yok eden o büyük güçten daha soyludur. Çünkü in-
gizemi konusunda kendisini sorgulayan herkese seslenir.
tanıdığını ve bunun izlerini taşıdığını söyler.
san öleceğini bilir. Oysa evren hiçbir şeyin farkında de-
Pascal’ı okumak için mutlaka inançlı olmaya gerek
“Eğer insan asla ifsada [bozulma] uğramamış olsaydı
yok. Pek çok insan Stalin ve Marx’a inanmasalar da onla- ğildir” (Yazar tarafından çevrilmiştir).
masumiyetiyle hem hakikati hem de mutluluğu itimat edilir
3
rın yazılarını okurlar. Pascal B. (1996), Düşünceler, (Çeviren: M. Kaba-
biçimde derk [kavramak] etmiş olurdu. Ve eğer yalnızca if-
şoğlu), Kaknüs Yayınları, İstanbul, s. 54.
sada [karışıklık] uğrayıp bozulmuş olmaktan ibaret olsaydı İnanç, inançsızlığı ve sol ideolojiyi benimsememiş, inanç-
4 4
ne hakikate ne de mutluluğa bir fikri olurdu.” lı pek çok okurun da solcu şair Nâzım Hikmet’i büyük bir A.g.y.. s. 55
ERGUN TÜRKCAN’DAN
‘Üç Tarz-ı Emperyalizm: Teoriden Tarihe’
ramsal bilinci üslubuna da yansıyor. Dü- ken bölümler arasında. Osmanlı döneminin
BARIŞ DOSTER
şüncelerini, çözümlemelerini, çok yalın ve sonunu ve Atatürk’ün tarih sahnesine çıkı-
akıcı biçimde okura anlatıyor. şını da ayrıntılarıyla işleyen Türkcan, impa-
rof. Dr. Ergun Türkcan hocamızı, Cumhuriyet okur-
Emperyalizmin stratejik, jeopolitik, eko- ratorlukların deniz aşırı rekabetine de birkaç
ları iyi tanırlar. Mülkiyelidir. Hocaların hocası ola-
nomik, diplomatik, akademik, kültürel bölüm ayırmış.
P rak bilinir. İktisat, planlama, bilim ve teknoloji de-
adımlarını ve amaçlarını bölgesel ve kü- Kızıldeniz, Hint Okyanusu ve Akde-
nince, ülkemizde akla gelen ilk isimlerdendir. Cumhuri-
resel ölçekte ele alan Türkcan’ın kitabının niz’deki rekabeti ayrı ayrı incelemiş. Birin-
yetçi ve solcudur. Akademide, bürokraside, özel sektör-
sonundaki kaynakça, konuya meraklı okur ci Dünya Savaşı ve bilim politikasına iliş-
de edindiği bilgi, birikim ve deneyimi, kitaplarına, maka-
için, zengin bir okuma listesi de sunuyor. kin uygulamaların incelendiği bölüm de
lelerine ustaca aktarır.
456 sayfalık kitap, 20 bölümden oluşuyor. çok önemli bilgiler içeriyor.
Emekli olduktan sonra da tek başına bir üniversite gi-
Pankuş Yayınları’nın bir markası olan Yeni Kitapta Ergun Türkcan hocamızın engin ve
bi çalışmayı sürdüren Türkcan, emperyalizmin ekonomi
Deniz Mecmuası Yayınları’ndan çıkan kitap- yetkin iktisat ve tarih bilgisinin yanında, de-
politiğini incelediği Üç Tarz-ı Emperyalizm adlı kitabıy-
ta Türkcan, emperyalizme ilişkin kuramları nizlere, denizciliğe olan ilgisini de görüyoruz.
la, bir kez daha bir başucu kitabına imza atmış.
ve yaklaşımları anlattığı ilk bölümden sonra, Bu sayede günümüzde ABD hegemon-
Teoriden tarihe alt başlığını taşıyan kitabın önsözünü de
ekonomi politiğin (siyasal iktisat, eskilerin yasının zayıflamasına, Çin’in artan etkisi-
çok önemli bir isim, Cem Gürdeniz yazmış.
deyimiyle iktisadı siyasi) önemine dikkat çekiyor. Bu ilk ne, Rusya’nın öne çıktığı nüfuz alanlarına ilişkin sap-
Türkcan, çalışmasında emperyalizmi, geçmişten gü-
bölüm, mükemmel bir kuramsal, kavramsal giriş bölümü. tamalarını, tarih, iktisat, siyaset ve coğrafya bilgisiyle
nümüze, çok somut olaylarla inceliyor. İktisat, siyaset,
Kitabın ilerleyen bölümlerinde “1. Dünya Savaşı, 2. önümüze koyuyor.
dış politika, kültür, sanayi, teknoloji, askerlik, güvenlik,
Dünya Savaşı, Soğuk Savaş dönemi, Osmanlı dönemi, o Emperyalist güçlerin bilime, bilim politikalarına, sana-
eğitim, bilim, hukuk konuşulduğu zaman, kaçınılmaz
dönemlerin önemli savaşları” ele alınıyor. yi ve teknolojiye önem vererek, ne tür kazanımlar elde et-
olarak, sıklıkla kullanılan bir kavram olan emperyaliz- “Sovyet Devrimi ve sosyalist deneyim, Avrupa’nın bü- tiğini somut olarak gösteriyor kitabında Türkcan. Sonuç-
mi, tüm yönleriyle ele alıyor. yük güçleri arasında denizleri ve uzak kıtaları da kapsa- ta bize de Ergun Türkcan hocamızı kutlamak ve kitabını
yan rekabet, sömürge kapma mücadelesi” kitapta ilgi çe- okumak düşüyor.
Türkcan’ın ideolojik berraklığı, politik tutarlılığı, kav-
n
MAURICE GODELIER’DEN ‘TOPLUMSAL YAŞAMIN TEMELLERİ’
Godelier’nin cesareti
Toplumsal Yaşamın Temelleri (Heretik Yayıncılık) adlı kitabında Fransız antropolog ve düşünür Maurice Godelier,
“Toplumsal ilişki nedir?”, “İnsanın bir ‘özü’ var mıdır?”, “Ne tür akrabalık sistemleri mevcuttur?”, “Anropoloğun gözünde
toplumsal yaşamın temelleri nelerdir?” gibi sorulara yanıt arıyor.
ten Godelier, ilişkiyi bir deneyim süreci olarak olarak varoluş kazandığımız için bir seçim sayılamaz. Bu ne-
ATA DEVRİM
ele almayı önerir.
denle Rousseau’dan Spencer’a çok sayıda düşünürün toplu-
Bu süreç de yine çok boyutlu bir “ben” ana-
mun belirli sözleşmeler ile inşa edildiği şeklindeki savları bir
aurice Godelier, Toplumsal Yaşa-
lizini gerektirmektedir; evrensel bir gerçeklik anlam ifade edemez. Sözleşme ile yalnızca toplumun örgütlen-
mın Temelleri (Heretik Yayıncı-
olarak “soyut ben” ve psikolojinin katkılarını
me tarzını veya iktisadi değişim ilişkilerini düzenleyebiliriz.
M lık) isimli yapıtında çok boyutlu bir
gerektiren “özel ben” yanında bir de “toplum-
Godelier’nin itirazı sözleşme ile sınırlı değildir. O aynı za-
“ilişki” analizi ortaya koyar ve öncelikle bi-
sal ben” vardır. Sonuncusu, ilişki alanına mut-
manda 7 yılını Yeni Gine’de yaşayan Baruya kabilesi ile ge-
reyler arasında olduğu gibi topluluklar arasın-
laka bir statü ile dahil olmamız anlamına gelir.
çirdiği yirmi yıllık araştırmalarının sonucunda toplumun aile
da da ilişkiler kurulduğuna dikkat çeker.
Godelier’ye göre sosyal bilimci olmak saha
kurumu sayesinde var olduğu gibi bildik savlara da karşı çıkar.
Yanı sıra bir baba-kız ilişkisinin gerçekte ba-
çalışması yapmayı gerektirir. Bunun nedeni
Bunun gibi, ensest yasağının içerik ve nedenini de farklı bir
badan kıza doğru ve kızdan babaya doğru iki
saha çalışmasının tarihsel ve tikel ögeler ya-
açıdan açıklar. Yeri geldiğinde yanında çalıştığı ünlü antro-
ilişkinin bir sentezi olduğu gibi ilgi çekici bir
nında imgelem ve temsil gibi evrensel ögeleri
polog Levi-Strauss’u da eleştirmekten çekinmez. Mauss’un
görüş öne sürer. Bireyin kendi kendisiyle olan
de bulup ortaya çıkarmasıdır.
çalışmalarında önemli bir yer teşkil eden “armağan” olgu-
ilişkisinin genelde ihmal edildiğini dile getirir.
Evrensellik kendisini, en çok da Godelier’nin
sunun çok daha normatif ve bağlayıcı olduğunu iddia eder.
İlişkileri çok katı biçimde ve değişmez norm-
öne sürdüğü doğum zamanı ve yerini ya da han- Tüm bu bağlamların irdelendiği Toplumsal Yaşamın Te-
lar çerçevesinde ele alan sosyal bilimcilerin duy-
gi kültür içerisinde yetiştirileceğini seçememek gibi önkoşul- melleri, sosyal bilimlerde çalışmaları ile yeni yaklaşımlar
gulanımı unuttuklarını ya da teorilerinde bir çıkış noktası ola-
lar ya da zorunluluklarda gösterir.
geliştirmek isteyen araştırmacılara rehber olabilecek nite-
rak kabul etmek konusunda çekimser davrandıklarını belir-
Toplum olarak yaşamak da yazara göre toplumsal bir tür likte bir kitap.
n
10 15 Haziran 2023