Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sinema; yaşamda bir yer gösterici!
İKSV tarafından düzenlenen 42. İstanbul Film Festivali, 7-18 Nisan tarihleri arasında 12 gün boyunca
14 bölüme yayılan bir izlenceyle onlarca ülkeden zengin içerikte çok sayıda filmle, yaşamımıza renk
katacak, hayat olgusu bağlamında izleyicinin yeniden düşünmesini, yaşamlarına sinema sanatının
penceresinden daha geniş bir ufukla bakmalarını sağlayacak.
Genç yazar, asistanlığını
yaptığı “çok tutan bir genç-
lik dizisinin” senarist yönet-
menine, filminde “bizi ger-
çeğe kör eden hikâyeler” iş-
lemesinden ötürü söyledik-
lerini de paylaşıyor:
“Elinde bu kadar büyük
bir güç varken, bir toplumun
gençlerinin davranışlarını et-
kileyebilecekken, bu yete-
emen
neği ve gücü saçma sapan
herkesin, bir
eğlencelere harcamana ina-
H yeryüzü sofrası-
namıyorum!” (19, 18)
na dalar ya da halaya katılırcasına edebi-
yattan sinemaya, resimden müziğe farklı
CANGÜL AKDAŞ; SİNEMAMIZDA
alanlarda şaşırtıcı kolaylıkta “hikâye”ler üretip bun-
laması” olduğu temelinde (117) ele alıp yapılandı-
ÖLÜM GERÇEKLİĞİ...
ları rahatça başkasına sunduğu hatta ilgi de göre-
rıyor.
Bir başka sinema bilimci olarak Cangül Akdaş
bildiği bir tuhaf gerçekliğin içinden geçiyoruz.
Böylelikle olguyu, bütün sanatlarda yaşanan iliş-
da, sinemamızda izleksel açıdan önemli bir başlığa
İletişim olgusunun tek boyutluluğa indirgenişi,
kilenişle verimleyen / alımlayan bağlamında alırken
özgülediği, Urzeni yayın (2022) kapsamlı çalışmay-
bunun egemen kültür bağlamında yaygınlaşması
bir yanıyla kuramsal bir yaklaşım, öte yanıyla eleş-
la iki farklı kitapla geliyor:
bu yönde bir dizi yanılsamanın da önünü açıyor.
tirel deneme biçemiyle, yer yer anı hatta sözlü ta-
Türk Sinemasında Ölüm (Ölüm) ve Türk Sinema-
Hikâye üretenler dijitalleşme olanağıyla, ilginç-
rih belgeseli kıvamında bütünleyip değerli bir çalış-
sında İntihar (İntihar).
tir kendisini “sanatçı” olarak görmek / göstermekte
ma ortaya koyuyor.
Ölüm’ün “Önsöz”ünde, “yaşam ve ölümün ara-
gitgide daha rahat davranıyor.
Sanatın ortaya çıkışından sanat yapan bireyin il-
sındaki diyalektik enerjiyi ortaya çıkarmak açısından
Bilimden felsefeye, sanata, spora, teknolojiden
kel büyücüden “sanatçı” olarak anılacağı tarihsel
önemli bulduğu” ölüme, ilkin olgusal yanı, tarihsel
siyasaya, medyaya vb. hemen her alanda her gün
dönemler, çağlar eşiğinden geçip bugünkü serüve-
akışıyla yaşamda karşılık getirirken İslamiyet ön-
yayıla uzaya genişleyip sakızlaşan bir halkalar dizi-
nine gelen Semir; sanata, dışarıdan yapılan, onun
cesiyle İslamiyet dönemlerinde Türklerde kapladığı
si halinde nice hikâye üretiliyor.
özünü, görece genetiğini değiştirici etkimelere,
yeri ele alıp kavram üzerinden bunun sinemamız-
Fizikle futbolun, sinemayla romanın da müzikle
baskıya da özellikle yer açıyor.
daki uzantılarına eğiliyor.
resmin de hikâyesi olabiliyor kuşkusuz.
Bu arada “din, devlet ve para üçlüsü(nün), es-
1960’lardan başlayıp günümüze dek azımsan-
Varın medyadakini siz hesap edin artık, milyon da laf
ki çağlardan günümüze kadar insanlığın köleleştiril-
mayacak sayıda filmi tanıtıp bunların hikâyeleri
mı kaç milyar hikâye çıkacağını karşımıza her saniye.
mesi yolunda kullanılan en büyük silah olduğunu”
üzerinden okurda ölüme değgin geniş bir artalan
Bu hikâyeler kuşkusuz ne yazınsal birer “öykü”
vurgulayıp, sonuçta “sanat da yaşam da bilimsel-
oluştururken bunun yanı sıra olgunun sinemamız-
ne de sinema için yola çıkış verisi. Bunu ayırt et-
dir” (9, 302) yargısını getiriyor.
da işlenişine dönük dizgesel bir bütünlükle, ayrıca
mek, “sanat”a düşüyor elbet yine, gözlüğünü takı-
farklı eleştiri kavrayışlarına dayalı olarak da açılım-
EVA SELİN; “TRANSMEDYA KOSİSTEMİNE
yor, bunları eleyip ayırıyor sanat.
lar getiriyor Cangül.
ELEŞTİREL BİR BAKIŞ”
Geçmişi yarım yüzyıla uzanan festival, sinema sa-
İntihar’ın “Önsöz”ündeyse, bu çalışmasının,
Eva Selin, “Transmedya Ekosistemine Eleştirel Bir
natı, medya kültürü vb. alanlarında yayımlanan ki-
2022’de tamamladığı “İntiharın Yeniden İnşasında
Bakış” alt başlığıyla yayımladığı Transmedya Kültü-
taplara eğilme fırsatı vererek de öne çıkıyor böylece.
Türk Sineması (1980-2015) Dönemi” başlıklı “dok-
rü (Lejand, 2022) adlı kitabında, “konu bir hikâye an-
tora tezinden türetil(diği)”ni belirten yazar, tezin ye-
SEMİR ASLANYÜREK;
latmak olduğunda, hikâyeyi yaratmanın ve aktarma-
di yıla yayılan bir araştırmayla ortaya çıktığını vur-
SİNEMAYI SANAT YAPMAK…
nın yolları çok çeşitlidir ve teknoloji bu çeşitliliği da-
guluyor.
Semir Aslanyürek, Film Yönetimi Atölyesi (h2o,
ha da artırmıştır” saptamasını getiriyor. Transmed-
Ölüm’de olduğu gibi sinemamızdaki örneklere geç-
2022) adlı yoğun emekli çalışmasıyla alana katkı
yanınsa, “aynı hikâyenin farklı öğelerinin bir dizi tek-
meden “İntiharın Toplumsal Tarihi” başlığı altında ol-
sağlayan bir sinemacı-sinema bilimci olduğu kadar
noloji platformu aracılığıyla birçok farklı izleyici tara-
guya farklı ara başlıklar altında yer açıyor önce.
bunun yanında sanatın öteki alanlarında farklı ya-
fından deneyimlenebil(en) bir ortak hikâye evreni”,
Sonrasında yine zengin açılımlı ayrıntılı örneklerle
pıtlara da imza atmış bir ad.
“hikâye anlatımının teknolojiyle buluştuğu geniş bir
sürdürüyor çalışmasını yazar.
Adeta bir manifesto gibi kaleme aldığı
ekosistem” (33, 32) olduğunu vurguluyor.
Cangül Akdaş’ın yoğun emeğe dayalı bu iki yapıtı-
“Önsöz”ünde, kitabı üç bölümde yapılandırdığı-
Bu dijital teknoloji, “topluluk aktivistlerine
nın da sinemamızın söz konusu izlek yönünde kalıcı
nı söyleyip ilk iki bölümü sinemanın sanatsal nite-
hikâyeleri hızlı bir şekilde oluşturma ve yayma araç-
yapıtları olmaya aday görüntü verdiği öngörülebilir.
liğine, bu bağlamda bilim-sanat etkileşimine, bun-
ları sağl(ıyordur)” (63) ayrıca.
Sonuçta sinema sanatı, yaşamımıza bir yer göste-
ları birbirinden ayıran yanlara özgüleyip bir sine-
Alanda, farklı çalışmalar yürüten hatta bunlarla
rici olarak katılırken bütün öteki sanatların, yetmez
macı için gereken ahlaksal tutuma dikkati çeker-
ilgili kişisel deneyimlerini aktaran Eva, “2020’de
bilimlerin, felsefelerin, yetmez daha nice alanın, kim
ken üçüncü bölümde de Film Yönetimi Atölyesi’ne
BluTV platformunda yayınlanmaya başlayan”, “li-
bilir hangilerinin, kimlerin fenerini de tutuyor elinde.
yer açıyor.
sans tezime konu bile oldu” dediği “Çıplak” ad-
İşte bir fırsat önümüzde, sanatın ışığında.
n
Aslanyürek, sinemayı, “diyalektik gelişmenin sa-
lı “mini-dizi” üzerine ayrıntılı bir örnekleme getirip
natı yapan ve onu diğer tüm sanatlardan farklı kı-
www.sadikaslankara.com, her perşembe
“sosyal medyada gündem yaratarak diziyi duyuran
lan en önemli özelliklerinden birisi de insanın sine-
öykü-roman, tiyatro, belgesel alanlarında gün-
bir hayran kitlesi”nin ortaya çıkabileceğinden de
ma sanatını diğer sanatlardan farklı bir şekilde algı-
cellenerek sürüyor.
söz ediyor. (51, 52)
16 6 Nisan 2023