Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
JOHANN WOLFGANG VON GOETHE (1749-1832)
‘En zor iştir bir şiiri gizlemek!’
Şiirler, dramatik yapıtlar, romanlar, öyküler, anılar, günlükler, sanata, edebiyata ilişkin yapıtlar, oyunlar, gezi
izlenimleri... 83 yıllık ömre sığdırılan, tümü 140 ciltlik çalışmalar... Şiirleri iki bin sayfadan fazla!
Şarkılar, gençlik şiirleri, mersiyeler, soneler, baladlar, kilise şarkıları, lirik, Allah’a, doğaya, -antik dönem tarzı- sanata
ilişkin şiirler. Ressam, heykeltıraş, mimar, piyes muhabiri, oyuncu, yönetmen...
Daha 8 yaşındayken Yunanca, Latince, İtalyanca, Fransızca, Yidişce, İbranice öğrenen bir deha!
Hukukçu ama “tıp ve botaniğe” ilgi duyan, Sturm ve Drang akımını başlatıp yeni klasikçiliğe, yani bütünsellik
düşüncesine yönelen, renk kuramı oluşturan ama “estetik felsefi idealizmin, yeni hümanizmin, romantik tiyatrosunun,
klasik Alman tiyatrosunun” da başı çeken ve “granit” üzerine bile yazan... Goethe!
Ne yazık ki, kitabın tamamını çevirdiğimiz hal-
GÜLTEKİN EMRE
de, şiirler üstünde birkaç kez daha geçemeden Arif
Gelen’i kaybedince, çeviriler öylece kalakaldı.
“BU LEKELER FAUST’UN LEKELERİDİR!”
Frankfurt’a gelen herkese “Goethe’nin evini gez-
‘BATI-DOĞU DİVANI’
din mi” diye sorulurmuş. Ahmet Haşim, kente geldi-
Batı-Doğu Divanı (1819), Viyanalı şarkiyatçı Jo-
ği ilk gün Goethe’nin evine koşar. “Goethe ne kadar
seph von Hammer Purgstall’in 1812’de yayımladı-
büyük bir şair olursa olsun, ölümünden 100 yıl son-
ğı Hafız Divanı çevirisinin Goethe üzerindeki de-
ra, bütün duvarları, bahçeleri, meydanları, taze sa-
rin, büyük etkisinin ürünüdür. Goethe, çeviriyi 1814
rı çiçeklerle dolduran bu neşeli ve güneşli sonbahar
ilkyazında okuduğunda, Muganniname, Şarkıcının
sabahında loş bir sokaktaki loş evinde kendine kâfi
Kitabı’nın ilk şiirini yazar: “Yirmi yıl yaşadım/ ve
bir müşteri bulabileceğini pek de” ummaz.
bana düşeni tattım” diye yola çıkar.
“...Eski bir şairden başka bir şey olmayan Goethe’yi
Batı-Doğu Divanı, manzum seyahatname olarak
ölümünden yüz sene sonra ziyaret edecek iki kişi bile
da değerlendirilir. Bu şiirleri esinlendiren Hafız’ın
bulunmaz” diye düşünür. Ama yanılır. “Bir mezara”
yanı sıra genç, güzel, kültürlü bir kadın olan Marian-
girecekmiş gibi “soğuk bir ürperme ile açılan kapıdan
ne von Willemer’e beslediği derin duygulardır.
içeriye girince hayretten” donakalır.
Şiirlerdeki Suleika (Züleyha) figürü Marianne’dir.
“Evin içi talebe yaşında çocuklardan, kızlardan,
Hatem ise Goethe’dir. Hafız’ın gazellerinin ruhu şi-
şık kadın ve erkeklerden, yaşlı efendilerden müte-
irlerin tümüne sinmiştir. Gençlik-yaşlılık, özelle ge-
şekkil gayet temiz ve heyecanlı büyük bir kalabalık-
nel, sır-itiraf tezatlıkları ve şarkılar şiirde öne çıkar,
la” doludur. Goethe’nin çalışma odasına vardıkla-
Divan edebiyatında olduğu gibi hilal kaş, ay, selvi
rında rehber, “Üstü baştan başa mürekkep lekeleriy-
boy, kirpik oklar, bukleli saçlar, gül, bülbül gibi me-
le kaplı eski bir yazı masası önüne gelip de ‘Goethe,
taforlar da.
Faust’u bu masa üzerinde yazdı. Bu lekeler Faust’un
Şark şiiri, özelliği, dinle ilişkisi, çerçevesi geniş-
lekeleridir!’” deyince “kalabalığın son hadde varan
çe işlenir. Batılı bir şairin Doğu kültürüyle tanışma-
merakı ve heyecanı, ışık halinde gözlerden” taşar.
sı, içinde bulunduğu huzursuz ortamdan kaçış olarak
‘ROMA AĞITLARI’
yorumlanır.
Roma Ağıtları, “ölümsüz Roma!” seslenişi. İtalya
‘GENÇ WERTHER’İN ACILARI’
gezisinden (1786-1788) doğan 24 şiir. Goethe, Wei-
Genç Werther’in Acıları (1774) Goethe’nin iki
mar’daki resmi görevlerinden, çevresinden, apar to-
haftada ve 25 yaşında, mektuplarla işlenen, onu ün-
par kimseye haber vermeden İtalya’ya gider. Akde-
lendiren, iki bölümden oluşan romanı...
niz kültürünü, İtalya’nın geçmişini, tarih birikimini, her şeyi; kutsal yerleri, sarayları, bahçeleri, renkli kişi-
Konusu, Goethe’nin pek çok yapıtında olduğu gi-
doğasını tanımaya çalışır. Ülkenin doğası, insanı onu leri, kadınları, sevgilileri lirik, epik, dramatik, Yunan
bi kendi özel yaşamından esinlenmedir. Çok duygulu
daha çok ilgilendirir. mitolojisinin de yer aldığı şiirlerde canlı, renkli bir bi-
bir insan olan elçilik sekreteri evli bir kadına duyduğu
Roma Ağıtları’nı 1785’te İtalya’da yazmaya başlar. çimde işlenir.
mutsuz bir aşk yüzünden intihar eder. Bu olay yakın
İlk adı Erotica Romana’dır. Şiirlerin gövdesi erotik Şiirlerin erotikliği eleştirilir ama Schiller onları, “Şi-
tanıklıkların ve yazarın yaşamından izlerle gelişir.
sezdirmelerle yüklüdür ama asıl son dört şiir daha ero- ir yüklü, insancıl ve naif” bulur. Die Hören dergisin-
Burjuva yaşamına karşı duruş, doğaya sahip çıkma,
tiktir. Sevgilisi Faustina’ya, Weimar’daki aşkı Christi- de, son dört şiir hariç, yirmi şiiri yayımlar. Son dört şi-
ane Vulpus’a olan duygularını Roma kentinin tarihsel, iriyle birlikte Roma Ağıtları’nın tamamı, 1914’te tüm insanın içindeki ruh dalgalanmalarının doğa betimle-
meleriyle eşitlenmesi, duygu betimlemeleri romanın
kültürel betimlemeleriyle ele alır. yapıtlarının eksiksiz yayımlandığı Weimar baskısın-
da yayımlanır. ana unsurlarıdır. Werther gibi giyinen gençler sokakla-
Roma’daki yaşamı, kentin geçmiş kültürü, sevgili-
lerine duydukları şaire bu şiirleri yazdırır. Bu benzer- Arif Gelen’le çevirdiğimiz (1993) bu şiirler bizi bir ra çıkar, gençler arasında Werther gibi intiharlar ayyu-
başka Goethe kitabına götürdü: Batı-Doğu Divanı’na.
siz kente de âşık olmuştur çünkü Goethe. Roma’nın ka çıkar. Döneminde pek çok dile çevrilen,
>>
8 30 Mart 2023