Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyetle doğan yazın anıtımız:
Yaşar Kemal
Cumhuriyetin çocuğu olarak doğan, yüzüncü yılında onu kendisine “yoldaş” kılan Yaşar Kemal (6 Ekim 1923-28 Şubat
2015), İnce Memed’le açtığı ayracı, “Bir Ada Hikâyesi”yle tamamlayıp Cumhuriyet yazınımızın bu ilk yüzyılını bütün
süreçleriyle geçerken, Cumhuriyetimiz için de hiç kuşku yok ki “anıt yazar” nitelemesini hak eden “simge yazar”ımız oldu.
auf Mutluay, ilk kez 1969’da Cumhuriyet’te pesine yerleşip o sonsuzlukta kendisine kalıcı yer
başladığı, daha sonra Bende Yaşayanlar’da edinen bir ad. Nitekim Lütfi Özgünaydın’ın, Çuku-
R (İş Kültür, 1977) bir araya getirerek Fethi rova Yaşar Kemal adlı albüm kitabında onu, “Nâzım
Naci’ye sunup yayımladığı yazılar toplamının birin-
Hikmet’i anlatırken birden köyüne döner, Paris’ten söz
de, Cumhuriyet’in de tam ellinci kuruluş yılında 7 ederken Hemite’ye inerdi” diye resmetmesi boşuna
Mayıs 1974’te şöyle diyor: değil; bir halk hikâyemizin kahramanıdır da o, seke
“50 yıllık koleksiyonu tarayanlar, hemen bütün kükreye kanatlanıp yükselmiş, uçuvermiştir bir anda.
kalem değerlerinin bu sayfalarda yaşamış olduğu- İster nehir romanlarında isterse kısalı uzunlu ro-
nu göreceklerdir… (…) manları, öykülerinde olsun anlatı evrenlerinde, ya-
rattığı kişilerde, onları ilişkilendiriş biçimlerinde, bu-
Her zaman Cumhuriyet’in kapıları, gerekli doğrula-
na dönük biçemsel oyunlarında büyük büyülü bir an-
rı vaktinde belirten sözcülüklere açık olmuştur. Yanı
sıra bugünün nice edebiyat başarısına da ilk çıkışın latıcılığın izleri sürülebilir. Çünkü her anlatısında Ya-
şar Kemal’in, o bilegeldiğimiz insan harmanının tam
onurlu adımlarını kazandırmıştır. O unutulmaz ‘Bebek’
da orta yerine düşeriz her seferinde; belki masal-
hikâyesi ve benzersiz röportajlarıyla Yaşar Kemal’in
dan, menkıbeden, dünyanın en güzel aşk öyküsün-
edebiyata gelişini uzak bir Anadolu kentinde gün
den gireriz içeri, belki yaşama tutkusundan, korku-
gün coşkuyle nasıl izlediğimi unutmadım.” (s. 53, 54)
nun öne geçtiği söylenden, insanı kudurtan hırstan,
Öyküyle başlayıp türe benzersiz soluk katan Ya-
özverinin o en güzel geçeneğinden...
şar Kemal, sonrasında buna yeniden dönemese de
Her coğrafyada, diyarda ortaya çıkabilecek ne
kaleme aldığı romanlarıyla yazınımıza taşıdığı farklı
tür sorun varsa, bunların tümü Yaşar Kemal’in an-
bir havayla sürdürdü hep yazarlığını.
latı evrenlerinde boy gösterecektir. Çünkü çokla-
1990’da Fethi Naci, onun “gece gündüz roman
şıp karmaşıklaşan, dolambaçlanıp uğuldayan in-
düşünen, nerdeyse roman soluyan bir romancı” ol-
san ilişkileri bir mayın geriliminde yumaklanıp öyle-
duğunu söyleyecekti zaten.
ce pusuya yatmıştır anlatı evrenlerinde.
Evet, Yaşar Kemal, asıl değerine Cumhuriyetle
Düşlerle beklentilerin yer yer örtüştüğü ama da-
kavuşan bu yurdun yaşamış, yaşayan, ileride ya-
ha çok çatıştığı, öldüresiye kara sevdaların yaşan-
şayacak nece değeri, ne denli kültürel, sanatsal bi-
dığı, kahredici öçlerin gizlendiği, Homerosvari bir
rikimi varsa, olacaksa, geçmişten-geleceğe, bun-
büyü de bizi peşi sıra sürükler hep.
ların tümünü, karşılığında bir hayat vererek elde et-
Yaşar Kemal, ritüel gerçekliğin imbiğinden ge-
tiği yazınsal simgeleme yetisiyle küreyegelmiş, ka-
çirerek anlatır bütün bunları. Yüreği pır pır titreten
pısını öyle çalmıştır diyebiliriz edebiyatımızın.
edayla, göz kamaştıran ustalıkla. Hünerli ama tem-
ANADOLU’NUN TÜM KÜLTÜRLERİNİ, bel bir kaplumbağa kadar hızlı, ok misali ayağına
VERİMLERİNİ ADIMLAMAK…
tez bir ceren havasında ağır ama kırılgan...
Pertev Naili Boratav’ın da yaklaşımı anlamda Yaşar Rüzgârın sesi, çiçeğin açılışı, arının balı pete-
Kemal, bütün bir halk hikâyeleri geleneğimizi, hac- ğe boca edişi, karıncanın tane taşıyışı, kuşun yuva
minden beklenmeyecek ağırlıkta, yoğunlukta kuşa- kuruşu, çorbanın kokusu, daha neler neler her se-
UĞUR DEMİR
nıp içselleştiren, sırtlandığı bu yükle Ağrı’nın en te- ferinde kişilerin avuçlarında / emeğinde, yüzünde
>>
4 5 Ekim 2023