Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CAN YÜCEL
Cumhuriyetimizin Don Kişot’u!
“Ben ömrümce muhalif yaşadım/ Devletçe de menfi Yaşamı aklın süzgecinden geçirdiği
bir TİP sayıldım/ Onun için kan grubum/ RH şiirleriyle aydınlanmanın kendisi
NEGATİF.” (“Özgeçmişim” adlı şiirinden) olmayı başaran bir şairdir.
Taşlamalar, külhanbeyi raconları (argo), Yergisiyle, humoruyla, alayıyla,
güçlü bir hiciv (yergi, alay, humor), dil ustalığı, argosuyla, küfrüyle süslediği bir tablo
geniş bir dünya ve yaşam kültürü, kara mizah, yaratır. Tablosuna insanın ezilişinin
ironi, tarihsel-güncel bireşimi, toplumsallık, sorgulanmasını, insanın ezilmesine karşı
siyasallık, coşku, süslenmiş küfürler, olan ideolojisini ve bilincini de ustalıkla
özgün bir biçem, halk deyişi ile sözcüklerden katar. Tüm bunları silkeleyerek, sarsarak
dünya yaratan bir şairdir Can Yücel. gerçekleştirir. Akılsızların, yanlış adım
Sözün müziğe dönüştüğünü kulağa atanların belalısıdır. Sözcüklerden kale
ve beyne şırıngalayarak gösteren kuran, sözünü sakınmayan bir bilgedir.
bir şair olarak çağdaş Cumhuriyetimizin Sözünün gücünü ve zenginliğini
Don Kişot’u, Şarlo’sudur. tükenmeyen yaşam savaşından alır
O, yaşama oltasını fırlatan bir balıkçı, göle ve o bu savaşımında yasak dinlemeyen
maya çalan bir Nasrettin Hoca’dır. bir şairimizdir “Can Baba”.
Çizim: TAN ORAL
yolması/ Bizim memlekette adam olması”… çem, halk deyişi ile sözcüklerden dünya yaratan bir şair-
ÖNER YAĞCI
“Ölüsü elektrikli şehir… hela duvarları gibi ayıp yemiş- dir artık o.
ler veren ağaç… buluğ-cinli bir gök… her çişe kalkışta…” Sözün müziğe dönüştüğünü kulağa ve beyne şırıngalaya-
SABAHATTİN EYÜBOĞLU: ‘CAN YÜCEL,
gibi tanımlamalardaki yoğunluk, bir başka şiiri, özgünlüğü, rak gösteren bir şair olarak çağdaş Cumhuriyetimizin Don
CÖMERTÇE CANINI KOMUŞ
yeniliği haber verir. Şiirlerdeki halk deyişleri, dil oyunları, Kişot’u, Şarlo’sudur. O, yaşama oltasını fırlatan bir balıkçı,
BAŞKALARININ SÖYLEDİKLERİNE!’
söz cambazlıkları, argo, toplumsallık, taşlama ögeleri par- göle maya çalan bir Nasrettin Hoca’dır.
Can Yücel (21 Ağustos 1926-12 Ağustos 1999), “Can
mak ısırtmaya başlamıştır.
adında bir tuhaf âdem” olduğunu söyleyerek başladığı,
AYDINLANMANIN TA KENDİSİ!
Garip şiirinin etkisinde, hececilik kokan, kendi deyişiy-
‘EN UZUN KOŞUYSA ELBET TÜRKİYE’DE Can Yücel, yaşamı aklın süzgecinden geçirdiği şiirleriyle
le “biraz da mistik” şiirlerinin olduğu ilk kitabı Yazma’yı
DEVRİM... AŞK OLSUN SANA ÇOCUK AŞK OLSUN!’ aydınlanmanın ta kendisi olmayı başaran bir şairdir. Çığırt-
kendi bastırır (1950).
“En uzun koşuysa elbet Türkiye’de devrim...” dizesiyle kanlık yapmayan bir yaşam sorgulayıcısı, akılsızların, yan-
Kitaptaki “Koduğu çayırda otluyorum hâlâ”, “Yağmur
başlayıp “Acıyorsam sana anam avradım olsun / Ama aşk lış adım atanların belalısıdır.
kadehini kaldırımlara çarptı”, “okunacak duanın kelimeleri
olsun sana çocuk AŞK OLSUN!” dizeleriyle biten “Ma- Öfkesi ve bilgisiyle bilediği sözcüklerden kale kuran, sö-
neydi” gibi dizeler Can Yücel şiirinin silik izleridir.
re Nostrum” şiirinin de olduğu Can Yücel bombası Bir zünü sakınmayan bir bilgedir. Sözünün gücünü ve zengin-
Çeviride “Türkçe söyleme”yi yeğleyen Can Yücel’in
Siyasi’nin Şiirleri ile patlar (1974). liğini, tükenmeyen yaşam savaşından alır ve o bu savaşı-
Shakespeare, Shelley, Baudelaire, Eliot, Lorca, Brecht,
“Bileklerimizi morartmış yeni Alman kelepçeleri… Bi mında yasak dinlemeyen bir şair olarak ünlenir.
Aragon, Eluard, Kavafis, Whitman gibi şairlerden seçtiği
sen eksiktin ayışığı/ Gümüş bir tüy dikmek için manzara- Şiirinin damarı dünle bugünün ve yarının iç içe olduğu
şiir çevirileri Her Boydan adıyla yayımlanır (1959).
ya!” (Bi Sen Eksiktin Ayışığı), “Çağın en güzel gözlü ma- bir damardır onun. Bu damardan beslenir, bu damarı besler
Sabahattin Eyüboğlu bu çevirilerdeki başarıyı, “Can Yü-
ve “Can Yücelce” bir şiirin doğurtanı, babası olur. Bu ba-
arif müfettişi” (Hayatta Ben En Çok Babamı Sevdim), “Bi
cel, kendi şiirini söyler gibi çevirmiş bu Her Boydan şiir-
sağ yanıma yattım geçti beş yıl,/ Bi de soluma yattım et- balık doğal olarak ona “Can Baba” diye seslenilmesini ge-
leri. Cömertçe canını komuş başkalarının söylediklerine...
ti mi on… Biz tecritteyken bile civcivindeydik yaşamın” tirecektir zaman içinde.
Bu cömert kaynaşma, bu dünyanın türküsünü benimseme
(Damlaya Damlaya Göl Olmaz Ya...) gibi unutulmaz Can
gücü yok mu -ki Can Yücel’de var o- şairi, şair eden tılsımı
Yücel klasiklerinin yer aldığı bu yapıt, şiir geleneğimizde ‘ÖLÜM VE OĞLUM’, ‘RENGÂHENK’,
onda aramalı” cümleleriyle selamlar.
yaygın olmayan ögelerle doludur. ‘GÖKYOKUŞ’, ‘CANFEDA’, ‘ÇOK Bİ ÇOCUK’...
1976’da yaşama bağlılığın, sevginin, sözcük çarpıtmaları-
ÖZGÜN BİR SESİN ŞİİRLERİ SÖZCÜKLERDEN DÜNYA YARATAN ŞAİR! nın, ince alayların, imge gücünün, damıtılmış bir duyarlılık
Yeni, özgün, kendisi olmaya başlamış bir sesin şiirleri,
Taşlamalar, külhanbeyi raconları (argo), güçlü bir hiciv ve zekânın yoğunlaşmış olduğu Ölüm ve Oğlum yayımlanır.
Sevgi Duvarı’ndadır (1973). Bir Can Yücel kokusu yayılma- “Dipdiri sol yanıyla… Umudu bulmak için” Rengâhenk’i
(yergi, alay, humor), dil ustalığı, geniş bir dünya ve yaşam
ya başlar: “Kuzu gibi olun diyorlar/ Büyüyüp ortaya çıkınca/ kültürü, kara mizah, ironi, tarihsel-güncel bireşimi, toplum- yayımlar 1983’te: “Görmüyor musun/ Su içiyorum/ Şiir ya-
Koyun gibi gütmek için sizi” … “Ne yaman zor imiş yonca sallık, siyasallık, coşku, süslenmiş küfürler, özgün bir bi- zıyorum/ Ne dokunuyorsun” (Dokunmatik).
>>
8 1 Eylül 2022