Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KITAP l BEBEK l ÇOCUK cumhuriyetkitapcocuk@gmail.com l GENÇ BURCU YILMAZ l HAFİZE ÇINAR GÜNER l SİMLÂ SUNAY TAŞ KÂĞIT MAKAS Uçan balina görme rehberi Bengisu Gençay’ın macera dolu ilk çocuk romanı özgünlük ve özgürlük gereksinimimizi hatırlatıp kendi iç sesimizi duymak, dahası dinlemek için bizleri yüreklendiriyor. HAFİZE ÇINAR GÜNER B ireyin kendi istek, ilgi ve gereksinmelerinin farkına varması, bunları karşılamak için harekete geçip kendi kararlarını vererek seçimlerde bulunması, kısacası iç sesini dinleyip kendi yolunu çizmesi yaşadığımız coğrafyada pek de kolay olmuyor. Nasıl bir nesil istendiği ülkenin en yetkili ağzından en yüksek sesle söylenirken gençlerin pek çoğu kendi tercihleri yerine belli bir orta eğitime zorunlu kılınıyor. Tektipleştirmeye yönelik bu adımlar iktidarlar açısından toplumu daha kolay yönetilir hale getirmek için elzem. Sosyokültürel olarak kişiye birey olma haklarını tanımakta zorlanan toplumumuz için bu konu bir de sosyopolitik bakış açılarından dolayı daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyor. İşte burada yine edebiyat biraz olsun bize iyi geliyor ve umut veriyor. Kendi sesimizi aramamız için bizi yüreklendiriyor. Zem’in peşine takılmaya ne dersiniz? DOĞA KUSURSUZ DEĞİLDİR! Çevre gezegenlerce eflatun gezegen olarak bilinen Bussola Gezegeni kusursuz bir düzene sahiptir. Öyle ki evlerden araçlara kadar her şeyin eflatun tonlarında yapıldığı bu gezegende her gün ılık bir ilkbahar havası yaşanır. Tüm duygularını upuzun kirpiklerinin çevrelediği kocaman gözleriyle anlatan Bussolalılar asla yüksek sesle kahkaha atmaz, hiçbir zaman hıçkıra hıçkıra ağlamazlar. Gezegende her şey kontrol altındadır. Burada herkes yaşam noktası adı verilen ve hoparlöre benzeyen yuvarlak bir ağızdan çıkan yaşam sesine göre yaşar. Bu ses Bussolalıların kimlik kartıdır. Yeni bir bebek doğduğunda yaşam noktası yetkililer tarafından dikkatle dinlenerek sosyal statüsü tespit edilir. Sesinin ince, orta ya da kalın olması onun hangi okula gideceğini, nerede yaşayacağını, hangi araca bineceğini, ne iş yapacağını hatta hangi filmleri izleyip ne tür etkinliklere katılabileceğini belirler. Her şeyin böylesine tıkır tıkır işlediği bir sistemde siste me uygun olmayanlara ne olur dersiniz? Tabii ki sistemin dışına itilerek o toplum tarafından yalıtılırlar. Tıpkı Zem ve ötekiler gibi. Zem sessiz bir çocuk olarak doğmuştur, yani yaşam sesi yoktur. Ailesinden alınıp kapatıldığı Mostrosul adlı çöplükten kurtulmaya ve sesini bulmaya çalışır. Ancak bu hiç de kolay olmayacaktır. Sesleri net bir şekilde ince, orta ya da kalın çıkmadığı için Mostrosul’a terk edilen çocukların arasında kendine bir yer bulmakta bile zorlanır. Çünkü yaşam sesi olmayan bir tek odur! SİNEMATOGRAFİK DİL Zeki bir kız olan Do’nun başlattığı keşif ve kaçış planına katılan Zem için çözülmesi gereken sayısız gizem vardır. Zamanla Tiz de katılır bu ikiliye. Tavan arasında buldukları şifreyi çözerek onları Bilge Ağaç’a götürecek haritaya ulaşırlar. Onlar çalışırken düşmanları Parazit ve çetesi de boş durmaz elbet. Mostrosul’un yöneticisi Sagu, gezegenin sırtında bir kambur olarak görülen bu çocukların başında beklemekten pek de memnun değildir. O da Mostrosul’dan kurtulmayı hayal eder. Kurtuluş bileti ise Bilge Ağaç’ın kökleridir. Elinden düşürmediği olasılık hesaplayıcısı da Sagu’ya bunu söylemektedir. Parazit ve çetesini çocukların peşine ta kar. Kurduğu bir planla rengârenk, dev, saldırgan çiçekler olan florifanfiliyleri de kullanarak haritayı çocuklardan alır. Kitapta bu şekilde sayısız fantastik bitki ve hayvan yer alıyor. Zem’i doğduğu andan itibaren yalnız bırakmayan Ham Hum kuşu da bu canlılardan biri. Okur tüm bu fantazyanın içinde bir olaydan öbürüne koşuyor, roman film tadında ilerliyor. Romanı bitirip de kitabın son sayfasındaki yazarın özgeçmişini okuduğumuzda yazarın radyo, televizyon ve sinema konusunda eğitim aldığını, ödüllü kısa filmleri olduğunu öğreniyoruz. Bu roman ise yazarın ilk çocuk kitabı. Kitabın ilk ve son bölümünden anladığımız kadarıyla ise romanın devamı yolda. Kendisi de sistemin dışına çıkma ihtiyacı duyarak Güney Amerika’ya bir yolculuk yapan yazar, kitabını bu iki buçuk yıllık gezide kaleme almış. Kendi iç sesini ararken çıktığı bu yolculukta Zem de kendi sesini arayarak sessizce eşlik etmiş yazara. Kitapta yer alan Haykıran Çamurlar, Yürüyen Ağaçlar ve pek çok fantastik canlı, yazarın Amazon Ormanları’nda, Kutsal Vadi’nin koynunda ve Uruguay’ın uçsuz bucaksız düzlüklerinde gördüklerinden ilham alarak ortaya çıkmış. Kitapla birlikte verilen “Zem Sesini Arıyor Kamera Arkası” adlı kitapçıktan öğrendiğimiz tüm bu bilgilerden bir başkası ise yazarın yazma serüveninde onu her gün aynı saate ziyarete gelen mavi bir sinekkuşunun varlığı. Gençay kitabı bitirdikten sonra bu sinekkuşunu bir daha hiç görmediğini yazıyor. Tüm bu bilgiler yazarın notu başlığı altında kitapta da yer alabilirdi. Biz dönelim yine Zem’e… Zem ve arkadaşları Sagu’dan önce Bilge Ağaç’a ulaşırlar ancak anlarlar ki asıl macera bundan sonra başlıyor. Kurtuluş yolunda türlü türlü engelle karşılaşan çocuklar doğanın tüm seslerine kulak verirler ve dinlemeyi bildiklerinde her şeyin onlarla konuştuklarını öğrenirler. Uçan balina görme rehberi olduğunu ifade eden kitap yeni bir maceraya atılan bağlaçla bitiyor. Olay örüntülerini kimi zaman tam olarak birbiriyle ilişkilendiremezsek de, yani bazı durumlar neden sonuç ilişkisinden, karakterlerin eyleminden çok yazarın seçimi olarak karşımıza gelse de akıcı dili ve merak uyandıran kurgusuyla roman bir ilk kitap olarak kutlanmaya değer. Bununla beraber bu sayfada defalarca altını çizdiğimiz gibi bir kitaba bütünüyle bakmak gerekir. Romanı yazar kaleme alsa da kitabın pek çok paydaşı bulunmakta. Çizer bu paydaşlardan biri, editör de keza öyle. Hele kitap yazarın bu alandaki ilk yazınıysa editörün dokunuşları, yazara yön verişleri çok değerli. Burada yazarın da ben yazdım oldu demeyip editörün metne dair önerilerine açık olması önemli. İyi bir kitap yazar, çizer, editör ve yayınevinin işbirliğiyle doğuyor. Bu nedenledir ki uzun bir süredir bu sayfada yazdığımız kitapların künyelerinde editöre de yer veriyoruz. Kalın karton kapakla okura sunulan ve çizerin romanı tamamlayan özgün çizimleriyle bütünleşen kitabı anlattığım bu yazının sonuna gelirken genelde âdetim olan şeyi yapmadığımı, kitaptan bir alıntıya hiç yer vermediğimi fark ediyorum. O halde sayfa 172’den çok sevdiğim bir tümceyle sonlandırayım sayfayı. “Bir hayvanın sizin dostunuz olmayı seçmesi hangi gezegende yaşarsanız yaşayın başınıza gelebilecek en güzel şeydi.” Her daim sevgiyi duyumsamanız dileğimle… n Zem Sesini Arıyor / Bengisu Gençay / Resimleyen: Rıfat Batur / Editör: Yağmur Yavaş Aydın / Epsilon Yayınevi / 2020 / 222 sayfa / 10 + yaş 16 3 Eylül 2020