02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

LEVEND KILIÇ’TAN ‘FOTOĞRAF VE SAYISAL GÖRÜNTÜ TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ’ Kültürel bir fenomen olarak sözlük Analog teknolojiden dijitale geçerken fotoğrafın terminolojisine dair güncel ve öncü bir çalışmayla okuyucunun karşısına çıkan Levend Kılıç’ın Fotoğraf ve Sayısal Görüntü Terimleri Sözlüğü, fotoğraf alanında önemli bir açığı kapatıyor. GÜLBİN ÖZDAMAR AKARÇAY F otoğraf icat edildiğinde, makinesinden kimyasına, optiğinden görüntüsüne, yeni ve teknolojik olması nedeniyle kendine özgü terimler yarattı. İki boyutlu bir yüzeye gerçekliği resmetmesi bakımından, kimi terimleri resimden ödünç alsa da fotoğraf, modernizmin icatlar yüzyılında, gündelik yaşamda varlığından haberdar olmadığımız araçları bir araya getirerek, makinesi, kimyası ve optiği ile varlığını ilan etti. TERİMLER ÖNEMLİDİR Fotoğrafın ilk yılları, özellikle emülsiyonların hazırlanmasını anlatan teknik konulara odaklanan yayınlarla geçti. Teknolojik olarak fotoğraf makinesinin ve objektiflerin gelişmesi, fotoğraf kimyasallarının çeşitlenmesi, fotoğraf ekipmanlarının çoğalması ile de ilk örneklerini 1850’li yıllarda göreceğimiz mesleki ve sanatsal terimlerin bir araya geldiği sözlükler yayımlanmaya başladı. Ülkemizde ise fotoğraf ancak 1963 yılında Nijat Özön tarafından yayımlanan Sinema Terimleri Sözlüğü ile terimlerine kavuştu. Biliyorsunuz terimler önemlidir çünkü hangi kavramı açıklıyorlarsa, o kavramla ilgili olan söylemleri oluşturur. Sanat ve bilim onlar sayesinde zenginleşir, gelişir ve kalıcı hale gelir. Fotoğrafın kendi terimlerini bir sözlükte toplaması da onun kendi dilini oluşturması, rüştünü ispatlaması açısından oldukça önemlidir. Nitekim fotoğrafın kendi teknik yeterliliklerini kabul edip resmin hegomonik baskısından kurtulması da kendi terimlerini üreterek kurumsallaşmasına bağlıydı. Bunun en çarpıcı örneği, “kamera göz” teriminin tanımlanmasıyla fotoğrafın, tek bir gözü merkez olarak kabul eden resmin perspektif anlayışını sarsmasıdır. Bir alanın terimlerini kendimiz üretemiyorsak, söylemini ve kavramsallaştırmasını yapmakta eksik kalıyoruz, gecikiyoruz. Çünkü zamanımızın çoğunu başka dillerde başkaları tarafından üretilmiş terim leri anlamaya çalışarak geçiriyor, üzerine inşa edeceğimiz felsefi, sosyolojik, sanatsal ve bilimsel söylemleri üretmekte zorlanıyoruz. Başkaları sizin yerinize çoktan yapmış, kavramı oluşturmuş, söylemi kurmuş oluyor. Sözlükler işte burada imdada yetişiyor, işimizi kolaylaştırıyor. Sonra da kültürel bir fenomene dönüşüyor. Çünkü her kültürün kendine özgü, devamlı olarak değişen kimliği, her şeye olduğu gibi sözlüğü de tesir ediyor. DİJİTALLEŞEN FOTOĞRAFIN GÜNCEL SÖZLÜĞÜ Günümüzde analogdan dijitale evrimleşen fotoğraf teknolojisinin, yeni terimlere ve terimlerden meydana gelen kavramlara ve söylemlere ihtiyacı var. Bu seferki terminoloji, bilgisayar teknolojilerinin ürettiği teknik, felsefi ve kültürel üretim sonunda gerçekleşiyor. İngilizcenin hâkim olduğu bu terminolojinin Türkçe’ye kazandırılması fotoğrafın ilk dönemlerindeki gecikmenin rövanşını alabilir. Levend Kılıç’ın yedi yıldır üzerinde çalıştığı Fotoğraf ve Sayısal Görüntü Terimleri Sözlüğü, bu rövanşı alacağa benziyor. Sözlük, sadece amatörlere değil, profesyonellere ve sanatçılara da ışık tutacak bilgileri içinde barındırıyor. Dijitalleşen dünyada, İngilizcenin hâkim olduğu teknoloji terminolojisini de kaybetmeden, anlaşılır ve yalın bir Türkçe ile terimlerin listesini çıkaran sözlükte, yaklaşık 2900 terim yer alıyor. Fotoğrafın özgün varlığını temsil eden analog teknoloji ve araçlarını da ayrıntılı bir biçimde okuyucuya sunan Kılıç, dijital teknoloji ile yeni bir terminolojiye kavuşan fotoğrafı, ülkemiz fotoğrafçılarının benimseyeceği bir yalınlıkla yeniden tanımlıyor. Bunu yaparken de geleneksel terimleri ihmal etmiyor. Kılıç’ın çabası, yeni nesle gelenekselden kopmadan fotoğraf terminolojisini yalın bir Türkçe ile öğretmek için sarf edilmiş. İmge ile uğraşan herkesin kütüphanesinde yerini alması gerekiyor. n Fotoğraf ve Sayısal Görüntü Terimleri Sözlüğü / Levend Kılıç / TDK Yayını / 295 s. RAŞIT GÖKÇELI’DEN ‘4. ENDÜSTRIYEL DEVRIM VE MIMARLIK’ Küreselleşmeyle her şey değişti, şehirler de… 4. Endüstriyel Devrim ve Mimarlık Anlatısı, endüstriyel devrimlerle birlikte değişen dünyamızda mimarlık temelinde kent ve kentlilik yaşamını anlatıyor. Birbirine kopmaz bağlarla bağlı etkenler eşliğinde karanlık geleceğimize ışık tutuyor. KORKUT AKIN [email protected] B ütün değişimlerde olduğu gibi 4. Endüstriyel Devrim’in de toplumda ve yaşamda radikal değişimler göstereceğini; insan gücü, istihdam, çalışma düzeni, ticaret, ulaşım ve finansın farklılaşacağını, buna bağlı olarak makine ve robotların işin ağırlığını üstlenecekleri gerçeğiyle insan emeğinin daha fazla uzmanlık gerektiren alanlara kayacağını söyleyen Gökçeli, bunlarla birlikte insanların “boş” zamanlarının artacağını, sanata/ kültüre, spora yaratıcılık gerektiren alanlara yöneleceğini söylüyor. Burada, gerek siyasal erklere gerekse eğitim uzmanlarına yenilikleri düşünmenin za manı geldiğini açıklıyor. Koronavirüs bunu bir yanıyla hayata geçirmemizi sağladı. İnsanlar evden çalışmaya başladı, büyük işyerlerine, geniş ofislere artık gerek kalmayabilir. ORTAK YAŞAM (SİMBİYOZ) El emeği ile nitelikli emeğin makinelerle birlikte ortak yaşam üretmesi (simbiyoz) verileri demokratikleştireceği gibi herkesin kullanımına açacak. Kendi mezar kazıcısını yaratan siyasal yapı gibi burada da dönüşümün önüne geçmek mümkün değil. Raşit Gökçeli, incelemesini oluşturan makalelerin birinde “Mimarlar Odası olarak ne yapıyorsunuz, sendika mısınız, topluma kamu yararına bir hizmet mi sunuyorsunuz” sorularına yanıt veriyor: “Biz, yapı denetimi yaparak bu toplumda inşa edilen yapıların sağlıklı şekilde imal edilmesi için gerekli nitelikli emeği garanti ediyoruz; yani toplum ve kamu yararına işlev görmekteyiz. Mesleki sorumluluk sigortası meselelerinin üzerine de giderek aslında sendikal bir işlevi de görüyoruz.” Buradan yola çıkarak ‘oda’ların önemini vurguluyor. Küreselleşmeyle birlikte teknik ve yapısal değişimin ve dönüşümün kaçınılmazlığı, çevre ve iklim etkisi, büyüyen kentlerde kalabalıklaşan insanların rahat, konforlu ve kaliteli yaşaması için siyasi ve sosyal sistemlerin yeniden kurulması gerekiyor. Raşit Gökçeli, tüm bunları mimarlık çer çevesinde, kent ve kentlilik yaşamı perspektifinden irdeliyor ve sunuyor. Bunlara bir de işin ekonomik yönüyle bakıyor ki, çok önemli. Finans bulma ve kredi alma sıkıntısı yaşayanlar açısından bir çıkış yolu da öneriyor. Egemen erkin özellikle betonlaştırdığı kentlerin yaşam alanına dönüştürülmesi için yol gösteriyor. Mimar, yayıncı, öğretim görevlisi ama en çok da duyarlı bir kişi olarak Raşit Gökçeli, 4. Endüstriyel Devrim sürecinde, güçlü ve gerçekçi bir dönüşüm öneriyor: “Kısıtlı olanaklarla imarsız ve kalitesiz oluşan kentlerimiz bir yenilenmeye de tam bu durumdan ötürü adaylar. Sonuç olarak kentlerimiz yeniden üretilmek durumu ile karşı karşıyadır.” n 4. Endüstriyel Devrim ve Mimarlık Anlatısı / Raşit Gökçeli / Verita Yayınları / 91 s. / Haziran 2020 14 3 Eylül 2020
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle