Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MUSTAFA BALBAY’DAN ‘KÜRESELLEŞME TÜRKİYE VE DÜNYAYA GENEL BAKIŞ’ ‘Salgınlar tarihin mürekkebi!’ Mustafa Balbay, Küreselleşme Türkiye’ye ve Dünyaya Genel Bakış adlı yeni incelemesinde, dünyanın ve Türkiye’nin 2020 yılındaki görünümünü tarihsel derinlik içinde kaleme alıyor. Kitapta Kovid19 salgınının sonuçları ışığında küreselleşmenin analizi ve çıkış yolları konu ediliyor. Ayrıca, Türkiye’nin sorunlarını çözecek bir iktidar seçeneği olarak CHP, siyasi tarihi kurultayların ve aydınların görüşleri ışığında inceleniyor. GAMZE AKDEMİR [email protected] n Kovid19 salgınının yurttaş ve siyasal devlet kavramlarında yarattığı sarsıntı insanları ve erki nelere nasıl zorlayacak sizce? İnsanın en iyi ve en kötü huyu ‘alışma’ ve ‘unutma’... Bu ikisi olmasa yaşam daha çekilmez olurdu ama bu ikisi olduğu için en olumsuz şeyler bile olağanlaşıyor. Salgın hastalıklar aslında tarihin mürekkebi olmuş. Yemen’de Mehmetçiğimizin ölüm nedeni olarak ilk sırada salgın hastalıklar, sonra arkadan vurmalar, en son savaş geliyor. Rönesans Avrupa nüfusunun dörtte birinin vebadan kırılmasından sonra dini inançların zayıflamasıyla doğuyor... Geçmişte bu tür salgınlar nasıl sistemleri etkilediyse bugün de öyle olacak. Daha vahşi yönetim anlayışları ile herkesi kucaklayan sosyal devlet arasındaki seçeneklerin tümü masada bence. Kitapta düşüncelerine yer verdiğim Prof. Dr. İonna Kuçuradi bugünkü durumu eski çağdan ortaçağa geçişe benzetiyor. Prof. Dr. Bilsay Kuruç, Kovid19’un “kapitalizm çıplak” dediğini söylüyor. İşte böyle çoktan seçmeli bir sürecin içindeyiz. DİN, UYGARLIK, DEMOKRASİ! n İncelemenizde, küreselleşmenin üç halkası olarak nitelediğiniz “din, uygarlık ve demokrasi” olguları geçmişte ve günümüzde yaşanan durumdan ne soğurabilir? Kaleme alırken en hassas davrandığım bölüm bu oldu. Yüzlerce, binlerce yıldır insanların ortak değeri olan bu kavramlar dünyaya hükmetmek isteyenlerin de silahı olmuş. Hem öyle bir silah ki; tarihteki adı üstünde Haçlı Seferlerinden bugünün büyük insanlık dramına sahne olan Afganistan, Suriye müdahalelerine kadar pek çok savaş bu kavramlara dayanarak yapıldı, yapılıyor. İstiklal Marşımızdaki “Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar” neyi kast ediyor? Beni en çok etkileyen Kenya Devlet Başkanı Jomo Kenyatta’nın şu sözü: “Beyazlar geldiğinde onların elinde İncil, bizimse topraklarımız vardı. Zamanla bize gözlerimizi kapatıp dua etmesini öğrettiler. Bir süre sonra İncil bizim elimizdeydi. Topraklarımızsa beyazların olmuştu.” Bugün de ABD, Afganistan’ı “sonsuz özgürlük” adını verdiği operasyonla işgal etti. Tarihi iyi bilirsek, bugünü de çok iyi kavrayabiliriz. n Siz, röportaj yaptığınız isimler ve yazılar kaleme alanların hepsi gerçekçi bir eleştirelliği bir o kadar gerçekçi bir umutla bileştiriyor. Bence kitabın en zengin bölümü bu yazılar ve röportajlar. Onlara kitabın ana konusunu oluşturan soruları sorduk. Her biri önümüzdeki dönemde daha yoğun tartışılacak düşünceleri gündeme getirdiler. Mücadelenin içinde oldukları için elbet umudu da ihmal etmediler. Yazı kaleme alan, röportaj veren ve kitaba katkı koyanları kitapta yer alış sırasına göre saymak isterim: Prof. Dr. Emre Kongar, Kamil Erdoğdu, Cenk Başlamış, Ergin Yıldızoğlu, Süleyman Tosunoğlu, Mertcan İpek, Prof. Dr. Türkkaya Ataöv, Halil Akıncı, Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Prof. Dr. İlhan Tekeli, Prof. Dr. İonna Kuçuradi, Ömer Lütfü Avşar, Doğan Subaşı, Prof. Dr. Bilsay Kuruç, Arzu Çerkezoğlu, Doç. Dr. Gülten Uçan, Dr. Seren Selvin Korkmaz, Kemal Okuyan, Leyla Kılıç, Önder İşleyen, Mahmut Lıcalı, Altan Öymen, Prof. Dr. Sencer Ayata, Erol Tuncer, Prof. Dr. Korkut Boratav, Fikret Bila, Prof. Dr. Hakkı Uyar, Kemal Kılıçdaroğlu. ‘KÜRESELLEŞME AYDINLARI ÇORAKLAŞTIRDI’ n İncelemenizde yer verdiğiniz, üç bin insanın krizden çıkış manifestosuna yorumunuzu burada da dile getirir misiniz? Düşüncem o ki, küreselleşme aydınları çoraklaştırdı. Türkiye’de de olduğu gibi çoğu küresel yapıya teslim oldu. Güzel aydın tanımlarından biri şudur; aydın geleceğin yapısına harç taşıyan insandır! Oysa küresel yapı onlara deyiş yerindeyse, “geleceğe harç taşıyacağınıza, bugünkü yapının haracını yiyin” dedi. Türkiye’de ise iktidar aydınlara, “bizim gibi düşünen abad olur, düşünmeyen berbad olur” dedi. İşte böyle bir dünyada aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 650 üniversiteden 3 binden fazla bilim insanı, “böyle gitmez” dedi. “İnsan meta değildir” dedi. “Sadece sermayenin dediği olursa, olmaz” dedi. CHP NE YAPMALI? n Kitabınızda CHP’nin tarihi sorumluluğu nasıl yorumlandı ve solun getirebileceği çözüm önerileri nasıl ortaya konuldu? CHP, eleştirilmesi en çok sevilen parti... CHP, ne yaparsa yapsın az bulunan parti... CHP, gücü ve yükü en fazla olan parti... 2020’de yaşadığımız iç ve dış sorunlar karşısında çıkış yolu ararken hâlâ ışıkları yanık olan başlıca siyasi kurum. CHP’nin hem kurultaylar tarihini sayfalara taşımak hem de beklentileri sıralamak istedim. CHP’nin Kurtuluş Savaşı öncesine dayanan kuruluşu dünya ölçeğinde bir öyküdür. Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihi ni yazarken CHP’yi omurgaya koymanız gerekir. CHP’yi 2020’de yönetenlerin bunun sorumluluğunu ve gücünü hissederek strateji üretmesi beklenir. Cumhuriyetin 100. yılına üç kala Türkiye’nin ne durumda olduğuna bakınca gözler CHP’ye çevrilmiyorsa ve beklentiler çok yüksek değilse, bu CHP açısından yıkımdır. İşte bu bakış açısıyla CHP’nin “kuruculuğuna” gönderme yaptık. Prof. Bilsay Kuruç’un deyişiyle Atatürk emperyalizmi entelektüel olarak da yendi. Bugün de rotasını böyle çizmeli. ‘AKIL YENİLMEZ!’ n “Çin tipi sosyalizm”in küreselleşmenin günahlarına ABD ve Rusya ile ortak oluşu, gelecekte Çin’in yeri ve gücüne ilişkin değerlendirmeleriniz neler? Dünyada altı kişiden biri Çinli. Bu rakamsal büyüklüğün yanında dünyada en çok dolar milyarderinin bulunduğu ülke de Çin. Üç hafta bu ülkeyi gezdim, gezi notlarını araştırmalarla birleştirip kitaplaştırdım. Bugün küresel yapının en büyük “kolaylaştırıcısı” Çin. En büyük banka orada: “Emekbank!” Öteki ülkelere oranla ucuz iş gücü ve Çin yönetiminin sağladığı olanaklar, çok uluslu şirketleri buraya yöneltti. Rusya’da Putin, “oyunda ben de varım” dedi. Avrupa tipi sosyalizm de çökünce solun dünyadaki durumu çok tartışmalı hale geldi. Küreselleşme aktörleri sola genel anlamda, “bizim parçamız olarak özgürsün, sakın başka bir dünya düşünme” dedi. İşte Kovid19 bunların üstüne geldi. 2020 bir milat... Bugünkü gidişe mecbur değiliz. Başka bir dünya hayal edebilmeliyiz. Akıl yenilmez. Başaracağımıza inanarak çözüm aramalıyız. Küreselleşme buna bir harf olursa ne mutlu... n Küreselleşme Türkiye’ye ve Dünyaya Genel Bakış / Mustafa Balbay / Cumhuriyet Kitapları / 320 s. / Temmuz 2020. 6 6 Ağustos 2020