Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
YUSUF ÖRNEK’TEN ‘MEKTUPLARDAKİ FELSEFE’ Mektuplarla felsefe yapmak Yusuf Örnek’in Mektuplardaki Felsefe kitabı bir solukta okunan, sürükleyici bir felsefe metni. Ama bu, üç düşünür arasındaki ilişkiyi bilenlerin doğal olarak bekleyebileceği gibi, kitabın filozoflar arası bir aşk ilişkisini anlatmasından kaynaklanmıyor. HARUN TEPE A ksine Örnek, bu üçlü arasındaki ilişkiye, özel hayatların “kişiye özel” kalmasına olabildiğince özen göstererek, felsefe yapmayı seçiyor ve Martin Heidegger, Karl Jaspers ile Hannah Arendt’in felsefelerini ve ilişkilerini kendi mektup ve yazılarından bize aktarıyor. Bu nedenle kitapta öne çıkan, özel hayattan ziyade zor bir çağda yaşanan ilişkiler ve felsefi düşünceler; kitabın adının Mektuplardaki Felsefe olması, bu nedenle çok yerinde. Özgürlüğün Felsefesi başlığıyla yıllar önce Almanya’da basılan doktora tezini Jaspers üzerine yazmış olsa da, makaleleri, çevirileri ve konuşmalarıyla daha çok Heidegger üzerine yoğunlaşan Örnek, kitabında bu üç düşünürün ilişki ve felsefelerini açık, anlaşılır bir biçimde ortaya koyarak, iyi bir 20. yüzyıl Alman felsefesi uzmanı olduğunu, felsefenin sorunlardan hareketle yapıldığında çok daha kolay anlaşılır ve keyifle okunan bir alan olduğunu bize gösteriyor. ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ Kitabın ilk bölümünde, bir öğrenciöğretmen ilişkisi olarak başlayan, sonra sevgi dolu bir dostluğa ve sonunda iki filozof arasındaki ilişkiye dönüşen ArendtJaspers ilişkisi, onların felsefelerinin ana çizgilerinin de oku nabildiği “sınır tanımayan bir iletişim iradesi”, “açıksözlülük”, “dürüstlük” ve “hakikate ulaşma arzusu”nun öne çıktığı bir yaşantılar bütünü olarak anlatılıyor. Ömür boyu süren bu dostluk ilişkisinde, Arendt hocasını “humanitas”ın temsilcisi ve “yegâne eğitici” olarak görür. Kitabın ikinci bölümü genç felsefe öğrencisi Arendt ile profesörlüğe henüz atanmış olan Heidegger’in, Marburg Üniversitesi Felsefe Bölümünde başlayan ve kısa zamanda tutkulu bir aşka dönüşen Arendt ve Heidegger’in karşıt politik kamplarda yer almalarına rağ men , iniş çıkışlarla da olsa ömürlerinin sonuna kadar süren bir ilişkiyi anlatıyor. Heidegger’in rektörlüğü döneminde Nasyo nal Sosyalist ideoloji doğrultusunda yaptıkları ve söyledikleri, Arendt’in onun hakkında sert ifadeler kullanmasına yol açsa da, onun Hitler dönemine ilişkin pişmanlıklarını samimi bulur. Eleştirel tavrını devam ettirmekle birlikte Arendt, Jaspers’in aksine onu affetmeyi seçer. Heidegger’in Sekseninci Yaş Günü dolayısıyla yaptığı konuşmada Arendt, Heidegger’in düşünmesiyle kopan fırtınanın bu yüzyıla ait olmadığını, “es ki çağlardan gelen ve kendi çağına geri dönen bir mükemmellik olduğunu” dile getirir. JASPERSHEIDEGGER İLİŞKİSİ Kitabın son bölümü, Jaspers ve Heidegger ilişkisine ayrılmıştır. Jaspers ve Heidegger genç akademisyenler olarak “profesörler felsefesine karşı mücadele birliği” yaparken, ne Jaspers Heidegger’in düşünmesini anlamak için çaba göstermekte ne de Heidegger Jaspers’in varoluş aydınlanmasını yeterince felsefi bulmaktadır. Yusuf Örnek bu durumu “Jaspers Heidegger’i hiçbir zaman anlayamadı ve pek anlamak istemedi. Heidegger ise Jaspers’i sadece bir psikolog olarak görmekten kendini kurtaramadı” biçiminde özetliyor. Ama onların ilişkisinde daha belirleyici olan, karşıt politik tutumlarıdır. Jaspers, Heidegger’in Nasyonal Sosyalist tavrını hiç affetmez, yaptığı pişmanlık açıklamalarını da yetersiz bulur. Aralarındaki “farklılıklara rağmen onları buluşturan ve birbirine bağlayan bir şeylerin olduğundan” emindir. Yusuf Örnek bu kitabında magazine kaymadan mektuplar üzerinden nasıl felsefe yapılabileceğini gösterdiği gibi, ülkemizde iyi tanınmayan Jaspers felsefesinin ve sevilmesine karşın pek anlaşılamayan Heidegger’in felsefi düşünmesinin nasıl anlaşılır bir biçimde anlatılabileceğini de örneklendirmektedir. n Mektuplardaki Felsefe: ArendtJaspersHeidegger / Yusuf Örnek / Ayrıntı Yayınları / 192 s. / 2020. TEVFİK FİKRET’TEN ‘SENİN İÇİN’ “Senin İçin” kimin için? Senin İçin, ünlü şair Tevfik Fikret’in toplu hikâyelerinden oluşuyor. Üstelik tüm hikâyelerin günümüz Türkçesiyle ve özgün metinleri bir arada. GÜRCAN ARITÜRK Şairin elinden çıkmış on hikâyeyi ve beş mensureyi (hikâye ile şiir arası edebi tür) kitabın başındaki önsöz ve sunuş gibi iki yazıya karşın ilgiyle okudum, sevdim. Kitabın hazırlayıcısı Erol Gökşen, “ısmarladığı” önsözü yazan Abdullah Uçman gibi hikâyeleri “kötülemiş”. O za man insanın aklına şu soru geliyor: Senin İçin kimin için, niçin basıldı? Hazırlayıcı, Tevfik Fikret’in “...belli bir zaman aralığında (18941899) hikâye türünü denediğini ve ancak sonrasında bundan vazgeçtiğini” söylüyor. Önsözü yazan, Tevfik Fikret’in “... muhtemelen bir heves sonucu bazı hikâyeler kaleme almış ancak pek de başarılı olamadığı kanaatiyle, yedi sekiz denemeden sonra hikâye yazmaktan vazgeçerek şiire yönelmiştir.” diyor. Önsözde Tevfik Fikret’in hikâyeleri tek tek de kötüleniyor: “Validelik” adlı hikâye için: “...zayıf bir şekilde kurgulanan hikâyede anlatılan olay oldukça ayrıntılı şekilde anlatılmaya çalışılsa da nedense pek inandırıcı bir özellik taşımamaktadır.” “Jean” için: “Herhangi bir aksiyon bulunmayan bu hikâyenin de orjinal bir tarafı bulunduğunu söylemek oldukça zor.” “Av Alemi” adlı hikâye için: “...Öncekilere göre hikâye formuna biraz daha uy gun görünen, ancak yabancı isimlerle dolu ‘Av Alemi’ ise, biraz tercüme kokmakta.” “Mefturı Gayret” adlı hikâye için: “..ayrıntılı tasvirlerin yapıldığı hikâyenin dili yine oldukça ağır.” Önsözün sonsözü de şöyle: “...anlaşılan o ki, bir tarihten sonra hikâye ve mensure yazmayı bıraktığına göre, bu hususta bir şeylerin farkına varmış olmalı gibime geliyor.” Benim sonsözüm ise şu: Kısa ve az yazmak zordur. Tevfik Fikret bu zoru başarmış olamaz mı? Bana göre başarmış. “Fikret, hikâye yazmayı beceremeyeceğini anlamış” diye niyet okumaktansa bırakalım okuyucular karar versin buna. n Senin İçin / Tevfik Fikret / Hazırlayan: Erol Gökşen / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 180 s. / Temmuz 2020. 10 27 Ağustos 2020