Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yaz şiirleri Çeviren: A. Kadir Paksoy BİR YAZ AKŞAMI Ren Akıp giden Bir tren Beyaz su perileri Tapınmada Fundalıklarda Bütün kızlar Pınar başında Sıkıntım dorukta Öyle bir aşkım var ki Diyor en güzeli Sadık ve vefalı Mektup sevgilisi o Savaştaki bir askerin Ve ben onu seviyorum Ağrılar giriyor başıma Pınar başında Guillaume Apollinaire (18801918) cevatcapan33@gmail.com YAZ SAATLERİ I Aşkımız uzun sürecek besbelli Çılgın kokularla geldi yaz Yaldızlı billurlar şahbaz Ve kadehler düş rengi Güller! Yine güller ki Tapıyorum onlara ıstırapla Bir büyü var onlarda Ölüm veren şeylerdeki Yıkılıyor altın yaz kadehlerde Saçılıyor karlı göğsünde Kestiğin şeftalilerin kanı Istırap veren tatlı bir kötülük gibi Karanlık bir uçurum park Kalbimde fırtına habercisi II Sağanak bir armonika sanki Yalaklarda suların iç çekişi uyaklı Kadehlerde yıllanmış misket şarabı Göz kırpıyor bildik bir yıldız gibi Boynun öyle zarif, öyle harika ki Bakılamaz göz kamaşmadan Çıkıyor brokar ruhani bir yakadan Clorinde ya da Lindamire gibi Görkemli akşamlarda Varlığının güzellikleri çoğaldıkça Anımsarız Floransa çağını Ağar şölen kadehlerinden Turkuaz rengi göğe Bir ahududu düşü yürekten Albert Samain (18581900) 16 13 Ağustos 2020 Guillaume Apollinaire YAZ ŞAFAĞI Sarıldım yaz şafağına. Kımıldamıyordu henüz hiçbir şey alnında sarayların. Ölmüştü su. Terk etmemişti orman yolunu alacakaranlığın konakları. Diri ve ılık solukları uyandırarak yürüdüm ve baktı değerli taşlar ve gürültüsüzce havalandı kanatlar. İlk girişimde bulunan, serin ve körpe aydınlıklarla dolan patikada, bana adını söyleyen bir çiçek oldu. Çamlar arasında saçlarını savuran kumral çağlayana gülümsedim; tanıdım tanrıçayı gümüş dorukta. Kaldırdım birer birer örtüleri. Kollarımı sallayarak ağaçlıklı yolda. Onu horoza gösterdiğim ovada. Kaçıyordu büyük kente, çan kuleleri ve kubbeler arasında. Kovalıyordum onu bir dilenci gibi mermer rıhtımlarda. Yolun yukarısında, bir defne ormanına yakın, sardım onu kat kat örtüleriyle, ve duydum uçsuz bucaksız gövdesini, biraz da olsa. Ve yıkıldılar art arda şafak ve çocuk ormanın alt yanında. Öğleydi artık uyandığımda. Arthur Rimbaud (18541891) Théophile Gautier YAZ ZEVKİ Ne zaman mavi gökte Körpe bir bulut görünse Bir yün yumağı gibi yüzerken Ve olgun dutlar dallarda Ne uğultu ne dalga Harlı gök altında uyurken Yüksek duvarların yarıklarında Kertenkele gözleri parıldadığında Ve köstebekler kazarken toprağı Koca öküzlerin bir kenarda Dua ettiği otlaklarda Sessiz sakinken börtü böcek otağı Havada güzel olduğunda Yapacak bir şey kalmadığında Savmış olduğunda bütün kaygıları Yayılıp öylece Yumuşacık yosunların üzerinde Ne yapacaksın Çıkarmayıp da yazın tadını Théophile Gautier (18811872)