06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TEMMUZ 2020 [email protected] Julio Cortazar Şiirler Araştırma İnceleme, 368 sayfa Camilerin toplum ve iktidar nezdindeki rollerine kapsamlı bir bakış Sadece bir ibadethane olmanın çok ötesinde bir anlam taşıyan camiler ve camiler etra nda kurulan siyasi söylem ve bu doğrultudaki eylemler, Cumhuriyet’in ilk yıllarından günümüze dek tartışma konusu olmuştur. Deniz Parlak, Osmanlı devletinin son dönemlerinden erken Cumhuriyet’e camilerin hem toplum hem de iktidar nezdinde oynadığı rolü inceliyor. “Bulanık” Türkiye laikleşmesini anlamayı hedeşeyerek siyasal kutuplar arasında sürekli tartışma konusu olmuş camilerle ilgili iddiaları dönemin yayınları ve arşivler marifetiyle araştırıyor, iddialara yanıt arıyor. Çeviren: Selahattin Yıldırım Bu şiirlerin çevirmeni Selahattin Yıldırım’ın “Latin Amerika’nın özgün ve dirençli sesi, dünya insanlığının dostu, alçakgönüllülüğün simgesi, zeki bir gönül insanı, fantezilerin, kurgunun, her tür seyahatin, rüyaların ve yaratıcılığın örnek temsilcisi” olarak tanımladığı Arjantinli yazar Julio Cortazar babasının diplomat olarak görev yaptığı Belçika’da 1914’te doğdu. 1919’da ailesiyle birlikte ülkesi Arjantin’e döndü. 1938’de ilk şiir kitabı Presencia’yı (Varlık) yayımladı. Bir süre öğretmenlik yaptı, edebiyat dergilerinde yazılar kaleme aldı. 1951’de bir araştırma bursu ile gittiği Paris’te ka larak Unesco’da çevirmen olarak çalıştı. 1960’ta ilk romanı Los premios’u (Ödüller), 1963’te en önemli romanı sayılan Seksek’i yayımladı. 1962’de Küba’ya gitti ve Casa de las Américas dergisinin editörlüğünü yaptı. 1970’te iktidara gelen Salvador Allende’yi desteklemek için Şili’ye gitti, General Pinochet’nin darbesinden sonra dünya kamuoyunda Şili davasının önde gelen savunucularından biri oldu. Las babas del diablo öyküsü, Antonioni’nin 1966 yapımı Blow Up (Cinayeti Gördüm) adlı filmine konu oldu. Yazarlığının yanı sıra amatör cazcı olan Cortázar, 1984’te Paris’te öldü. MUTLU YILLAR Bak, fazla bir şey istemiyorum, yalnızca elini tutmak için onu, küçük bir kurbağa gibi, orada mutluca uyuyan. İhtiyacım var bana verdiğin şu kapıya girebilmek için dünyana… Ödünç veremez misin bana elini bu gece? Veremezsin teknik nedenlerle. Öyleyse ben de onu havaya örerim… İşte böyle alır ve tutarım onu, sanki dünyanın birçoğu dayalıdır onun üstüne, art arda gelişi dört mevsimin horozların şarkısı, insanların aşkı. ŞÖLENLERDEN SONRA Ve herkes gittikten sonra ve sadece ikimiz kaldığımızda boş bardaklara ve kirli kül tablalarının arasında, ne güzeldi bilmek senin bir vaha gibi olmanı, benimle birlikte gecenin kıyısında, ve sürüyor olmanı, zamandan daha çok olmanı, sendin sadece gitmeyecek olan çünkü bir aynı yastık ve bir aynı ılıklık çağırmaktaydı bizi bir kez daha yeni güne uyanmaya, birlikte, gülerek, darmadağınık. BUENOS AIRES’İN YAN YOLLARI Küçük yan yol derdik ona ve hoşlanırdı bizim onu sevmemizden. Acı çeken sırtında çizmiştik pek çok seksekler. Sonraları, daha bir kendimizde olduğumuzda… ıslık çalardık becerebildiğimiz en yüksek tonda çıksın diye sarışın dükkânının penceresine. Bir gün benim sıram geldi uzaklara gitmeye fakat unutmadım hiç o yan yolları. Burada ya da orada hissettim onları botlarımda kendi ülkemin sadık dokunuşu gibi. www.iletisim.com.tr [email protected] vimeo.com/iletisim facebook.com/iletisimyayin twi er.com/iletisimyayin instagram.com/iletisimyayin 20 16 Temmuz 2020
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle