Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SUSANNE COLLINS’TEN ‘KUŞLARIN VE YILANLARIN ŞARKISI AÇLIK OYUNLARI 4’ ‘Şans sizden yana olsun!’ 10 yıllık bekleyiş sona erdi ve Açlık Oyunları’nın dördüncü kitabı raflardaki yerini aldı. İnsan ve doğa durumu, toplumsal sözleşme, etik ve toplum gibi pek çok felsefi temelli soruyu kurcalayan seri bir kötünün nasıl kötü olduğunun hikâyesini anlatıyor. LİKYA BADEMCİ 10 yıllık bekleyiş sona erdi ve Açlık Oyunları’nın dördüncü kitabı Kuşların ve Yılanların Şarkısı raflardaki yerini aldı. Bu kez zamanda geriye giden kitap, bir kötünün nasıl kötü olduğunun hikâyesini anlatıyor. Açlık Oyunları üçlemesinin ilk kitabı bundan tam 12 yıl önce yayınlandı. Ardından gelen iki kitapla perçinlenen şöhreti beraberinde sinema gişelerinde de rekorlar kıran Hollywood uyarlamasını getirdi. Bu sayede çok kısa sürede tüm dünyada bir külte dönüşmeyi başaran seri, gençler arasında öylesine popüler oldu ki gerçek hayatta birbirine mıntıka selamı veren, Açlık Oyunları karakterleri gibi giyinip saçını tarayan bir alt kültür bile oluştu. Hakkıdır da zira 54 farklı dilde çeviri, 100 milyondan fazla okur ve 3 milyar dolarlık gişe başarısıyla eşine az rastlanır bir durumdan bahsediyoruz. AÇGÖZLÜ TİRAN SNOW! Üçlemenin yaratıcısı Suzanne Collins ise bu başarının ardından uzunca bir sessizliğe gömülmeyi tercih etti. Yaklaşık 10 yıl kadar. Fakat geçen yıl Açlık Oyunları’nın dördüncü kitabı geliyor haberi, özellikle fantastik edebiyat severler arasında beklenen heyecanı doğurmaya yetti. Aslında durumu fantastik edebiyat dünyası ile sınırlamak ne derece doğru emin değilim. İnsan ve doğa durumu, toplumsal sözleşme, etik ve toplum gibi pek çok felsefi temelli soruyu kurcalayan bir seriden bahsediyoruz ne de olsa. Bu kitap Collins’in muzır gülümsemesini taşıyor ve zamanı geri sarıyor. Üçlemenin geçtiği zamandan 64 yıl öncedeyiz. Yani 10. Açlık Oyunları’nın düzenlendiği zamanda. Bundan önce gaddar ve acımasız bir tiran olarak karşımıza çıkan Coriolanus Snow’un genç bir delikanlıyken nasıl karanlık tarafa geçip, sonradan tanıdığımız haline dönüştüğünü öğreniyoruz yazarından. DOĞA DURUMUNDA HERKES EŞİTTİR! Shakespeare’in tragedyasına gönderme yapan isminin hakkını veren Coriolanus da tıpkı söz konusu tarihsel anlatıda olduğu gibi kazandığı galibiyetlerin ardından demokrasiye karşı bir yöneticiye dönüşmüş olsa da onun bu toy halini gördükten sonra kendisini biraz da olsa sevebilme ihtimalimiz var mı? Collins okurlarını şaşırtmayı hep sevmiş bir yazar olarak kucağınıza böyle bir soru bırakıyor Kuşların ve Yılanların Şarkısı’nda. Her şeyini kaybetmiş soylu bir aileden gelen bu yeniyetme genç adamın duygusal değişiminin, korku ve kaygılarının, kayıplarının tanıklığını yapıyorsunuz. Lakin diğer taraftan da tüm bu acıklı durumun onu adım adım nasıl bir zalime dönüştürdüğünün. Geçmişindeki hasar ve endişelerle işlediği suçları, yalanları, girdiği dolambaçlı oyunları vicdanında meşrulaştırırken yepyeni bir yola sapan bu genç adamın yıllar sonra dönüştüğü hal, halkının içine girdiği korku dolu ölüm oyununu keyifle izleyen adamdan başkası değil nihayetinde. Açlık Oyunları serisi bil hassa toplumsal sözleşmecilere referans olacak türden bir dünya yaratıyor. Belki onu salt bir fantastik ve hayal ürünü olmaktan çıkaran en önemli özelliği de bu. Fakir Panem şehri ve yurttaşlarının altında ezildiği otorite kurgusu Hobbes’un Leviathan’ına çokça gönderme yapıyor. Hobbes’a göre insanlar doğuştan eşittir, yani doğa durumunda herkes hem bedensel hem de zihinsel yetenekleri bakımından eşit yaratılmışlardır, lakin bu eşitlik durumu bir tür güvensizliğe gebedir. Sahip olunan yeteneklerin eşitliğinden doğan aynı amaçlara ulaşma isteği ve umudu insanları birbirine düşman eder, bu da savaşı doğurur. Hobbes meşhur eserinde insan doğasına içkin üç esas kavga nedenini sıralar. Bunlar egemenlik adına ve kazanç için “rekabet”, kendini korumak ve güvenlik için “güvensizlik”, küçümsemelere karşı ve şöhret için “şan ve şeref”tir. Bunlardan hareketle de şöyle der devlet olmadıkça herkesin herkese karşı daima savaş halindedir. Yani, insanlar tümünü birden korku altında tutacak bir güç olmadığı takdirde, savaş denilen durumun içinde olmaya mahkumdur. Devlet, bireysel güvenliği amaç edinmiş ve insanları korku içinde tutarak savaş durumundan kurtulmalarının aracıdır. İnsanların devletler halinde yaşarken kendilerini tabi kıldığı kısıtlamanın temel nedeni ise, kendilerini korumak ve böylece daha mutlu bir hayat sürebilmektir. Özetle kılıcın zoru olmadıkça ahitler sözlerden ibarettir ve bu da insanı güvence altına almaya yetmeyecektir. Güvenliğimiz adına itimat edeceğimiz çokluk herhangi bir sayıyla değil, korktuğumuz düşmana kıyasla belirlenmektedir. YENİ KAHRAMAN LUCY GRAY Panem’in makus tarihi de adeta bunun minyatür bir alegorisi olarak karşımıza çıkıyor. Fakat zalimin zulmüne boyun eğmeyen kadınları Katniss ve son kitaptaki Lucy Gray adeta başka bir dünyanın olasılığı için direniyorlar. İlk üç kitapta Katniss’in acımasız Coriolanus karşısındaki mücadelesine hayran kalan okurlar, bu kitapta yeni karakterimiz Lucy Gray ile tanışıyor. Coriolanus’u kendine hayran eden bu kadın, her ne kadar güçlü olsa da aynı zamanda kötü olanın yanında olmayı reddederek, kendi yolundan giderken doğa şiirleri ile tanıdığımız şair William Wordsworth’a referans. Collins her zaman olduğu gibi yine okurunun kendini çeşitli soruların içinde bulmasını sağlıyor. İnsanlar kötü mü doğarlar kötü mü olurlar, düzen insanları nasıl ve nereye kadar etkiler? Eğer ki insan kötü değilse, neden sonradan kötü olmayı tercih eder? İyilik tek bir kişi için mi yoksa herkes için mi? İyilik ve kötülüğün sınırları nerelerde gezinir? Sahiden de bir toplumu bir arada tutacak şey korku mu? Yoksa zekâ ve dayanışma ile dünyayı kurtarmak mümkün mü? Uzunluğu hiç gözünüzü korkutmasın çünkü kitap kendini bir solukta okutuyor. Seriden bir alıntıyla bitirecek olursak, “umut, korkudan güçlü tek duygudur”. Şans sizden yana olsun! n Kuşların ve Yılanların Şarkısı Açlık Oyunları 4 / Suzanne Collins / Çeviren: Taylan Taftaf / DEX / 646 s. Mayıs 2020. 10 4 Haziran 2020