Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ERAY CANBERK’TEN ‘SEVDA TÜRKÜLERİ DÖRT KITADAN AŞK ŞİİRLERİ’ ‘Şair âşıklara da tercüman olmuş, yasaklara da kafa tutmuş! İşi de bu!’ Şiir, insanın duygusal tarihinin en eski kaynakçası. Şair Eray Canberk’in oluşturduğu Sevda Türküleri adlı güldestedeki şiirler Avrupa, Asya, Afrika ve Amerika ülkelerinin şairlerinden yapılan seçmelerden oluşuyor. Şiir emekçisi usta şair Eray Canberk ile yeni seçkisini ve elbet şiiri merkeze aldığımız bir konuşma gerçekleştirdik. GAMZE AKDEMİR gamze.akdemir@cumhuriyet.com.tr n Sevda Türküleri kitabınız genişletilmiş bir seçki. İlk basımından, bu seçkide kaç şairin yer aldığından ve kimlerin eklendiğinden söz etmenizi rica ederek başlayalım söyleşimize. Bu seçkinin ilk baskısı 1982 yılında, bir başka deyişle 38 yıl önce yapılmıştı. Bu ilk baskıda 22 şair yer alıyordu. Seçki, günün birinde yeniden basılır umuduyla zaman zaman yeni çeviriler yapıyordum. Böylece yeni baskıda 54 şair oldu. Ayrıca adları bilinmeyen şairlerin şiirleri ve halk türküleri de eklendi seçkiye. İlk baskıdaki şairlerden yeni çeviriler de var. Eklenen şairlerin sayısı 32 olduğuna göre sadece birkaçının adını anmakla yetineyim: Nossis, Mihai Eminescu, Pierre Louys, Alfred de Musset, Nazik El Melaike, Betim Muço… 2600 YILLIK ŞİİR DAĞARI n Hangi tarih aralıklarında yazılmış şiirlerden oluşuyor Sevda Türküleri? Hangi dönem ve uygarlıklardan şairler var seçkide? Seçki eski Yunan’dan bir şairle, İÖ VI. yüzyılda yaşamış Anakreon ile başlıyor ve XXI. yüzyıla, günümüzde yaşamakta olan şairlere kadar geliyor. Demek ki 2600 yılı aşan bir zaman dilimi söz konusu. Bu zaman dilimi içinde XIX. ve XX. yüzyıl şairleri çoğunlukta. Uygarlığı kıtalar üzerinden ama ülkemizin konumuna göre değerlendirirsek Avrupa ve Asya kıtaları ya da bir bakıma Batı ve Doğu uygarlığı söz konusu diyebiliriz. Uygarlık denince, ayrıca özel ilgi duyduğum ve bilgi edinmeye çalıştığım Çin uygarlığının ürünlerini biraz kayırdığımı da itiraf etmeliyim. Çevirileri Fransızca’dan yaptığım için doğal olarak Fransız şairler çoğunlukta. Yeri gelmişken; öteki ülkeler şairlerinin şiirlerini Fransızca çevirilerinden yararlanarak çevirdiğimi belirtmeliyim. n Aşkı inceden özüne emanet almış bir koruyucu gibi şiir. Ve sizin yetkin deyişinizle, çoğunlukla bir aracı ve insanın duygusal tarihinin en eski kaynakçası. Yeni yayımlanan “Sevda Türküleri Dört Kıtadan Aşk Şiirleri” adlı kitabınızın sunduğu evrende, aşkı hangi yaklaşımlarla, ne yoğunlukta bir içsellikle emanet alıyor ve aktarıyor şiir? Aşk insanoğlunun temel duygularından, dolayısıyla ortak duygularından biri. Aşk denince bir varlığa, bir nesneye ya da ge nel kabul görmüş bir değere karşı duyulan gönül yakınlığı akla gelir. Daha çok da iki cins, kadın ve erkek arasındaki yakınlık, ilişki. Dilimizde kısaca “gönül işi” denmez mi buna zaten? Evet, aşk söz konusu olduğunda şiir bir sırdaş, giderek de bir koruyucu gibi. Değişik kıtalardan, ülkelerden, uygarlıklardan, toplumlardan yapabildiğim çevirilerde şunu gözlemledim: Şiirlerde söze dökülen duygular ortak, anlatılan durumlar ya da yaşananlar benzeşim içinde. Elbette her şairin bir söyleyiş biçimi var ve buna çevre, ortam ve toplumsal özelliklerini de eklemek gerekiyor. Bizim çok iyi bildiğimiz Leyla ile Mecnun ya da Kerem ile Aslı benzeri hikâyeler her yerde var. Kavuşamamak, kıskançlık, çekingenlik ve utangaçlık, gönül yarası, gönül kırgınlığı ya da kavuşma sevinci hep ortak. Değişen, dediğim gibi, şairin söyleyiş biçimi ve deyim yerindeyse “yerel renkler”… ‘HER KITA KİŞİLİĞİNE GÖRE MISRA DÜŞÜRMÜŞ AŞKA’ n Sunduğunuz bu güldeste Avrupa, Asya, Afrika, Amerika kıtalarının şiirinin, aşkla o evrensel, kaçınılmaz temasını, deneyimini, yeri gelince sınavını, yeri gelince çatışmasını ya da hesaplaşmasını ortaya koyuyor. Biçem farklılıklarıyla hangi kıta nasıl mısra düşürmüş aşka? Bence duygusal kavrayışta, yukarıda değindiğim gibi, temelde fark yok ama kıtalar söz konusu olunca söyleyiş biçiminde ya da biçemde iş değişiyor. Biçemde öznelliğe ek olarak yerellik ve toplumsal yapı giriyor işin içine. Söz gelişi Avrupalı bir şairle Afrikalı bir şair arasında yalnız ca coğrafya, yaşanılan doğal ortam açısından değil; tarih, gelenek, görenek, toplumsal/si yasal yaşam açısından da farklar var doğal lıkla. Çevirmen ya da okur olarak biz kıtala rın doğasını, tarihsel ve toplumsal / siyasal se rüvenini az çok biliyor sak şiirlerini de, bir ba kıma “önyargı” ile di yelim, buna göre ko numlandırıyoruz ve de ğerlendiriyoruz. Belki kaçamak bir cevap ya da açıklama olacak ama duyguların ortaklığını hep yedek te tutarak şöyle denebi lir: Her kıta kendi “ki şiliğine” göre diyece ğim, mısra düşürmüş tür aşka. n Aşka ister iste mez dışarıdan karışma lar, müdahaleler oluyor kuşkusuz. Seçkideki şi irlerde bu durum sezili yor mu? Aşk konusunda toplumsal/siyasal, din sel tepkiler ve günümüz deyişiyle “mahalle bas kısı” şairde ve şiirde nasıl etki yaratmış? Kadir İNCESU İki gönül bir olunca, deyim yerindeyse “dünya vız gelmiş” âşıklara. Elbette bunun tersi durumlar da olmuş. O zaman da acılı, üzünçlü ve de hüzünlü aşk hikâyeleri çıkmış ortaya. Şair için de aynı durumlar söz konusu. madan bir süre önce sizinle ilgili Dr. Şener Şükrü Yiğitler’in yazdığı, “Eray Canberk’in Şiiri ve ‘Şiirce’si” adlı bir inceleme de yayımlandı. Yaşamınızı, sanatınızı, yapıtlarınızı ve şiir üzerine düşüncelerinizi bir bütün olarak ele alan bu inceleme hakkında ne düşünüyorsunuz? ‘ŞAİR ÂŞIKLARA TERCÜMAN OLMUŞ, ARKA ÇIKMIŞ’ Üstelik söyleşimizin başında “Aşkı inceden özüne emanet almış bir koruyucu gibi şiir.” demiştiniz ya, işte tam da öyle. Şair aşk konusunda yalnızca kendi bireysel duygularını, serüvenini şiire dökmemiş âşıklara da “tercüman” olmuş, arka çıkmış. Yasaklara kafa tutmuş, engelleri yıkmaya çalışmış. Şairin, kendileyin Böyle bir kitabın varlığından haberim yoktu. Öğrenince hem çok şaşırdım ve hem de çok hoşuma gitti açıkçası. İncelemeyi yapan Şeref Şükrü Yiğitler 1984 doğumlu genç bir edebiyat araştırmacısıymış. Belli, çok emek verilmiş, ayrıntılı bir çalışma. Kitabı okuyunca “Beni benden iyi tanıyor” diyesim geldi! Keşke öteki 60 Kuşağı şairleri için de böyle incelemeler yazsa, bu çalışmasını sürdürse… n (ben “bizatihi” yerine “kendileyin” diyo rum) işi de bu değil mi? Sevda Türküleri / Eray Canberk / Söz n Hoş bir rastlantı; sizin seçkiniz çık cükler Yayınevi / 144 s. / Mart 2020. 8 21 Mayıs 2020