Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MICHEL DE CERTEAU’DAN ‘TARİHYAZIMI’ Tarihyazımsal işlem!.. Tarihyazımı konusunu “tarihin nereden, nasıl, hangi şekillerde yapıldığı ve yazıldığı” soruları etrafında irdeleyen ve bu zorlu süreci “tarihyazımsal işlem” adını verdiği üç ana öğeye dayanan kuramsal çerçevede çözümleyen Fransız tarihçi Michel de Certeau’nun L’écriture de l’histoire (1975) isimli başvuru kitabı tam 45 yıl sonra dilimize Oğuz Adanır tarafından çevrildi. TUNÇ YILDIRIM T arih kelimenin tam anlamıyla bir söylemdir. Peki, tarihyazımı nedir? Türkiye’de son yıllarda tarih disiplininin bir dalı olarak tarihyazımını farklı bakış açılarından ele alan onlarca telif, tercüme hatta derleme eser yayımlandı. Bilgikuramsal, yöntembilimsel, retorik vs. özelliklerin ağır bastığı bu çalışmalarda genellikle tarihin yazılma şekilleri meselesine eleştirel olarak değinildi. Böylece beşeri ilimlerin başlıca dallarından biri olan tarih disiplini, eleştirel bir entelektüel mesafeden değerlendirilmeye çalışıldı. TARİHÇİYİ İNCELEMEK! Tarihyazımı konusunu “tarihin nereden, nasıl, hangi şekillerde yapıldığı ve yazıldığı” soruları etrafında irdeleyen ve bu zorlu süreci “tarihyazımsal işlem” adını verdiği üç ana öğeye dayanan kuramsal çerçevede çözümleyen Fransız tarihçi Michel de Certeau’nun L’écriture de l’histoire (1975) isimli başvuru kitabı tam 45 yıl sonra dilimize Oğuz Adanır tarafından çevrildi. Beşeri ilimler sahasında hep ses getirmiş yayınlar yapan Doğu Batı Yayınları tarafından yayımlanan Tarihyazımı, ülkemizde gündelik hayatı çalışan araştırmacılar tarafından çok iyi tanınan Michel de Certeau’nun “gerçek olarak tarih” ile “söylem olarak yazı” ilişkisini sorunsallaştırdığı bir kaynak yapıt. Bu tarihçinin yazdığı Gündelik Hayatın Keşfi III, Tarih ve Psikanaliz’den sonra dilimize çevrilen dördüncü kitabı. Tarihçilik mesleğinin kurumsallaştığı ve akademik olarak derinlemesine sorgulandığı Fransa’da Paul Veyne’den (Comment on écrit l’histoire, 1971) ve Birleşik Devletler’de Hayden White’den (Metahistory: The Historical Imagination in NineteenthCentury Europe, 1973) farklı olarak de Certeau, başlıca denemelerini bir araya getiren Tarihyazımı’nda belagat/retorik üzerine kurulu çözümlemeler sunmaz. Aksine, geliştirdiği üçlü teorik yapıdan faydalanarak tarihin yazılışındaki çeşitli, değişik, farklı etkenleri gözler önüne serer ve dikkate alır. MODERN BİR YAKLAŞIM Kısacası Michel de Certeau, “olguları incelemeden önce tarihçiyi inceleyin” görüşünü savunan ve tarihin ne olduğu sorusuna yanıtlar arayan İngiliz tarihçi Edward H. Carr’dan da net olarak ayrılır. Çünkü M. de Certeau için tarihyazımı; bir çevre, bir meslek, bir dönem olarak toplumsal bir yerin, analitik bir disiplin olarak bilimsel uygulamaların ve nihayetinde yazı olarak bir metin inşasının toplamıdır. Karşılaştırmalı bir bağlamda, Michel de Certeau’nun tarihyazımsal işlem olarak sistemleştirdiği orijinal konseptini; Türkiye’de radikal ideolojik görüşleri sebebiyle göz ardı edilmiş ama aslında tarihte yöntem meselesini modern bir yaklaşımda incelemeyi başarmış önemli bir tarihçi olan A. Zeki Velidi Togan’ın ilk dönem Osmanlı tarihi yazarlarının muhitlerine, ilgilerine ve etkisinde kaldıklarına bakmak gerektiği şeklindeki ilginç önermesinin analitik ve teorik kapsamları çok genişletilmiş bir hali olarak görmek mümkün olabilir. Sonucunda tarihsel yapıtları incelemede üç aşamalı tarihyazımsal işlem uygulayan Michel de Certeau, “tarih tetkiki her şeyden önce bir yerin ürünüdür” diyerek tarih disiplininin belirli bir toplumsal yere bağlı olduğunu kanıtlar. Onun “tarih yazma bir uygulamadır yani pratiktir” görüşü de herhangi bir tarihçinin kullandığı arşiv, kaynak, teknik, yöntem vs. gibi mesleki prosedürleri değerlendirmeye alır. Nihayetinde tarih kavramını, kesin olarak bir yazı olarak kabul eden de Certeau, bu aşamada metnin düzenlenişini yani yazının (bir başka deyişle anlatının) kuruluşunu, inşasını tahlil eder. n Tarihyazımı / Michel de Certeau / Çeviren: Oğuz Adanır / Doğu Batı Yayınları / 503 s. GERALDINE A. JOHNSON’DAN ‘RÖNESANS SANATI – ÇOK KISA BİR BAŞLANGIÇ’ Rönesansı nasıl bilirsiniz? İnceleme; Rönesans’ın arka planına dikkat çekerek döneme ilişkin önemli ipuçları sağlıyor. Rönesans ve Barok dönemlere ait sanat eserleri üzerine çalışmalarıyla tanınan sanat tarihçisi Geraldine A. Johnson’ın incemekezi Rönesans Sanatı: Çok Kısa Bir Başlangıç; Rönesans döneminde Avrupa’da yaşanan büyük değişimin sanatın üretimi ve algılanışına nasıl yansıdığını tartışıyor. Rönesans döneminin arka planına dikkat çekerek o dönemin sanatını daha iyi kavramak ve değerlendirmek için önemli ipuçları sağlıyor. Dilimize çevrilen incelemesi için sanat tarihçisi ve küratör Dr. Necmi Sönmez’in de bir önsöz kaleme aldığı kitabında Johnson’ın yanıt aradığı sorulardan bazıları şöyle: “Dijitalleşmenin hızla arttığı günümüz dünyasından dönüp Rönesans’a ve o dönemin sanatına baktığımızda ne görürüz? O dönemin insanları yaşanan değişimi nasıl algılıyorlardı? Michelangelo, Leonardo da Vinci, Donatello, Titian, Jan van Eyck, Dürer, Raphael ya da Botticelli gibi sanatçılara; Davut, Mona Lisa veya Son Akşam Yemeği gibi eserlere verdiğimiz tepki o dönemdeki insanların tepkisinden ne kadar farklı olabilir? Rönesans sanatı belleğimize dâhi sanatçı olarak kazınan kişiler ve şaheser olarak gördüğümüz yapıtlardan mı ibaret? Estetik üretimin himayesi, eserlerin çıkış noktaları, kim için ve niye yapıldıkları, nereye konuldukları gibi unsurlar Rönesans sanatını kavrayışımızı nasıl etkiler? Bir eseri yapanın veya yaptıranın kadın ya da erkek olması neyi, nasıl değiştirir? Rönesans erkekler kadar kadınlar için de seçkinler kadar halk için de aynı şeyi mi ifade ediyordu?” Rönesans sanatına tarihsel, toplumsal, ekonomik ve kültürel arka planından hareketle bakan yazar dönemin ünlü isim ve eserleri kadar Avrupa’nın farklı bölgelerinden daha az bilinen örnekleri de merceğe alıyor ve birbirleriyle karşılaştırıyor. Dönemin eser, sanatçı, teknik veya üslup gibi yönlerinin yanı sıra o zamanın gündelik nesnelerine neden ve nasıl sorularıyla yaklaşıyor. n Rönesans Sanatı Çok Kısa Bir Başlangıç / Geraldine A. Johnson / Çeviren: Tuncay Birkan / İKÜ Yayınevi / 184 s. 14 8 Ekim 2020