29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ÖMER MADRA’DAN ‘KIYAMET TÜCCARLARINA KARŞI KIYAM ET’ Bitişik yazınca felaket, ayrı yazınca yaşasın hayat! Ömer Madra, “iklim meselesi” ve bitki temelli beslenme üzerine yazdığı yazılarla, yaptığı radyo programlarıyla durumun vahametini dile getirdiğinde “köyün delisi” olarak dile getiriliyordu. Zaman onu haklı çıkardı... KORKUT AKIN [email protected] E skiden, çok eskiden değil, her şeyi iktidar değişimine bağlardı insanlar. Kadınların kurtuluşu devrimle mümkündü, dolayısıyla kalsındı bir kenarda. Sosyal adalet de öyle, çevre sorunları da... İklim için de aynı şeyleri söylerlerdi, eskiden olsa. Ama artık “köyün delileri” çoğaldı, yaşamın her anında, her alanında ayağa kalkıp hem hatalarımızı yüzümüze vuruyor hem de aktif mücadeleye çağırıyor hepimizi. Bunu siyasal erk(ler)in dikkate almasını beklemek de aynı sanki. Daha geçenlerde, ABD Başkanı Trump, “Paris Anlaşması”ndan imzalarını çektiklerini açıklamadı mı? Şimdi o zaman… Kıyam et! Kıyamet tacirlerine karşı da… HAVA KİRLİLİĞİYLE BAŞLAMALI Yaşam bir bütün... Bu bütünlüğü bozacak her şeye karşı bütün gücümüzle, öncelikli mücadele etmeliyiz. Hava kirliliği, dünya çocuklarının yüzde doksanının karşı karşıya kaldığı, yaşam kalitesini olumsuz etkilediği hatta yok ettiği en önemli etken. Peki, siyasal iktidarlar sırf para uğruna bu sorunu görmezden geliyorsa, biz çocuklarımızı bu soruna feda mı edeceğiz? Hangi anne eder? Siz, etmek ister misiniz? O zaman ayağa kalkma zamanı! MAHŞERİN DÖRT ATLISI! Kitabın arka kapağında “köyün delisi” olarak nitelenen, kendisini hakir vakanüvis olarak gören Ömer Madra, “Yeryüzünü Nuh’un tufanı ile Dante’nin cehennemi ara sına sıkıştıran iklim değişikliği ve/ya küresel ısınma... Yer yüzeyini ay yüzeyine döndüren, çöle ve cehenneme çeviren büyük enerji, inşaat ve maden şirketlerinin sonsuz ve azgın kâr hırsı... İnsanların boğazına dayanan yoksulluk ve eşitsizlik cehennemi... Yeryüzünün her yanında kol gezen ayrımcılık, milliyetçilik, militarizm, emperyalizm, savaş ve şiddet…” ile mücadele etmeye çağırıyor bizleri. GRETA THUNBERG Bir cuma sabahı, okuldan kaçarak, parlamento merdivenlerinde, tek başına oturup iklim değişikliğinin önemini dünyanın gündemine sokmaya kararlı genç kız, ara dan iki yıl geçmeden dünyanın dört bir yanında milyonlarca insanla birlikte hepimizin gözlerini açtı. Ömer Madra’nın çağrısı da aynıydı, o da katıldı bu “delikanlı” kızın direnişine. Haklısınız, etkilenmemi değil, kitabı yazmalıyım... Ama sorun o denli ateşli ve o denli güçlü ki, sayfa sayfa aktarsam buraya yeri. Hepimizin, herkesin, muhakkak dikkate alması gereken bir konu Ömer Madra’nın anlattığı. Hem de öyle acil ve önemli ki, değil bir yıl, bir gün bile gecikmek açılacak yaraların kapanmasını önlemeye yetmeyecek. KUM GİDER SEL KALIR! Dünya nüfusunun üçte ikisi su kıtlığı tehdidi ile karşı karşıya! Zirai ve tarımsal ilaçların yan (aslında tam mı demeli) etkileriyle çocuklar “küçük beyinli” (mikrosefali) doğuyor. “Birkaç yıl çocuk doğurmayı düşünmeyin” uyarısını dikkate almalı! Bunu devletler dikkate alıyor: ekonomiyi düşünüyor onlar, insan sağlığını değil. En zengin yüzde on nüfus en yüksek karbon salımının yüzde ellisinin sorumlusu, en az o da.” Okyanuslar ısınıyor. Kuzey Kutbu’nda, de 6 2 Ocak 2020 niz dibindeki sürekli donmuş tabakanın çözülmesi, insanlığın bugüne kadar salmış olduğu karbondioksitin en az dört katının bir anda salınması riskini doğuruyor. Bizim ülkemizde de, trafiğe çıkan yeni taşıtlar için yeni otoyolların yapımı gerekiyor; bunun için de ağaçlar kesiliyor, bağlar bozuluyor, yerleşim merkezlerinin akciğerleri söndürülüyor. Mersin ve Sinop gibi en güzel kentlerin en bakir köşeleri santrallerle kirletiliyor, zehir saçmaları için baca gazlarına maruz bırakılıyor. HES’leri, Karadeniz Sahil Yolu’nun yol açtığı yıkımlı, ölümlü selleri, Yatağan ve Ereğli gibi ölümcül düzeye çıkan, yazın bile hava kirliliğiyle nefes alınması güçleşen merkezleri, Artvin’de Cerattepe’de yaylalar arasına yol açılmasına karşı halkın mücadelesini, depreme karşı denilen ama yapsatçıların yararına sürdürülen kentsel dönüşümü (rantsal dönüşüm mü deseydim), orman yangınlarını, yok edilen ve göz ardı edilen insan haklarıyla birlikte yaşlı genç, işli işsiz, hasta sağlıklı demeden her kesimden herkesin korkuyla yaşamasını da eklemeli bunlara. Sofraların zenginleşmesi için çiftliklerde yetiştirilen hayvanların çıkardıkları gazlar, yetiştirilmesi için yok edilen yeşil alanlar da “Gezegenimizin bekası için” belirleyici. Yukarıdakileri Ömer Madra’nın kitabının sayfalarından gelişigüzel topladım. Bunun ekonomik, siyasi, sosyal ve insan yaşamına etkilerini, lütfen sizler kitabı edinip okuyun. Kıyamet Tacirlerine Karşı Kıyam Et sizlerin de elinizin altında bulunmalı, her bir bilgiyi siz de paylaşmalısınız çevrenizle. Bu yaşam karşıtı düzene karşı kıyam etmek hepimizin görevi olmalı. YANIYORUZ! İklimimiz yanıyor: gün günden sıcak geliyor, kayıtlara geçen en sıcak yılları yaşıyoruz birbiri ardına. Ormanlarımız yanıyor: sadece bizim ülkemizde değil, kuzeyden güneye, ekvatordaki yağmur ormanları bile... Ekonomimiz yanıyor: zam üstüne zamlar yapılırken büyük çoğunluk açlık ve yoksullukla savaşıyor. Annelerimiz yanıyor: dünyanın birçok yerinde olduğu gibi bizim ülkemizde de savaşlar sürüyor, anneler gözyaşlarına boğuluyor. Düşünce özgürlükleri kısıtlanıyor, insanlar engelleniyor. Siyasetimiz yanıyor: halkın iradesi belirleyicidir diyenler, seçilmişlerin yerine kayyım atıyor. Atanmışlar bununla da yetinmeyip tehdit ediyor hepimizi. Yaşamımız yanıyor: Ayağa kalk, mücadele et. Sen de katıl Ömer Madra’ya, Greta Thunberg’e... ve ötekilere. Kıyam et! n Kıyamet Tüccarlarına Karşı Kıyam Et / Ömer Madra / Kırmızı Kedi Yayınevi / 635 s. / 2019.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle