Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ÖZGEN ACAR’DAN ‘ÇOBAN HERKÜL’Ü YORDU’ Binlerce yıl önceden Türkiye’ye fısıldıyor Gazetemiz yazarı Özgen Acar’ın kaleme aldığı Çoban Herkül’ü Yordu başlıklı kitap, salt bir heykelin öyküsünden çok, Türkiye’nin tarihi zenginliğine uzanan öyküsü... SELDA GÜNEYSU Türkiye’de bugün, arkeolojiye “ne kadar önem verildiği, bu alana Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca ne kadar kaynak aktarıldığı” tartışılıyor. Tartışmaların arasında, Türkiye’nin “tarihi zenginliği” ise ne yazık ki arada kaynayıp, gidiyor. Örneğin Perge yalnızca bir antik kent olmanın ötesinde, aynı zamanda bir “heykel okulu.” İşte bu heykel okulundan on yıllar önce en önemli kültür varlıklarımız dan biri olan “Yorgun Herkül” heykeli, yurtdışına kaçırıldı. Hem de kazı alanında görevli bir işçi olan Süleyman Çoban tarafından... Çoban şimdi hayatta değil, ancak onun yurtdışına kaçırdığı eserin yurda dönüş öyküsü ise filmleri aratmayacak cinsten. Bu öykününün mimarlarından biri de gazetemiz yazarı Özgen Acar. “Yorgun Herkül” Yunan heykeltıraş Lysippos’un M.Ö 4. yüzyılda yaptığı ünlü “Yorgun Herkül”ün bir Roma kopyası. Bir dönem İstanbul Hipodrom’daki Bizans Sarayı’nın üzerinde yer alan, ancak bugün Venedik’te bulunan ünlü Dört At heykelini yapan heykeltraş aynı zamanda Lysippos. “Yorgun Herkül” heykelinin önemi de buradan, yani heykeltraşından geliyor. Özgen Acar’ın yolu da bu heykelle ilk kez 1987 Gönderin Basalım Sizi Stok Derdinden Kurtaralım! 250 ve 500 adetlik kağıt dahil paketler ! www.kitabafon.com info@kitabafon.com 2,95 TL 'den başlayan fiyatlar *MEGAR uygulamasını App Store veya Google Play'den indirip ilanı okutun ve Artırılmış Gerçeklik deneyimini yaşayın! 1990 yılları arasında, New York’ta görevliyken kesişiyor. “Bir okul” olarak gördüğü Metropolitan Müzesi’ne, o yıllarda, haftada bir, iki kez giden Acar, bir gün müzeyi gezerken, “Yorgun Herkül” ile karşılaşıyor. Belki de “milyonda bir” denilenecek bir rastlantı sonucu... O KOLEKSIYON OLMASA... O günlerde, Türk gazetelerinde Perge’den kaçırılan Herkül lahdinin, “dilim dilim kesilerek” kaçırıldığına dair haberleri okuyan Acar, müzede gezdiği sırada, başka bir “geçici sergi” ile karşılaşıyor. Bu geçici sergi ise Leon LevyShelby White çiftinin koleksiyon sergisi. Sergiyi gezerken, “hissetmişcesine” Herkül lahdinden parçalar arıyor. Önce, sergi salonunun kapısından girişte, sol bölümde, Anadolu’dan, Çatalhöyük’ten, Hacılar’dan getirilen bir sürü eser görüyor. Sergiyi gezerken bir anda bir heykel gözüne ilişiveriyor. Bir cam vitrin içinde sergilenen bir heykel... Fakat yarım. Bel tarafından gövdesi eğri kesilmiş bir heykel. Heykeli tam oturtabilmek için de altına silindir kaide konulmuş. Özgen Acar heykeli bir yerlerden anımsıyor. “Nereden tanıdık geldiğini” çıkaramasa da başlıyor heykelin etrafında dönmeye... Kendi deyimiyle “Herkül Güneş, o da Güneş’in etrafında dönen Dünya...” Sanki bir yörüngeye girmiş gibi... Müzeye fark ettirmeden, kataloğu alıyor ve çıkıp gidiyor. Serüven de tam burada başlıyor. VE TÜRKIYE DEVREDE Deyim yerindeyse heykel, Acar’ın “aklını kurcalarken”, katalogdaki eserin görselini dönemin Antalya Müze Müdürü Kayhan Dörtlük’e fakslıyor. Aradan on dakika geçtikten sonra ise Dörtlük, Acar’ı arıyor; “Ağabey, nasıl bilmezsin bu heykeli? Altı bizim müzede sergileniyor. Arkadaşlarla baktık, resimle uyuşturduk, bire bir bu. Şimdi yetkililere, ‘Yorgun Herkül’ün üstü bulundu’ diye haber vereceğim” diyor. Gerisini de Acar, şu sözlerle anlatıyor: “Şaşırdım tabii. ‘Sizin müzede iki tane Herkül heykeli olacak, bu hangisi’ diye sordum. ‘Ağabey, kapıdan girince, salona girmeden oradaki heykel’ yanıtını verdi. Bunun üzerine çekmecemdeki fotoğrafları çıkardım, daha önce bu heykelin alt kısmını fotoğraflamışım meğer. O da belleğime yerleşmiş. Sonra Leon LevyShelby White kimdir, diye araştırmaya başladım.” Acar’ın anlatımıyla bu aile “çok zengin bir aile.” Özel koleksiyonları olan... Ve heykelin mülkiyetinin yarısı bu aileye aitken, yarısı da Boston Müzesi’ne ait. Acar, heykel üzerine araştırmalarını sürdürüyor. ABD’nin dönemin ünlü Connoisseur dergisinin genel yayın yönetmeni, bir zamanlar da Metropolitan Müzesi’nin müdürlüğünü yapan Thomas Hoving’e gidiyor. Hoving’e, “Heykel hakkında ne düşünüyorsunuz” diye soruyor. Oranın fotoğrafhanesinde Acar’ın Antalya’daki müzeden çektiği fotoğraf ile müze kataloğunda yer alan fotoğraf, bir kâğıda basılıyor. Ve sonuç: “İki kere iki dört, bu parça Yorgun Herkül...” Ve bu durumu Cumhuriyet’e haberleştiriyor Acar. 10 YILLARCA SÜRDÜ Acar’ın gazetemizdeki haberi üzerine Kültür Bakanlığı Kaçakçılık Şubesi devreye giriyor. Onlarca bakan değişiyor ama “heykelle” uzun süre ilgilenilmiyor. Sonra New York’taki Karun Hazineleri ile Elmalı Definesi’nin avukatları devreye girip, Leon LevyShelby White çifti ile temasa geçiyor. Acar da bu arada dönemin Connoisseur dergisinde yayımlanan fotoğrafı dönemin Perge’deki kazı başkanı Prof. Jale İnan’a gönderiyor. Sonra soluğu ABD’de alıyor. Heykelin üst kısmının dökümü Boston’a gönderiliyor. Ancak bir parça uyum sağlamıyor. Heykel, “Türkiye’ye ait değil” deniliyor. Jale İnan, vazgeçmiyor, inatla, “Bu heykelin parçası. Kalıbı ben döktüreceğim. Heykelin altındaki silindir kaideyi kaldırsınlar” diyor. Yeniden ABD’ye gitmek istiyor ancak bu kez de “masraf olacağı” gerekçesiyle bakanlıkça gönderilmiyor. Cebinden uçak, telefon ve kargo parasını ödeyerek gidiyor ABD’ye. Heykel üzerinde silindir kaide olmadan deneme yapılıyor ve bu kez tamam, bu heykel “Yorgun Herkül.” Yıllar geçiyor, “Yorgun Herkül” ise aradan 31 yıl geçtikten sonra, zamanın Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın özel uçağı ile yurda dönüyor. Kamuoyunun bir akşam üzeri “dönemin Başbakanı’nın özel uçağında yurda dönen heykel olarak tanıdığı ‘Yorgun Herkül’ün” öyküsü aslında çok uzun. Burada yer alan satırlarsa bu öykünün yalnızca küçük bir kısmı. Devamı ise bu öykünün mimarlarından biri olan yazarımız Özgen Acar’ın Çoban Herkül’ü Yordu kitabında. Kitabın sonlarında Perge’den kaçırılan ve Özgen Acar’ın getirdiği lahitler de geniş olarak yer alıyor. Özü itibarıyla bu kitap salt “heykel serüveni” değil, aynı zamanda “Türkiye’nin zenginliğine” bir yolculuk. Bugün o “arkeolojiye ayrılan paylar arasında kaybolan, belki de günlük yaşamda hiç aklımıza gelmeyen, bu toprakların altındaki binlerce hazineye” giden yol... n Çoban Herkül’ü Yordu / Özgen Acar / Arkadaş Yay. / 308 s. 10 21 Kasım 2019