25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ERKAN IRMAK’TAN BİR İNCELEME OKURLARA ‘Eski Köye Yeni Roman’ Erkan Irmak, “Eski Köye Yeni Roman” adlı çalışmasında, bugün pek önemsenmese de bir dönemi neredeyse kaplamış bir yönelimin izlerini adım adım takip ediyor. eray ak erayak@cumhuriyet.com.tr B erna Moran, önemini hiç kaybetmeyen çalışması Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış’ın ikinci cildinde 1950 ve 1975 arası yazılmış romanlara odaklanır ve on beş kitap üzerinden, bir anlamda dönemin panoramasını ortaya koyar. Moran, yirmi beş yılı kapsayan bu döneme toplumsal yapıyı temele alan bir sorgulamanın, düzenin gözden geçirilmesine dönük bir bakışın hâkim olduğundan bahseder kitapta. Bu toplumsal damarla birlikte ortaya çıkan “Anadolu romanları”nın ise nasıl bir düzlemde ortaya çıktığını araştırır. Fakat edebiyatımızda önemli bir dönemi ve alanı kapsamasına rağmen köy romanlarının altında yatan gerçeğe, edebiyatımızın neden böyle bir dönemden geçtiğine, toplumun yaşadığı hangi meselelerle bu türün doğduğuna, dahası tam olarak neye “köy romanı” dediğimize dair kapsamlı bir çalışma neredeyse yapılmadı bugüne kadar. Moran’ın dışında öne çıkan birkaç çalışmadan bahsedebiliriz sadece. Tam da bu nedenle alanda ciddi bir boşluk söz konusu. Erkan Irmak, işte bu boşluğu çok iyi görüp üzerine gitmek isteyen araştırmacılardan... KÖY ENSTİTÜLERİ ETKİSİ Irmak’ın kitabı Eski Köye Yeni Roman, hemen yukarıda bahsedilen dönem boyunca çok etkili olmuş bu türün tarihini, kökenlerini ve nasıl sonlandığını inceliyor. Irmak’ın, meseleyi ele aldığı “tarihkökenbitiş” boyutları, incelemesi boyunca üzerinde yürüyeceği ana hatları gösteriyor sadece. Bunun dışında yazar, ana hat bağlantılarıyla meselenin diğer coğrafyalarda nasıl konumlandırıldığına kadar uzanıyor. Osmanlı’dan, bu türden romanların sönümlenmeye başladığı 1970’lerin sonlarına dek köy ve köylü algısının nasıl alımlandığı sorusuyla araştırmasına başlayan yazar, “köyde geçen” ya da “köy temalı romanlar”la “köy romanları”nın arasındaki türsel farkın nasıl çerçevelenmesi gerektiğini de kitabının yanıtlaması gerektiğini düşündüğü soruların başına koyuyor. Irmak’ın çizdiği bu çerçeve ile yapmaya çalıştığı ise tam anlamıyla bir köy romanı tarihini, meraklıların ve konuyla ilgilenen araştırmacıların öne koymak. Bunu yaparken de ele aldıklarını pek çok yönden irdelemek. Yazarın ortaya koymak istediği tarihsel ve toplumsal bağlamıyla köy romanının ortaya çıkışında önemli bir dönemeç olarak ise Köy Enstitüleri öne çıkıyor. Türün “kurucu metni” olarak da Mahmut Makal ve Bizim Köy... “Köy Enstitüleri’ni kurarken kimsenin hesap etmediği bu yeni edebiyatçı kuşağının doğuşu ve bu okullardan mezun olan öğrencilerin yarattığı ‘köy edebiyatı’ ve ‘köy romanı’nı”, enstitülerin “aydınlanmacı” eğitim çizgisi doğ rultusunda kaçınılmaz bir sonuç diye yorumluyor Irmak. Çünkü bu yazarların “aldıkları eğitimle şekillenen zihin dünyaları doğrultusunda bakış açıları tümüyle köye yönelmiş”ti. Dolayısıyla ortaya koydukları eserler de o zihin coğrafyasının verimleri olarak ortaya çıktı. “Enstitü mezunu romancıların temel kaygısı [ise] köyü kendi iç dinamikleriyle kaydedip, tekil ve dışa kapalı bir bakışla ‘aktarmak’tı” diyor Irmak. “KÖY ROMANINI KİME SATCAN?!” Fakat bu noktada masaya şöyle bir soru geliyor: Irmak’ın değindiği bu “tekil” ve “dışa kapalı” bakış açısı doğrultusunda ortaya çıkanlar, yazılanları bir roman yapmaya yetiyor mu? Fethi Naci, “(...) köy böyledir, köylüler böyle ezilmektedir, ağalar böyle kötüdür gibi laflar bir yazıyı roman yapmaya yetmiyor” diyerek, Irmak’ın ortaya koyduğu saptamanın altını dolduruyor. Yaşar Kemal, Orhan Kemal ve Kemal Tahir’in ise bu bağlamdan sıyrılan yazarlar olduğunu belirtiyor. Erkan Irmak, Eski Köye Yeni Roman’la bugün pek önemsenmese de bir dönemi neredeyse kaplamış bir yönelimin izlerini adım adım takip ediyor böylelikle. Reflekslerini anlamaya çalışıp yine hangi refleksle sönümlendiğinin nedenlerini arıyor. Çalışmanın bugüne ne söylediğindense alandaki hangi önemli boşluğu doldurduğuna bakmak çok daha önemli. Irmak da tezini yazma sürecinde bu soru etrafında dolaşırken Semih Poroy’un 5 Ekim 2017 tarihli FeKlavye’sine rastladığını söylüyor kitabının Önsöz’ünde ve Poroy’un çiziminin “doktora teziyle geçirdiği yılların özeti” olarak niteliyor. Karikatürde, “Geleneksel kıyafetler içindeki yaşlı bir çift tarlalarında toprağı çapalarken resmedilir,” diyor Irmak. “İlk çerçevede adam kadına şöyle der: ‘Biliyo’ musun Raziye, bizim hayatımız roman olur be...’ İkinci çerçevede terini silmekte olan adama yaşlı kadının cevabıysa ‘De get şur’dan Kâzım Efendi!.. Köy romanını kime satcan bu devirde?!” Poroy’un kahramanının saptamasına katılmamak mümkün değil: “Köy romanını kime satcan bu devirde?!” Fakat devrinde neden sattığının cevaplarını bulmak bugüne çok şey söyler ve Erkan Irmak da bunun peşinde. n Eski Köye Yeni RomanKöy Romanının Tarihi, Kökeni ve Sonu (19501980) / Erkan Irmak / İletişim Yayınları / 332 s. Namık Kemal’in “Hürriyeti” N amık Kemal’in 150 sene önce sürgün yıllarında Ziya Paşa ile birlikte Avrupa’da çıkardığı gazete “Hürriyet”, Türkiye’de ilk kez VakıfBank Kültür Yayınları tarafından yayımlanıyor. İki cilt hâlinde okurun karşısına çıkan “Sürgünde Muhalefet: Namık Kemal’in Hürriyet Gazetesi” ile modernleşme tarihimize eşsiz notlar düşülüyor. Kitaplar, 1860’ların sonunda dönemin aydınlarını etkilemekle kalmayıp naif Anadolu insanının da fikirlerine yön veren gazetenin yüz sayılık tüm koleksiyonunu içeriyor. Nazan Çiçek değerlendirdi. Natsume Soseki’nin kaleme aldığı “Madenci”, değeri sonradan kavranmış bir kitap. Bunun en önemli nedeni yazarın epey basit bir dil kullanıp düz bir anlatıma yer vermesi. Soseki, hâli vakti yerinde bir çocuğun madenci olmaya ‘karar vermesine’ rağmen, hem yerin hem de zihninin ‘derinliklerine’ inemeyiş öyküsünü anlatıyor. Ali Bulunmaz tanıtıyor kitabı. Önce şiirleri, şiir üzerine incelemearaştırma kitapları, denemeleri ve çevirileriyle tanıdığımız Arife Kalender, bir süredir öyküleriyle çıkıyor okur karşısına. “Herkesin Karanlığı”, Kalender’in ikinci öykü kitabı. İnci Ponat bakıyor Kalender’in öykülerine. Yılın sonuna geldik. Elinizde Cumhuriyet Kitap bu yılın son sayısı. Artık geleneksel hale gelen yıl sonu değerlendirmelerimizi dergimizin sayfalarında görebilirsiniz. Asuman KafaoğluBüke ve Selçuk Altun, hem yurtiçindeki hem de yurtdışındaki önemli yapıtları aktarıyor sizlere. İyi bir yeni yıl geçirmeniz dileği ile... Bol kitaplı günler... KItap İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Genel Yayın Yönetmeni: Aykut Küçükkaya lYayın Yönetmeni: Turhan Günay l Editörler: Ali Bulunmaz, Eray Ak l Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı l Sorumlu Müdür: Ozan Alper Yurtoğlu l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam Genel Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 343 72 74 l Baskı: DPC Baskı Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. l 327 Aralık 2018 turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle