27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KADİRE BOZKURT’TAN “BİR KALBİN BOYUTLARI” ‘Usulca derdimi anlatıyorum’ Kadire Bozkurt’un insan doğasına temas ettiği yeni öykü kitabı “Bir Kalbin Boyutları” okurla buluştu. ‘Hiçbir kahramanının yanında durmadığını’ söyleyen Bozkurt’la kitabını ve öyküyü konuştuk. NAZLI YILDIRIM K üçük Dertler ile başladığınız yazın yolculuğuna Bir Kalbin Boyutları ile devam ediyorsunuz. Öykülerinizde kullandığınız büyüteç, daha da keskinleştirmiş ayrıntıları. Üstelik zorlayıcı da... n Küçük Dertler çıkalı yaklaşık iki yıl oluyor. Bu zaman zarfında bakışımda, algımda değişim olmuştur muhakkak. “Hiçbir şey yerinde sayamaz, ya ilerler ya da geriler” sözünü doğru bulurum. Daha keskin ayrıntılar, umarım gelişmeye işaret. Bir görüntünün doğası ile özünü en açık biçimde ortaya koymak için doğru ayrıntıları seçmeye gayret gösteriyorum. Basit ve canlı betimlemeler, kanlı canlı kahramanlar, anlatmaya değer olduğunu düşündüğüm öyküler. Aslında hepsinin temelinde, insan doğasına ve ilişkilerine duyduğum merak yatıyor. İnsan doğası zorlayıcı. Sokakta, evde, işyerlerinde, haberlerde mütemadiyen tanık oluyoruz buna. Ben de olanı anlatıyorum. Niyetim sözlü edebî gelenekte olduğu gibi merak unsurunu, gerilimi belli düzeyde tutarak ateş başında halka olmuş dinleyicilere bir hikâye anlatmak. Sıkılıp da erkenden uyumaya gitmelerini engellemek için doğru sesi ve sözcükleri kullanmak, anlatmaya değer bir konu bulmak, okumayı, dinlemeyi sevdiğim türden hikâyeler nakletmek istiyorum. Bunu yaparken yürekleri burkmak ya da gözlerde iki damla yaş görmek değil de iyi bir öykünün lezzetine varılsın isterim. Okura güvenmemek ayıptır. “KİTABIN KAHRAMANLARI SIRADAN İNSANLAR” n Yaşamımızda alışkanlığa dönüşmüş, bizleri artık şaşırtmayan mevzuların detaylarındaki inceliği yansıtarak yaşamın soluğunu canlandırıyorsunuz öykülerinizde. Bütün bunlar bugünün bir yansıması mı? n Bir Kalbin Boyutları’nın aynı adı taşıyan ilk bölümü daha çok bugünün yansıması. ‘Aksak Ritim’ öyküsü bir devam öyküsü, Küçük Dertler’de yer alan ‘Fonda 9/8’deki Gül, yolculuğuna devam ediyor bu öyküde. Gül gerçekten de var, bildiğim kadarıyla hâlen Bursa’da yaşıyor. ‘Bezelye’ öyküsündeki abi kardeşle karşılaşmışsınızdır mutlaka, belki bir şehirlerarası otobüste ya da etrafı ağaçlarla çevrili, uykulu bir kahvehanede. Bugün bir yerlerde böyle hayatlar sürdüren insanlar var. Çocuklar kaybolur, babalar ölür, kardeşlerin arasına giren güzel kadınlar çıkar sahneye, karabatakların bize ne kadar çok benzediğini fark ederiz... İşte bütün bunlar öykülere sızıverir. n Küçük Dertler’de, mekânda, zamanda, yaşam akışında sıkışıp kalmış karakterler baskınken, Bir Kalbin Boyutları’nda gündelik yaşamın seyircilerinden seçilmiş gibi. Yan komşumuza haciz gelebilir, üstelik şaşırtıcı da değildir. Beklenebilir bir durumda sergilediğimiz duyarsızlığı, öykülerinizle yüzümüze vuruyorsunuz. Ancak bağırmadan. Anlatımınızdaki sakinliğin nedeni ne? n Bir Kalbin Boyutları’nda kahramanlar sıradan insanlar. Bir şey oluyor, başlarına bir şeyler geliyor ve ben sonrasında olanları anlatıyorum. Dediğiniz gibi sakince anlatmaya çalışıyorum. Ne düşüneceğinize, ne hissedeceğinize siz karar verin istiyorum çünkü. Boşluklar bırakıyorum. Dikte etmek, ültimatomlar ya da söylevler vermek bana göre değil. Derdimi anlatıyorum; usulca diyorum ki bu böyle oldu. Kahramanlarımın hangisinin suçlu, hangisinin masum olduğuyla ilgilenmiyorum. Birinden yana tavır almak değil niyetim. Kimsenin yanında ya da karşısında durmadığım için de sakinim. “OBURCA OKURDUM” n Kim Kadire Bozkurt’u sorsa mikro öykücümüz diyorum. Çünkü öyküyü besleyen yaşamın detaylarındaki görünmez dokuları bozmadan, sadelikle kâğıda taşıyorsunuz. Özgünlüğünüzü besleyen katmanlardan bahsetsek... n Bu en zor soru oldu benim için. Ba na göre kim olduğumu anlatmayı deneyeyim. Hikâyeler dinlemeyi ö teden beri sevmişimdir. Annem de, babam da iyi hikâyeciydi. Babam bana henüz gerçekleş memiş şeylerle ilgili üzülmemem için ırmak kıyısında ağlayan iki kızın hikâyesini anlat mıştı mesela. Kızların ağladığını gören bir adam onlara neden ağ ladığını sorar, bir tanesi şöyle der: “Şimdi kar deşim şu suya düşse, su onu alır gider, ben de mecburen atlarım peşinden. Biz yüzme bilmeyiz ki. Çırpına çır “Niyetim sözlü edebî gelenekte olduğu gibi merak unsurunu, pına boğuluruz, anamız gerilimi belli düzeyde tutarak ateş başında halka olmuş dinle babamız da kahrından yicilere bir hikâye anlatmak”. ölmez mi o zaman. İşte buna ağlıyoruz.” Nasihatlerin yerine Kalbin Boyutları’nda? böyle hikâyeler, anekdotlar ve meseller n Yaşam, anlayıştan uzak bu çağda. vardı. Uyumadan önce dinlediğim ma Hırs, öfke, yenişme arzusu, hoyratlık, salları değiştirir, yeni baştan yazardım düşünceden arınmış bir ilkellik ege kafamda. Çocukluk oyunlarımda hep men. Neden, diye sorup geziyoruz. Ce bir kurgu merakı... Oburca okurdum vapları ararken sesimi aktarabileceği bir de. Küçük Kara Balık’la başladı aşk. mi düşündüğüm bir konu bulduğumda, Sürdü gitti. Liselerarası bir öykü yarış tabii yazmayı becerebilirsem, okura da masında birincilik kazandı öyküm. Ne geçiyor sanırım. Tam olarak anlamak olduysa bıraktım sonra yazmayı, yıllar da, söze dökmek de çok güç, yalnızca sonra geri döndüm. İyi ki dönmüşüm, varsayımlarda bulunabilirim. Örneğin beni bu kadar mutlu eden hiçbir şey Hemingway şöyle diyor: “Öykündeki yok. Kendimi edebiyatla tamamlanmış olay hakkındaki bütün ayrıntıları iyi hissediyorum. Onun dışında sıradan ce biliyorsan bunları yazmasan bile bir hayat sürüyorum; kızlarım ve eşim okur sezecektir.” Bir çeşit büyü gibi le günlük hay huy... Bu rutinin içinde değil mi? Belki çok hafif anıştırmalarla bazen işittiğim bir sözcük, şahit oldu gerçekleşiyor bu. Okurun içine sızı ğum bir sahne ya da bir kitap cümlesi yor. ‘Bir Kalbin Boyutları’ öyküsünün bir öyküyü mayalandırmaya başlıyor yaralayıcılığı da böyle olabilir. Kah kafamda. Ben önce kafamda yazıyorum ramanlarımı öyle uzun uzadıya hayal çoğunlukla, sonrası kolay zaten. Bazen ettim ki yolda görsem tanıyabilirim. de çağrışımlarla kendi kendini açıp ö Nasıl göründüklerini biliyorum, alış nüme seriveriyor öykü. Nasıl çalıştığını kanlıklarını, tercihlerini, yatağın hangi hâlâ bilmediğim bir makineye benziyor tarafında uyumayı sevdiklerini... Belki bu süreç. abarttığımı düşüneceksiniz ama böyle. n “Her şey hem çok net hem de çok Bunu zorunluluk gibi görmüyorum. Bir uzak şimdi.” Sözde kalmayıp zihni de oyun gibi; yazmak ya da kâğıt ve ka hareketlendiren, yüreğe sarılan bir öy lemle yapılan bir büyü... n künün son cümlesi. Gerçekten yaşam dediğimiz şu döngü nelerden uzak ki Bir Kalbin Boyutları / Kadire Boz her şey bu kadar net ve yaralayıcı Bir kurt / Alakarga Yayınları / 152 s. 4 16 Kasım 2017 KITAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle