27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KItap KİTAPÇI Hazırlayanlar: AYTÜL Akal, ÇİĞDEM Gündeş, MAVİSEL Yener Bay SinirliÖğrenci Avı / Nurgül Ateş / Resimleyen: Esra İlter Demirbilek / Çizmeli Kedi Kitaplığı / 2016 / 94 s. / 8+ Nurgül Ateş’in kitapları sayfalarımıza sıklıkla konuk oluyor çünkü o, çocukların seveceği kitaplar kaleme alıyor. Yazarın, sıradan olaylardan yola çıkılarak farklı açılımlara kapı açan öykülerinin yer aldığı Sabun Köpüğü Üfleyicisi kitabı okurların unutulmazları arasına çoktan girdi. Çocuklar, Bay Sinirli serisini de çok seviyor, takip ediyor. Dizinin “Öğrenci Avı” başlıklı kitabı, Hasmektep öğrencilerinin yepyeni bir serüvenine kucak açmış. Hasmektep’te büyük bir heyecan var çünkü okul genelinde her hafta yapılan yarışmanın ödülleri çok ilginç. Her perşembe değişen yarışma sorusu panoya asılıyor. Yanıtı öğrenmek yetmiyor, ilk yanıtlayan şampiyon oluyor. Üstelik harika ödüller söz konusu. Fakat o da ne! Pek tuhaf bir şey yaşanıyor. Daha kimse soruyu görmeden yanıtını altına yazıp kaçan biri var! Kim bu düzenbaz? Beterler ile Bücürler bakalım onu yakalamak için nasıl bir plan yapacak? Öğrencilere sorulan sorulardan biri de Evimin İnsanı adlı kitapla ilgili. Ne? Bilemediniz mi? Koşun kütüphaneye hemen araştırın, bakalım yazarı kimmiş, kitabı kim resimlemiş. Bay Sinirli, eğlenirken öğreten kurgusuyla, şirin resimleriyle okurlarını bekliyor. Ütopyaya Yolculuk / Şöhret Doğruyol Sağbaş / Resimleyen: Mehmet Sağbaş / Epsilon / 2016 / 164 s. / 10+ “Dünya üzerinde o kadar insan varken önceliği hangi birine versem mantıklı? Tabii ki kendime…” diyor Mavi. Daha çok… daha çok para kazanmaktan başka bir şey düşünmeyen anne ve babası ona her zaman “Kafana şapkadan başka hiçbir şey takma,” demiyor mu, eh, o zaman Mavi’nin yiyip içmek ve kendini düşünmekten başka bir amacının olmamasına hiç şaşmamalı. Bir ay önce alınan cep telefonunun eskidiğine inanıp yenisini ısmarlayan, bir giydiğini bir daha giymeyip yenilerini istifleyen, bencil, tüketim odaklı, kaba bir çocuk o. Bir baba düşünün, “Benim aslan oğlumun kapı gibi babası var. Okumasa da ona bir şeycik olmaz” diyorsa… Ağaçların açık havada yaşayamadığı ancak oksijen parklı alışveriş merkezlerinin içinde yetiştirilebildiği bir ortamdan, babasının iş yerinde kurcaladığı makinenin düğmesine yanlışlıkla basarak bambaşka bir ortama geçen Mavi’nin geri dönme yolculuğunda neler olur acaba? Suyun Rengi ya da Rengârenk Çiçek Bahçesi / Gülsüm Cengiz / Resimleyen: Güler Aşık, Güneş Hüseyinkulu / Say / 2016 / 64 s. / 810 yaş Bayan Sarıgül, 3A sınıfının öğretmeni. Sınıfında değişik kültürlerden ve ırklardan öğrencileri var. Hepsi birbirinin farklılıklarına alışmış görünüyor. Ancak aralarına yeni katılan Meles’in zenci olması ve Osman’ın onun derisinin rengiyle alay etmesi, Meles’i de öğretmeni de üzer. Osman’a ve diğer çocuklara, farklılıkların zenginliğini nasıl anlatmalı? Öğretmen, ilginç çözümler bulur. Resim öğretmeni Bay Çizgi ve müzik öğretmeni Bayan Tatlıses de ona yardımcı olacaktır. Bayan Sarıgül’ün çözümlerini merak ediyor musunuz? Belki siz de kendi öğrencilerinize ya da çocuklarınıza aynı yöntemleri kullanarak farklılıkların güzelliğini ve renkliliğini anlatabilirsiniz. Göldeki Sır / Erdoğan Ergin / Resimleyen: Hakan Uslu / Venüsya Çocuk Kitaplığı / 2016 / 50 s. / 912 yaş Gölde su atlarının yaşadığına inanmak zor çünkü kimse onları göremiyor. Belki sadece papağan, bir de Bilge Ağaçlar... Mithat da su atlarından biri. Suyun altında arkadaşlarıyla oyunlar oynuyor, yüzüyor, hopluyor, canı istediğinde de gölden çıkıp gökyüzünde uçuyor. Gök kubbeye çıktığında, alabildiğine özgür hissediyor kendini. Ama o, ormanda gördüğü kara atlarını bir türlü aklından çıkaramıyor. Onlar gibi dörtnala, özgürce koşmak istiyor. Ama gölden çıktığında kanatlarına karada hareket eden hiçbir canlının değmemesi gerekiyor, aksi halde kanatlarını bir daha kullanamaz. Üstelik ayağını toprağa değdirdiği anda zehirlenip öleceğini de biliyor. Peki, Mithat nasıl kara atları gibi koşabilir o zaman? Bunu başardığında, mutlu olacak mı? Mithat’ı zorlu bir sınav bekliyor. O, başarmaya azimli. Bu serüveni yaşarken kara canlılarının göle neden zehirli dediğini de öğreniyor. Gözleriniz satırlarda dörtnala koşarken ormanın serinliğini, gölden sıçrayan su damlalarını ve mavi lavların yakıcılığını hissetmemeniz olanaksız. Şiirsel bir anlatım ve bir dönüşüm hikâyesi… Sihirbaz Babam / Feyza Hepçilingirler / Kırmızı Kedi Çocuk / 2016 / 123 s. / 8+ Okuldan dönüşte, serviste, babalarla ilgili bir konu açılmıştı. Herkes babasının yaptığı işte ne denli usta olduğundan söz ediyordu. Alp de babasını anlatmak istedi. Ona göre babası bir sihirbazdı. Çocuklar buna çok şaşırdı, meraklandı, heyecanlandı. Daha önce babası sihirbaz olan kimseyi tanımamışlardı. Akşam yemeği, ödevler derken uyku saati geldi çattı. Alp’in babasını çok merak eden Duygu, hemen uyudu. Rüyasında sihirbazı gördü. O gece rüyasında sihirbazla karşılaşanlardan biri de Serkan’dı. O gece tüm çocuklar tuhaf, gerilim dolu, değişik rüyalar gördü. Sonraki gün sihirbaz babayla tanışmak için ısrar edince Alp, kıramadı arkadaşlarını. Ne dersiniz, sizce de Alp’in babası herkesin rüyasına girecek denli bir sihirbaz olabilir mi? Sahi sihir, dediğimiz nedir? Sihirbaz Babam, aile, arkadaşlık ilişkileri, sosyal yaşam gibi konularda düşünmemizi sağlayacak. İyi okumalar! Paule Glück: 20. Yüzyıldan Öyküler / Klaus Kordon / Çeviren: Musa Yaşar Sağlam / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 2016 / 272 s. / 13+ Birinci ve İkinci Dünya Savaş’ı sırasında başlayıp Berlin Duvarı’nın yıkılışına uzanan bir süreci kapsayan on dört öykü anlatmış Klaus Kordon. İlk öykü “Paule Glück”. Öyküye adını veren Paul, evin bütçesine yardım etmek için mahallede gazete dağıtır. Savaşın ağırlığı onların evine de çökmüştür. Paule’nin annesi gündüzleri bir lokantada bulaşıkçılık yapar. Paule de bu arada kardeşlerine göz kulak olur. Babası ise bir fabrikada çalışır. Ama yine de zar zor geçinen aile, babanın işten çıkarılmasıyla yeni bir düzenlemeye gitmek zorunda kalır. Bu da Paule’nin hayatını tümüyle değiştirecektir. Hayallerini de… İkinci öykü, Luise adında bir kızın hazin hikâyesi. Luise, verem hastasıdır. Birinci Dünya Savaşı sırasında, en çok rastlanan ölüm nedeni olan bu hastalık şimdi Luise’i yakalar. Luise, ailesi ve yakın arkadaşlarının duygularını anlatan öykü savaşın acı yüzlerinden birine ayna tutuyor. “Jacob’un Kurtuluşu”, savaş öncesinde varlıklı bir aile olan Elisabeth’in ailesinin düştüğü zor durumu, ayakta kalma çabalarını ve yıl yıl savaşın cephe gerisini anlatıyor. Bu öyküler arasında elbette Yahudi kıyımı ve Naziler de var. İnsan nasıl olur da doğup büyüdüğü topraklarda “öteki” olur, dışlanır, aşağılanır, işkenceye maruz bırakılır? Nedir bunca acının sebebi? “Eller Yukarı Tschibaba”yı okurken bu soruların yanıtını arıyor okur. “Bizim Mahalle” ve “Pizzacı Tine” de ırkçılık gibi ilkel ve insanlık dışı bir olguya dayanan öyküler. Her ikisi de okuru özellikle, 1970’lerin başında Almanya’ya çalışmaya giden Türk işçilerin yaşamlarına, Almanya’ya ayak uydurma çabalarına rağmen Alman toplumunun katı ve acımasız yüzüyle tanıştırıyor. “Ari ırk” yaratma sevdasında olan bir grup Neo Nazi’nin alaylarına, yalanlarına, aşağılama ve eziyetine katlanan insanların bu durumda neler hissettiğini okumak belki hepimizin “bir başkasına” bakışımızı değiştirecek, kendimizi ötekinin yerine koyabilmek için belki birkaç cümle yetecek. Kitabın sonunda, 1904’ten 1998’e dek geçen savaş yılları, Yahudi Soykırımı, savaş sonrası Nazilerin yargılanması, Almanya’nın yaşadığı ağır ekonomik buhran, Berlin Duvarı’nın yıkılışı gibi ana başlıkları içeren bir “Zaman Dizini” var. Savaşın cephe gerisindeki acılar, yokluk ve yoksunlukların kaleme alındığı öyküler yakın tarihi yazının gücüyle anlatıyor. Tak Tak Tak Şans Geldi! / Aytül Akal / Resimleyen: Cihan Dağ / Sev Yayıncılık / 2016 / 116 s. / 8+ Aytül Akal’ın yeni öykü kitabında altı öykü yer alıyor. Öykülerin ortak teması birtakım batıl inançlar, şans, kader kavramları ve yaşamımıza etkileri. Fala inanma falsız da kalma derler ya, ilk öyküde Çin burcunu öğrenmek isteyen iki kardeşin evine daha doğrusu başına gelenler anlatılmış. Aynı zamanda internetten alışveriş çılgınlığı da ele alınmış. Kutsal Totem, adından da anlaşılacağı gibi totem, uğurlu eşyalar ya da uğurlu sözcükler gibi hepimizin yakın olduğu ve hatta belki zaman zaman inandığımız davranış biçimini irdeliyor. Bir sözcüğü yanlış anlamak başınıza iş açabilir, aman dikkat! Oyun Makinesi adlı öykü, talih oyunlarının çekiciliği karşısında kendini kontrol edemeyen bir delikanlının başına gelenler. Hele bir de dağınıksa, neler olmaz ki… Saç Falı, adlı öyküyü okurken sakın ola saçlarınıza bakıp geleceğinizi görmeye çalışmayın çünkü bunu becerebilen tek insan, öykünün anlatıcısının babaannesi. Dilek Küpü, dileğinin gerçekleşmesi için kendinden başka herhangi bir güçten yardım umanları anlatıyor. Son öykü Şans Tavşanı, farklı kültürlerdeki kimi batıl inançlara değinmiş. Batıl inançlar bizi ne kadar etkiliyor, algımızı, hayata bakışımızı, günlük yaşantımızı nasıl şekillendiriyor? Merak edenler Şans Tavşanı’na sorabilir. Akal’ın kaleme aldığı öykülerin alt metinlerinde gizlenmiş kimi iletiler gündelik yaşamdan, temizlik alışkanlıklarına, sanal yaşam alışkanlıklarımızdan öz denetime dek çeşitli konularda davranış kalıplarına göndermeler yapıyor. İyi okumalar! n KItap 1 Eylül 2016 19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle