Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
JEANPAUL SARTRE’LA YAPILAN SÖYLEŞİLER Bir filozofun portresi “Sartre ile Sartre Hakkında” kitabında yer alan söyleşiler, bir filozof olarak Sartre’ın çağı, dünya ve gününün dünya sorunlarıyla ilgisini, ortaya koyduğu sorumlu tavrı gözler önüne sererken şimdilerde ihtiyacını duyduğumuz ama nedense pek karşılaşamadığımız bir filozof tipini de hatırlatır. Düşünceleriyle eylemleri arasındaki tutarlılık ve örtüşme bakımından Sartre, yaşadığı zaman nasıl bir örnek ve etkili bir düşünce öznesiyse bugün için de unutulmaması gereken bir örnek olma anlamını taşır. mustafa günay Ç ağımıza baktığımızda, savaş, şiddet, terör, insan hayatının hiçe sayılması, sürüp giden katliamlar, baskı, özgürlüklerin ortadan kaldırılması ve insan haklarının geçerliliğini kaybetmesi, günümüzün en önemli sorunları arasında sayılabilir. Bunlar, aynı zamanda felsefenin penceresinden ele alınıp tartışılabilir. Yaşadığımız ülkeyi ve coğrafyayı, bu sorunlar bağlamında ele aldığımızda, savaş, işgal, göç ve mülteciliğin yaşamsal bir önemi olduğu görülür. Bunların yanı sıra toplumsalsiyasal bağlamda insan hakları ve özgürlük taleplerinin şiddetle susturulup yasaklanması, insanların karşısına güvenlik, huzur ve özgürlük başta olmak üzere ciddi güçlükler ve trajediler çıkarır. İTİRAFLAR VE ÖZELEŞTİRİLER Çağın sorunlarını felsefece ele almak istediğimizde, yaşadığımız kültürde ve toplumda, özgür düşünmenin ve tartışmanın gerekli ve yeterli koşullarının giderek ortadan kalktığını görüyoruz. Soru sormanın değil itaatin, eleştirinin değil suskunluğun istendiği bir zamanda, felsefenin eleştirel ve sorgulayıcı etkinliğine duyulan ihtiyaç da artıyor. Ancak aklın değil inancın ve belli bir dinsel kültürün ve dogmalarının iktidarda bulunmanın olanaklarıyla da topluma ve hayatın her alanına yerleştirilmek istendiği bir tarihsel dönemde, insanlığın ve uygarlığın temel unsurları ve yol göstericileri durumundaki felsefe, bilim ve sanatın işlevini sürdürebilmesi ve varlığını koruyabilmesi çok önemli. Ancak bütün olumsuzluklara karşın felsefe, her zaman çağının sorunlarıyla ilgilenip sorularına cevap aramaktan vazgeçmedi. Çağının ve insanlığın sorunlarıyla ilgili düşünceler ve çözüm yolları ortaya koyan filozoflar arasında JeanPaul Sartre, ilk sıralarda yer alır. Kendisiyle yapılmış üç söyleşinin yer aldığı bir kitap Türkçeye çevrildi: Sartre ile Sartre Hakkında. Kitaptaki ilk söyleşinin başlığı, “Bir Düşüncenin Girizgahı”. İlk kez, New Left Review dergisinin KasımAralık 1969 tarihli sayısında yayımlanan bu metin, Perry Anderson, Ronald Fraser ve Qointin Hoare tarafından yapılmış. Kitapta üçüncü sırada yer alan “Emperyalist Ahlak” başlığını taşıyan ve aynı derginin OcakŞubat 1967 tarihli sayısında yayımlanan söyleşi de aynı kişiler tarafından gerçekleştirilmiş. İkinci sırada yer verilen “Simone de Beauvoir Soruyor” ise ilk kez 1975’te L’Arc dergisinin 61. sayısında yayımlanmış. Başlıktan da anlaşıldığı gibi Sarte’ın hayat arkadaşının yaptığı ve özellikle kadın sorunlarına ve feminizme odaklanan bir söyleşi. Sartre ile Sartre Hakkında adlı, kitapta yer alan söyleşilerde, Sartre’ın 1960’ların sonu ile 1970’lerin başındaki dünya sorunlarına yönelik felsefi ve politik tutumunu olduğu kadar, kendi düşünsel gelişim evrelerine ilişkin itiraflarını ve özeleştirisini de görebiliriz. Bu noktada, İkinci Dünya Savaşı ve sonrasındaki tecrübelerinin düşünce haritasının sınırlarını çizmedeki etkisini ifade ettiği cümlelerin, felsefe ve hayat arasındaki etkileşimi göstermesi bakımından da önemli (s. 1012). Sartre bazı düşüncelerini zamanla değiştirmekle birlikte, geliştirmeyi sürdürdüğü bazı düşünceleri olduğunu da vurgular: “Geliştirmekten hiç vazgeçmediğim bir düşünce, bir insanın, neticede onu o insan yapan şeylerden daima sorumlu olduğudur bu sorumluluğu üstlenmek dışında elinden bir şey gelmese bile. Zira insanın kendisini oluşturan koşullardan daima başka bir şey çıkarabileceğine inanıyorum. Bugün özgürlüğe tanıdığım sınır budur: bütünüyle koşullanmış bir sosyal varlığın, bu koşullanmanın ona verdiklerine bütünüyle riayet etmemesini sağlayan küçük hareket.” (s. 12) BAŞKALDIRMA OLANAĞI Sartre’ın, bu üç söyleşide üstünde durduğu önemli konular ve sorunlar arasında şunlar var: Marx ve Freud ile ilişkileri (s. 18), bilgi ve kavrayış arasındaki ayrım (s. 20), yaşanmış deneyimle rin kavramlaştırılması (s. 2122), Stalin (s. 42), dil ve iletişim ilişkisi (s. 37), söylenemez olan (s. 21), Çin Kültür Devrimi (s. 4445), Vietnam’ın işgali, NATO (s. 8485), feminizm, dünyaya hükmeden güç(ler), felsefe ve edebiyat ilişkileri... Söyleşiler, bir filozof olarak Sartre’ın çağı, dünya ve gününün dünya sorunlarıyla ilgisini, ortaya koyduğu sorumlu tavrı gözler önüne sererken şimdilerde ihtiyacını duyduğumuz ama nedense pek karşılaşamadığımız bir filozof tipini de hatırlatır. Düşünceleriyle eylemleri arasındaki tutarlılık ve örtüşme bakımından Sartre, yaşadığı zaman nasıl bir örnek ve etkili bir düşünce öznesiyse bugün için de unutulmaması gereken bir örnek olma anlamını taşır. Her filozofun kendi çağının ve toplumunun eleştirisi ve çözümlemesini yapabilmesi önemli. Çünkü Camus, Benjamin ve Russell gibi başka filozofları da hatırladığımızda felsefe, yalnızca düşünselkuramsal bir etkinlikle sınırlı olmayıp aynı zamanda bir praksis, bir eylem biçimi olarak da karşımıza çıkar. Bu bağlamda çağımızın sorunlarını ele alırken eylemdeğer ve tarih bilincinin birlikte bulunması ve insanın gerçeklikle ilişkisinin böyle bir bilinçle kurulması gerekir. Bu noktada Sartre’la yapılan söyleşilerin ortaya koyduğu filozof portresi önemli. Düşünceye ve eleştiriye yer bırakılmayan bir toplumda ve dönemde, Sartre’ın ortaya koyduğu düşünce ve eylem arasındaki tutarlılık kadar, özeleştirileri hem akademik hem de toplumsal alanda ihtiyaç duyduğumuz bir erdemin yeniden hatırlanmasına vesile olur diye umarım. Sartre’ın ifade ettiği gibi kendimizi oluşturan ve bazen de bize dayatılan koşullara yönelik bir eleştiri ve başkaldırma olanağının felsefede ve filozofların ortaya koyduğu tutumlarda yeterince mevcut olduğunu söyleyebiliriz. n Sartre ile Sartre Hakkında/ Jean Paul Sartre/ Çeviren: Yücel Göktürk/ Metis Yayınları/ 88 s. KItap 30 Haziran 2016 15