02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Portekiz’de Fado, TürkRum geleneğinde Rebetiko. Arjantin’de tango. Pakistan ve İran’ın gazel geleneği, tamamen melankoli damarından besleniyor. Ben melankoliyi hayatı aşırı sevmekten kaynaklanan bir duygulanma öbeği olarak görüyorum. Kayıplarımızın, özlemlerimizin, acılarımızın ve zevklerimizin, bütün yaşam deneyiminin toplu ve sürekli bir hasadı olarak tanımlıyorum melankoliyi. Hayata sevdalıyız. Hayat geçici. Ama aynı zamanda çok güzel. En zor günlerde bile, ki şu anda dünya çok zor günler yaşıyor, biz Türkiye’de çok zor günler yaşıyoruz, bu zorlayıcı zamanlarda bile hayata duyduğumuz o acılı sevdayı, o yanık tutkuyu hatırlamak ve hatırlatmak için yazdım bu kitabı. Melankoli, benim görüşüme göre aynı zamanda bir farkındalık. İnsan farkındalıktan bazen kaçar, kendini oyalamak ve unutmak ister. Bazen de melankolisine kapıyı aralar ve bir muhasebe yapar. Karasevda Kitabı o muhasebenin ürünü. “DEMOKRASİNİN “İNSANLIK BAZI AÇILARDAN MELANKOLİSİNİ YAŞIYORUZ” DEĞİŞMİYOR!” İnsanoğlunun ruhundaki ezeli ve ede Kronikleştiğinde hayli örseleyici olabi bu duygulanım ve senin ifadenle “gölge bileceğine de vurgu yaptığın melankolitaraf”ın günümüzdeki yaşanış şeklini de nin sosyal hayattaki yansımaları nasıl yer yorumluyorsun kitabında. Melankolizmin buldu çalışmanda? modern hali mi demeli buna? Çok hoş bir ayrıntıyla cevap vereyim Kitapta da yaşadığımız dönemi yeni bir melankoli çağı olarak tanımladım. bu soruya. Robert Burton 1620’lerde Demokrasi çağı. Beklentilerimiz büyük, yazdığı Melankolinin Anatomisi adlı o düş kırıklıklarımız derin. Ortak, kolektif muazzam ansiklopedinin bir bölümünü, bir melankoli yaşadığımız; demokrasinin bugünkü dilde hobi diyeceğimiz kenmelankolisi. Demokrasiye, dini oyalama yöntemlerine eşitliğe ve barışa karasevdayayırmış. Nefis şeyler aktarıla bağlanmışız, tutulmuşuz. yor geçmişten. Romalı felAcı çekiyoruz ama vazgesefeci Seneca mesela, “Kiçemeyiz sevdamızdan. Detapsız asla tatile çıkmam, mokrasiye sevdalanmışız bir kitapsız tatil cehennemden kere, geri dönüş yok. Artık farksızdır” demiş. İşte, “Kidemokrasi olmadan yaşam tap okuyun, matematikle olmayacağını anladık. Bütün uğraşın” diyor Burton, sanmesele demokrasiyi daha geki bugün sudoku yapın der nişletmek ve daha çok paygibi. İnsanlık bazı açılardan laşmak. Bu doymaz özlemin değişmiyor galiba! Bir ara melankolisini hep birlikte da Osmanlı padişahlarından tadıyoruz. Dolayısıyla kişisel örnek vermiş. “Fatih Sultan melankolimizi daha iyi tanıMehmet yabancı elçileri mada yarar var. Melankoli kabul ederken bir yandan depresyondan farklı bir şey. ahşap oyarmış” diyor. “BuUzmanlar depresyonu dilgünkü padişah da ok ve yay sizleşme olarak tanımlıyor, yapımıyla uğraşır” (tarihe “Karasevda Kitabı, benim yani dili kaybetmek, acısını bakılırsa Genç Osman oliçin dünyayı kucakladıdile getirememek. Halbuki ğım ve melankoli üzerine malı) diyor. “Osmanlı soylu hikâyeler kurduğum hayali melankolinin dili var. Mehanımları, bizim hanımların bir yolculuk gibiydi” diyor lankolik insan şarkı söylüyor, Nilüfer Kuyaş. maymun ve köpek besledans ediyor, resim yapıyor, mesi gibi evlerinde kedi roman ve şiir yazıyor, film besliyorlarmış” diyor. Böylece melançekiyor. Bir gırtlağımız var haykıracak, kolinin neşeli yanı ortaya çıkıyor. Jorge bir dilimiz var neşeyi de üzüntüyü de Luis Borges de bir Burton hayranı. Ben ifade edecek. Melankoli bunların bir de dünyanın melankolisini temsil eden toplamı. Edebiyatta sayısız örneği var. Babil Kütüphanesi’nde sohbet edermiş Sabahattin Ali’nin ‘Melankoli’ şiiri. Edip gibi İstanbul’da Borges’in hayaletine Cansever’in ‘Sevda ile Sevgi’ kitabı. rastlıyorum, havadan sudan söz ediyoSait Faik’in hikâyeleri tamamen meruz. Annemi kaybetmenin acısını da lankoli. Kafka’nınkiler de öyle. Albert ördüğüm Karasevda Kitabı, benim için Camus’nün absürd üzerine düşünceleri dünyayı kucakladığım ve melankoli bir melankoli felsefesi. Orhan Veli belki üzerine hikâyeler kurduğum hayali bir melankoliyi en iyi tanıyan şairimiz, ayrıca yolculuk gibiydi. Okur da benimle bu ömrünü bir kadına duyduğu karasevyolculuğa çıkınca kendi melankolisiyle dayla geçirmiş. Susan Sontag, melantanışacak veya barışacak, melankoliden kolikleri ve özellikle melankolik yazarve acıdan benim gibi zevk çıkartacak ları Satürn’ün etkisinde doğanlar diye diye umuyorum. n tanımlıyor. Satürn yani Zuhal Yıldızı. [email protected] Gelibolu’lu Yazıcıoğlu Ahmet, “Dürri Meknun” (Saklı İnciler) adlı ansiklopeKarasevda Kitabı / Nilüfer Kuyaş / disinde, daha 15. yüzyılda, “feleki zuhal Can Yayınları / 328 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 3 3 2 2 7 A Ğ U S T O S 2 0 1 5 n S A Y F A 1 1 zamanın efendisidir, yedi kat göğün ilk kuşağıdır” diyor. Satürn yahut Zuhal Yıldızı, sanıldığı gibi karamsarlık burcu değil; tersine Noel bayramının kökeni olan pagan Satürnalya şenliklerine ismini vermiş. Biz karasevdalılar, biz melankolikler, zamana ve zamanın geçiciliğine kafayı takarız ama eğlenmeyi de en iyi bilenlerdeniz o yüzden. Kitapta melankolinin en önemli sembollerinden birisi olan aynayı çok kullandığımı söyledim, ayrıca “selfie” fotoğraf çekme merakımızı yeni bir aynaya bakma türü olarak tanımlıyorum dedim çünkü galiba melankolik özneler olarak narsisist yaralarımıza ince ayar yapmaya çalışıyoruz. Şiir tarihinin en büyük melankoliklerinden Baudelaire’den de epey söz ediyorum, Baudelaire için de ayna önemli bir sembol, geçicilik ve boşunalık aracı ama aynı zamanda derin hakikat göstergesi. Karasevda Kitabı’nı hem bir kültürel ayna hem de tek tek her birimizin gönül aynası olarak kurguladım.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle