Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Vitrindekiler Okumak ve Yazmak / Semih Gümüş / Notos Kitap / 212 s. “İnsanı insan yapmak için önce okumaktan başka ne önerilebilir ona? Sait Faik’in, ‘yazmasam çıldıracaktım’ sözünün en güçlü uyarlaması, bana kalırsa ‘okumasam çıldıracaktım’ olur. Ben de bir okuma manyağı olarak görülmekten daha çok sevinemem başka bir şeye. Okuyan hayvan olarak yaşamak; bu kadarı olamayacağımı biliyorum. Hiç değilse okurken aynı zamanda yazmaya da çalışsam ve bunu bütün uykuları kovup gerekirse düşlerde yaşayarak kesintisiz biçimde sürdürebilsem. İnanırım, insan kendini zora koşarak bunu da yapabilir” diyor Semih Gümüş. Okumak ve Yazmak, okumayla yazmanın birbiriyle etle tırnak gibi oluşunu anlatıyor. Daha iyi okumayı amaçlayanlar ve yaratıcı yazının yollarına düşenler için. 10 Milyar / Stephen Emmott / Çeviren: Can Evren Topaktaş / NTV Yayınları / 198 s. Stephen Emmott, bu yüzyıl sonunda dünya nüfusunun 10 milyarı geçeceğini öngörerek kitabında insanlığın çevreye, hayvanlara ve doğal kaynaklara nasıl hasar verdiği anlatıyor. Artan nüfus ile su ve gıda yetersizliğine, ormanların yok edilmesiyle oluşturulacak yeni tarım alanlarının çok sayıda hayvan ırkının sonunu hazırlayacağına, araç kullanımı ve hava kirliliğinin doğru orantıda artacağına ve çevreye verilen bu büyük zararların sel, deprem, hortum gibi doğal afetlere neden olacağına değinen 10 Milyar, istatiksel verilere ve politikacıların görüşlerine yer vermeyi de ihmal etmiyor. Dünyamızın tahribinin tek sorumlusu var: İnsanoğlu. Tüm bu hasarı ortadan kaldıracak tek ırk, yine insanoğlu. 10 Milyar, hasarın onarımıyla ilgili kafamıza takılan tüm sorulara cevap vermeyi hedefliyor. Büyük Yürüyüş: Zonguldak Maden İşçilerinin Direniş Hikâyesi / Metin Köse / Doğan Kitap / 306 s. İlk iki romanı Mükellefiyet ve Göl Dağı ile Zonguldak madencilerinin kara yazgısını ele alan Metin Köse, üçlemesinin son halkasında 1991’deki Büyük Madenci Yürüyüşü’ne odaklanıyor. Yüz bin madencinin Zonguldak’tan başlayan yürüyüşü Ankara’yı hedeflemiş, “Gemileri yaktık geri dönüş yok” sloganı günlerce dağı taşı ve tüm ülkeyi inletmişti. Köse, Türkiye tarihinin gördüğü en büyük işçi sınıfı hareketinin gerçeklerini edebiyata kazandırırken belgeciroman tarzının parlak bir örneğini ortaya koyuyor. Soma’da yaşanan faciayla bir kez daha çok acı biçimde gündemimize giren madencilerin isyan ve direniş dolu günleri tüm gerçekleriyle Büyük Yürüyüş’te. Solo Keman İçin Füg / Tedi Papavrami / Deniz Tekin / Norgunk Yayıncılık / 238 s. “Bir eserin, bir cümlenin, bir modülasyon ya da bir metaforun lezzeti bütünüyle hissedildiğinde, o eser içimize işleyerek varlığımızın derinliklerinde yeniden doğmak üzere hayat bulur, var olduğundan kendimizin bile habersiz olduğu bir yönümüzü ortaya çıkarır. Belki de en çok kendimiz olduğumuz anlar bir başkasının hassaS A Y F A 2 4 n 2 5 E Y L Ü L siyetini içimizde duyduğumuz, kendimizi unutarak coşkulu bir izleyiciye dönüştüğümüz, kendimiz olmaktan çıktığımız anlardır; sıra bize geldiğinde kendimizden bir şeyler katabilmemiz için bu zorunludur.” Kemana gövde katmak eşittir dünyaya gövde katmak. Armonik gamlara çalışırken de Bach’ın “Fantezi ve Füg”ünü icra ederken de böyle bu. Her sesi, her akoru mutlaka dünyaya armağan etmek. Kemanın “harika çocuğu” Tedi Papavrami’nin Solo Keman İçin Füg’ü, Enver Hoca’nın Arnavutluk’unda başlayıp Fransa’ya uzanan, kendi kaleminden aktardığı zorlu yaşam öyküsü baştan uca böyle bir armağan. Anabasis / Ergin Yıldızoğlu / Tekin Yayınevi / 94 s. Bu gerici dönem içinde, itiraz, mücadele, devrimci refleks, yeniden karanlıklardan kurtularak bilinçlerde sokaklara, meydanlara “yukarı” doğru, tırmanmaya başladı. Tarihi yapanlar uzun bir aradan sonra geriye evlerine dönüyorlardı. Yeniden isyan, yeniden işgal, yeniden komünizm. Anabasis, bu uzun karanlıktan çıkışı, “on binlerin” eve (tarihe) geri dönüşünü sevinçle ve umutla karşılıyor ve o soru yine gündeme geliyor: Sanat, eğer Platon’un nefretine layık kalmaya devam edip Aristotales’in kurduğu tuzaklara düşmeyecekse “yapıyı” tehdit etme özelliklerini koruyacaksa şimdi bu dalgaya nasıl eşlik edecek, geri dönenleri nasıl karşılayacak? Ergin Yıldızoğlu, Anabasis’te bu sorun ve soruların etrafında geziniyor. Küçük Mavi Kuş Dedi ki: Twitter’ın Yaratıcısından İtiraflar / Biz Stone / Çeviren: Aslı Anar / CEO Plus / 200 s. “140 karakterde söylemeye değecek ne var? Bu kadar dar bir alanda kendimizi nasıl ifade edebiliriz? Ne kadar şey söylenebilir, ne kadarı eksik kalır? Burası uzun tartışmalara ya da monologlara göre bir yer değil, burası Twitter!” Reddedilemez gerçek şu: Twitter yeni dünyanın yeni kurallarını yazan şirketlerin başında geliyor. 140 karakterle sınırlanmış cümleler kitleleri birkaç saatte harekete geçirip, meydanlara toplayabiliyor. Twitter’la her şey çok değişti, iletişim kuramcıları ve sosyologlar onun için “Bilgiyi demokratikleştiren medya” diyor. Hayatımıza yedi yıl önce giren ve bugün dünyanın en çok kullandığı sosyal medya araçlarından biri olan Twitter’ın kuruluş ve gelişim öyküsünü sansürsüz ve şeffaf bir dille anlatıyor Küçük Mavi Kuş Dedi ki. Türkiye Kentleşmesinin Toplumsal Arkeolojisi / Erbatur Çavuşoğlu / Ayrıntı Yayınları / 284 s. Türkiye kentlerinde yaşadığımız kentsellik ne yazık ki bizlere mutlu, huzurlu bir gündelik hayat sunmuyor. Kuşkusuz bu durum sadece mekânları düzenleme işindeki yetersizliklerimizle açıklanamaz. Kentli kimliğimizin birer parçası olan etnik aidiyetimizin, inançsal tercihimizin, toplumsal cinsiyetimizin ve sınıfsal konumumuzun, yaşadığımız gündelik pratiklerin önemli bir parçası olduğunu varsayarsak bu ilişkilerin kentte nasıl deneyimlenip yeniden üretildiği üzerine düşünmeye değer. Erba tur Çavuşoğlu’nun Türkiye Kentleşmesinin Toplumsal Arkeolojisi adlı kitabı, tahakküm ilişkisine dönüşmüş toplumsal çelişkileri mekân perspektifinden okurken analizini cumhuriyet tarihi boyunca farklı dönemlere taşıyor ve samimi bir yüzleşme çağrısı yapıyor. Yazar, diğer toplumbilim çalışmalarından farklı olarak mekânı merkezi bir konuma oturtuyor. Toplumsal ilişkilerdeki tahakküm ve hiyerarşiyi Gramscici bir perspektiften anlamaya çalışırken mekân basit bir fon ya da dekor değil, bizzat bu ilişkilerin üretilmesinin yaratıcı bir aracı ve aktörü olarak resmediliyor. Ekoköyler: Yeni Rotamız / Julian Rose / Çeviren: İlknur Urkun Kelso / Yeni İnsan Yayınevi / 160 s. Julian Rose’un kaleme aldığı Ekoköyler: Yeni Rotamız, hayatlarımızda bütüncül ve yaratıcı bir amaç duygusu doğurmak için sağlam temeller oluşturmada ihtiyacımız olan başlıca malzemeleri tanımlamayı hedefliyor. Oluşmasına öncülük etmemiz gereken yeni toplum sabit bir varlık değil. Sürekli verilen bir varlık ve yeni kökler salabilmesi için öyle bir formül ortaya koymalıyız ki iyi meyveler versin. Gelecek için sorumluluk alabilen ve almaya istekli bireylerden oluşan kritik bir kitlenin ortaya çıkışı ile mevcut sistemin onlarca yılın yalan ve yanlış yönetiminin biriken yansımalarıyla başa çıkmaktaki başarısızlığının görünür hale gelmesi aynı zamanda denk geliyor. Şimdi karşı tarafa geçme zamanı. Eski bir yaşam tuz buz olurken yeni bir yaşam ortaya çıkıyor. Değmesin Yağlı TulumTarihin En Komik Anları / Remzi Çavuş / Yitik Hazine Yayınları / 197 s. “Şair ölünce kapıya ne yazılır? Eşekten gelin olur mu? Sinek sözü veren kim? Padişaha kara haber nasıl verilir? Eşek sudan gelince ne olur? Bahşiş isteyen ayı olur mu? Amerika’da bir tartışma: savaşan katırlar gazi sayılır mı? Islığın cezası mı olur? Pehlivan, judocunun üzerine niye oturdu? Mareşalin atını kim sattı?Türk tarihi olmak üzere dünya tarihinin en komik seçme hadiselerinin yazıldığı kitapta. Pehlivanların başına gelenlerden, padişahın atı ölünce yapılanlara, devlet adamlarının komik hallerinden, şairlerin sıra dışı hikâyelerine keyifli bir tarih okuması. Paul Brousse Akşamları / Nilgün Aslan / Komşu Yayınevi / 156 s. Paul Brousse Akşamlari, iki uyumsuzun, iki dünyasızın karşılaşmalarının hikâyesi... İstanbul’da başlayıp Paris’teki Paul Brousse Hastanesi’nin koridorlarına uzanan Milo ve Yegi’nin bu dünyaya sığmayan aşkının macerası... Nilgün Aslan farklı duyarlığı, özgün üslubu, incelikli felsefesiyle ölüm ve yaşam, iyilik ve kötülük, Tanrı ve insan gibi kavramları yeni baştan sorgulatıyor. Kalem Kitabı – 45 Yazar 45 Öykü / Hazırlayan: Feridun Andaç / Varlık Yayınları / 376 s. Bilgisayar çağında olsak da kalem, anlamını kaybetmeden hayatımızda yer almayı sürdürüyor. İnsana dair ne varsa asırlarca kalemle dökülmüş sayfalara; fakat bu yazı aracının da kendine ait bir öyküsü var... 45 yazarımız, bu kitapta kalemle ilişkilerini, bu basit ama önemli yazı aracının kendileri için ne ifade ettiğini, anılarında nasıl bir yer tuttuğunu anlatıyor. Bu arada, kültürümüzün yakın tarihine, özel hayatların kapısından girerek tanıklık C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 2 8 4 2 0 1 4